Arınç: 'Boykot Noktasında Çok Fazla Bir Oran Olmayacak' Ankara
Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgelerinde referanduma katılım konusunda, 'Gezdiğim yerlerde, çok şükür ki, boykot noktasında çok fazla bir oran olmayacak, katılım yüksek olacak' dedi.
Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgelerinde referanduma katılım konusunda, 'Gezdiğim yerlerde, çok şükür ki, boykot noktasında çok fazla bir oran olmayacak, katılım yüksek olacak' dedi.
Kanal 24'te 'Gündem Özel' programına katılarak, soruları yanıtlayan Arınç, Anayasa değişikliğine ilişkin paketin referandumda kabul edileceği düşüncesinde olduğunu bildirdi.
Bu süreçte partilerin yoğun bir çalışma yürüttüğünü anlatan Arınç, 'Zaman zaman lüzumsuz tartışmalar, lüzumsuz sertlikler, biraz kişilik haklarını zedeleyen, hakaretamiz sözler de işitilse, yaptığımız iş önemli bir iş. Bu kadar önemli bir işin içinde bunlara da katlanmamız gerektiğini düşünüyorum' dedi.
Halkın sandığa gidip iradesini kullanmasının, çoğulculuk ve katılımcılığın gereği olduğunu vurgulayan Arınç, herkesin sandığa gitmesi, kanaatini evet ya da hayır oyuyla belirtmesinden yana olduklarını, bu bakımdan boykotun çok demokratik bir yöntem olmadığını ifade etti.
Güneydoğu'da referanduma yönelik durumun ne olduğuna ilişkin soruyu yanıtlayan Arınç, Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgelerine ziyaretlerde bulunduğunu, ancak boykotun çok yoğun tartışıldığı, BDP'nin ve örgütün çok ağırlıklı olarak kendini baskı ve korku olarak hissettirdiği yerlere gitmediğini kaydetti.
Arınç, şöyle devam etti:
'Gezdiğim yerlerde, çok şükür ki, boykot noktasında çok fazla bir oran olmayacak, katılım yüksek olacak. Mesela bir önceki referandumda Bitlis yüzde 94 evet oyu kullanmış, Ekim 2007'deki Cumhurbaşkanını halk seçsin mi, seçmesin mi referandumunda. Ben bir gün Bitlis'te, bir gün Muş'ta programlar yaptım, ikisi birbiriyle yarışacağını söylüyor. Eski rekorlarını kıracaklarından bahsediyorlar. Diğer gittiğim bölgelerde de, Karadeniz bölgesi, Doğu Anadolu bölgesi, oralarda da kesinlikle boykot ihtimalinin olmadığı söyleniyor. Benim bölgeden aldığım, milletvekili arkadaşlarımdan, sivil toplumdan, halktan, kanaat önderlerinden aldığım konu da, boykotun BDP'lilerin arzu ettiği nispette yoğun olmayacağı. Özellikle şehir merkezlerinde katılımın yüzde 100 olacağı şeklinde. Ancak çok uç mezralarda ve bazı köylerde, bu baskı karşılığında belki bir kısım halkın sandığa gitmeyeceği şeklinde.'
Bülent Arınç, ancak sandık güvenliğinin sağlanması için her türlü tedbirin alınacağını ifade ederek, bu nedenle halkın son anda demokratik hakkını kullanmak için sandığa gideceğini düşündüğünü belirtti. Bunu gören parti veya grupların da boykot konusunda son günlerde ısrarcı olmayabileceklerini söyleyerek, 'Doğrusu bunu da tavsiye ederim' dedi.
-'DİKKATLERİ BAŞKA YERE ÇEKMEK İSTİYORLAR'-
Bülent Arınç, muhalefetin, 'hükümetin, terör örgütüyle ile anlaşma yaptığına ilişkin' iddialarının hatırlatılması üzerine, 'Bunu söylemek, konuşmak, iddia etmek bile çok çirkin, çok yakışıksız' değerlendirmesinde bulundu.
