Aile İçi Sorunlar Ve Çözüm Önerileri Konferansı
Doç
Doç.Dr. Celalettin Vatandaş, anne ve babaların çocukları ile "arkadaş" gibi ilişki kurmalarının yanlış olduğunu belirterek "Siz çocuğunuzla arkadaş gibi iseniz, çocuğunuzun anne ve babası kim" diye sordu.
Gümüşhane Sosyal Hizmetler İl Müdürlüğü tarafından Aile Haftası nedeniyle "Aile İçi Sorunlar ve Çözüm Önerileri" konulu bir konferans düzenlendi.
Konferansın açılış konuşmasını yapan İl Sosyal Hizmetler Müdürü İdris Altuntaş, ailenin bireyin sosyalleşmesinde, kimlik kazınmasında ve toplumdaki norm ve değerlerin özümsenerek gelecek kuşaklara aktarılmasında en etkili temel kurum olduğunu söyledi.
Aile kurumunun güçlü olmasının oluşturacağı toplumun sağlık ve kuvveti ile doğru orantılı olduğunu ifade eden Altuntaş, özellikle son yıllarda gelişen ve değişen teknoloji, köylerden kentlere göçlerin yaşanması gibi birçok sebebin aile kurumunun üzerinde olumlu değişim ve gelişimlere neden olmasının yanı sıra birçok olumsuzlukların ortaya çıkmasına da sebep olduğunu belirtti. Altuntaş, düzenledikleri konferans ile toplumdaki sosyal duyarlılığı artırmak ve dikkatleri bir kez daha bu konuya çekmek
istediklerini ifade etti.
Konferansa konuşmacı olarak katılan Karadeniz Teknik Üniversitesi (KTÜ) İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Çalışma Ekonomisi ve Endüstri İlişkileri Bölüm Başkanı Doç.Dr. Celalettin Vatandaş, yaşadığımız yüzyıllarda özellikle annelerin de çalışması nedeniyle evlerin otele döndüğünü, büyük şehirlerde sabah erken saatlerde işe gitmek için evden ayrılan ebeveynlerin akşam aynı şekilde geç saatlerde geldiğini, evlerin otele ve yaşanan tartışmalar nedeniyle savaş alanlarına döndüğünü söyledi.
Ailelerde çocuklar için annenin yerini hiç kimsenin tutmadığına değinen Doç.Dr. Vatandaş, "Yapılan bilimsel çalışmalarla kanıtlanmıştır ki annenin yerini ne baba, ne abla ne teyze ne de hala doldurmuyor" dedi.
Devletin aile söylemlerinde bazı yanlışlıklar olduğunu ve son zamanlarda bunun farkına varılarak düzenlemelerin yapılmaya başlandığını belirten Vatandaş, "Devletin aile olarak bazı söylemlerinde yanlışlar var. Bu yanlışlardan bir tanesi kadının çalışmasının gerekçesi var. Ayakları üzerinde durmak ve ekonomik gerekçe. Ailenin ekonomik ihtiyacı varsa kadın çalışmalı" diye konuştu.
ERGENLİK DÖNEMİ GEÇEN YÜZYILDA BİLİNMİYORDU
Ergenlik döneminin insan hayatındaki önemine değinen, ortalama bir insan ömründe 10 yılını alan bu evrenin getirdiği problemlerin geçtiğimiz yüzyıla kadar bilinmediğini iddia eden Vatandaş, yaşadığımız yüzyılda ortaya çıkan "ergenlik sorunları" probleminin temelinde büyük aile yapılarının küçülerek 90 metrekarelik evlere hapsolan ailelerden kaynaklandığını söyledi.
