Cumhuriyet Balbay'dan vazgeçti
Cumhuriyet Gazetesi Okurları'nın Platformu olan CUMOK İstanbul Temsilcisi Namık Kemal Boya'nın mektubu, gazete yönetimi hakkında ilginç iddialar ortaya koyuyor.
'Artık Cumhuriyet’in önünden geçenler, Mustafa Balbay posterlerini görmeyecekler.'
Cumhuriyet Gazetesi Okurları'nın Platformu olan CUMOK İstanbul Temsilcisi Namık Kemal Boya'nın mektubu, gazete yönetimine ilginç suçlamalar yöneltiyor. Boya, gazete içinde Mustafa Balbay'ın fotoğraflarının kaldırıldığını ve bina önündeki eylemlerin sonlandırıldığını aktarıyor. İşte Boya'nın yolladığı o mektup:
SAYIN MUSTAFA BALBAY’IN CUMHURİYET ANKARA TEMSİLCİLİĞİ
GÖREVİNDEN ALINMASI KONUSUNDA DÜŞÜNCELERİMİZ...
Değerli Cumhuriyet Dostları, Cumoklar, İstanbul, 20.04.2010
Cumhuriyet Gazetesinde geçen hafta gerçekleşen görevlendirme ile Tutuklu Ankara Temsilcisi ve Yazar Mustafa Balbay’ın yerine Akşam çalışanı Utku Çakırözer’in getirilmesi üzerine doğan tartışmalar sonuçlanmadan, Gazeteye üç yeni yazar transferi olayı daha da sıcak hale getirdi.
Prof. Süheyl Batum, Kürşat Başar ve Tuna Kiremitçi isimlerinden özellikle son ikisini yadırgayan okurlar çoğunluktaydı.
Okur tepkilerinin artması üzerine Gazete Yönetimi 19 Nisan 2010 tarihili nüshada bu değişikliklerin İlhan Selçuk’un isteği olduğunu bildirdiler. O tarihe kadar hep hastanede yoğun bakımda, ilaç tedavisi altında bulunduğu ve bu nedenle yeni yazı yazamadığı için eski yazılarından seçilenlerin yayımlandığı bilinen Sayın İlhan Selçuk’un isteğiyle bu işlemin yapıldığını bildirerek adeta kendilerini sütre gerisine çektiler. Ancak bu açıklama da insanları tatmin etmedi...
Bizim bildiğimiz bu konu Açık İstihbarat sitesinde üç ay önce dillendirilmiştir.
Ardından, Balbay’dan önce çizer Nuri Kurtcebe, köşesinin adı gibi gibi “sessiz sedasız” Gazeteden uzaklaştırıldı.
Bundan üç hafta önce Cumhuriyet Gazetesi önünde her Perşembe Saat 11.00-13.00 arası Balbay Posterleriyle dayanışma gösterisi yapan gruba nereden geldiği şu anda anlaşılan bir ilham ile Perşembe eylemlerinin kesildiği ve Silivri de duruşma izleme eylemine geçileceğini bildiren ilanlarını gördük.
Ve gazetenin önü temizlendi.
Sonra, Balbay olayı patladı.
Gazetenin sembollerinden birinin tutuklu iken görevine son verilmesi Okurları derinden yaralayan bir vefasızlık örneği olarak algılandı.
Haklı Okur tepkileri yükseldi. Yükselmeye devam ediyor...
Geçtiğimiz hafta içinde, gazeteden bilgi almaya gittiğimde Cumhuriyet’in cephesindeki Balbay ilan ve posterlerinin temizlendiğini, üç kez bomba atılan Gazetenin cephesindeki “Ergenekon” tahribatının ve direnişinin adeta deterjanla temizlendiğine tanık olduk.
Artık Cumhuriyet’in önünden geçenler, Mustafa Balbay posterlerini görmeyeceklerdi.
Gazete, görevden almada Balbay’ın Onayının bulunduğunu söylüyordu.
Mahkeme salonunda Avukat olarak görüştüğüm Balbay ise tersini söylüyordu.
Kendisi yurtdışında bulunan Ümit Zileli’nin yazısının bir paragrafının sansürlendiği iddia edildi. Şu anda Ataol Behramoğlu yazılarına ara verdiğini bildirdi.
Bugün de Oktay Akbal’ın yazısının sansürlendiği söyleniyor.
Bir yandan bunlar yaşanırken; Genel Yayın Yönetmenliği ve Yazarlar seferber olmuş, “Balbay’sız Gazete olmaz!” diyorlardı ama Ergenekon canavarının 411 gündür tutsağı olan Balbay kendisini arkadan hançerlenmiş gibi hissediyordu ve gerçekten Okurlar da durumu tıpkı böyle algılıyordu.