Muhalefetin, bunu ortaya atarak, referandumda dikkatleri başka yere çekmek istediğini kaydeden Arınç, kendilerinin Anayasa değişikliği yaptığını, halka referandumda evet ve hayır biçiminde, bu değişikliği beğenip beğenmediğini sorduklarını anlattı.
Arınç, şöyle konuştu:
'Şimdi bunun üzerine senaryolar üretmeye, iftiralar atmaya, dikkatleri başka yere çekmeye, özellikle terör konusunda içinde kanayan yarası olan halkımıza böyle çok ağır iftiralarla, 'Bunlar onlarla anlaşıyor' gibi birtakım yakıştırmalar yapmaya kesinlikle müsaade etmemek lazım. Bu çok yanlış bir şey. Terörle mücadele eden bir hükümetin, teröristlerle pazarlık yapacağı, anlaşma yapacağı iddiasını ne kadar çirkin buluyorsak, o kadar yakışıksız bir iftira olarak görüyoruz.'
CHP ve MHP'nin bunu istismar amacıyla kullandığını belirten Arınç, muhalefetin iddialarına cevap vermek durumunda kaldıklarını ifade ederek, 'Şimdi o arada, Kemal Kılıçdaroğlu başka bir şey söylüyor, genel aftan bahsediyor. Şimdi siz, genel affı isteyen birisine karşı ve bunu birkaç defa söylemiş de geri almış birisine karşı duyarsız kalamıyorsunuz, bir soru da siz soruyorsunuz. Ama bu çok şeytani bir taktik. Yani yumuşak bir ifade bulamadım' dedi.
-'KEMAL KILIÇDAROĞLU DA ONDAN FARKLI DEĞİL'-
Referanduma gidecek paketin içindeki 26 maddenin toplumun bütün kesimlerini ilgilendirdiğini bildiren Arınç, konuşmasına şöyle devam etti:
'Bunu bir kenara koyarak, genel affı tartışmanın veya terör örgütüyle bilmem ne yapıldı, bunların üzerine yoğunlaştığınız zaman, günü birlik yaşayan insanlarla muhatap oluyorsunuz. 'Dün dündür, bugün bugündür' diyen zihniyete ben eskiden bir tarif yapardım. 'Sayın Demirel 24 saatlik düşünüyor' derdim. Kemal Kılıçdaroğlu da ondan farklı değil. Bugün bir şey atıyor, yarın ondan vazgeçiyor. Yarın başka bir şey atıyor, siz ona cevap vermek zorunda kalıyorsunuz.
Yani ben bir seçim yapsam, önümüzde de bir seçim olsa, seçim meydanlarında bunu tartışsak, bir anlamı var. Ama 12 Eylül'de yaptığımız bir seçim değil. Hükümet, iktidar, muhalefet değişmeyecek. Biz 10 ay sonra seninle seçim sandığında, seçim meydanlarında hesabımızı göreceğiz. Sen bir şey söyleyeceksin, ben de bir şey söyleyeceğim. Dolayısıyla biz, kesinlikle, hükümet adına, bakan olarak, Başbakan olarak, hükümetin organlarından birisinin, hükümetin talimatıyla konuşması, görüşmesinin doğru olmadığını söylüyoruz. İstihbarat örgütü konuşmuş mudur, asker konuşmuş mudur? Onu ben bilemem. Onun benimle bir ilgisi yok. Sen beni muhatap alıyorsun. Sonra da hiçbir şey olmamış gibi Sayın Bahçeli çıkıyor, 'Ben sana gittin, görüştün, kahve içtin mi diyorum' diyor. Ama siz bu iddiaları yaparken, 'O devletle pazarlık yaptık da ondan böyle oldu' diyor Karayılan denen bir eşkıya. Siz de bunu hükümete yönlendiriyorsunuz. 'Hükümet demek ki, bunlarla oturdu, anlaştı' demeye getiriyorsunuz. Biz bu kadar yumuşak, amorf değiliz. Böyle bir iddia olursa, biz buna köşeli cevaplar veririz.'