Doç.Dr. Vatandaş, konuşmasında, geçen yüzyıla kadar ergenlik dönemi diye bir şey bilmediğimizi belirtti. Bu yüzyılda bunun keşfedildiğini anlatan Vatandaş, sözlerine şöyle devam etti: "Geçen yüzyılın insanları aptal mıydı ya da cahil miydi de ondan bilmiyordular? Hayır. Böyle bir sorun yaşanmıyordu da onun için. Niye yaşanmıyordu. Çünkü büyük aile yapıları vardı. Bir çocuk ergenlik sorunlarını yaşamaya başladığı dönemde annesi ile babası ile yüz göz olmuyordu. Dedesi ile anneannesi, babannesi, halası,
dayısı, kuzeni, amcası ile haşır neşir oluyordu. Anne baba şöyle bir şeyle karşı karşıya gelmiyordu: Ya bizim çocuklar ne oldu iki yıl önce uslu pusluydu şimdi isyankar oldu. Eskiden bunun farkına bile varmıyordular. Yani aile ortamı tam bir sosyal ve psikolojik rehabilite sağlıyordu. Ama evler otelleşince, daireler küçülünce önce analarımızı babalarımızı evden attık. Onlarla bağı kopardık. Onların aileye kazancını, getirisini neler olduğunu hesaba bile katmadık. Çocuklarımızla yüz gözüz. Çünkü dünyanın en
mükemmel insanı olarak gördükleri anne ve babalarının 90-100 metrekarelik evin içinde her şeyine tanık oldu."
KAYNANALARIN NİCE YUVALAR KURTARDIĞINDAN HİÇ BAHSEDİLMEZ
Toplumda gelin kaynana çekişmelerinin sürekli gündemde olduğuna değinen Vatandaş, ilginç örnekler vererek açıkladığı konuda şunları söyledi: "Toplumda hep gelin kaynana çekişmeleri gündemde olur. Ama o kaynanaların nice yuvalar kurtardığından hiç bahsedilmez. Gelin kaynana arasında bir çekişme vardır ama o kaynana ve kayınpeder o evde olduğu sürece eşler arasında işin boşanmaya varmadan nasıl çözüldüğünün farkına bile varmazsınız."
HUZUR EVLERİNDE ÖLMEK İSTEMİYORSAK ÇOCUKLARIMIZIN BİZİ MODEL ALACAĞINI UNUTMAYALIM
Yaşanan tüm bu gelişmelere karşın orta yaşın üzerindeki bireylere seslenen Vatandaş, sözlerine şöyle devam etti: "Huzurevlerinin bir köşesinde, gözümüz kapıda yılda bir kez gelipte halimizi hatırımızı soracak bir tanıdığı bekler olarak ölmek istemiyorsak bugün anne ve babalarımızla ilişkilerimizi tekrar gözden geçirelim. Çocuklarımız bizi model alacaklar."
EŞLER ARASI İLETİŞİM
Günümüzde eşler arasındaki iletişimin çok az olduğunu, yapılan bir araştırmada çiftlerin sorunlarını eşlerine anlatma oranının yüzde 20 olduğunu belirten Vatandaş, sözlerini şöyle sürdürdü: "Son 10 yıldır eşim bana çiçek almadı deyip boşananların oranı hızla artmakta. Artık boşanma gerekçeleri arasında çok ilginç kavramlar eklendi. Eşler arasındaki iletişim yok denecek kadar azaldı. Evli olan çiftlerin yüzde 80'i arkadaşları ile paylaşıyor sorunlarını, eşleri ile değil. Hatta internet çağında tanımadığı
sanal kişilerle paylaşıyor. İnternet en yakındakilere en uzak, en uzaktakilere en yakın bir ilişki, sahte bir ilişki oluşturdu. Eğer ailenizi kurtarmak, bağlarınızı kurtarmak istiyorsanız birazcık internet ve televizyondan uzak durun."
