Başbakan Erdoğan: 'Af Önerisi Rüşvet Teklifi Olur'(1)
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun genel af açıklamalarıyla ilgili olarak, ''Bu vaat ancak olsa olsa 2011'den sonraya ait bir şey olabilir
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun genel af açıklamalarıyla ilgili olarak, ''Bu vaat ancak olsa olsa 2011'den sonraya ait bir şey olabilir. Bu da adeta bir rüşvet teklifi gibi bir şeydir'' dedi.
Başbakan Erdoğan, Kanal 24'te katıldığı ''Gündem Özel'' adlı canlı yayında soruları yanıtladı. Halk oylamasına 14 gün süre kaldığını ve daha ulaşılması gereken çok yerler bulunduğunu belirten Başbakan Erdoğan, ''Fakat tam manasıyla anlatılabildi dersem doğru olmaz. Zira, ben muhalefetin neler söylediğine baktığım zaman, bugün de arkadaşlar, önüme ana muhalefet liderinin söylediklerini getirdiler, inanın Anayasa paketiyle ilgili bir başlık göremedim. Tamamıyla paketin dışında ifadeler. Gönlüm arzu ederdi
ki, anayasa paketiyle ilgili bir şeyler söylensin, konuşulsun'' diye konuştu.
Kendilerinin pakete ilişkin bilgi vermeye çalıştıklarını ifade eden Başbakan Erdoğan, paketin halk oylamasına sunulmasına karar verilmesi öncesindeki süreci aktardı. Milletin paketle ilgili olarak ortak akıl ve paydasının ''Darbe anayasasını biz istemiyoruz. Biz yeni bir anayasa istiyoruz'' olduğunu dile getiren Başbakan Erdoğan, ''Biz zaten şu andaki bu mevcut paketle ilgili 'bu anayasa talebimizi tamamıyla karşılıyor' iddiasında değiliz. Ama bu tamamıyla bizim taleplerimizi karşılayacak bir Anayasa
için bir anahtardır' diyoruz. Bununla bunu açarız. 2011 seçimlerinden sonra da oturalım bunu konuşalım'' dedi.
Köksal Toptan'ın Meclis başkanlığı döneminde de bütün grubu olan partilere davet yapıldığını ifade eden Başbakan Erdoğan, ana muhalefet partisinin o zaman da uzlaşma komisyonuna üye vermeyeceğini söylediğini kaydetti. Arazide, meydanlarda Anayasa paketine ilişkin halka bilgi verdiklerini, ancak muhalefetin bir 'bilgi kirliliği' içinde bulunduğu görüşünü aktaran Başbakan Erdoğan, oy verecek vatandaşların paketin içeriğiyle ilgili olarak, 'ben darbe anayasasına karşıyım, 12 Eylül'e, 27 Mayıs'a karşıyım,
onun için evet diyeceğim' görüşünde olduklarını söyledi. Erdoğan, ''İşte bunu yakalayanların sayısı çok önemli. Şimdi bu bizim attığımız adımda bu alakalı, alakasız yaklaşımlar olunca konu sulanıyor. Biz de diyoruz ki, bu konu sulandırılmamalı, çok ciddi bir konu'' diye konuştu.
Paketle memurlar için toplu görüşmeden toplu iş sözleşmesine geçilmesinin hedeflendiğini dile getiren Erdoğan, ''Diyorlar ki, madem öyle 'grev hakkı niye yok'. Ana muhalefet bunu konuşuyor veya MHP bunu konuşuyor. Ben diyorum ki 'biz buna varız'. Çünkü bu teklifleri geçmişte yaptım. Bu hiç problem değil'' dedi.
"SENDİKA KİRLİLİĞİNİ ORTADAN KALDIRALIM"
''Hemen biz şu 12 Eylül'den sonra gelelim bir araya, hep birlikte biz memur sendikaları ile işçi sendikalarını birleştirelim. Memur-işçi ayrımı olmasın. Batıda biliyorsunuz böyle bir ayırım yoktur. Orada 'çalışanlar' ifadesi geçer'' diyen Erdoğan, ''Çalışanlar çatısı altında hepsini toparlayalım ve böylece bu sendika kirliliğini ortadan kaldıralım. Çalışanlar olarak bu süreci devam ettirelim'' şeklinde konuştu.
