Gül: Tarihi sorumluluğum var

Cumhurbaşkanı Gül, Kürt ve Türk aydınlarla sivil çözüm arayışları, sosyal araştırmalar, psikolojik boyut ...


Cumhurbaşkanı Gül, Kürt ve Türk aydınlarla sivil çözüm arayışları, sosyal araştırmalar, psikolojik boyut eksenli toplantıda şöyle demiş:
"Tarihi sorumluluğum olduğunu düşünüyorum. Görev süremin sonunda ayrılırken 'yapılabilecek her şeyi yaptım' diyebilmek istiyorum."
Siyaset psikolojisi kürsüsünde ABD'nin en itibarlı akademisyenlerinden biri olan Prof. Vamık Volkan'ın çözüme olumlu katkısı olabilecek önerilerinden biri "öz sevgi" kazandırmak.
Bu coğrafyadaki Kürtlerin yaşama tutunabilmeleri için "öz sevgi" eksikliği giderilmeli.
Onların "ötekileştirildiği, kendilerini aşağılanmış hissettikleri" psikoloji değişmeli.
Birleştirici "inanç metaforu" üzerinde de duruluyor.
Gül "bölgesel ve küresel dinamiklerin Türkiye'yi daha etkin hale getirdiği, ancak iç sorunların bu çizgi üzerinde önemli engel oluşturduğu" görüşünde.
Gül'e göre iç sorun kalıcı ve sivil inisiyatifiyle çözüme ulaştırılmalı.
Türkiye'nin şu olumlu momentumu ıskalamaması gerek.
Aşağıda Gül'ün konuştuğu Türk ve Kürt aydınlar inisiyatifini anlatıyorum.



AYNA
Sosyal ortamı, çocuk için "ayna"dır.
Yaşadığı coğrafya ve sosyal dokuda kendini görür.
Bir Kürt çocuğu her ailede en az bir gencin dağda olduğu, her aileden bir evlat acısının yaşandığı, hava kararınca sokakların boşaldığı ve insanların evlerine kapandıkları, korku, kuşku dolu bir yaşam. Polis panzerlerinin, ambulansların, molotof kokteyllerinin kulak tırmalayan sesleri...
İşte ayna...
Taş atan çocuklar bu aynaya bakıyorlar.
Tanım Ekopolitik'in Hakkâri'de yaptığı araştırmanın sonuçlarından biri.
Ekopolitik, Kürt sorununun çözümüne katkıda bulunmak amacıyla kuruldu.
Başındaki Tarık Çelenk saygın ve artılar üretebilen Türk ve Kürt isimleri bir araya getirdi.
Eski bir üst düzey PKK'lı ile eski MİT başkan yardımcısı bile bu çalışmalarda bir araya geliyorlar.
Tartışıyor ve özellikle sorunun psikolojik boyutu üzerinde Prof. Vamık Volkan'dan da yararlanıyorlar.
Vamık Hoca Amerika'da siyaset psikolojisine odaklı bir akademisyen.
Üniversite kürsüsünün yanı sıra uygulamada da deneyim birikimi var.
Makedonya, Gürcistan gibi içeride kırılmalar yaşanan ülkeler için çalıştı.
Taraflar arasında psikolojik karşıtlığın giderildiği ölçüde "silahsız çözüm" şansının yükselişe geçtiğini düşünüyor.
Önemli sonuçlar aldı.
Bundan bir süre önce Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, onu davet etmişti.
Çankaya Köşkü'nde baş başa yemekte uzun süre konuşmuşlardı.
Daha sonra iki kez Tarık Çelenk ve Vamık Volkan, Cumhurbaşkanı tarafından kabul edildiler.
Son defa ise Huber Köşkü'nde "çekirdek kadro"yu dinledi.
Cumhurbaşkanı Gül, Ekopolitik'in çalışmalarında yeni sonuçlar alındıkça onları dinleyecek.

 

İŞTE EZELİ REKABET
Ezeli rekabet sürüyor.
Bu kez de kötü oyun ve kötü skorda GS-FB kapıştılar.
Bizleri "hasta" ediyorlar.
Zaten takımlarımızın hastalarıyız.
Ama bu "tutku" değil "sinirden delirme" hali.
Fenerbahçe'yi kendi taraftarlarının arenasına atıyorum.
İstedikleri gibi parçalasınlar.
Bizim aslanlar ise kendilerini parçalıyorlar.
Kırmızı kart yemiş, adı sanı bilinmeyen bir takımın karşısında uyukladılar.
Zar zor uzatmaların ilk dakikasında Aydın'ın golü "hayat öpücüğü" oldu.
O golün üzerine iki dakika bile yatamadılar.
Erman Toroğlu ne güzel yazmış.
GS topçuları eksik oynayan rakip oyuncular etrafında top çevirseler, "ortada sıçan" oynarlardı.
Top dolaştırırken rakip hep eksik kalacağı için GS'den en az bir oyuncu boşta kalırdı.
O ileri kaçtığında sayı bile yapılabilirdi.
Ama...
Bizim aslanlar avını yemiş ve Afrika savanında öğle uykusuna yatmış gibilerdi.
Çocukluğumuzdan beri "Galatasaray ruhu" söylemini işiterek, bu söyleme inanarak geçti yıllar.
Oysa sezon açıldığından bu yana "ruhunu" yitirmiş gibiler.
Gerçi Arda gibi inançlı topçularımız var ama çok az.
Galiba sorun yabancılarda...
Türkiye'yi turistik gezilerinin bir durağı olarak görüyorlar.
Hissiz, hırssız, aidiyetsiz dolanıyorlar sahada...
Maç ile antrenman arasında fark hissetmeyen rutini uygulayan "şu 90 dakika bitsin artık" havalarındalar.
Ağır geliyor bu durum bizlere.
Sadece biz değil GS yönetimi de ve teknik direktör de bu ağırlığı taşıyamaz.
Böyle giderse...
Tribünler dolmaz.
Forma satışları düşer.
"N'olacak bu Türkiye'nin hali" yetmezmiş gibi "n'olacak bu Galatasaray'ın hali" diyoruz.
Beşiktaş'ı ise yürekten kutluyorum.
Kartal yüksek uçuyor...