Bdp Lideri Demirtaş İsveç'te Gazetecilere Açıklamalarda Bulundu

İsveç'te temaslarda bulunan Barış ve Demokrasi Partisi (BDP) Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, basın mensuplarına Türkiye'de son dönemde artan terör olayları ve olası erken seçim hakkında açıklamalarda bulundu

  İsveç ' te temaslarda bulunan Barış ve Demokrasi Partisi ( BDP ) Genel Başkanı Selahattin Demirtaş , basın mensuplarına Türkiye ' de son dönemde artan terör olayları ve olası erken seçim hakkında açıklamalarda bulundu .
BDP Genel Başkanı Selahattin Demirtaş , İsveç ' teki temasları kapsamında Türkiye ' nin İsveç Büyükelçisi Zergin Korutürk ' e nezaket ziyaretinde bulundu . Büyükelçi Korutürk ile görüşmesinin ardından basın mensuplarına açıklamalarda bulunan Demirtaş , İsveç Sosyal Demokrat Parti ' nin davetlisi olarak İsveç ' e geldiklerini söyledi . Selahattin Demirtaş , " BDP ' de birçok sol sosyal demokrat parti gibi sosyalist enternasyonalin üyesi . Kendileri de 2 ay kadar önce Türkiye ' ye ziyaret gerçekleştirdiler ve bizlerle
görüştüler . O dönemde bir davet almıştık buraya ziyaret konusunda . Hem kendileriyle bir görüşme gerçekleştirdik Türkiye ' nin AB süreci ile ilgili biraz görüş alışverişinde bulunduk ama aynı zamanda İsveç ' te yakın zamanda bir genel seçim var , genel seçime ilişkin kendilerinin politikalarını dinledik . Yarın da Center de Palme Vakfı ile bir görüşmemiz olacak , daha sonrasında da Türkiye ' ye döneceğiz tabii burada da bulunuyor olmamız vesilesiyle aynı zamanda sayın büyükelçimizi de ziyaret edip
kendisiyle görüşme gerçekleştirdik , nezaket ziyaretiydi . İsveç ' te bulunuyor olmamızın hem gerekçesini ifade ettik , hem de bir çayını içtik sayın büyükelçimizin " dedi .
Gazetecilerin BDP Grup Başkanvekili ve Batman Milletvekili Bengi Yıldız ' ın ' Çocukları askere göndermeyin , askere gitmemek bir haktır . Kendi çocuklarımız öldürüleceğine gider cezaevinde yatarız . Vicdani ret hakkımız ' şeklindeki açıklamasını hatırlatması üzerine konuşan Selahattin Demirtaş , " Şimdi herhalde arkadaşımızın kast ettiği şudur ; Türkiye ' de gerçekten de ister askerde , ister dağda olsun yoksul , emekçi halk çocukları 30 yıldır yaşamını yitiriyor . Türkiye ' yi yönetenler , bakanı , başbakanı , generali
çocuklarını bir şekilde kayırıyor , güneydoğuya askere göndermiyor . Dolayısıyla kendi evladı , biz Allah korusun hiç kimsenin evladının zarar görsün istemeyiz , ama kendi evlatları bu işten zarar görmediği için de bu soruna çözüm üretmekte zorlanıyorlar . Dolayısıyla grup başkanvekilimizin yaptığı çağrı bir itaatsizlikten öte , toplumu sorgulamaya çağrıdır . Toplum bu konuda gerçekten sorgulamalıdır . Yani niye ölüyoruz , gençlerimiz niye ölüyor , bu kadar kör bir savaşın içerinde artık niye evlatlarımızı
yitiriyoruz? Türkiye buradan bakmalı , Türkiye toplumu artık bu acılara son verecek ortak barış duygusunu geliştirebilmeli . Yapılan çağrıyı da bu anlamda değerlendirmek gerekir " dedi .
