Rumların gözü KKTC seçimlerinde

Kıbrıs'ta Rum kesimi Türk tarafında hafta sonu yapılacak seçimin sonuçlarını en çok merak edenler arasında.

Rumların gözü KKTC seçimlerinde
Rumlar, Cumhurbaşkanı Mehmet Ali Talat'ın tekrar seçilmesi durumunda müzakerelerin kaldığı yerden devam edeceğini düşünüyor. Ancak sonuç alınması konusunda beklenti düşük. Rum tarafında planların KKTC'deki seçim sonuçlarına göre hazırlandığı görülüyor. Rum lider Dimitris Hristofyas'ın, yarışı Cumhurbaşkanı Talat'ın değil, Başbakan Derviş Eroğlu'nun kazanmasını istediği anlaşılıyor. Onun hesabına göre Eroğlu, kendileri için büyük şans olacak. Çünkü Rumların gözünde Eroğlu, Talat'a göre barışı daha az isteyen taraf.

KKTC'de pazar günü yapılacak olan ve müzakere sürecini yakından ilgilendiren seçimler, Rum Kesimi'nde de yakından takip ediliyor. Zaman'ın nabız tuttuğu güneyde, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin son mülkiyet kararı ile Doğrudan Ticaret Tüzüğü'nün Avrupa Parlamentosu'nda yeniden gündeme alınmasının yol açtığı panik söz konusu.

Müzakere sürecinde ayak sürüyen Rumları bu köşeye sıkışmışlıktan kurtaracak senaryo ise KKTC seçimlerinden Başbakan Derviş Eroğlu'nun zaferle çıkması. Çünkü Rumlara göre Eroğlu, müzakere masasına oturacak olsa da Cumhurbaşkanı Mehmet Ali Talat'tan farklı bir yaklaşıma sahip. Rum yönetimi, Eroğlu'nu çözüm karşıtı bir lider olarak lanse ederek manevra yapma peşinde. Derviş Eroğlu'nun geçmişte ve genel seçimlerde kullandığı söylemler öne çıkarılacak. Rumların hesabına göre Avrupa'daki genel algılama 'Talat çözüm için bastıran'; Eroğlu ise 'çözüme direnen' bir politikacı şeklinde.

Ankara'ya göre ise bu plan işlemez. Çünkü yönetime gelen her KKTC lideri daha sorumlu bir politika sergiler. Ankara, KKTC'nin bu oyuna gelmemesi için seçimlerden sonra yeni cumhurbaşkanı ile bunu açık açık konuşacak. Ama Eroğlu hakkında Rumların oluşturduğu görüntünün silinmesi kolay olmayacak. KKTC'de Başbakan Eroğlu'na oy verenler bile, "Rumlar, Eroğlu'nun kazanmasını istiyor" demekten geri durmuyor. Dün röportaj yaptığımız Rum Hükümet Sözcüsü Stefanos Stefanou, "Eroğlu'nun seçilmesi Rumların işine gelir" şeklindeki yorumların hatırlatılması üzerine, "iki taraflı iki bölgeli çözüm" dışında bir seçeneği müzakere etmeyeceklerini vurguladı. Rumlar, Eroğlu'nun buna yanaşmaması durumunda hemen uluslararası camiaya şikayet etmeye hazır. Ankara'nın telkinleriyle Eroğlu'nun her şeye rağmen masaya oturması durumunda ise Rumlar yine, Türk tarafının uzlaşmaz davrandığını ve politika için çözüm yanlısı göründüğü yönünde lobi yapacak.

Rum yönetimi ile Yunanistan, KKTC'ye Doğrudan Ticaret Tüzüğü'nün Avrupa Parlamentosu'ndan (AP) geçmemesi için kolları sıvamış durumda. Rumlar, AB'nin Genişlemeden Sorumlu Komiseri Stefan Füle'nin Kuzey Kıbrıs'taki hava ve deniz limanlarından doğrudan ihracat yapılmasına olanak sağlayan tüzüğü AP Uluslararası Ticaret Komitesi'ne sunmasıyla köşeye sıkıştı. Hristofyas, bunu "meydan okuma" olarak değerlendirdi. Raporun, seçimden bir gün sonra 19 Nisan'da Strasbourg'da toplanacak olan AP Uluslararası Ticaret Komitesi'ne sunulması bekleniyor.

