Referanduma Doğru
AK Parti Mersin Milletvekili Kürşad Tüzmen, 12 Eylül'de yapılacak referandum sürecinin 'boykot' edilmesine yönelik girişimlerin Türkiye'nin demokratikleşme sürecinin istismar edilmesi anlamına geldiğini söyledi
AK Parti Mersin Milletvekili Kürşad Tüzmen, 12 Eylül'de yapılacak referandum sürecinin 'boykot' edilmesine yönelik girişimlerin Türkiye'nin demokratikleşme sürecinin istismar edilmesi anlamına geldiğini söyledi. Geçmişle hesaplaşma gibi bir çabalarının olmadığını kaydeden Tüzmen, Türkiye'de darbelerin demokrasiyi kesintiye uğratmasını da önlemek istediklerini dile getirdi.
12 Eylül'de yapılacak halk oylamasıyla ilgili olarak partisinin Mersin'de yapmış olduğu çalışmalara katılan Tüzmen, ziyaret ve temasları kapsamında Mersin Gazeteciler Cemiyeti (MGC) Yönetim Kurulu Başkanı Ahmet Ünal'ı makamında ziyaret etti. Referandumla ilgili değerlendirmelerde bulunan Tüzmen, bir haftadan bu yana kentte çalışmalarda bulunduğunu hatırlatarak, gözlemlerine göre sokaktaki vatandaşın referandum konusunda yeterli bilgiye sahip olmadığını söyledi.
"VATANDAŞ CİDDİ BİR ŞEKİLDE 'EVET' YÖNELİMİ İÇİNDE"
12 Eylül'de oylamaya sunulacak olan Anayasa değişikliğine 'Evet' ya da 'Hayır' oyu kullanacakların neden böylesi bir tercih yaptığını çok iyi bilmesi gerektiğinin altını çizen Tüzmen, "Şu anki gözlemlerimize göre vatandaş ciddi bir şekilde 'Evet' yönelimi içinde. İşin eğrisini doğrusunu bilenler, 'Evet' oylarını burada daha iyi bir noktaya getireceğini düşünüyorum. Biz AK Parti olarak, bizden önceki iktidar ve muhalefet partilerince Anayasa konusunda yapmış oldukları çalışmaların tamamını aldık. Görüş ve
önerileri de dikkate alarak bir 'Anayasa Değişiklik Paketi' hazırladık. Şimdi Anayasa'nın değişmesi konusunda herkes hemfikir. Biz de dedik ki; 'Tamam arkadaş değiştirelim.' 26 maddeyle ilgili değişikliği gönül isterdi ki Meclis'te halledelim ama olmadı. Meclis'te arkadaşlar oylamaya katılmayarak, vekillik görevlerini yerine getirmediler" dedi.
"DEMOKRASİNİN DARBELERLE KESİNTİYE UĞRAMASINI İSTEMİYORUZ"
Muhalefetin Anayasa değişikliğine 'Hayır' demesinin aynı zamanda kendi kendileriyle çelişmesi anlamına geleceğini savunan Kürşad Tüzmen, buradaki çelişkinin söz konusu partilerin daha önce değiştirilmesini istedikleri maddelere bugün karşı çıkmaları olduğunu anlattı. Tüzmen, "Biz çıkıp Anayasa değişikliklerini anlatırken hiçte zorlanmıyoruz. Çünkü 'Evet' denilmesi için birçok haklı neden var. Şimdi bu arkadaşlar 'Hayır'ı nasıl anlatıyorlar, işte ben bunu merak ediyorum. Daha önce 'Evet' dedikleri bir
şeye, bugün çıkıp da 'Hayır' demek çok zordur. Biz bu değişikliklerle birlikte Türkiye demokrasi tarihinde kesintiler olmuştur ancak artık bundan sonra olmasın ve darbeler de demokrasiyi kesintiye uğratmasın istiyoruz" diye konuştu.
