Eksencileri tanıyalım - Mustafa KARAALİOĞLU

Tayyip Erdoğan gitsin de nasıl giderse gitsin!

 
Son eksen tartışmasının yüzeyselliği , kullanılan argümanların kalibresi bir daha gösterdi ki aslında bütün mesele o malum projeden ibarettir : Tayyip Erdoğan gitsin de nasıl giderse gitsin!

Bu projenin propaganda aracı dün “sivil dikta” tartışmasıydı , önceki gün “irtica” , bugün ise “eksen kayması”dır .

Üç kampanyada da aynı ağızların , aynı kalıpların kullanılması , yurtiçinden yurtdışından aynı medyanın seferber edilmesi tesadüf değildir ; tesadüf olmadığı gibi zorunluluktur da . Çünkü , eldeki malzeme budur . İçeriden dışarıya , ülkenin laik karakterini , demokratik gelişimini , diplomatik kapasitesini umursayan bu konularda benzer duyarlılıklarla hareket eden bir Türkiye sevdalısı ekipten söz etmiyoruz . Türkiye’nin laikliği , diplomatik açılımları hele hele demokrasisi umurlarında değildir . Öyle olduğu için , Erdoğan karşısında umutsuzluğa düştükleri anlarda “askeri darbe” için kulis yapmaktan , bu istikamette orduyu motive etmekten de geri durmamışlardır .

Maksat malumdur ; Erdoğan gitsin de nasıl giderse gitsin!

Maksat bu olduğu için tutarsızlık , çelişki umurlarında değildir .

Hükümet , ABD ile el sıkışsa “Amerikan uşağı” oluyor , kafa tuttuğunda veya eşit ilişki kurduğunda Türkiye’nin başını belaya sokmakla itham ediliyor .

Rusya’yı ihmal etse “Amerikancılık”la yaftalanıyor , enerji anlaşmaları ard arda imzalandığında ise üçüncü dünyacılıkla suçlanıyor .

Kafkaslara uzansa bir dert , uzanmasa başka dert oluyor .

Avrupa Birliği ile müzakerelere hız verse ülkeyi satıyor , müzakereler yavaşlasa ülkeyi Batı’dan uzaklaştırıyor!

İsrail’le selamlaşsa Yahudi ajanı oluyor , İsrail’e haddini bildirse anti-semitist . . .

Suriye’yi , Lübnan’ı , İran’ı ihmal etse Batı’nın kuklası , bu coğrafyaya el atsa eksen değişiyor . . .

Saymakla bitmez .

Aslında Avrupa Birliği’ni zerre kadar umursamayan , her fırsatta bu projeye düşmanlık eden ; İslam dünyasından nefret eden bir zihniyetten söz ediyoruz . Küçük , içine kapalı , vatandaşına efelenmeyi devlet olmak zanneden bir zihniyet . . .

Bunlar , Türkiye’nin değil çok eksenli diplomasi yapmasını , aslında diplomasi yapmasını da istemiyorlar . Diplomasi yapan , aklıyla , gücüyle ve potansiyeliyle hareket eden Türkiye’nin doğru olanı kolaylıkla bulacağını biliyorlar . Dünyayı keşfedeceğini ; o zaman lafla peynir gemisi yürümeyeceğini anlıyorlar .

Kürt açılımına karşı çıkarlar ; vuralım , vurulalım edebiyatı yaparlar ; şehit cenazeleri gelince herkesten çok feryad ederler .

Ermenistan açılımına öfke kusarlar , açılım yavaşladığında da hükümeti suçlarlar . Ama aslında Ermeni’den nefret ederler . Kürt’ten de , başörtülüden de , Acem’den de Arap’tan da . . .

Sözümona 12 Eylül’den nefret ederler ama o darbenin anayasasını savunmak için göğüslerini siper ederler .

Dış politika , eksen , laiklik , AB , Rusya , Amerika , Ortadoğu hepsi yerine göre birer bahanedir . Bir gün Amerikancı olurlar , başka bir gün ulusalcı ; 2003-2004’te Ayışığı , Sarıkız , Eldiven darbeleri planladılar . 2006’da Danıştay katliamı üzerinden ülkeyi yangın yerine çevirdiler . Rahip Santoro’yu öldürdüler . 2007’de Hrant Dink’i katlettiler . Malatya Zirve Yayınevi’nden katliam yaptılar .

Parti kapatma davaları açtırdılar .

Sayısız andıç , lahika , irtica eylem planı vs . ürettiler . Ellerinden ne geliyorsa irili ufaklı her malzemeyi denediler .

Şimdi de eksen kayması üzerinden bir kez daha deniyorlar . Amerika’daki yarım akıllı dostlarıyla , İsrail’deki çılgın yandaşlarıyla el ele .

Kimse hukuk , izan , akıl , mantık aramakla vakit kaybetmesin .

Hükümeti devirmek için kendi içlerinden birisine suikast tertip edecek kadar gözü dönmüş bir ekipten söz ediyoruz . Böyle bir anlayış , tutarsızlığa düşmeyi , çelişki içinde olmayı dert eder mi?

Star Gazete