01.09.2010 23:22:52
Kanal 24'te 'Gündem Özel' programına katılarak, soruları yanıtlayan Arınç, Anayasa değişikliğine ilişkin paketin referandumda kabul edileceği düşüncesinde olduğunu bildirdi.
Bu süreçte partilerin yoğun bir çalışma yürüttüğünü anlatan Arınç, 'Zaman zaman lüzumsuz tartışmalar, lüzumsuz sertlikler, biraz kişilik haklarını zedeleyen, hakaretamiz sözler de işitilse, yaptığımız iş önemli bir iş. Bu kadar önemli bir işin içinde bunlara da katlanmamız gerektiğini düşünüyorum' dedi.
Halkın sandığa gidip iradesini kullanmasının, çoğulculuk ve katılımcılığın gereği olduğunu vurgulayan Arınç, herkesin sandığa gitmesi, kanaatini evet ya da hayır oyuyla belirtmesinden yana olduklarını, bu bakımdan boykotun çok demokratik bir yöntem olmadığını ifade etti.
Güneydoğu'da referanduma yönelik durumun ne olduğuna ilişkin soruyu yanıtlayan Arınç, Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgelerine ziyaretlerde bulunduğunu, ancak boykotun çok yoğun tartışıldığı, BDP'nin ve örgütün çok ağırlıklı olarak kendini baskı ve korku olarak hissettirdiği yerlere gitmediğini kaydetti.
Arınç, şöyle devam etti:
'Gezdiğim yerlerde, çok şükür ki, boykot noktasında çok fazla bir oran olmayacak, katılım yüksek olacak. Mesela bir önceki referandumda Bitlis yüzde 94 evet oyu kullanmış, Ekim 2007'deki Cumhurbaşkanını halk seçsin mi, seçmesin mi referandumunda. Ben bir gün Bitlis'te, bir gün Muş'ta programlar yaptım, ikisi birbiriyle yarışacağını söylüyor. Eski rekorlarını kıracaklarından bahsediyorlar. Diğer gittiğim bölgelerde de, Karadeniz bölgesi, Doğu Anadolu bölgesi, oralarda da kesinlikle boykot ihtimalinin olmadığı söyleniyor. Benim bölgeden aldığım, milletvekili arkadaşlarımdan, sivil toplumdan, halktan, kanaat önderlerinden aldığım konu da, boykotun BDP'lilerin arzu ettiği nispette yoğun olmayacağı. Özellikle şehir merkezlerinde katılımın yüzde 100 olacağı şeklinde. Ancak çok uç mezralarda ve bazı köylerde, bu baskı karşılığında belki bir kısım halkın sandığa gitmeyeceği şeklinde.'
Bülent Arınç, ancak sandık güvenliğinin sağlanması için her türlü tedbirin alınacağını ifade ederek, bu nedenle halkın son anda demokratik hakkını kullanmak için sandığa gideceğini düşündüğünü belirtti. Bunu gören parti veya grupların da boykot konusunda son günlerde ısrarcı olmayabileceklerini söyleyerek, 'Doğrusu bunu da tavsiye ederim' dedi.
-'DİKKATLERİ BAŞKA YERE ÇEKMEK İSTİYORLAR'-
Bülent Arınç, muhalefetin, 'hükümetin, terör örgütüyle ile anlaşma yaptığına ilişkin' iddialarının hatırlatılması üzerine, 'Bunu söylemek, konuşmak, iddia etmek bile çok çirkin, çok yakışıksız' değerlendirmesinde bulundu.
Muhalefetin, bunu ortaya atarak, referandumda dikkatleri başka yere çekmek istediğini kaydeden Arınç, kendilerinin Anayasa değişikliği yaptığını, halka referandumda evet ve hayır biçiminde, bu değişikliği beğenip beğenmediğini sorduklarını anlattı.