DİZİLERDE KORKUNÇ ŞEYLER DÖNÜYOR
Bugün aile bireylerinin oturup izledikleri dizileri geçmişte izleyemediklerini, televizyonda aile ve aile içi ilişkilerle ilgili korkunç senaryolarıdülerek 90 metrekarelik evlere n yazılıp oynandığını ifade eden Vatandaş, şunları söyledi: "Bugün televizyondaki dizilerde korkunç şeyler dönüyor. Aileye, aile içi ilişkilere, eşler arası ilişkilere, ahlaki değerlere ait korkunç şeyler dönüyor. Dizi kahramanı amcasının hanımı ile yasak ilişki yaşıyor. Bu diziyi amcasının eşi ile izleyen kişiyi çok merak
ediyorum. Bugün lanetleyip reddettiğimizi, yarın kızımız ve oğlumuz üzerinde yaşamak istemiyorsak tedbir almak zorundayız. Başka çaresi yok."
Vatandaş, konuşmasında ebeveynlere seslenerek, "Çocuklarınızın sadece iyi bir mühendis, doktor olması için çabalamayın. İyi mühendisler, iyi doktorlar yetiştirebilirsiniz ama eğer o yarın kişiliksiz, ahlaksız, vefasız birisi olacaksa bu çabalarınız boşuna. İyi bir mesleği olsun ama iyi bir meslek birinci sırada olmasın. İkinci sırada olsun. Önce kişilik, karakter" dedi.
SİZ ÇOCUĞUNUZLA ARKADAŞ GİBİ İSENİZ, ÇOCUĞUNUZUN ANNE BABASI KİM?
Anne ve babaların çocukları ile "arkadaş" gibi ilişki kurmalarının yanlış olduğuna değinen Vatandaş, katılımcılara "Siz çocuğunuzla arkadaş gibi iseniz, çocuğunuzun anne babası kim?" sorusunu sorarak, "Annelik ve babalık rolünü kim yapıyor" dedi. Anne ve babalara "siz çocuğunuzun arkadaşı olamazsınız" diyen Vatandaş, "Arkadaş gibi davranmaya çalışırsanız, arkadaş olamazsınız, anne baba da olamazsınız. Çocuklarınızla ilişkilerinizi sıcak tutun, onlarla konuşun, problemlerini dinleyin. En kötü
problemlerini bile sizinle paylaşsınlar. Ama bir anne baba olarak paylaşsınlar. Onun arkadaşı çok siz arkadaşı olmayın. Güvenebileceği, sığınabileceği, bilgisine itimat edebileceği, tecrübesine itimat edebileceği anne ve babası olun" ifadelerini kullandı.
ÇOCUKLAR YARIŞ ATINA DÖNDÜ
Çocukların günümüzde okul, dershane, özel ders üçgeninde yarış atına döndüğünü belirten Vatandaş, şöyle konuştu: "Başka türlü olmaz diye cevap vereceksiniz ama ne açıdan olmazı bir kez daha soralım. İyi bir mesleği olan bir çocuk mu istiyoruz, mesleği iyi olabilir ama öncelikle iyi bir insan iyi bir evlat mı istiyoruz? Bu soruyu kendimize soralım. Huzurevleri köşesinde gözümüz kapılarda ölmek istemiyorsak çocuklarımızın mesleklerini, ekonomik gelirlerini önemsediğimiz kadar hiç değilse kişiliklerini de
yarısı kadar önemseyelim."
Türkiye genelinde yaptıkları araştırmada, ailedeki çocukların en çok iletişim halinde olduğu kişi olan annenin bu oranının yüzde 80'ler seviyesinde, babaların yüzde 10-15 seviyesinde olduğunu belirten Vatandaş, annelere burada ciddi bir rol düştüğünü ifade ederek, "Anneler lütfen bu çocukların yarış atı haline gelmesindeki etkilerinizi iyi kişilik sahibi olmalarına biraz yönlendirirseniz gelecekte iyi kişilikli iyi meslek sahibi çocuklar yetiştirmeye katkı sağlarsınız" dedi.
