Özbek ve Ertosun, yeni anayasa paketindeki HSYK maddesine ilişkin kitapçık hazırladı

Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu (HSYK) Başkan Vekili Kadir Özbek ile kurul üye Ali Suat Ertosun, "Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu'na İlişkin Ana

Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu (HSYK) Başkan Vekili Kadir Özbek ile kurul üye Ali Suat Ertosun, "Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu'na İlişkin Anayasa Değişikliği Konusunda Analitik Bir İnceleme" adlı bir kitapçık hazırlayıp dağıttı. Kitapçıkta hakim sınıfından olmayan Bakan dahil 5 asıl üyenin Kurulda yer almasını hâkim ve savcıların ihracına kadar varan kararlara imza atması, yargı bağımsızlığı ve hukuk devleti açısından kabul edilebilecek bir durum olmadığı gibi Anayasa'nın diğer hükümlerinin sistematiği ile de uyumsuz olduğu savunuluyor. Ancak Özbek ve Ertosun, "Kurul üyelerinin çoğunluğunun hakim kökenli olmasının yeterli bir güvence oluşturduğu düşüncesi de doğru değildir. Zira mahkeme kararına duyulan güven ve inancın temelinde, bu kararın hâkimler tarafından verilmesinden çok, belli yargılama usullerine uyularak oluşturulması vardır." diyerek kendi görüşleriyle çelişiyor.

Bir panel veya seminerde dahi birbiriyle ilgisizliği nedeniyle birlikte tartışılması mümkün olmayan konuların halkın önüne evet ya da hayır seçeneği ile tümden sunulduğu ileri sürülürken; bu yöntemin halkın iradesini sınırlandırması nedeniyle antidemokratik olduğu kadar, evrensel hukuk ilkeleriyle de bağdaşmadığı iddia edildi. Kurul üyelerinin bağımsızlık ve tarafsızlıklarından hiçbir şekilde tereddüde düşülmemesi gerektiği belirtilirken; Cumhurbaşkanının hiçbir sınırlama olmaksızın kurula üye seçmesinin ise demokratik ilkelere aykırı olduğu savunuldu. Kurul üyelerinin önemli bir kısmını yürütme organı tarafından belirlenmesine karşı çıkıldı.

Anayasa değişikliğinin kanun, hukuk devleti açısından da sakıncalı hükümler içerdiğini ileri süren Özbek ve Ertosun, kurulun tüm disiplin kararlarına karşı idarî yargı yolunun açılması gerektiği kurul ve öğreti tarafından ifade edilmesine rağmen sadece ihraç kararlarına karşı yargı yoluna başvurulmasının öngörülmesinin hukuk devleti ilkesine açıkça aykırı olduğunu iddia ettiler.

Hazırladıkları kitapta Özbek ve Ertosun, kurulun yapısını değiştirmeyi öngören kanunun yargı bağımsızlığını amaçlayan ve mevcut sisteme yönelik eleştirileri karşılayan bir metin olarak topluma sunulduğunu belirterek "Ancak önemli yenilikler olarak ifade edilen pek çok değişiklik önerisinin içeriği incelendiğinde, bugüne kadar yargı bağımsızlığını zayıflattığı için hem öğretide hem de AB metinlerinde eleştirilen sistem hatalarının düzeltilmediği, aksine perdelenmek suretiyle bu yanlışlıkların dozunun daha da artırıldığı anlaşılmaktadır. Kurulun üyelerinin belirlenmesinde yürütme organının ağırlığı mevcut sisteme göre daha da artırılmıştır." ifadelerini kullandılar.

Adalet Bakanlığı müsteşarının kuruldan çıkarılmamasını eleştiren Özbek ve Ertosun, hataların düzeltilmediği, yanlışlıkların devam ettiğini savundular. Değişikliğin doğrudan veya dolaylı olarak siyasî iradenin etkisi altındaki bir organ tarafından yapılmasının kuvvetler ayrılığı ilkesine, yargı bağımsızlığına ve sonuçta hukuk devletine ve dolayısıyla Anayasanın değiştirilmesi mümkün olmayan hükümleri ile başlangıç kısmına aykırı olduğu iddia edildi.

"Yargısı bağımsız olmayan bir sistemin, yönetim şekli ne olursa olsun bir hukuk devleti olduğundan söz edilemez. Zira yargının bağımsız ve hâkimlerin teminatlı olmadığı bir yerde, hiçbir hukuk kuralının anlamı yoktur." denilen kitapta, böyle bir sistemde kuralın yorumlanması ve uygulanmasının aklın, bilimin ve hukukun ilkeleriyle değil, egemen gücün iradesiyle şekilleneceğinden, yargıcın fonksiyonunun sadece içeriksiz bir görüntüden ibaret olacağı savunuldu.

