Müsiad Sakarya Şube Başkanı Halit İnci;

Müstakil Sanayici ve İşadamları Derneği (MÜSİAD) Sakarya Şube Başkanı Halit İnci, yaşanan tüm sorunlara ve sıkıntılara rağmen, milli birlik ve kardeşlik projesine devam edilmesi gerektiğini söyledi.

  İnci , yönetim kurulu üyeleri ile birlikte dernek binasında düzenlediği basın toplantısında , terör ve şiddete başvurarak demokratik hak arayışından bahsedilemeyeceğini vurguladı . İnci , " Bu nedenle , son günlerde artan terör ve şiddet olayları , demokratik açılım süreciyle doğrudan ilişkilendirilmemeli , bilakis , yaşanan tüm sorunlara ve sıkıntılara rağmen , milli birlik ve kardeşlik projesine devam edilmeli , bu süreçteki kararlı duruş korunmalıdır . Terör sorunu , ülkemizde yeni bir sorun değil , aksine uzun yıllara sari bir problemdir . Bugün yaşanan sıkıntıları iktidar sorunu olarak görmemek gerekir . Bu , iç politikaya malzemeye edilemeyecek ölçüde ve ülkenin tamamını ilgilendiren , oldukça ciddi bir sorundur . Çözümü için de tek vücut halinde , iktidar , muhalefet ve sivil toplum ile birlikte ortak akıl üretilebilmeli , taraflar sorunu birilerine veya birbirlerine yıkarak çözümsüz hale getirmemelidir " dedi .
Hak ve özgürlüklerin genişletilmesi , demokratikleşme sürecinin önündeki engellerin kaldırılması ve bu konuların çözümüne ilişkin yapılan Anayasanın bazı maddelerinin değişikliğine ilişkin çalışmanın sonuçlandırılması son derece önemli olduğunu ifade eden İnci , şunları söyledi ; " Bu bağlamda , Anayasa değişikliği ile ilgili referandum süreci , herhangi bir kesintiye uğratılmaksızın tamamlanmalıdır . Daha önce yaşanan tecrübelere istinaden , bugüne kadar herhangi bir çözüm üretmemiş , sadece belirli bir kesime imtiyaz tanınmasına sebep olan ve bugün tekrar bazı kesimler tarafından dile getirilen OHAL ile ilgili öneriler , kesinlikle sorunun çözümüne katkı sağlamayacaktır . Bilakis , çözümler , ancak , kişisel hak ve özgürlüklerin genişletilerek , demokrasinin tam olarak uygulanması ile mümkündür . Öte yandan bu önerilerin halkın temsilcisi olduğunu iddia eden sivil kuruluşlar tarafından dile getirilmesi ise manidardır . "
İnci , bölgenin istikrara kavuşması yönünde , ekonomik açıdan imkanların artırılmasına yönelik bugüne kadar yapılan çalışmalar oldukça önemli olduğunu belirterek , " Bölgenin kalkınmasına ilişkin verilen teşviklerin sonuç getirmesinin , terör olaylarıyla direk ilgili olduğunun bilinmesi gerekir . Bu nedenle , bu konu bölge halkına net bir şekilde açıklanmalı ve terörün sonlandırılması konusunda halkın desteği alınmalıdır . Terör olayları neticesinde , bölgede oluşabilecek güvensizlik ortamı , yurt içi ve yurt dışı yatırımları olumsuz etkileyecektir . Bu sebeple eğer bölgeye yatırım gelmesi ve bölgenin kalkınması arzu ediliyorsa , bölgeye gelecek yatırımların önündeki en büyük engelin " terör " olduğu halka iyice izah edilmelidir " dedi .
MÜSİAD Ekonomi Danışma Kurulunun katkılarıyla hazırlanan ' 2010 Yılı Türkiye Ekonomisi Raporunu " da açıklayan İnci , kriz döneminde yaptıkları değerlendirmelerin büyük oranda tuttuğunu vurgulayarak , " Özellikle IMF ile ilgili öngörümüz , ' Türkiye ' nin IMF ' ye üye hiçbir ülkeden daha kötü konumda olmadığı ve bu yüzden IMF ile haksız koşullar içeren yeni bir stand-by anlaşmasının gerekmediği ' idi . Bütün tersi çabalara rağmen bu konuda ne kadar haklı ve isabetli bir noktada olduğumuz , artık tartışma götürmez bir şekilde ortaya çıkmıştır " diye konuştu .