Toplumda ve ailede annenin önemine değinen Vatandaş, annenin sadece çocuğu doğuran değil toplumu da doğuran olduğunu, toplumun onun çocukları ile oluştuğunu, dolayısı ile anne ve anne adayı olan kadınların kendilerini eşine, çocuğuna ve topluma karşı doğuştan üstlendiği bu ulvi fakat ağır sorumluğun gereğine göre kendilerini daha iyi donatmalarını istedi. Bu şekliyle kadının hem ailesini hem çocuğunu hem de toplumu kurdülerek 90 metrekarelik evlere taracağını anlatan Vatandaş, şunları söyledi: "Çocukları
üzerinde kadınların etkisi daha fazla dolayısıyla bu sorumluluk yükseldikçe bunun onur ve şerefi de yükselir. Lütfen çalışan veya çalışmayan bütün hanımlar bu ailenin kurtulmasında bütün sorumluluğun kendi üstlerinde olduğunun bilinci içerisinde olurlarsa, bu sorunların üzerinden büyük oranda geliriz."
BATI TOPLUMU AİLE YAPISI İTİBARI İLE DUVARA TOSLADI
Doç.Dr. Celalettin Vatandaş, konferansın sonunda, Batı toplumunun aile yapısı itibarı ile duvara tosladığını, kurtulmaya çalıştığını fakat artık işin işten geçtiğini kaydederek şöyle konuştu: "Biz duvara toslamaya çok yaklaştık. Son manevra ve tedbirlerle belki birazcık hasarla kurtulma ihtimalimiz var. Bu umut çok uzun vadelere değil, 10-15 yıla bakıyor. Devletin de bu noktada bazı hataları kabul ettiğini ve bazı tedbirleri almaya başladığına bizzat tanık oldum. Bizde aileler olarak bu tür tedbirleri
alırsak bu işi kurtarırız."
Atatürk Kültür Merkezinde düzenlenen konferansa Belediye Başkan Yardımcısı Bilal Özdener, Emniyet Müdürvekili Mustafa Akbulut, İl Özel İdaresi Genel Sekreteri İsmail Yalçın, Milli Eğitim Müdürü Ferda Yıldırım, Sosyal Hizmetler İl Müdürü İdris Altuntaş katıldı. Salonda bulunanların çoğunun kadın olması dikkat çekti.
(RE-BK-HO-Y)
Gümüşhane Sosyal Hizmetler İl Müdürlüğü tarafından Aile Haftası nedeniyle "Aile İçi Sorunlar ve Çözüm Önerileri" konulu bir konferans düzenlendi.
Konferansın açılış konuşmasını yapan İl Sosyal Hizmetler Müdürü İdris Altuntaş, ailenin bireyin sosyalleşmesinde, kimlik kazınmasında ve toplumdaki norm ve değerlerin özümsenerek gelecek kuşaklara aktarılmasında en etkili temel kurum olduğunu söyledi.
Aile kurumunun güçlü olmasının oluşturacağı toplumun sağlık ve kuvveti ile doğru orantılı olduğunu ifade eden Altuntaş, özellikle son yıllarda gelişen ve değişen teknoloji, köylerden kentlere göçlerin yaşanması gibi birçok sebebin aile kurumunun üzerinde olumlu değişim ve gelişimlere neden olmasının yanı sıra birçok olumsuzlukların ortaya çıkmasına da sebep olduğunu belirtti. Altuntaş, düzenledikleri konferans ile toplumdaki sosyal duyarlılığı artırmak ve dikkatleri bir kez daha bu konuya çekmek
istediklerini ifade etti.
Konferansa konuşmacı olarak katılan Karadeniz Teknik Üniversitesi (KTÜ) İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Çalışma Ekonomisi ve Endüstri İlişkileri Bölüm Başkanı Doç.Dr. Celalettin Vatandaş, yaşadığımız yüzyıllarda özellikle annelerin de çalışması nedeniyle evlerin otele döndüğünü, büyük şehirlerde sabah erken saatlerde işe gitmek için evden ayrılan ebeveynlerin akşam aynı şekilde geç saatlerde geldiğini, evlerin otele ve yaşanan tartışmalar nedeniyle savaş alanlarına döndüğünü söyledi.
