Başbakan Erdoğan, Teskomb'un İftarına Katıldı...(2)

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, anayasa değişiklik paketindeki Anayasa Mahkemesi ile ilgili düzenlemeye yönelik eleştirilere ilişkin, "Diyorlar ki; 'kendi arka bahçelerini oluşturuyorlar, kendilerini Yüce Divan'da gitmekten kurtarmaya çalışıyorlar'

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, anayasa değişiklik paketindeki Anayasa Mahkemesi ile ilgili düzenlemeye yönelik eleştirilere ilişkin, "Diyorlar ki; 'kendi arka bahçelerini oluşturuyorlar, kendilerini Yüce Divan'da gitmekten kurtarmaya çalışıyorlar'. Horona giren terler. Abdestinden şüphesi olmayanın, namazından şüphesi olmaz. Biz bu yola çıkarken rahat çıktık, huzurlu çıktık, bir derdimiz yok" dedi.
Başbakan Erdoğan, Bilkent Otel'de katıldığı iftar yemeğinin ardından yaptığı konuşmada, Türkiye'de esnaf kesimi dünyada hiçbir ülkede eşi benzeri olmayan bir köklü tarihe, zengin bir kültüre ve sağlam bir geleneğe sahip olduğunu söyledi. Esnafın asla ve asla ekonominin içindeki unsurlardan herhangi bir unsur olmadığını belirten Erdoğan, "Bizim esnafımız yaklaşık bin yıldır ekonominin içinde yer aldığından, sosyal hayatta daha fazla belirleyici olmuştur. Aynı şekilde siyasette, ülkenin istikbalinde
belirleyici olmuştur. Esnafın gelenekleri vardır ve bu gelenekler topluma ışık tutmuştur. Esnafın eğitim sistemi, toplumu eğitmiştir; esnafın ahlakı topluma yansımıştır. Esnafın bin kanaat kültürü, yardımlaşma, dayanışma kültürü adeta bizim sevgi medeniyetimizi şekillendirmiştir" dedi.
Esnafların, eğer kendisi siftah yaptıysa ve komşu esnaf siftah yapmadıysa, gelen müşteriye, komşusundan alışveriş yapmasını isteyecek kadar fedakarlık örneği olduğunu belirten Başbakan Erdoğan, "Bizim sabah kepengini besmele ile dua ile açan; akşam şükür ile kapatan, hırsı, tamahı, sınırsız kar elde etme tutkusunu benliğinde eritmiş bir esnaf kültürümüz var. Türkiye eğer geçmişte yaşadığı onca badireyi, onca sorunu, ağır ekonomik krizleri birlik ve bütünlük içinde aşabildiyse, bu hiç şüphesiz esnafımızın
sağduyusu ile, dayanışma ruhu ile mümkün olmuştur" şeklinde konuştu.
Türkçenin en eski ve en önemli eserlerinden biri olan Kutadgu Bilig'de Yusuf Has Hacib'in dönemin hükümdarına bazı tavsiyelerde bulunduğunu belirten Başbakan Erdoğan, şunları kaydetti:
"Diyor ki; 'Paranın ayarı ile oynama. Halka adaletle hükmet. Kuvvetlinin zayıfa tahakküm etmesine müsaade etme. Haydutları ortadan kaldır. Yolları açık ve emin tut.' Bakınız, bu ülkede karşılıksız paralar basıldı mı? Bobini sürdüler paraları bastılar. 1'in yanına 6 tane sıfır koydular. Akşam yattık sabah kalktık bir sıfır. Akşam yattık sabah kalktık bir sıfır. Bu bizim cebimizdeki paraların çalınması değil miydi? İşte o az önce ifade edilen, paranın ayarının bozulması değil miydi? Paranın ayarını böyle
bozdular. Tuvalete delikli para ile gidilirdi. Zengin kime denirdi? Milyonere denirdi. Ama öyle oldu ki 1 milyona tuvale gider hale geldik. Bunları bu topluma yaşattılar mı, yaşattılar. Niye? Paramızın ayarını bozdular. Çünkü kendileri de ayarsızdı. Bu hale getirdiler bizi. Onların elinden çok çektik. Bu hale ülkemizi getirdiler ve hala da ne yazık ki sıkılmadan bazı şeyleri konuşabiliyorlar."
Osmanlı Devleti'nin kurucusu Osman Gazi'ye hocası ve kayınpederi Şeyh Edebali'nin 'Oğul, insanı yaşat ki, devlet yaşasın' dediğini hatırlatan Başbakan Erdoğan, "İnsanı güçlü tutacaksın ki devlet güçlü olsun. Önce devlet sonra insan olmaz. Önce insan, sonra devlet olur. Ama yıllarca ülkemizde devleti öne aldılar, insanı arkaya koydular. Bundan 700 yıl önce ortaya konulmuş bu ilkeler, bu esaslar bizim devlet geleneğimizi, bizim devlet-millet münasebetlerinde izleyeceğimiz çizgiyi açıkça ortaya koyuyor"
dedi.