Başbakan Erdoğan ' ın güneydoğudaki mevzileri ziyaret etmesi hakkındaki düşünceleri sorulan BDP Genel Başkanı Demirtaş , " Tabii ülkenin başbakanı , bilemiyorum kendisi günlerdir , ' PKK ihale aldı , taşeron örgüt olarak eylem yapıyor ' diyor . Bu konuda ortaya bir belge , bilgi koyamıyor . Sadece propaganda yapmakla , hamaset yapmakla yetiniyor . Aklıma şu geliyor açıkçası , sayın başbakan orada bir çatışmanın nasıl yaşandığına dair kafasında kuşku var da incelemeye mi gitti , müfettiş edasıyla mı gitti diye
düşünüyorum . Yani orada bir destekten çok gerçekten yerinde görmek mi istedi , orada bir manipülasyon mu var , başka bir şey mi var . Çünkü daha önce biliyorsunuz yine yanılmıyorsam Çukurca ' da bir mayın patladı ve 6 asker yaşamını yitirdi . Sonra bu mayının ordu tarafından döşendiği ortaya çıktı ve soruşturma açıldı biliyorsunuz . Başbakanın aklına böyle bir şey mi geldi böyle bir dönemde , bunun için mi oraya gitti bilmiyorum . Fakat en nihayetinde bu ülkenin başbakanı bütün toplumu şu anda huzursuz
eden şu çatışma ortamını bitirecek bir diyalog formülü , barışçıl formül bulmak zorunda olan kişidir . Bir muhalefet lideri değildir , artık sitem edecek , eleştiri yapacak noktada olmadığını görmelidir . Çözüm üretebilmelidir , çözüm adına bir şeyler ifade edebilmelidir . Yani herkesin eli yüreğinde , yürekleri ağzında , çocuğu askerde olan da , askere gidecek olan da , hatta yani neredeyse 1 yaşında erkek çocuğu olan insanlar bile kaygılanmaya başladı . Bizim çocuğumuz da büyüyecek , askere gidecek , ne olacak? Öbür
tarafta çocuğu dağda olanların yüreği ağzında , el ağzında , Türkiye toplumu bunu hak etmiyor artık . Bakın biz ' çatışma bitsin ' derken , tam olarak Türkiye ' nin çıkarına , Türkiye ' nin lehine , Türkiye ' nin artık bölgesinde bir demokratik güç olmasına hizmet edecek bir politikayı savunarak bunları ifade ediyoruz . Türkiye toplumu barışı çoktan hakketti " ifadelerini kullandı .
Bu konuda terör örgütü PKK ' ya bir çağrılarının olup olmadığı yönündeki bir soruya cevap veren Demirtaş , " Bizim çağrımız silahta ısrar eden herkesedir . Elbette ki PKK ' ya da ve hükümette de , devlet içinde de silahta ısrar eden , operasyonlarda ısrar edenleredir . Bu iş böyle silahla , çatışmayla , şiddetle çözülecek bir mesele değil . Türkiye toplumu kendi içerisinde demokrasi sorunlarını tartışabilecek olgunluğa ulaşmıştır . Artık silahı elinde bulunduran veya silahlı yöntemle şiddette ısrar eden herkeste bunu
görmeli ve buna saygı duymalıdır " diye konuştu .
Terörün son günlerde tırmanışıyla ilgili düşüncelerini açıklayan Demirtaş , " Mevsimsel meseleye bağlanamaz . Hükümet geçen yıl açılım adı altında başlattığı süreci bizce meselenin PKK ' nın silahsızlandırılması boyutuyla projelendiremedi . Demokratik açılım dediği meseleyi de gerçekten de altını dolduracak , toplumu ikna edecek bir seviyeye getiremedi . Geçen yıla oranla şu anda öyle bir noktadayız ki Türkiye ' de Türkler de , Kürtler de , diğer etnik kökenliler de daha tedirgin durumda . Bir yıl önce açılım ,
demokratikleşme başladı ve geldiğimiz noktada Türkiye toplumu bir bütün olarak daha tedirgin bir noktada . Şimdi burada herkesin sorumluluğu yok mu? Var , elbette ki var . Muhalefet partilerinin her birinin sorumluluğu var . Biz de kendi sorumluluğumuzu bu çerçevede ele alıyoruz , değerlendiriyoruz . Öncelikle kendimizi eleştiriyor ve ' Nerede eksik yaptık , nerede yanlış yaptık ' diye tartışıyoruz . Şüphesiz ki yaptığımız yanlışlar var . Ama bir iktidar partisi , ' Benim dışımda herkes yanlış yaptı . En iyisini en
doğrusunu ben biliyorum ve herkes bana biat etmeliydi ' noktasındaysa o çözümsüzlük dilidir . Biz sayın başbakanın artık herkesi ötekileştiren ve kendini merkeze koyup , ' Dünyanın en demokrat inansı benim , beni kabul etmeyen , beni alkışlamayan herkes gericidir ' noktasından uzaklaşmak durumunda . Herkesi kucaklayacak bir politika dili , barış dili oluşturmak , şiddetin en çok tırmandığı dönemde bile şiddete teslim olmamak , kardeşlik duygularını öne çıkarmak zorundayız . Bizim hükümete tavsiyemiz bu konuda ,
gerçek bir demokrasi bünyesinde taşıyan yeni bir anayasayı gündemine almalı , her ne kadar seçim gündemdeyse bile , yeni anayasa yapmak için bile tartışabilmek için Türkiye toplumu hazırdır , sivil toplum hazırdır , hazır olmayan sadece hükümetti . Dolayısıyla Türkiye ' de yaşanan şiddetin tırmanıyor olmasını böyle baharın , yazın gelişiyle ben doğrudan bağlantılandırmıyorum . Maalesef bu konuda şiddeti sonlandırmak için atılan yanlış adımlar , olgunlaşmış fırsatların değerlendirilmemesi maalesef ki bu noktaya
getirdi " dedi .