Ailelerde çocuklar için annenin yerini hiç kimsenin tutmadığına değinen Doç.Dr. Vatandaş, "Yapılan bilimsel çalışmalarla kanıtlanmıştır ki annenin yerini ne baba, ne abla ne teyze ne de hala doldurmuyor" dedi.
Devletin aile söylemlerinde bazı yanlışlıklar olduğunu ve son zamanlarda bunun farkına varılarak düzenlemelerin yapılmaya başlandığını belirten Vatandaş, "Devletin aile olarak bazı söylemlerinde yanlışlar var. Bu yanlışlardan bir tanesi kadının çalışmasının gerekçesi var. Ayakları üzerinde durmak ve ekonomik gerekçe. Ailenin ekonomik ihtiyacı varsa kadın çalışmalı" diye konuştu.
ERGENLİK DÖNEMİ GEÇEN YÜZYILDA BİLİNMİYORDU
Ergenlik döneminin insan hayatındaki önemine değinen, ortalama bir insan ömründe 10 yılını alan bu evrenin getirdiği problemlerin geçtiğimiz yüzyıla kadar bilinmediğini iddia eden Vatandaş, yaşadığımız yüzyılda ortaya çıkan "ergenlik sorunları" probleminin temelinde büyük aile yapılarının küçülerek 90 metrekarelik evlere hapsolan ailelerden kaynaklandığını söyledi.
Doç.Dr. Vatandaş, konuşmasında, geçen yüzyıla kadar ergenlik dönemi diye bir şey bilmediğimizi belirtti. Bu yüzyılda bunun keşfedildiğini anlatan Vatandaş, sözlerine şöyle devam etti: "Geçen yüzyılın insanları aptal mıydı ya da cahil miydi de ondan bilmiyordular? Hayır. Böyle bir sorun yaşanmıyordu da onun için. Niye yaşanmıyordu. Çünkü büyük aile yapıları vardı. Bir çocuk ergenlik sorunlarını yaşamaya başladığı dönemde annesi ile babası ile yüz göz olmuyordu. Dedesi ile anneannesi, babannesi, halası,
dayısı, kuzeni, amcası ile haşır neşir oluyordu. Anne baba şöyle bir şeyle karşı karşıya gelmiyordu: Ya bizim çocuklar ne oldu iki yıl önce uslu pusluydu şimdi isyankar oldu. Eskiden bunun farkına bile varmıyordular. Yani aile ortamı tam bir sosyal ve psikolojik rehabilite sağlıyordu. Ama evler otelleşince, daireler küçülünce önce analarımızı babalarımızı evden attık. Onlarla bağı kopardık. Onların aileye kazancını, getirisini neler olduğunu hesaba bile katmadık. Çocuklarımızla yüz gözüz. Çünkü dünyanın en
mükemmel insanı olarak gördükleri anne ve babalarının 90-100 metrekarelik evin içinde her şeyine tanık oldu."
KAYNANALARIN NİCE YUVALAR KURTARDIĞINDAN HİÇ BAHSEDİLMEZ
Toplumda gelin kaynana çekişmelerinin sürekli gündemde olduğuna değinen Vatandaş, ilginç örnekler vererek açıkladığı konuda şunları söyledi: "Toplumda hep gelin kaynana çekişmeleri gündemde olur. Ama o kaynanaların nice yuvalar kurtardığından hiç bahsedilmez. Gelin kaynana arasında bir çekişme vardır ama o kaynana ve kayınpeder o evde olduğu sürece eşler arasında işin boşanmaya varmadan nasıl çözüldüğünün farkına bile varmazsınız."