Arınç, şöyle konuştu:
'Şimdi bunun üzerine senaryolar üretmeye, iftiralar atmaya, dikkatleri başka yere çekmeye, özellikle terör konusunda içinde kanayan yarası olan halkımıza böyle çok ağır iftiralarla, 'Bunlar onlarla anlaşıyor' gibi birtakım yakıştırmalar yapmaya kesinlikle müsaade etmemek lazım. Bu çok yanlış bir şey. Terörle mücadele eden bir hükümetin, teröristlerle pazarlık yapacağı, anlaşma yapacağı iddiasını ne kadar çirkin buluyorsak, o kadar yakışıksız bir iftira olarak görüyoruz.'
CHP ve MHP'nin bunu istismar amacıyla kullandığını belirten Arınç, muhalefetin iddialarına cevap vermek durumunda kaldıklarını ifade ederek, 'Şimdi o arada, Kemal Kılıçdaroğlu başka bir şey söylüyor, genel aftan bahsediyor. Şimdi siz, genel affı isteyen birisine karşı ve bunu birkaç defa söylemiş de geri almış birisine karşı duyarsız kalamıyorsunuz, bir soru da siz soruyorsunuz. Ama bu çok şeytani bir taktik. Yani yumuşak bir ifade bulamadım' dedi.
-'KEMAL KILIÇDAROĞLU DA ONDAN FARKLI DEĞİL'-
Referanduma gidecek paketin içindeki 26 maddenin toplumun bütün kesimlerini ilgilendirdiğini bildiren Arınç, konuşmasına şöyle devam etti:
'Bunu bir kenara koyarak, genel affı tartışmanın veya terör örgütüyle bilmem ne yapıldı, bunların üzerine yoğunlaştığınız zaman, günü birlik yaşayan insanlarla muhatap oluyorsunuz. 'Dün dündür, bugün bugündür' diyen zihniyete ben eskiden bir tarif yapardım. 'Sayın Demirel 24 saatlik düşünüyor' derdim. Kemal Kılıçdaroğlu da ondan farklı değil. Bugün bir şey atıyor, yarın ondan vazgeçiyor. Yarın başka bir şey atıyor, siz ona cevap vermek zorunda kalıyorsunuz.
Yani ben bir seçim yapsam, önümüzde de bir seçim olsa, seçim meydanlarında bunu tartışsak, bir anlamı var. Ama 12 Eylül'de yaptığımız bir seçim değil. Hükümet, iktidar, muhalefet değişmeyecek. Biz 10 ay sonra seninle seçim sandığında, seçim meydanlarında hesabımızı göreceğiz. Sen bir şey söyleyeceksin, ben de bir şey söyleyeceğim. Dolayısıyla biz, kesinlikle, hükümet adına, bakan olarak, Başbakan olarak, hükümetin organlarından birisinin, hükümetin talimatıyla konuşması, görüşmesinin doğru olmadığını söylüyoruz. İstihbarat örgütü konuşmuş mudur, asker konuşmuş mudur? Onu ben bilemem. Onun benimle bir ilgisi yok. Sen beni muhatap alıyorsun. Sonra da hiçbir şey olmamış gibi Sayın Bahçeli çıkıyor, 'Ben sana gittin, görüştün, kahve içtin mi diyorum' diyor. Ama siz bu iddiaları yaparken, 'O devletle pazarlık yaptık da ondan böyle oldu' diyor Karayılan denen bir eşkıya. Siz de bunu hükümete yönlendiriyorsunuz. 'Hükümet demek ki, bunlarla oturdu, anlaştı' demeye getiriyorsunuz. Biz bu kadar yumuşak, amorf değiliz. Böyle bir iddia olursa, biz buna köşeli cevaplar veririz.'
01.09.2010 23:22:52