"DEĞİŞİKLİKLERLE BİRLİKTE TÜRKİYE AB'YE DAHA DA YAKLAŞACAK"
Yapmış oldukları değişikliklerle birlikte geçmişle hesaplaşma gibi bir yaklaşım içinde olmadıklarının altını çizen Tüzmen, 30 yıl önce yapılmış şeyler nedeniyle hesap sorulması değil, bundan sonraki süreçte aynı şeylerin tekrarlanmaması çabası içinde olduklarını dile getirdi. Sivil bir Anayasa oluşturma çabası içinde olduklarını ve atılan adımlarla birlikte mevcut Anayasa'nın sivilleştiğini kaydeden Tüzmen, bunun yanında memurlara sendikal haklarının verilmesi, kadınlara pozitif ayrımcılık yapılması,
çocukların istismarının önüne geçilmesi noktasında çeşitli düzenlemeler yapılarak, kadın ve çocukları gerektiği gibi koruma altına alan bir Anayasa değişikliği çalışması yaptıklarını söyledi.
Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu (HSYK) ile Anayasa Mahkemesi üyelerinin seçimine yönelik bir takım düzenlemelerin de hazırlamış oldukları 'Anayasa Değişiklik Paketi' içinde yer aldığını hatırlatan Tüzmen, tüm bu maddelerin Fransa ve Avrupa Birliği'ne (AB) üye ülkelerdeki standartlara uygun bir üyelik seçimini benimsediklerini anlattı. Yapmak istedikleri Anayasa değişikliğinin uygulamaya konulmasıyla birlikte Türkiye'nin AB'ye bir adım daha yaklaşacağını savunan Tüzmen, demokrasinin tüm kurum ve
kuruluşlarca uygulanmasını istediklerini ancak Türkiye'nin katetmesi gereken uzun bir yol olduğu uyarısında bulundu.
"ARTIK BUNDAN SONRA TÜRKİYE GELECEĞE DAHA DA UMUTLU BAKACAK"
Yasama, yürütme ve yargı erklerinin birbirinden ayrılmasıyla Türkiye'nin kendisini dünyaya da ispatlayabileceği yeni bir döneme girmiş olacağının altını çizen Kürşad Tüzmen, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Biz konuya sadece Türkiye içinde yapılan bir referandum olarak bakmıyoruz. Bütün dünya bu referandumu yakından takip ediyor ve Türkiye burada yapacağı Anayasa değişikliğiyle birlikte demokrasi yolunda da en önemli engelleri aştığını da tüm dünyaya gösterecek. Yani biz AB'ye girmek istiyorsak, böylesi bir Anayasa değişikliği yapmak zorundaydık. Artık bundan sonra Türkiye geleceğe daha da umutlu bakacak."
"YARGI SİYASETİN İÇİNDE DEĞİL OBJEKTİF OLMALI"
Yargıda özellikle son dönemlerde bir takım 'siyasi karar' olarak adlandırılan kararlar alınmaya başlandığını iddia eden Tüzmen, yargının siyasetin içinde değil, siyasi münazaralarla da olsa bir takım haksızlıkların giderilmesiyle ilgili çalışması ve objektif olması gerektiğini belirtti. 12 Eylül'de yapılacak referandumda partilerin değil, Türkiye'nin geleceğinin oylanacağına dikkat çeken Tüzmen, bu noktada da 'Evet' oyu kullanacak olanların ülkenin geleceği açısından doğru bir karar vermiş olacağını,
önemli olanın da bu olduğunu vurguladı.
"REFERANDUMU BOYKOT ETMEK SÜRECİ İSTİSMAR ETMEKTİR"
Muhalefetin bugüne kadar tartışılan konuları temcit pilavı gibi ısıtıp ısıtıp halkın önüne koyduğunu söyleyen Tüzmen, her şeye rağmen milletin doğru kararı vereceğini ve bunu herkesin açık ve net bir şekilde göreceğini kaydetti. 'Evet' oylarının çok daha fazla olacağı bir referandum sürecine herkesin tanıklık edeceğini söyleyen Tüzmen, referandum sonucunda Türkiye'nin geleceğinin de teminat altına alınacağını belirtti. BDP'nin referandumu 'boykot' edeceğinin hatırlatılması üzerine Tüzmen şunları
söyledi:
"Ben, Türkiye Cumhuriyeti sınırları içerisinde yaşayan ve bizimle birlikte her şeyi paylaşan insanlarımızın, Türkiye'nin geleceğini ilgilendiren böylesine önemli kararla ilgili olarak doğru kararı verip, yollarına devam etmelerini bekliyorum. Kendilerine göre platform oluşturup, bu durumdan yararlanmaya çalışıyoruz. Bunu istismar olarak adlandırıyorum ben. Bu, Türkiye'nin demokratikleşme sürecinde yaşanan sürecin istismar ve suistimal edilmesidir."
