Gül'e göre anayasanın 2 meşruiyeti

Vatan gazetesi yazarlarından Okay Gönensin Cumhurbaşkanı ile birlikte gittiği Pakistan'daki izlenimlerini aktardı.

İşte Okay Gönensin’in köşe yazısı;
İslamad- Nereye gitsek kendi sorunlarımızı yanımızda taşıyoruz. Pakistan’ın başkenti İslamabad’taki ikinci günü de anayasa ağırlıklı geçirdik.

Cumhurbaşkanı Gül’ün, anayasa değişikliği ile ilgili temel görüşlerini tekrar toparlamak gerekiyor.

Bir fikri açarken, içeriğini anlatmaya çalışırken yeri değişen “tırnaklar” üzerinden yanlış algılar doğmasın, yanlış yorumlar yapılmasın diye. Bunu belirtirken, dünkü yazımızdaki “parti kapatma” ile ilgili bölümü kastediyoruz. Gül’ün ağzından “meclis karışmamalı” sözü çıkmadı. Söylediği, yapılması gerekenin Venedik kriterlerine uymak olduğudur. Venedik kriterlerinde açık olarak bir siyasi partinin kapatılması için “şiddet” ile ilişkisi olması gerektiği belirtiliyor. Şiddetle ilişkinin çok net olması ve meselenin siyaset üzerinden ele alınmaması da bu ilkenin temel unsurlarıdır.

Hemen açıklık getiriyoruz ki, bu konuyu kimse “siyaseten” kullanmasın.
***


Cumhurbaşkanı Gül’ün “yeni bir anayasa” konusundaki temel görüşü “iç ve dış meşruiyet” kavramına dayanıyor. İç meşruiyet “Türkiye’nin kendi vicdanı”dır. Bundan anlamamız gereken de yapılanların herhangi bir başka amaçla değil, ülkenin ihtiyacı olduğu için yapıldığının yürekten kabul edilmesidir.

Gül’ün dış meşruiyet ilkesi ise oldukça basit: Anayasa’nın Avrupa Birliği kriterlerine uygun olması. Böylece Türkiye bu temel konuda “bir üst sınıfa” yükseldiğini dünyaya gösterecektir.

Anayasa tartışmasında makul bir zemine geçmemiz kolay olmayacak, çünkü her fikrin, her sözün arkasında başka bir şey arama alışkanlığımız olduğu yerde duruyor.
***


Türkiye ile Pakistan’ın özel yakınlığına ilişkin sözleri sürekli duyarız. Ancak bunun ne kadar gerçek olduğunu ve Pakistan’dan Türkiye’ye nasıl bakıldığını anlamak için buraya gelmek gerekiyormuş. Cumhurbaşkanı Gül’ün bu ziyaretinin her anında belki bir “stratejik ortaklık” değil ama bir “özel yakınlık” kendisini gösteriyor.
***


Pakistan Cumhurbaşkanı Zerdari, Gül ile ortak basın toplantısında iki ülke arasında bir tür “kader birliği” olarak terörü gösterdi. Ancak başkent İslamabad’taki genel duruma, olağanüstü güvenlik önlemlerine bakıldığında paralellik bir yana büyük farklılık olduğu görülüyor. Bu bir siyasi yorum değil, sadece terör tehdidinin günlük hayat, sade olan ya da olmayan vatandaşlar üzerindeki etkisine dair bir tespit. İslamabad terörle başı dertte olan bir ülkeden çok “savaş halindeki” bir ülkenin başkentini andırıyor.

Bu şehrin sokaklarındaki kısa bir gezintinin ardından söylenecek tek bir cümle var: Pakistan’ın işi zor.