Bunu bazılarının kabul ettiğini, bazılarının ise etmediğini anlatan Başbakan Erdoğan, ''Niye acaba kabul edenler-etmeyenler var. Çünkü sendikaların onlara sağlamış olduğu bazı imkanlar eğer böyle bir adım atılırsa altlarından kayıp gidecek. İster istemez tabii burada birleşince ne olacak sayılar azalacak. Sayılar azalınca birileri koltukları kaybedecek'' dedi.
Ancak şu andaki yapının da Türkiye'de bir sıkıntı oluşturduğuna işaret eden Başbakan Erdoğan, memurla ve işçiyle ayrı ayrı masaya oturulduğunu söyledi. Başbakan Erdoğan, ''Yarın diyor ki, bize de 'grev hakkı ver'. Kardeşim ben memurla ayrıca uğraşıp, işçiyle ayrı mı uğraşacağım. Ha grev mi yapacaksın? Gel o zaman beraber yapalım grevi, ama bugün biz hem onunla, hem onunla bu tür şeylerle devlet olarak biz de onlar da enerji kaybına uğruyoruz'' diye konuştu.
Toplu görüşmelerin devam ettiğini anımsatan Başbakan Erdoğan, ''Şimdi büyük ihtimalle benle de görüşmek isteyecekler. Bu gece geç saatlere kadar bu devam edecektir, bugün bu işin de bitmesi arzu ediliyor'' dedi.
''ADETA YEM OLARAK ATILDI''-
Anayasa paketinin içeriğinin muhalefet tarafından dile getirilmediği görüşünü aktaran Başbakan Erdoğan, şöyle devam etti:
''Sertleşme veya köşeli tavırlar Anayasa paketi üzerinden değil Anayasa paketinin dışından oluyor. Örneğin genel af, şu pakette genel af var mı? Niye böyle bir açıklamayı yapıyorsun, bayram değil seyran değil. Niye Tunceli'de bu açıklama yapılıyor? Manidar olan bu. Şimdi bakın, İstanbul'da başka, Tunceli'de başka konuşulmaz. Bir siyasi lider Ankara'da başka Van'da başka konuşmaz. Her iki yerde de aynı konuşur, nereye giderse aynı konuşur. Bir defa bu ülkede siz bir genel af ilan etme hakkına sahip
değilsiniz. Bu yetkiyi size kim veriyor? Buna ne sayınız müsaade eder, ne de yapınız. İki bu ülkede bu kadar şehit var. 7 bin şehit verilmiş bu ülkede. Bu 7 bin şehidin ailelerinin sana vermiş olduğu böyle bir yetki var mı? Bu ülkede şu andaki parlamentoda biz yüzde 63 çoğunluğa sahibiz. Böyle bir teklif bu parlamentodan geçemez.''
CHP'nin bu teklifi kendi tabanına dahi izah edemeyeceği görüşünü dile getiren Erdoğan, ''Bu da genel seçim vaadi olarak kabul edilebilir mi'' şeklindeki soruya da, ''Aynen öyle, aynen öyle'' karşılığını verdi.
Başbakan Erdoğan, şunları kaydetti:
''Şimdi bu o bölgeye, Tunceli, Güneydoğu falan o bölgeye adeta bir yem olarak atıldı. O bölgelerde bu genel af talebi çok fazla olduğu için oralara bu mesajı veriyor. Gel sen bunu batıda konuş bakayım, gel bunu İzmir'de konuş, İstanbul'da konuş, Akdeniz'de, Ege'de konuş. Oralarda bunu konuşamazsın. Oralarda bunu konuşmadın, telaffuz etmedin. Nerede konuşuyor, Tunceli'de konuşuyor, burası çok manidar. Mesela, 'Dersim' ifadesini hiç kullanamamıştı. Ama orada kullanıyor, bunlar çok farklı yaklaşım tarzları.