Okurlar ve Balbay’ın algılaması ile Yönetimin algılaması nasıl bu derece zıt olabiliyordu?
Değerli Dostlar,
Şu ana kadar yaşanan gelişmeler böyle...
Karşıdevrimle mücadelede Cumhuriyet’i terketmeden, yıkmadan, onu savunmak ve berkitmek gerekiyor. Hem dışa ve hem de içerdeki hatalara karşı berkitmek. Bu hataları yapanları uyarmak ve doğrusunu savunmak.
Yanlış, Gazete’nin içinden kaynaklansa da onu savunarak, hoyrat ellere alıp oyuncak edecek sermayedarlara vb. Gruplara bırakmamak; Cumhuriyet’e değil de Özkök’ün Hürriyet’ine benzetmelerine bırakmamak gerek.
Yeni gelen yazarlara bir fırsat vermeli ve kendilerini bildiğimiz Cumhuriyet’te mi yoksa geldikleri medyada mı gördüklerini ve katkılarının şeklini anlamalıyız.
Bu bir süreçtir ve sürecin iyi yönetilmesi için birlik olmalı, soğukkanlı davranmalı, aklı, bilimi ve geçmiş deneyimleri doğru kavrayarak sorunu Türkiye’deki mücadelenin yararına çözmeyi başarmalıyız. Marifet bir krizden daha büyük krizler çıkarmak değil, krizi olumlu sonuçlar elde edecek biçimde yönetmektir.
Bu konuda kollektif aklı ve deneyimleri birleştirmeyi başaran bizlere güvenebilirsiniz.
Bizler, Cumhuriyet Okurları da, websitemizde isimlerini aşağıda bildirdiğimiz üç temel yazıyı dikkatle okuyarak Cumok olmanın gereğini yapacağız.
a) Cumok Nedir?
b) Ne İçin Cumok?
c) Nasıl Cumok Olunmaz
Bu üç yazı size bu durumda ne yapacağınıza ilişkin yol gösterecektir.
Ardından da “2010 İlkbahar Görevlerimizi” okuyarak esas görevimizi yapmaya yöneleceğiz. Biliyoruz ki, mevcut gerici siyasal iktidar genel seçimlerle indirilmeden Türkiye’de temel sorunlar çözülemez ve bunu sağlayacak görevler gerçekleştirilemez.
Hepinize düşen görevleri saptayarak, amaçta, eylemde birleşmeye çağırıyoruz.
Saygı ve dostlukla,
Namık Kemal Boya
Cumok İstanbul Temsilcisi
Gerçek gündem
Cumhuriyet Gazetesi Okurları'nın Platformu olan CUMOK İstanbul Temsilcisi Namık Kemal Boya'nın mektubu, gazete yönetimine ilginç suçlamalar yöneltiyor. Boya, gazete içinde Mustafa Balbay'ın fotoğraflarının kaldırıldığını ve bina önündeki eylemlerin sonlandırıldığını aktarıyor. İşte Boya'nın yolladığı o mektup:
SAYIN MUSTAFA BALBAY’IN CUMHURİYET ANKARA TEMSİLCİLİĞİ
GÖREVİNDEN ALINMASI KONUSUNDA DÜŞÜNCELERİMİZ...
Değerli Cumhuriyet Dostları, Cumoklar, İstanbul, 20.04.2010
Cumhuriyet Gazetesinde geçen hafta gerçekleşen görevlendirme ile Tutuklu Ankara Temsilcisi ve Yazar Mustafa Balbay’ın yerine Akşam çalışanı Utku Çakırözer’in getirilmesi üzerine doğan tartışmalar sonuçlanmadan, Gazeteye üç yeni yazar transferi olayı daha da sıcak hale getirdi.
Prof. Süheyl Batum, Kürşat Başar ve Tuna Kiremitçi isimlerinden özellikle son ikisini yadırgayan okurlar çoğunluktaydı.
Okur tepkilerinin artması üzerine Gazete Yönetimi 19 Nisan 2010 tarihili nüshada bu değişikliklerin İlhan Selçuk’un isteği olduğunu bildirdiler. O tarihe kadar hep hastanede yoğun bakımda, ilaç tedavisi altında bulunduğu ve bu nedenle yeni yazı yazamadığı için eski yazılarından seçilenlerin yayımlandığı bilinen Sayın İlhan Selçuk’un isteğiyle bu işlemin yapıldığını bildirerek adeta kendilerini sütre gerisine çektiler. Ancak bu açıklama da insanları tatmin etmedi...
Bizim bildiğimiz bu konu Açık İstihbarat sitesinde üç ay önce dillendirilmiştir.