HUZUR EVLERİNDE ÖLMEK İSTEMİYORSAK ÇOCUKLARIMIZIN BİZİ MODEL ALACAĞINI UNUTMAYALIM
Yaşanan tüm bu gelişmelere karşın orta yaşın üzerindeki bireylere seslenen Vatandaş, sözlerine şöyle devam etti: "Huzurevlerinin bir köşesinde, gözümüz kapıda yılda bir kez gelipte halimizi hatırımızı soracak bir tanıdığı bekler olarak ölmek istemiyorsak bugün anne ve babalarımızla ilişkilerimizi tekrar gözden geçirelim. Çocuklarımız bizi model alacaklar."
EŞLER ARASI İLETİŞİM
Günümüzde eşler arasındaki iletişimin çok az olduğunu, yapılan bir araştırmada çiftlerin sorunlarını eşlerine anlatma oranının yüzde 20 olduğunu belirten Vatandaş, sözlerini şöyle sürdürdü: "Son 10 yıldır eşim bana çiçek almadı deyip boşananların oranı hızla artmakta. Artık boşanma gerekçeleri arasında çok ilginç kavramlar eklendi. Eşler arasındaki iletişim yok denecek kadar azaldı. Evli olan çiftlerin yüzde 80'i arkadaşları ile paylaşıyor sorunlarını, eşleri ile değil. Hatta internet çağında tanımadığı
sanal kişilerle paylaşıyor. İnternet en yakındakilere en uzak, en uzaktakilere en yakın bir ilişki, sahte bir ilişki oluşturdu. Eğer ailenizi kurtarmak, bağlarınızı kurtarmak istiyorsanız birazcık internet ve televizyondan uzak durun."
DİZİLERDE KORKUNÇ ŞEYLER DÖNÜYOR
Bugün aile bireylerinin oturup izledikleri dizileri geçmişte izleyemediklerini, televizyonda aile ve aile içi ilişkilerle ilgili korkunç senaryolarıdülerek 90 metrekarelik evlere n yazılıp oynandığını ifade eden Vatandaş, şunları söyledi: "Bugün televizyondaki dizilerde korkunç şeyler dönüyor. Aileye, aile içi ilişkilere, eşler arası ilişkilere, ahlaki değerlere ait korkunç şeyler dönüyor. Dizi kahramanı amcasının hanımı ile yasak ilişki yaşıyor. Bu diziyi amcasının eşi ile izleyen kişiyi çok merak
ediyorum. Bugün lanetleyip reddettiğimizi, yarın kızımız ve oğlumuz üzerinde yaşamak istemiyorsak tedbir almak zorundayız. Başka çaresi yok."
Vatandaş, konuşmasında ebeveynlere seslenerek, "Çocuklarınızın sadece iyi bir mühendis, doktor olması için çabalamayın. İyi mühendisler, iyi doktorlar yetiştirebilirsiniz ama eğer o yarın kişiliksiz, ahlaksız, vefasız birisi olacaksa bu çabalarınız boşuna. İyi bir mesleği olsun ama iyi bir meslek birinci sırada olmasın. İkinci sırada olsun. Önce kişilik, karakter" dedi.
SİZ ÇOCUĞUNUZLA ARKADAŞ GİBİ İSENİZ, ÇOCUĞUNUZUN ANNE BABASI KİM?
Anne ve babaların çocukları ile "arkadaş" gibi ilişki kurmalarının yanlış olduğuna değinen Vatandaş, katılımcılara "Siz çocuğunuzla arkadaş gibi iseniz, çocuğunuzun anne babası kim?" sorusunu sorarak, "Annelik ve babalık rolünü kim yapıyor" dedi. Anne ve babalara "siz çocuğunuzun arkadaşı olamazsınız" diyen Vatandaş, "Arkadaş gibi davranmaya çalışırsanız, arkadaş olamazsınız, anne baba da olamazsınız. Çocuklarınızla ilişkilerinizi sıcak tutun, onlarla konuşun, problemlerini dinleyin. En kötü
problemlerini bile sizinle paylaşsınlar. Ama bir anne baba olarak paylaşsınlar. Onun arkadaşı çok siz arkadaşı olmayın. Güvenebileceği, sığınabileceği, bilgisine itimat edebileceği, tecrübesine itimat edebileceği anne ve babası olun" ifadelerini kullandı.