Bir de bunların paket içerisinde yeri yok. Paketi konuşalım ya, şu anda 2011 seçimlerini konuşmanın bir anlamı yok. 2011 seçimlerini 12 Eylül'den sonra konuşuruz.''
''CİDDİ BİR TABAN KAYMASI MEYDANA GETİRECEKTİR''
Başbakan Erdoğan, ''Sayın Kılıçdaroğlu'nun sözünün aslında paketle şöyle bir ilgisi var. 'Hayır' verirseniz affederim, referandum sonucuyla bağlı bir ifade bu yani, paketle belki birebir bir ilgisi yok ama Anayasa oylamasının sonuçlarına ilişkin bir vaat'' denilmesi üzerine de, 'Hayır' vermenin affetmeyle ne alakası var'' diye sordu.
Erdoğan, şöyle konuştu:
''Sen bir defa sen hangi noktadasın, şu anda senin sayın belli. Neyi affediyorsun, ne sayın ne de imkanın var. Bu vaat ancak olsa olsa 2011'den sonraya ait bir şey olabilir. Bu da adeta bir rüşvet teklifi gibi bir şeydir. Yani 2011'den sonraya ait böyle bir rüşvet teklifi, o zaman bana çok yüklü bir oy verin, o oydan sonra da bu tür bir düzenlemeyi yaparız havasıdır ki zaten bu kendisinde çok ciddi bir taban kayması kesinlikle meydana getirecektir, bundan hiç şüphem yok.
Yani aklı selim, CHP'ye oy vermiş kardeşlerimin özellikle söylüyorum, bu açıklamadan sonra nitekim CHP'nin yönetimlerinde bulunmuş kişileri bile bu çok ciddi manada rahatsız etti. Bazı açıklamaları oralarda da görüyoruz. Ve olayı aldı çevirdi çevirdi, nereye götürdü, bundan bölücü başı istifade edemez noktasına getirdi. Bir defa sen 'genel af' dediğin zaman onu da bunun içine sokuyorsun. Senin gücün ya da yetkin buna yetmez o ayrı mesele de böyle bir ifade kendi tabanında çok ciddi bir aksülamel
uyandıracağı gibi diğer siyasi partilerin tabanlarında da bir aksülamel uyandırmıştır.''
Başbakan Erdoğan, Kanal 24'te katıldığı ''Gündem Özel'' adlı canlı yayında soruları yanıtladı. Halk oylamasına 14 gün süre kaldığını ve daha ulaşılması gereken çok yerler bulunduğunu belirten Başbakan Erdoğan, ''Fakat tam manasıyla anlatılabildi dersem doğru olmaz. Zira, ben muhalefetin neler söylediğine baktığım zaman, bugün de arkadaşlar, önüme ana muhalefet liderinin söylediklerini getirdiler, inanın Anayasa paketiyle ilgili bir başlık göremedim. Tamamıyla paketin dışında ifadeler. Gönlüm arzu ederdi
ki, anayasa paketiyle ilgili bir şeyler söylensin, konuşulsun'' diye konuştu.
Kendilerinin pakete ilişkin bilgi vermeye çalıştıklarını ifade eden Başbakan Erdoğan, paketin halk oylamasına sunulmasına karar verilmesi öncesindeki süreci aktardı. Milletin paketle ilgili olarak ortak akıl ve paydasının ''Darbe anayasasını biz istemiyoruz. Biz yeni bir anayasa istiyoruz'' olduğunu dile getiren Başbakan Erdoğan, ''Biz zaten şu andaki bu mevcut paketle ilgili 'bu anayasa talebimizi tamamıyla karşılıyor' iddiasında değiliz. Ama bu tamamıyla bizim taleplerimizi karşılayacak bir Anayasa
için bir anahtardır' diyoruz. Bununla bunu açarız. 2011 seçimlerinden sonra da oturalım bunu konuşalım'' dedi.