Ardından, Balbay’dan önce çizer Nuri Kurtcebe, köşesinin adı gibi gibi “sessiz sedasız” Gazeteden uzaklaştırıldı.
Bundan üç hafta önce Cumhuriyet Gazetesi önünde her Perşembe Saat 11.00-13.00 arası Balbay Posterleriyle dayanışma gösterisi yapan gruba nereden geldiği şu anda anlaşılan bir ilham ile Perşembe eylemlerinin kesildiği ve Silivri de duruşma izleme eylemine geçileceğini bildiren ilanlarını gördük.
Ve gazetenin önü temizlendi.
Sonra, Balbay olayı patladı.
Gazetenin sembollerinden birinin tutuklu iken görevine son verilmesi Okurları derinden yaralayan bir vefasızlık örneği olarak algılandı.
Haklı Okur tepkileri yükseldi. Yükselmeye devam ediyor...
Geçtiğimiz hafta içinde, gazeteden bilgi almaya gittiğimde Cumhuriyet’in cephesindeki Balbay ilan ve posterlerinin temizlendiğini, üç kez bomba atılan Gazetenin cephesindeki “Ergenekon” tahribatının ve direnişinin adeta deterjanla temizlendiğine tanık olduk.
Artık Cumhuriyet’in önünden geçenler, Mustafa Balbay posterlerini görmeyeceklerdi.
Gazete, görevden almada Balbay’ın Onayının bulunduğunu söylüyordu.
Mahkeme salonunda Avukat olarak görüştüğüm Balbay ise tersini söylüyordu.
Kendisi yurtdışında bulunan Ümit Zileli’nin yazısının bir paragrafının sansürlendiği iddia edildi. Şu anda Ataol Behramoğlu yazılarına ara verdiğini bildirdi.
Bugün de Oktay Akbal’ın yazısının sansürlendiği söyleniyor.
Bir yandan bunlar yaşanırken; Genel Yayın Yönetmenliği ve Yazarlar seferber olmuş, “Balbay’sız Gazete olmaz!” diyorlardı ama Ergenekon canavarının 411 gündür tutsağı olan Balbay kendisini arkadan hançerlenmiş gibi hissediyordu ve gerçekten Okurlar da durumu tıpkı böyle algılıyordu.
Okurlar ve Balbay’ın algılaması ile Yönetimin algılaması nasıl bu derece zıt olabiliyordu?
Değerli Dostlar,
Şu ana kadar yaşanan gelişmeler böyle...
Karşıdevrimle mücadelede Cumhuriyet’i terketmeden, yıkmadan, onu savunmak ve berkitmek gerekiyor. Hem dışa ve hem de içerdeki hatalara karşı berkitmek. Bu hataları yapanları uyarmak ve doğrusunu savunmak.
Yanlış, Gazete’nin içinden kaynaklansa da onu savunarak, hoyrat ellere alıp oyuncak edecek sermayedarlara vb. Gruplara bırakmamak; Cumhuriyet’e değil de Özkök’ün Hürriyet’ine benzetmelerine bırakmamak gerek.
Yeni gelen yazarlara bir fırsat vermeli ve kendilerini bildiğimiz Cumhuriyet’te mi yoksa geldikleri medyada mı gördüklerini ve katkılarının şeklini anlamalıyız.
Bu bir süreçtir ve sürecin iyi yönetilmesi için birlik olmalı, soğukkanlı davranmalı, aklı, bilimi ve geçmiş deneyimleri doğru kavrayarak sorunu Türkiye’deki mücadelenin yararına çözmeyi başarmalıyız. Marifet bir krizden daha büyük krizler çıkarmak değil, krizi olumlu sonuçlar elde edecek biçimde yönetmektir.
Bu konuda kollektif aklı ve deneyimleri birleştirmeyi başaran bizlere güvenebilirsiniz.
Bizler, Cumhuriyet Okurları da, websitemizde isimlerini aşağıda bildirdiğimiz üç temel yazıyı dikkatle okuyarak Cumok olmanın gereğini yapacağız.
a) Cumok Nedir?
b) Ne İçin Cumok?
c) Nasıl Cumok Olunmaz
Bu üç yazı size bu durumda ne yapacağınıza ilişkin yol gösterecektir.
Ardından da “2010 İlkbahar Görevlerimizi” okuyarak esas görevimizi yapmaya yöneleceğiz. Biliyoruz ki, mevcut gerici siyasal iktidar genel seçimlerle indirilmeden Türkiye’de temel sorunlar çözülemez ve bunu sağlayacak görevler gerçekleştirilemez.
Hepinize düşen görevleri saptayarak, amaçta, eylemde birleşmeye çağırıyoruz.
Saygı ve dostlukla,
Namık Kemal Boya
Cumok İstanbul Temsilcisi
Gerçek gündem