AB'den gelen mesajları görmezsek Kuzey Kıbrıs yakında Tayvan gibi olur

-Eski Rum Kesimi lideri Yorgo Klerides'in kızı ve aynı zamanda Demokratik Seferberlik Partisi (DİSİ) yönetim kurulu üyesi Katherina Klerides, KKTC'deki seçimler öncesi Zaman'a yaptığı açıklamada, Kıbrıs'ta durumun Türk tarafının lehine doğru geliştiğini söyledi. Klerides'e göre Rum tarafı Avrupa Birliği'nden mülkiyet ve ticaret tüzüğü konusunda gelen mesajları görmezden gelirse Kuzey Kıbrıs devlet olarak tanınmasa bile Tayvan gibi hukuki varlık kazanacak. Katherina Klerides, "Talat seçilirse müzakereler kaldığı yerden sürer. Derviş Eroğlu seçilirse ne olacağını kestirmek zor. Türkiye aynen devam etmesini istese bile Eroğlu seçilirse doğal olarak yavaşlar." diyor. Klerides, Zaman'ın sorularını şöyle cevaplandırdı:
Hristofyas, çözüm vaat ederek seçildi. Bu yönde yeterli çaba gösterdi mi?
Evet, Hristofyas Kıbrıs sorununu çözme programından dolayı seçildi. Ama bize kalırsa müzakereler daha da yoğunlaştırılmalı ve hızlandırılmalı. (KKTC Cumhurbaşkanı) Talat ile bazı ilerlemeler sağladı; ancak biz daha fazlasını ve başarılı neticeyi görmek istiyoruz.
Müzakereler tamamlanır ve referanduma giderse Rum tarafında 'evet' çıkar mı?
Biraz zor. İki partinin destek vermesi lazım.
Müzakereler için bir takvim belirlenmeden çözüm şansı var mı?
Belirli bir mühlet belirlenmesi yararlı olmaz. Ama müzakerelerin yoğunlaştırılması gerekiyor. Mesela, "Çözüm sağlanıncaya kadar haftada 3 kez buluşacağız." diyebilirsiniz. Uzun sürdüğü için insanlar hiçbir şey olmadığını ve sadece konuştuklarını düşünür.
Mevcut durum Rum Kesimi'nin lehine değil mi? Kıbrıs'tan dolayı Türkiye'nin AB ile müzakereye açacağı başlık kalmadı neredeyse.
Bizim tarafımıza da çok baskı var. Çünkü mevcut durum sürekli Kıbrıs Rumlarının aleyhine değişiyor. Mülkiyet sorununa ilişkin son AİHM kararı ve Kuzey'e Doğrudan Ticaret Tüzüğü konusunun yeniden tartışılmaya açılması. Bunlar bizim tarafa dezavantaj getiren faktörler. Avrupa'dan gelen mesajları görmeliyiz: 'Bu sorunu hızlıca çözmezseniz, Kuzey ile ilişkileri normalleştireceğiz' diyor mesajlar. Bu olursa da müzakere edecek çok bir şey kalmaz. Bu mesajları almalı ve çözüme varmak için bunu kullanmalıyız.
Hristofyas da bu mesajları alıyor mu?
Bence Avrupa'dan gelen mesajları herkes alıyor. Ama hükümet Avrupa'yı suçluyor. Oysa Avrupa'nın bunu neden yaptığı hakkındaki mesajları almalıyız bence. Hükümet müzakerelerin yoğunlaştırılması gerektiğini söyleyen bu mesajları görmezden geliyor.
Gerçekten Rum tarafını etkiler mi bunlar?
Aslında çok daha fazla mesaj var. Türkiye, BM Güvenlik Konseyi üyesi oldu. Bu durum, birçok ülkenin gözünde Türkiye'nin artık Kıbrıs'ta işgalci olarak kabul edilmediği anlamına gelir. Türkiye bölgede çok önemli bir ülke haline geliyor. Açıkçası Türkiye ile ilişkilerinden dolayı birçok ülke Kıbrıs'tan dolayı Türkiye üzerine baskı kurmaz. Eğer böyle giderse AB, Doğrudan Ticaret Tüzüğü'nü geçirecek. Paketin içeriğine göre bu durumda Türkiye limanlarını Rum tarafına açacak. Böylece dondurulan sekiz başlık artık serbest olacak. Böyle olursa Türkiye'nin Kıbrıs'ta çözüm için iştiyaklı olması için sebep kalmayacak. Bu, Rum tarafı için ciddi bir tehdit.
