Kemal Türkler Davası 23 Eylül'e Ertelendi
DİSK Kurucu Genel Başkanı Kemal Türkler'in öldürülmesine ilişkin dava, tutuklu sanık Ünal Osmanağaoğlu'nun duruşmaya katılmaması nedeniyle 23 Eylül tarihine ertelendi
DİSK Kurucu Genel Başkanı Kemal Türkler'in öldürülmesine ilişkin dava, tutuklu sanık Ünal Osmanağaoğlu'nun duruşmaya katılmaması nedeniyle 23 Eylül tarihine ertelendi. Sanığın duruşmaya katılmamasına tepki gösteren Türkler'in kızı Nilgün Soydan, "Ben onu babama kurşun sıkarken gördüm. Ünal Osmanağaoğlu yaşadığım sürece elimden kurtulamayacak" dedi.
Bakırköy 2.Ağır Ceza Mahkemesi'nde dün görülen duruşmaya da katılmayan zanlının, 10 günlük rapor aldığı açıklanmıştı. Zanlının dünkü duruşmaya katılmaması ve davanın 2 gün sonra zamanaşımına uğrayacak olması nedeniyle duruşma bugüne ertelenmişti. Sanık Ünal Osmanağaoğlu bugünkü duruşmaya da katılmayınca mahkeme heyeti duruşmayı 23 Eylül tarihine erteledi.
Duruşma çıkışı Bakırköy Adliyesi önünde açıklama yapan Kemal Türkler'in kızı Nilgün Soydan, "Ünal Osmanağaoğlu'nun benim açımdan katil olduğunun tescillenmesine gerek yok. Çünkü ben olayın tek tanığıyım. Babam gözlerimin önünde öldürüldüğünde ben 18 yaşındaydım ve buradan bir kez daha söylüyorum; Ünal Osmanağaoğlu babamın katilidir. Ben onu babama kurşun sıkarken gördüm. O tetikçilerden biridir. O nedenle Ünal Osmanağaoğlu yaşadığım sürece elimden kurtulamayacak. Gerekirse bir 30 yıl daha mücadele
vermeye hazırım. Ünal Osmanağaoğlu'nun avukatları zaman aşımıydı, bilmem neydi deyip uzatmaları oynayabilirler. Ama o gerçekten benim babamın katilidir ve sonunda hak ettiği cezayı bulacaktır" dedi.
Müdahil avukatlardan Ömer Kavilli ise örgüt suçlarından zamanaşımının hesaplanmasının, örgütün en son eyleminin tarihinden itibaren yapıldığını ifade ederek, "Basit adli, sıradan olaylarda ise sanığın lehine olan zamanaşımı kavramı vardır. Kamuoyunda zamanaşımı karmaşası şeklindeki konuşulanların içeriğine katılmıyoruz. Tam tersine yapılan eylemin iddianamede belirtildiği gibi toplu kıyım yapılmış olması, sanığın özel eğitimlerden geçirilmesi, sanığın yurt dışına sahte pasaportlarla kaçırılmış olması,
yardım ve yataklık yapılması, silah kullanma eğitiminden geçmiş olması ve bütün bunlardan sonra bir takım yollarla yurda girmiş olması, bir takım gizli güçlerce yani kendisini eğiten, yetiştiren, yurt dışına gönderen örgüt tarafından korunmaya devam ettiğinin göstergesidir. Bu davanın örgütlü suçlar olması ve suçsuz, savunmasız bir insanın sadece işçi sınıfının değil, Türkiye'deki aydın kesimin ve işçilerin önderliğini yapan bir kişinin bu nitelikleri nedeniyle öldürülmüş olmasının da, bu eylemin aslında 12
Eylül'e taşımaya çalışan, uğraşan ve ABD Başkanı tarafından 'bizim çocuklar' diye adlandırılanların, projesinin bir parçası olduğu açıktır" şeklinde konuştu.
DİSK Başkanı Süleyman Çelebi de adaletin er geç yerini bulacağını ifade etti.
Bakırköy 2.Ağır Ceza Mahkemesi'nde dün görülen duruşmaya da katılmayan zanlının, 10 günlük rapor aldığı açıklanmıştı. Zanlının dünkü duruşmaya katılmaması ve davanın 2 gün sonra zamanaşımına uğrayacak olması nedeniyle duruşma bugüne ertelenmişti. Sanık Ünal Osmanağaoğlu bugünkü duruşmaya da katılmayınca mahkeme heyeti duruşmayı 23 Eylül tarihine erteledi.
Duruşma çıkışı Bakırköy Adliyesi önünde açıklama yapan Kemal Türkler'in kızı Nilgün Soydan, "Ünal Osmanağaoğlu'nun benim açımdan katil olduğunun tescillenmesine gerek yok. Çünkü ben olayın tek tanığıyım. Babam gözlerimin önünde öldürüldüğünde ben 18 yaşındaydım ve buradan bir kez daha söylüyorum; Ünal Osmanağaoğlu babamın katilidir. Ben onu babama kurşun sıkarken gördüm. O tetikçilerden biridir. O nedenle Ünal Osmanağaoğlu yaşadığım sürece elimden kurtulamayacak. Gerekirse bir 30 yıl daha mücadele
vermeye hazırım. Ünal Osmanağaoğlu'nun avukatları zaman aşımıydı, bilmem neydi deyip uzatmaları oynayabilirler. Ama o gerçekten benim babamın katilidir ve sonunda hak ettiği cezayı bulacaktır" dedi.
Müdahil avukatlardan Ömer Kavilli ise örgüt suçlarından zamanaşımının hesaplanmasının, örgütün en son eyleminin tarihinden itibaren yapıldığını ifade ederek, "Basit adli, sıradan olaylarda ise sanığın lehine olan zamanaşımı kavramı vardır. Kamuoyunda zamanaşımı karmaşası şeklindeki konuşulanların içeriğine katılmıyoruz. Tam tersine yapılan eylemin iddianamede belirtildiği gibi toplu kıyım yapılmış olması, sanığın özel eğitimlerden geçirilmesi, sanığın yurt dışına sahte pasaportlarla kaçırılmış olması,
yardım ve yataklık yapılması, silah kullanma eğitiminden geçmiş olması ve bütün bunlardan sonra bir takım yollarla yurda girmiş olması, bir takım gizli güçlerce yani kendisini eğiten, yetiştiren, yurt dışına gönderen örgüt tarafından korunmaya devam ettiğinin göstergesidir. Bu davanın örgütlü suçlar olması ve suçsuz, savunmasız bir insanın sadece işçi sınıfının değil, Türkiye'deki aydın kesimin ve işçilerin önderliğini yapan bir kişinin bu nitelikleri nedeniyle öldürülmüş olmasının da, bu eylemin aslında 12
Eylül'e taşımaya çalışan, uğraşan ve ABD Başkanı tarafından 'bizim çocuklar' diye adlandırılanların, projesinin bir parçası olduğu açıktır" şeklinde konuştu.
DİSK Başkanı Süleyman Çelebi de adaletin er geç yerini bulacağını ifade etti.