Köksal Toptan'ın Meclis başkanlığı döneminde de bütün grubu olan partilere davet yapıldığını ifade eden Başbakan Erdoğan, ana muhalefet partisinin o zaman da uzlaşma komisyonuna üye vermeyeceğini söylediğini kaydetti. Arazide, meydanlarda Anayasa paketine ilişkin halka bilgi verdiklerini, ancak muhalefetin bir 'bilgi kirliliği' içinde bulunduğu görüşünü aktaran Başbakan Erdoğan, oy verecek vatandaşların paketin içeriğiyle ilgili olarak, 'ben darbe anayasasına karşıyım, 12 Eylül'e, 27 Mayıs'a karşıyım,
onun için evet diyeceğim' görüşünde olduklarını söyledi. Erdoğan, ''İşte bunu yakalayanların sayısı çok önemli. Şimdi bu bizim attığımız adımda bu alakalı, alakasız yaklaşımlar olunca konu sulanıyor. Biz de diyoruz ki, bu konu sulandırılmamalı, çok ciddi bir konu'' diye konuştu.
Paketle memurlar için toplu görüşmeden toplu iş sözleşmesine geçilmesinin hedeflendiğini dile getiren Erdoğan, ''Diyorlar ki, madem öyle 'grev hakkı niye yok'. Ana muhalefet bunu konuşuyor veya MHP bunu konuşuyor. Ben diyorum ki 'biz buna varız'. Çünkü bu teklifleri geçmişte yaptım. Bu hiç problem değil'' dedi.
"SENDİKA KİRLİLİĞİNİ ORTADAN KALDIRALIM"
''Hemen biz şu 12 Eylül'den sonra gelelim bir araya, hep birlikte biz memur sendikaları ile işçi sendikalarını birleştirelim. Memur-işçi ayrımı olmasın. Batıda biliyorsunuz böyle bir ayırım yoktur. Orada 'çalışanlar' ifadesi geçer'' diyen Erdoğan, ''Çalışanlar çatısı altında hepsini toparlayalım ve böylece bu sendika kirliliğini ortadan kaldıralım. Çalışanlar olarak bu süreci devam ettirelim'' şeklinde konuştu.
Bunu bazılarının kabul ettiğini, bazılarının ise etmediğini anlatan Başbakan Erdoğan, ''Niye acaba kabul edenler-etmeyenler var. Çünkü sendikaların onlara sağlamış olduğu bazı imkanlar eğer böyle bir adım atılırsa altlarından kayıp gidecek. İster istemez tabii burada birleşince ne olacak sayılar azalacak. Sayılar azalınca birileri koltukları kaybedecek'' dedi.
Ancak şu andaki yapının da Türkiye'de bir sıkıntı oluşturduğuna işaret eden Başbakan Erdoğan, memurla ve işçiyle ayrı ayrı masaya oturulduğunu söyledi. Başbakan Erdoğan, ''Yarın diyor ki, bize de 'grev hakkı ver'. Kardeşim ben memurla ayrıca uğraşıp, işçiyle ayrı mı uğraşacağım. Ha grev mi yapacaksın? Gel o zaman beraber yapalım grevi, ama bugün biz hem onunla, hem onunla bu tür şeylerle devlet olarak biz de onlar da enerji kaybına uğruyoruz'' diye konuştu.
Toplu görüşmelerin devam ettiğini anımsatan Başbakan Erdoğan, ''Şimdi büyük ihtimalle benle de görüşmek isteyecekler. Bu gece geç saatlere kadar bu devam edecektir, bugün bu işin de bitmesi arzu ediliyor'' dedi.