Türk tarafındaki seçim, müzakereleri nasıl etkileyecek?
Talat seçilirse müzakereler kaldığı yerden sürer. Derviş Eroğlu seçilirse ne olacağını kestirmek zor; çünkü Kıbrıs felsefesi daha farklı, iki devletten yana o. Türkiye aynen devam etmesini istese bile Eroğlu seçilirse doğal olarak yavaşlar.
KKTC zamanla tanınır mı peki?
Devlet olarak tanınmadan Tayvan gibi hukuki bir varlık olarak tanınabilir. Çözüm sağlanmazsa bu yakında olabilir.
Yunanistan'ın bu süreçte rolü ne olur?
Yunanistan AB'den para istiyor, Kıbrıs konusunda bir şey talep edecek durumda değil. SERVET YANATMA LARNAKA, LEFKOŞA
Kimi isteyeceğimiz tahmin edilebilir
-Kıbrıs Rum Kesimi, Ada'daki müzakerelerin geleceğini etkileyecek KKTC seçimlerini beklemeye geçti. Zaman'a konuşan hükümet sözcüsü Stefanos Stefanou, adayların Kıbrıs sorununa ilişkin açıklama ve bakış açılarını yakından izlediklerini söyledi. Stefanou, "Kimin kazanmasını tercih edersiniz?" şeklindeki soruya açıktan bir isim vermedi. Ancak Cumhurbaşkanı Hristofyas ile KKTC lideri Talat arasında "ortak bir dil" bulunduğuna dikkat çekti. Başbakan Derviş Eroğlu'nun iki devletli çözüm vaadinde bulunduğunu hatırlatan Rum Sözcü, "Bu şartlar altında okuyucularınız kimin kazanmasını istediğimizi anlayacaklardır." dedi. Stefanos Stefanou müzakerelerin "iki toplumlu iki bölgeli" bir temel çerçevesinde sürebileceğini savunarak, bunun dışında bir seçeneği kesinlikle kabul etmeyeceklerine işaret etti.
Sözcü Stefanou, "Rumlar, masadan kaçmak için Eroğlu'nun kazanmasını istiyor." şeklindeki yorumlara ise kesinlikle karşı çıkarak, Rum Kesimi'nin çözüm istediğinde ısrar etti. Seçimleri kim kazanırsa kazansın müzakerelere devam edeceklerini belirten Stefanou, "Ancak ortak bir dil kurulamıyorsa, her gün buluşsanız bile çözüme ulaşamazsınız." diye ekledi. Sözcü, ortak dilin "iki toplumlu iki bölgeli bir federasyon" olduğunu vurguladı. Stefanou, bu temele dayanmayan müzakerelerin çözümden kaçış olacağını savunarak, "Uluslararası camianın kimin suçlu olduğuna karar vermesini bekleyeceğiz." diye konuştu.
Doğrudan ticaret tüzüğünün yeniden Avrupa Parlamentosu'nun gündemine gelmesi Rum Kesimi'nde tepkiyle karşılanıyor. Sözcü Stefanou, tüzüğün adanın birleşmesine hizmet etmeyeceğini iddia ederek, "Bazı ülkeler bize karşı baskı kurmak için bunu kullanıyor." yorumu yaptı. Türkiye'ye barış mesajları yollamayı ihmal etmeyen sözcü, Ankara'dan Türk limanlarının Rumlara açılmasını öngören ek protokolü hemen uygulamasını istedi. SERVET YANATMA LEFKOŞA
Derviş Eroğlu, bana Denktaş'ı hatırlatıyor