Özbek ve Ertosun, "Yargıyı, tamamen yürütmenin güdümüne sokmayı amaçlayan bu Kanun, yukarıda belirtilen nedenlerle mevcut Anayasa'nın da gerisinde olup, değişikliğin siviller tarafından yapılması tek başına öngörülen düzenlemelere haklılık ve meşruluk kazandırmaz. Bu konudaki değerlendirmeler metnin kimin tarafından hazırlandığından çok içeriğine bakılarak yapılmalıdır. Kanun'un temel amacının, Kurul ve Anayasa Mahkemesi'nin yapısını değiştirmek olduğu anlaşılmaktadır. Bu iki amaca indirgenmiş bir anayasa değişikliğinin, özgürleşme ve demokratikleşme yönünde yapılmış bir reform olarak takdim edilmesi doğru değildir. Hukuk devletinin temeli bağımsız yargıdır. Yargının bağımsız olmaması, Anayasa'nın 2'nci maddesi uyarınca değiştirilemeyecek olan hukuk devleti ilkesinin ortadan kaldırılması anlamına gelir. Bu da demokrasinin sona ermesi demektir." görüşüne yer verdiler.

HAKİM ADAYLARINI SEÇME YETKİSİ KURULA VERİLSİN

HSYK Başkan Vekili Özbek ile üye Ertosun, Kurulun çağdaş ilkeler çerçevesinde arzulanan bağımsızlık, tarafsızlık, etkililik ve işlevselliğe ulaşması için şu önerilerde bulundular:

1- Kurulun ayrı bütçe, sekretarya ile binasının olması ve Kurula bağlı Teftiş Kurulunun oluşturulması yönündeki Kanun hükümleri, yargı bağımsızlığını güçlendirici bir değişiklik olarak sunulmuşsa da bu konudaki yetkiler Kurul Başkanı sıfatıyla Bakana ait olduğundan mevcut durum değişmemektedir. Ayrıca hâkim ve savcıları yürütmenin etkisine daha da açık hâle getiren 'Hâkimler ve savcılar idarî görevleri yönünden Adalet Bakanlığına bağlıdırlar.' şeklindeki Anayasanın madde 140,VI hükmünün kaldırılması zorunludur.

2- Kurulun, yerel mahkemelerde görev yapan hâkim ve savcıları da temsil edecek şekilde birinci sınıf hâkim ve savcılar arasından, meslektaşlarınca yapılacak seçimle temsilci alınarak üye sayısının artırılması (genişletilmesi); üye sayısı artırıldığında Kurul bünyesinde atama, yükselme ve disiplin işlemlerine bakan bölümler oluşturulması; Kurulun yeniden yapılandırılması aşamasında görev ve yetkisi dahilindeki işler ile iddia ve karar verme bölümleri için ayrı komisyonlar(daireler) oluşturulması uygun olacaktır.

3- Kuruldan Müsteşarın çıkartılması uluslararası standartlar ve AB belgeleri çerçevesinde kaçınılmaz bir gereklilik olup, üyesi olduğumuz AB ülkelerinde de böyle bir örneğin bulunmadığı dikkate alınmalıdır.

4- Hâkimlik ve savcılık mesleğine kabul kararı, Kurul tarafından verildiğinden, hâkim adaylarını seçme görevinin de Kurula verilmesi, meslek öncesi eğitim ve stajlarının Kurul tarafından plânlanması ve izlenmesi sistemin bütünlüğü açısından gereklidir. Ayrıca hâkim ve savcıların meslek içi eğitimleri de Kurulun denetim ve gözetiminde gerçekleştirilmelidir.

5- Yargı mensuplarıyla ilgili inceleme ve soruşturma için talepte bulunma ve izin verme yetkisinin Kurulda oluşturulacak disiplin bölümüne verilmesi; disiplin bölümünün inceleme ve soruşturma işlemlerini yürütmesi, hâkim ve savcılarla ilgili olarak gelen inceleme ve soruşturma dosyalarının incelenmesi, ceza tayinine gerek görülenlerin Kurula gönderilerek disiplin soruşturmalarındaki güven ortamının en üst seviyeye çıkarılması zorunludur.

6- Kurulun yeniden yapılandırılması ve istinaf kanun yolunun faaliyete geçirilmesi ile birlikte not sistemi dahil olmak üzere terfi sisteminin performansı esas alacak şekilde yeniden değerlendirilerek düzenlenmesi, yargının etkinliği ve verimliliği açısından bir gerekliliktir.

7- Demokratik meşruiyet çerçevesinde hâkim ve savcıların meslekî yönden özgür ve bağımsız olarak örgütlenmelerinin önündeki engeller kaldırılmalıdır.

8- Kurul kararlarında açıklık ve şeffaflığın sağlanması, kişisel verilerin ve özel bilgilerin korunması konusunda gerekli hassasiyetin gösterilmesi suretiyle tüm Kurul kararlarına erişim imkânının sağlanması yararlı olacaktır.

9- İdarî bir yapısı olan Kurulun, tüm disiplin kararlarının yargı denetimine tâbi tutulması hukuk devletinin bir gereği olup; en teminatlı meslek grubu olması gereken hâkim ve savcıların, yargı güvencesinden yoksun kılınmaları kabul edilemez. Kanun'da yürütmenin etkinliğinin artırıldığı ve hâkim olmayan üyelere de yer verildiği dikkate alındığında, Kurulun tüm disiplin kararlarına karşı yargı yolunun açılması yargı bağımsızlığının olmazsa olmaz şartı hâline gelmiştir.