''ADETA YEM OLARAK ATILDI''-
Anayasa paketinin içeriğinin muhalefet tarafından dile getirilmediği görüşünü aktaran Başbakan Erdoğan, şöyle devam etti:
''Sertleşme veya köşeli tavırlar Anayasa paketi üzerinden değil Anayasa paketinin dışından oluyor. Örneğin genel af, şu pakette genel af var mı? Niye böyle bir açıklamayı yapıyorsun, bayram değil seyran değil. Niye Tunceli'de bu açıklama yapılıyor? Manidar olan bu. Şimdi bakın, İstanbul'da başka, Tunceli'de başka konuşulmaz. Bir siyasi lider Ankara'da başka Van'da başka konuşmaz. Her iki yerde de aynı konuşur, nereye giderse aynı konuşur. Bir defa bu ülkede siz bir genel af ilan etme hakkına sahip
değilsiniz. Bu yetkiyi size kim veriyor? Buna ne sayınız müsaade eder, ne de yapınız. İki bu ülkede bu kadar şehit var. 7 bin şehit verilmiş bu ülkede. Bu 7 bin şehidin ailelerinin sana vermiş olduğu böyle bir yetki var mı? Bu ülkede şu andaki parlamentoda biz yüzde 63 çoğunluğa sahibiz. Böyle bir teklif bu parlamentodan geçemez.''
CHP'nin bu teklifi kendi tabanına dahi izah edemeyeceği görüşünü dile getiren Erdoğan, ''Bu da genel seçim vaadi olarak kabul edilebilir mi'' şeklindeki soruya da, ''Aynen öyle, aynen öyle'' karşılığını verdi.
Başbakan Erdoğan, şunları kaydetti:
''Şimdi bu o bölgeye, Tunceli, Güneydoğu falan o bölgeye adeta bir yem olarak atıldı. O bölgelerde bu genel af talebi çok fazla olduğu için oralara bu mesajı veriyor. Gel sen bunu batıda konuş bakayım, gel bunu İzmir'de konuş, İstanbul'da konuş, Akdeniz'de, Ege'de konuş. Oralarda bunu konuşamazsın. Oralarda bunu konuşmadın, telaffuz etmedin. Nerede konuşuyor, Tunceli'de konuşuyor, burası çok manidar. Mesela, 'Dersim' ifadesini hiç kullanamamıştı. Ama orada kullanıyor, bunlar çok farklı yaklaşım tarzları.
Bir de bunların paket içerisinde yeri yok. Paketi konuşalım ya, şu anda 2011 seçimlerini konuşmanın bir anlamı yok. 2011 seçimlerini 12 Eylül'den sonra konuşuruz.''
''CİDDİ BİR TABAN KAYMASI MEYDANA GETİRECEKTİR''
Başbakan Erdoğan, ''Sayın Kılıçdaroğlu'nun sözünün aslında paketle şöyle bir ilgisi var. 'Hayır' verirseniz affederim, referandum sonucuyla bağlı bir ifade bu yani, paketle belki birebir bir ilgisi yok ama Anayasa oylamasının sonuçlarına ilişkin bir vaat'' denilmesi üzerine de, 'Hayır' vermenin affetmeyle ne alakası var'' diye sordu.
Erdoğan, şöyle konuştu:
''Sen bir defa sen hangi noktadasın, şu anda senin sayın belli. Neyi affediyorsun, ne sayın ne de imkanın var. Bu vaat ancak olsa olsa 2011'den sonraya ait bir şey olabilir. Bu da adeta bir rüşvet teklifi gibi bir şeydir. Yani 2011'den sonraya ait böyle bir rüşvet teklifi, o zaman bana çok yüklü bir oy verin, o oydan sonra da bu tür bir düzenlemeyi yaparız havasıdır ki zaten bu kendisinde çok ciddi bir taban kayması kesinlikle meydana getirecektir, bundan hiç şüphem yok.
Yani aklı selim, CHP'ye oy vermiş kardeşlerimin özellikle söylüyorum, bu açıklamadan sonra nitekim CHP'nin yönetimlerinde bulunmuş kişileri bile bu çok ciddi manada rahatsız etti. Bazı açıklamaları oralarda da görüyoruz. Ve olayı aldı çevirdi çevirdi, nereye götürdü, bundan bölücü başı istifade edemez noktasına getirdi. Bir defa sen 'genel af' dediğin zaman onu da bunun içine sokuyorsun. Senin gücün ya da yetkin buna yetmez o ayrı mesele de böyle bir ifade kendi tabanında çok ciddi bir aksülamel
uyandıracağı gibi diğer siyasi partilerin tabanlarında da bir aksülamel uyandırmıştır.''