-KKTC'nin ilk Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş ile bir süre müzakereleri yürüten Rum Kesimi'nin eski Cumhurbaşkanı Yorgo Vasiliou, Başbakan Derviş Eroğlu'nu Rauf Denktaş'a benzetiyor. Zaman'a mülakat veren Vasiliou, Eroğlu'nun iki bağımsız devlet vs. gibi yaklaşımları politikaya dönüşürse, bunun Türkiye'nin dünyadaki imajına büyük zarar vereceğini savunuyor. 1988-1993 arasında Rumların liderliğini yapan Vasiliou, 1998-2003 arası başmüzakereci olarak da Rum Kesimi'nin AB üyesi olmasına önemli katkı sağladı. Vasiliou, KKTC'deki seçim ve müzakerelere ilişkin soruları şöyle cevapladı:
Dimitris Hristofyas çözüm için yeterince çaba gösterdi mi?
Evet, seçimi Kıbrıs'ta çözüm vaadiyle kazandı. Müzakereler belki insanların beklediğinden uzun sürecek; ama görüşmeler ciddi ve tüm konuları kapsıyor. Uzun yıllardan beri çözülemedi, elbette kimse bugünden yarına çözüm bekleyemez. Görüşmelerin olduğu gibi sürmesi ve birkaç ay içinde çözüme ulaşmalarını umuyorum. Eğer Kıbrıs'ın AB'ye girmesini sağlamasaydım, çözümün işlemesi konusunda bir güvenim olmazdı. Ama şu anda AB üyesi olduğumuz için, varılacak bir çözüm yüzde yüz çalışır.
Ama iki sene de kısa zaman değildi...
Müzakereler zaman kaybı diyenler ciddi insanlar değil. Ama şu da anlaşılmalı ki, çözüm Kıbrıslı Türklere değil Türkiye'ye dayanıyor. Herkes biliyor ki Türkiye'nin onayı olmadan bir çözüm olmaz. Eğer müzakereler beklenenden uzun sürdüyse kararların alındığı Ankara'dan dolayı.
Türkiye'nin pozisyonu önceye göre değişti. Artık barışı zorlayan taraf olarak gösteriliyor?
Yunanistan Başbakanı Yorgo Papandreu buradaydı. Tüm gazeteler onun şu sözlerini yazdı: "Türkiye çözümden yana ama acelesi yok." Yani çözümün bu sene ya da beş sene sonra olacağı Türkiye'nin umurunda değil. Ben de tamamen aynı fikirdeyim. Eğer Türkiye istese yarın çözüm sağlanır. Bunda şüphe yok.
Ama 2004'teki 'Annan Referandumu'na 'hayır' diyen Rumlar değil miydi?
Ben 'evet' demiştim. Dönemin lideri Papadopulos öyle anlattığı için 'hayır' dedi insanlar. Geçmişten dolayı insanların birbirine güveni yok. Geçmişi düşünmeyi bırakmalı ve geleceği düşünmeliyiz. Bu herkese bir mesaj.
AİHM'nin mülkiyet kararı ve ticaret tüzüğü Rum tarafına AB'den bir mesaj değil mi?
Kıbrıs politik bir sorun. Bu yüzden hukuki yöntemlerle çözülemez. Bunu mahkemeye götürürsek 2 bin sene sürer. Buna ancak politik bir çözüm olabilir. Türkiye isterse biz çözüme ulaşırız. Bir çözüm olmaksızın Kuzey'in yavaş adımlarla bir devlet olarak tanınması beklenemez. Bu hiçbir zaman gerçekleşmez. Çözüm sağlanırsa Kıbrıs, Ortadoğu'nun ve Doğu Akdeniz'in bir elması olur. Singapur'a bir bak. Burası gibi küçük bir yer ama oynadığı role bak. Kıbrıs, Doğu Akdeniz'in Singapur'u olabilir.
Türk tarafındaki seçim müzakereleri nasıl etkiler?
Adayların dediklerine bakacak olursak Derviş Eroğlu'nun aldığı pozisyon bana Denktaş'ın tutumunu hatırlatıyor: İki bağımsız devlet vs. Eğer bu durum politikaya dönüşürse bu Türkiye'nin dünyadaki imajına büyük zarar verir.