Korucu silahı mahkemede aleyhinde delil olarak kullanıldı

Bitlis'in Mutki ilçesine bağlı Kayabaşı köyünde yaşayan gönüllü köy korucusunun silahı, mahkemede aleyhine delil olarak kullanıldı.

1988 yıl

Bitlis'in Mutki ilçesine bağlı Kayabaşı köyünde yaşayan gönüllü köy korucusunun silahı, mahkemede aleyhine delil olarak kullanıldı.

1988 yılında askerlik dönüşü, dönemin Mutki İlçe Jandarma Komutanı olan ve şu anda Ergenekon Davası'ndan yargılanan Binbaşı Arif Doğan'ın "zorlamasıyla" korucu olan Zeydin Yeşildağ'ın hayatı, 2001 yılında yaşanan bir kavganın ardından değişti. Köylerinde yaşanan kavganın ardından karakola alındıklarını, sonrasında köye baskın yapan jandarmanın kendisine ait korucu silahını mahkemeye delil olarak sunduğunu belirten Yeşildağ, 2006 yılında 'Silah Kaçakçılığı Yapmak, Ruhsatsız Silah Taşımak, Ateşli Silahlar Kanunu'na muhalefetten' 4 yıl 2 ay hapis cezasına çarptırıldı.

Bugüne dek bir defa mahkemeye çıkan Gönüllü Köy Korucusu Zeydin Yeşildağ, kendisine ait korucu silahından dolayı 4 yıl 2 ay hapis cezasını yaşamasına sebep olan olayları şöyle anlattı: "1988 yılında Binbaşı Arif Doğan, bize 'ya silah alıp devletten yana olursunuz ya da terörist olur, öldürülürsünüz' dedi. Biz de mecburiyetten Gönüllü Köy Korucusu olduk. Ancak Binbaşı Arif Doğan, devletin bize verecek silahı olmadığını söyleyerek hepimizin birer adet kaleşnikov marka otomatik silah almamızı emretti. O dönem 3 ineğimi satarak kaçakçılardan bir silah aldım."

Alınan silahların daha sonra Binbaşı Arif Doğan tarafından istetildiğini, kendisiyle beraber gelen tüm köylülerin tamamının, silahlarını kaçakçılardan aldıklarını Doğan'a söylediklerini belirten Zeydin Yeşildağ, buna karşın Binbaşı Doğan'ın silahların devlet tarafından kayıt altına alınacağını ve "Biz onlara numara verip temiz hale getireceğiz" dediğini ifade etti.

Söz konusu silahlarla, askerlerle birlikte çok sayıda operasyona çıktıklarını söyleyen Yeşildağ, 2001 yılında, köylerinde yaşanan bir kavganın hayatının dönüm noktalarından biri olduğunu fark edemediğini belirterek, şöyle devam etti: "Olayı duyan jandarma köye geldi ve benden silahımı istedi. Ben de sakladığım yerden silahı çıkararak onlara teslim ettim. Sonradan mahkemeye çağırıldım ve korucu kimliğimde yazılı olan seri numaralı silah ile kendilerine verdiğim silahın numarasının birbirine uymadığını söylediler. Ama savcılar ve hâkimler bir şey olmaz dediler ve geçiştirdiler."

Çıkarıldığı mahkemede silahın kendisine ait olduğunu ve Binbaşı Arif Doğan ile aralarında geçen konuşmayı 3 şahitle de desteklediğini belirten Yeşildağ, silahına el konulduktan sonra salıverildiğini ve ondan sonra da silahsız olarak Gönüllü Köy Koruculuğu'na devam ettiğini bildirdi. Daha sonra da, korucu kimliğindeki silah seri numarası ile silahın seri numarasının birbirini tutmaması nedeniyle, "Silah Kaçakçılığı Yapmak, Ruhsatsız Silah Taşımak ve Ateşli Silahlar Kanunu'na muhalefetten" 4 yıl 2 ay hapis cezasını çektikten sonra cezaevinden çıktığını ifade eden Zeydin Yeşildağ, şu an sabıkalı olmasına karşın halen resmi kayıtlarda Gönüllü Köy Korucusu olarak geçtiğini belirterek, hukuk mücadelesi başlatmak üzere yeniden yargılanmasını talep edeceğini söyledi.

"KAÇAK SİLAHLAR KORUCULARI TEHDİT EDİYOR"

Konuyla ilgili konuşan Bitlis Barosu Başkanı Av. Mezher Yürek ise, yaşanan olayın bireysel bir olay olmadığı, "hayalet silah" olarak tabir edilen kayıtdışı kaçak silahların "Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgeleri"nde koruculuk yapmakta olan kişilerin çoğunluğunu tehdit ettiği bilgisini verdi.

Yürek, Zeydin Yeşildağ'ın anlattıklarının, 90'lardaki kanunsuzlukları kanıtlar nitelikte olduğunu belirterek, o dönemdeki silahların envanterinin bir an önce çıkarılmaması halinde benzer davaların sayısının çoğalacağına dikkat çekti. Mezher Yürek, Yeşildağ'ın resmi yetkililere silahın kaçakçılardan alındığını belirtmesine karşın, ne kendisinin ne de buna göz yuman yetkililer hakkında hiçbir işlem yapılmamasını da bir "hukuk skandalı" olarak nitelendirdi.