"DEVLET EKONOMİYE MÜDAHALE ETMEMELİ"
AK Parti iktidarı olarak 8 yıldır yaptıkları düzenlemelerin ve hedeflerin temelinde Yusuf Has Hacib'in dile getirdiği bu ilkeler ve Şeyh Edebali'nin koyduğu esaslarla yola devam ettiklerini ifade eden Başbakan Erdoğan, "Devlet halkına hizmetkar olursa yüce devlettir, olamazsa değildir. Bunu başarmaya mecburuz. Bizim tarihimiz böyle bir tarihtir. Bu ülkenin esnafı, sanatkarı, sanayicisi, çiftçisi, ihracatçısı devletin ekonomiye müdahale etmesini istemiyor. Paranın ayarını korumasını, adaletle
hükmetmesini, haydutları ortadan kaldırmasını ve yolları açık tutmasını istiyor. Eğer devlet, eğer hükümet bu ilkelerden hareket ederse, ekonominin çarkı dönecek, ticaret kendi seyrinde emin bir şekilde ilerleyecektir. Bizim bugün yaptığımız budur, bunu yapmaya da devam edeceğiz" dedi.
Çetelerin Türkiye'ye ne kadar zarar verdiğini, Türkiye'nin kalkınmasına, ilerlemesine nasıl engel olduğunu da gördüklerini ve yaşadıklarını belirten Başbakan Erdoğan, bunun için de çetelere karşı kararlı bir mücadele verdiklerini söyledi. Erdoğan, "Hükümet olarak bize düşen yol, önünüzdeki taşı kaldırmaktı. Çetelerle mücadele, mafyayla mücadele buydu. Haraca bağlıyorlardı ya. Bunları kaldırdık. Hamdolsun bu şikayetler artık bize neredeyse yok noktasında geliyor" dedi.

"HORONA GİREN TERLER"
Anayasa değişikliğine de değinen Başbakan Erdoğan, üstünlerin hukukunu değil, hukukun üstünlüğünü savunduklarını yineledi. Erdoğan, özellikle Anayasa Mahkemesi ve HSYK ile ilgili maddelerin tartışıldığını anlatarak, şunları kaydetti:
"Anayasa Mahkemesi ile ilgili diyorlar ki; 'kendi arka bahçelerini oluşturuyorlar, kendilerini Yüce Divan'da gitmekten kurtarmaya çalışıyorlar'. Horona giren terler. Abdestinden şüphesi olmayanın, namazından şüphesi olmaz. Biz bu yola çıkarken rahat çıktık, huzurlu çıktık, bir derdimiz yok. Şu anda Anayasa Mahkemesi'nin 11 asıl üyesi, 4 yedek üyesi vardır. İnşallah şu evet de çıkarsa bu 4 yedek üye, asıl üyeye katılacak, 15 olacak. 2 tane yeni üye buraya girecek. Bu iki yeni üyeyi de cumhurbaşkanımız
atayacak. Bunların hukukçu olması istendi, bu da kabul edildi; olacak 17. Olayın aslı bu. Bunun Yüce Divan olarak, hükümet bunu yapıyor, ne alakası var... Buraya biz adam atamıyoruz ki. Böyle bir şey yok. Niye yalan söylüyorsunuz, doğru konuşun. Olayın aslı bu. Zaten bundan önce de cumhurbaşkanı Anayasa Mahkemesi'nin üyelerini atıyordu. Ama nasıl atıyordu? Ona teklif geliyordu. Yani diyelim ki; Yargıtay üç tane üyeyi seçiyor, o üç üyenin içerisinden bir tanesini cumhurbaşkanımız seçiyordu. Onların
gönderdiklerinin içinden seçiyordu, yani kendisinin özel olarak seçme hakkı yok. Aynı şekilde Danıştay'dan, YÖK'ten geliyordu, onların içinden seçiyordu. Yani bu noktada cumhurbaşkanının hakkını da kendisine verelim yani. Burada da böyle bir yanlış işleniyor. HSYK'ya gelince... Diyorlar ki; burada da meclis. Arkadaşlar, burada da meclis diye bir şey yok. TBMM'ye Barolar Birliği üç tane isim gönderecek. Bu üç ismin bir tanesini Meclis gönderecek. Ayrıca Sayıştay 6 tane isim gönderecek, onun içinden de iki
tanesini TBMM seçecek. Yani kimleri gönderirse, onların içinden seçecek. Onun dışındakiler, 10 tanesi Türkiye'nin değişik vilayetlerinde görev yapan hakim ve savcılar. Bunlar kendileri seçecekler. Bunun benimle ne alakası var. Bunu parlamentoyla ne alakası var. Kafayı taktıkları yer Adalet Bakanıyla, müsteşar... Bunlar bizim dönemimizde mi atandı? Yıllar yılı Adalet Bakanı ve müsteşar orada görev yapar. CHP'nin Adalet Bakanları meşhurdur biliyorsunuz. Çıkıp açık açık söylemişti; 'Ben kendi partimin
adamlarını atamayacağım da, MHP'nin faşistlerini, Refah Partisi'nin adamlarını mı atayacağım' demiştir. Bunlar açık açık konuşulan şeyler."
Türkiye Esnaf ve Sanatkarlar Kredi ve Kefalet Kooperatifleri Birlikleri Merkez Birliği (TESKOMB) Başkanı Selahattin Hünü ise, teşkilat olarak ev ev dolaşarak 'evet' oyu toplayacaklarını belirterek, "Bu bizim size namus sözümüzdür" dedi.