(SNK-CC-Y)
12 Eylül'de yapılacak halk oylamasıyla ilgili olarak partisinin Mersin'de yapmış olduğu çalışmalara katılan Tüzmen, ziyaret ve temasları kapsamında Mersin Gazeteciler Cemiyeti (MGC) Yönetim Kurulu Başkanı Ahmet Ünal'ı makamında ziyaret etti. Referandumla ilgili değerlendirmelerde bulunan Tüzmen, bir haftadan bu yana kentte çalışmalarda bulunduğunu hatırlatarak, gözlemlerine göre sokaktaki vatandaşın referandum konusunda yeterli bilgiye sahip olmadığını söyledi.
"VATANDAŞ CİDDİ BİR ŞEKİLDE 'EVET' YÖNELİMİ İÇİNDE"
12 Eylül'de oylamaya sunulacak olan Anayasa değişikliğine 'Evet' ya da 'Hayır' oyu kullanacakların neden böylesi bir tercih yaptığını çok iyi bilmesi gerektiğinin altını çizen Tüzmen, "Şu anki gözlemlerimize göre vatandaş ciddi bir şekilde 'Evet' yönelimi içinde. İşin eğrisini doğrusunu bilenler, 'Evet' oylarını burada daha iyi bir noktaya getireceğini düşünüyorum. Biz AK Parti olarak, bizden önceki iktidar ve muhalefet partilerince Anayasa konusunda yapmış oldukları çalışmaların tamamını aldık. Görüş ve
önerileri de dikkate alarak bir 'Anayasa Değişiklik Paketi' hazırladık. Şimdi Anayasa'nın değişmesi konusunda herkes hemfikir. Biz de dedik ki; 'Tamam arkadaş değiştirelim.' 26 maddeyle ilgili değişikliği gönül isterdi ki Meclis'te halledelim ama olmadı. Meclis'te arkadaşlar oylamaya katılmayarak, vekillik görevlerini yerine getirmediler" dedi.
"DEMOKRASİNİN DARBELERLE KESİNTİYE UĞRAMASINI İSTEMİYORUZ"
Muhalefetin Anayasa değişikliğine 'Hayır' demesinin aynı zamanda kendi kendileriyle çelişmesi anlamına geleceğini savunan Kürşad Tüzmen, buradaki çelişkinin söz konusu partilerin daha önce değiştirilmesini istedikleri maddelere bugün karşı çıkmaları olduğunu anlattı. Tüzmen, "Biz çıkıp Anayasa değişikliklerini anlatırken hiçte zorlanmıyoruz. Çünkü 'Evet' denilmesi için birçok haklı neden var. Şimdi bu arkadaşlar 'Hayır'ı nasıl anlatıyorlar, işte ben bunu merak ediyorum. Daha önce 'Evet' dedikleri bir
şeye, bugün çıkıp da 'Hayır' demek çok zordur. Biz bu değişikliklerle birlikte Türkiye demokrasi tarihinde kesintiler olmuştur ancak artık bundan sonra olmasın ve darbeler de demokrasiyi kesintiye uğratmasın istiyoruz" diye konuştu.
"DEĞİŞİKLİKLERLE BİRLİKTE TÜRKİYE AB'YE DAHA DA YAKLAŞACAK"
Yapmış oldukları değişikliklerle birlikte geçmişle hesaplaşma gibi bir yaklaşım içinde olmadıklarının altını çizen Tüzmen, 30 yıl önce yapılmış şeyler nedeniyle hesap sorulması değil, bundan sonraki süreçte aynı şeylerin tekrarlanmaması çabası içinde olduklarını dile getirdi. Sivil bir Anayasa oluşturma çabası içinde olduklarını ve atılan adımlarla birlikte mevcut Anayasa'nın sivilleştiğini kaydeden Tüzmen, bunun yanında memurlara sendikal haklarının verilmesi, kadınlara pozitif ayrımcılık yapılması,
çocukların istismarının önüne geçilmesi noktasında çeşitli düzenlemeler yapılarak, kadın ve çocukları gerektiği gibi koruma altına alan bir Anayasa değişikliği çalışması yaptıklarını söyledi.
Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu (HSYK) ile Anayasa Mahkemesi üyelerinin seçimine yönelik bir takım düzenlemelerin de hazırlamış oldukları 'Anayasa Değişiklik Paketi' içinde yer aldığını hatırlatan Tüzmen, tüm bu maddelerin Fransa ve Avrupa Birliği'ne (AB) üye ülkelerdeki standartlara uygun bir üyelik seçimini benimsediklerini anlattı. Yapmak istedikleri Anayasa değişikliğinin uygulamaya konulmasıyla birlikte Türkiye'nin AB'ye bir adım daha yaklaşacağını savunan Tüzmen, demokrasinin tüm kurum ve
kuruluşlarca uygulanmasını istediklerini ancak Türkiye'nin katetmesi gereken uzun bir yol olduğu uyarısında bulundu.
"ARTIK BUNDAN SONRA TÜRKİYE GELECEĞE DAHA DA UMUTLU BAKACAK"
Yasama, yürütme ve yargı erklerinin birbirinden ayrılmasıyla Türkiye'nin kendisini dünyaya da ispatlayabileceği yeni bir döneme girmiş olacağının altını çizen Kürşad Tüzmen, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Biz konuya sadece Türkiye içinde yapılan bir referandum olarak bakmıyoruz. Bütün dünya bu referandumu yakından takip ediyor ve Türkiye burada yapacağı Anayasa değişikliğiyle birlikte demokrasi yolunda da en önemli engelleri aştığını da tüm dünyaya gösterecek. Yani biz AB'ye girmek istiyorsak, böylesi bir Anayasa değişikliği yapmak zorundaydık. Artık bundan sonra Türkiye geleceğe daha da umutlu bakacak."
"YARGI SİYASETİN İÇİNDE DEĞİL OBJEKTİF OLMALI"
Yargıda özellikle son dönemlerde bir takım 'siyasi karar' olarak adlandırılan kararlar alınmaya başlandığını iddia eden Tüzmen, yargının siyasetin içinde değil, siyasi münazaralarla da olsa bir takım haksızlıkların giderilmesiyle ilgili çalışması ve objektif olması gerektiğini belirtti. 12 Eylül'de yapılacak referandumda partilerin değil, Türkiye'nin geleceğinin oylanacağına dikkat çeken Tüzmen, bu noktada da 'Evet' oyu kullanacak olanların ülkenin geleceği açısından doğru bir karar vermiş olacağını,
önemli olanın da bu olduğunu vurguladı.
"REFERANDUMU BOYKOT ETMEK SÜRECİ İSTİSMAR ETMEKTİR"
Muhalefetin bugüne kadar tartışılan konuları temcit pilavı gibi ısıtıp ısıtıp halkın önüne koyduğunu söyleyen Tüzmen, her şeye rağmen milletin doğru kararı vereceğini ve bunu herkesin açık ve net bir şekilde göreceğini kaydetti. 'Evet' oylarının çok daha fazla olacağı bir referandum sürecine herkesin tanıklık edeceğini söyleyen Tüzmen, referandum sonucunda Türkiye'nin geleceğinin de teminat altına alınacağını belirtti. BDP'nin referandumu 'boykot' edeceğinin hatırlatılması üzerine Tüzmen şunları
söyledi:
"Ben, Türkiye Cumhuriyeti sınırları içerisinde yaşayan ve bizimle birlikte her şeyi paylaşan insanlarımızın, Türkiye'nin geleceğini ilgilendiren böylesine önemli kararla ilgili olarak doğru kararı verip, yollarına devam etmelerini bekliyorum. Kendilerine göre platform oluşturup, bu durumdan yararlanmaya çalışıyoruz. Bunu istismar olarak adlandırıyorum ben. Bu, Türkiye'nin demokratikleşme sürecinde yaşanan sürecin istismar ve suistimal edilmesidir."
(SNK-CC-Y)