AK Parti hükümetini eleştiren Demirtaş , şu ifadeleri kullandı :
" AK Parti güveni uzun süredir kaybetmiş durumda . Türkiye toplumu gerçekten AK Parti ' ye bu konuda artık güvenmiyor . Kürtler de güvenmiyor , Kürt olmayanlar da güvenmiyor . Yani Kürt sorununu çözeceğim dedi Kürtlerin güvenini kaybetti . Alevi sorununu çözeceğim dedi Alevilerin güvenini kaybetmiş durumda . Romanlara el attı , ortada kaldı . Kıbrıs sorunu çözülmedi , Ermeni meselesi çözülmedi , Avrupa Birliği yolu da tıkanmış durumda . Dış politikada geldiğimiz tablo iç açıcı bir tablo değil . Dolayısıyla 8 yıllık
iktidarı boyunca çözebildiği tek bir sorunu kimse gösteremez . Başörtüsü sorunu kangrene dönüşmüş durumda , bırakın çözümü . Bir ülkede insanlar niye hükümete gelir , sorun çözmek için . 8 yıldır tek bir sorunu çözmemiş ve bunu derinleştirecek bir noktaya getirmişseniz artık orada gerçekten de misyonunuz dolmuştur . Ya kendiniz değişeceksiniz , değişime açık olacaksınız , ya da iktidar değişecek , bunun başka yolu kalmadı artık diye düşünüyorum "
Olası erken seçim hakkındaki soruya cevap veren Selahattin Demirtaş , " Çok büyük bir olasılıkla erken seçim olacak , öyle görünüyor ki zaten başbakan da bunun hazırlığını yapıyor , şu anda 5 Temmuz ' da Anayasa Mahkemesi şu referandum anayasa değişiklik konusunu gündemine alacak . Meclisin normalde 1 Temmuz ' da kapanması lazım ama bugün aldığımız bilgiye göre 16 Temmuz ' a kadar meclisin çalışmasını istiyor AK Parti hükümeti . Buradan da şunu anlıyoruz ki Anayasa Mahkemesi ' nin vereceği karara göre bir erken seçim
kararı alıp meclisi öyle tatil etmeyi düşünüyorlar " diye konuştu .
Seçimlerden AK Parti ' nin zaferle çıkmasının ardından Türkiye ' de daha karamsar bir tablo çıkıp çıkmayacağı sorusunu yanıtlayan Demirtaş , " Demokrasilerde seçimle işbaşına gelen hükümetler meşrudur . Eğer halk gerçekten de bu haliyle AK Parti ' yi destekliyorsa bize düşen AK Parti ' nin daha demokratik politikalar üretmesi için baskı uygulamaktır . Yoksa iktidarda hükümete kim gelmişse herkes saygı duymak zorunda . Aynı şekilde iktidar da seçilmiş muhalefete de saygı duymak zorunda . Ama ben artık AK Parti ' nin
Türkiye ' de tek başına iktidara gelebileceğini düşünmüyorum " dedi .
' Şehitlerin artmasıyla birlikte iç savaş çıkma durumu olabilir mi ' sorusunu yanıtlayan Demirtaş , " Bence bunu telaffuz etmek bile doğru değil . Artışmayı buradan sürdürmek doğru değil , her kim tartışıyorsa bence yanlış bir şekilde , yanlış bir başlıkla tartışıyordur . Yani bir etnik çatışmaya , etnisitelerin birbirine karşı düşman edilmesine yönelik provokatif girişimler , davranışlar olabilir . Bu noktada herkes , yani içeriden , dışarıdan , çeşitli güçler bunu provoke etmeye çalışabilir . Ama herkes bu konuda
dikkatli olmalı , etnik kimliği ne olursa olsun , Türk olur , Kürt olur , başka bir şey olur , asla ve asla birbirine düşman gözle bakmamalıdır . Şu unutulmamalıdır ki , Anadolu toprakları o topraklarda yaşayan herkesin ortak toprağıdır ve bizler bu ortak toprakta yaşamaya devam edeceğiz " diye konuştu .
( OK-D )