İnci , Türkiye ' nin finans sektöründe ve genel olarak mali disiplini koruyarak dünyadan pozitif şekilde ayrıştığı görüşlerinin de kriz döneminde ispatlandığını ifade ederek , " Bilindiği üzere krizin başında ülkeler , ekonomilerin küçülmesini ve işsizlikteki artışı değil , ülkelerin mali açıdan iflas edip etmeyeceklerini konuşuyorlardı . Bu bağlamda , MÜSİAD , ikinci bir tespit olarak da , ' Türkiye ' de bir finansal krizin çıkma ihtimalinin olmadığını ' gerekçeleriyle ortaya koymuştu . Herkesin mali sektörde çöküş beklediği bir ortamda 2009 yılı verileri , korunan mali disiplin sayesinde , finans kuruluşlarının kaydettiği büyüme ve açıkladığı rekor karlara da bakarak , Türkiye ' nin finansal kanaldan krizi ' teğet geçtiği ' söylemini fazlasıyla doğrulamıştır . Bugün geldiğimiz aşamada Türkiye ' nin ilk defa kendi ürettiği krizlerin altında ezilmediğini , tersine küresel krizde pozitif yönde ayrıştığını görüyoruz " dedi .
MÜSİAD ' ın , kriz ortamında şirketler için izlemeleri gereken bir yol haritası çıkartarak acil , orta ve uzun vadeli tedbirleri kamuoyuyla paylaştığını belirten İnci , " Bu meyanda MÜSİAD , bankalara dönüp ' krizden sonra bu müşterilerin kapısını nasıl çalacaksınız ' diyerek şirketlere sahip çıkmaları gerektiğine işaret ederken , firmalara da , ' krizden sonra nitelikli beşeri sermaye kritik bir paydaşınız olacak , asla yetişmiş elemanlarınızı ve bu arada müşterilerinizi kaybetmeyin , derhal işçi çıkartmak yerine mevcut imkânlarınızı çalışanlarınızla paylaşın ' çağrısını yapmıştı . İşsizliğin yüzde 14 ' leri bulduğu bir ortamda bugün toplumsal ve ekonomik tartışmaların merkezine oturan işsizlik konusunda ne kadar isabetli bir duruş benimsediğimiz şimdi açıkça anlaşılmaktadır . Prensipte işçi çıkartarak bir ekonominin tümü ayakta kalamaz , tam tersine toplam talebi baltalayarak binilen dal kesilmiş olur " diye konuştu .
Krizin yeni bir düzeni tetiklediğini söyleyen İnci , " MÜSİAD ' ın beşinci tespiti ise , küresel krizin yeni bir küresel ekonomik düzeni tetiklediği söylemidir . Şimdi artık tüm dünya , çeşitli parametrelere göre gerileyen ve yükselen ülkeleri , şehirleri , sektörleri öngörmeye çalışmaktadır ve yenidünya düzeninde nasıl konumlanacaklarını konuşmaktadır . Sonuçta genel anlamda başarılı kabul edilen bu tedbirler sayesinde Türkiye , krizde ayakta kalabilen nadir ülkeler arasında yer almaktadır . Ancak bu tedbirlerin istihdam açısından arzu edilen neticeleri vermediği de bilinmektedir . Türkiye , bu dönemde ağırlıklı olarak yerli girdi kullanan , istihdam yoğun sektörleri ön plana çıkartamamıştır . Piyasayı canlandırmak adına yapılan çalışmalar daha ziyade istihdam katkısı göreceli olarak düşük kalan , ithalat bağımlılığı bir hayli yüksek olan sektörleri hareketlendirmiştir " dedi .
Bu dönemde , kısa çalışma ödeneğinin hem süresinin hem de miktarının artırılması ve sınırlı kaynaklarla KOSGEB ve EXIMBANK üzerinden sürdürülen destek ve teşviklerin yararlı olduğunu ifade eden İnci , " Bu bağlamda üretici KOBİ ' lere ilaveten , hizmet sektörü KOBİ ' lerinin de KOSGEB destekleri kapsamına alınmış olması çok isabetli ve büyük bir adımdır . Ancak bundan sonrası için , KOSGEB ' in bunun altından kalkacak bir bütçeye , uygulama gücü ve otonomisine , beşeri kadrolara ve kurumsal yapılara kavuşturulması gerekmektedir . Bunun için KOSGEB adına gündeme getirilen yeniden yapılanma çabaları son derece yerinde olup , biran evvel etkinlikle sonuçlandırılmalıdır . Ayrıca EXIMBANK ' ın da benzer bir mantıkla ihracat , pazar ve ürün çeşitlendirme , markalaşma önceliklerine göre piyasa koşullarında yeniden yapılandırılması gerekmektedir " diye konuştu .