ÇOCUKLAR YARIŞ ATINA DÖNDÜ
Çocukların günümüzde okul, dershane, özel ders üçgeninde yarış atına döndüğünü belirten Vatandaş, şöyle konuştu: "Başka türlü olmaz diye cevap vereceksiniz ama ne açıdan olmazı bir kez daha soralım. İyi bir mesleği olan bir çocuk mu istiyoruz, mesleği iyi olabilir ama öncelikle iyi bir insan iyi bir evlat mı istiyoruz? Bu soruyu kendimize soralım. Huzurevleri köşesinde gözümüz kapılarda ölmek istemiyorsak çocuklarımızın mesleklerini, ekonomik gelirlerini önemsediğimiz kadar hiç değilse kişiliklerini de
yarısı kadar önemseyelim."
Türkiye genelinde yaptıkları araştırmada, ailedeki çocukların en çok iletişim halinde olduğu kişi olan annenin bu oranının yüzde 80'ler seviyesinde, babaların yüzde 10-15 seviyesinde olduğunu belirten Vatandaş, annelere burada ciddi bir rol düştüğünü ifade ederek, "Anneler lütfen bu çocukların yarış atı haline gelmesindeki etkilerinizi iyi kişilik sahibi olmalarına biraz yönlendirirseniz gelecekte iyi kişilikli iyi meslek sahibi çocuklar yetiştirmeye katkı sağlarsınız" dedi.
Toplumda ve ailede annenin önemine değinen Vatandaş, annenin sadece çocuğu doğuran değil toplumu da doğuran olduğunu, toplumun onun çocukları ile oluştuğunu, dolayısı ile anne ve anne adayı olan kadınların kendilerini eşine, çocuğuna ve topluma karşı doğuştan üstlendiği bu ulvi fakat ağır sorumluğun gereğine göre kendilerini daha iyi donatmalarını istedi. Bu şekliyle kadının hem ailesini hem çocuğunu hem de toplumu kurdülerek 90 metrekarelik evlere taracağını anlatan Vatandaş, şunları söyledi: "Çocukları
üzerinde kadınların etkisi daha fazla dolayısıyla bu sorumluluk yükseldikçe bunun onur ve şerefi de yükselir. Lütfen çalışan veya çalışmayan bütün hanımlar bu ailenin kurtulmasında bütün sorumluluğun kendi üstlerinde olduğunun bilinci içerisinde olurlarsa, bu sorunların üzerinden büyük oranda geliriz."
BATI TOPLUMU AİLE YAPISI İTİBARI İLE DUVARA TOSLADI
Doç.Dr. Celalettin Vatandaş, konferansın sonunda, Batı toplumunun aile yapısı itibarı ile duvara tosladığını, kurtulmaya çalıştığını fakat artık işin işten geçtiğini kaydederek şöyle konuştu: "Biz duvara toslamaya çok yaklaştık. Son manevra ve tedbirlerle belki birazcık hasarla kurtulma ihtimalimiz var. Bu umut çok uzun vadelere değil, 10-15 yıla bakıyor. Devletin de bu noktada bazı hataları kabul ettiğini ve bazı tedbirleri almaya başladığına bizzat tanık oldum. Bizde aileler olarak bu tür tedbirleri
alırsak bu işi kurtarırız."
Atatürk Kültür Merkezinde düzenlenen konferansa Belediye Başkan Yardımcısı Bilal Özdener, Emniyet Müdürvekili Mustafa Akbulut, İl Özel İdaresi Genel Sekreteri İsmail Yalçın, Milli Eğitim Müdürü Ferda Yıldırım, Sosyal Hizmetler İl Müdürü İdris Altuntaş katıldı. Salonda bulunanların çoğunun kadın olması dikkat çekti.
(RE-BK-HO-Y)