Bakan Bağış Türkiye'ye Döndü
Devlet Bakanı ve Başmüzakereci Egemen Bağış, Polonya'daki resmi temaslarını tamamlayarak yurda döndü.
Polonya ziyaretiyle ilgili Atatürk Havalimanı VIP Salonu'nda bir basın toplantısı düzenleyen Bakan Bağış, Polonya'nın efsane işçi lideri ve eski Cumhurbaşkanı Lech Valesa'yı Türkiye'ye davet ettiklerini ve Valesa'nın şartı karşında şaşkınlığını gizleyemediğini söyledi. Bağış, "Sayın Valesa şartı, buraya nutuk atmak için değil geniş bir katılımcının katılacağı bir toplantıda soruları cevaplayıp tartışarak sorunları dile getireceğini belirtti. Kendisinin evrimci değil, devrimci olduğunu da söyledi" dedi.
Polonya'da Lech Valesa ile bir görüşme yaptığını da belirten Bağış, "Varşova'dan Gdnask şehrine geçerek Polonya'nın en çok tanınan efsanevi direniş liderlerinden Valesa ile görüştük. Çok enteresan bir görüşme oldu. Sayın Valesa, Türkiye'nin AB üyeliğini Avrupa'nın çıkarları açısından çok önemsediğini, bu yolda gerekirse kendisinin sahaya inip mücadele yapmaya hazır olduğunu söyledi. Hatta cephede en önde savaşacağını dile getirdi. Türkiye'nin AB katkılarının ekonomi ve enerjiden çok medeniyetlerin
buluşmasına katkıda bulunacağını söyledi. Eğer farklı kültürler farklı dinler, farklı arayışlar arasında bir uzlaşı sağlayamazsak AB sadece bir ekonomi pazarı olur. Ekonomi pazarda her yerde olduğu gibi güçlü olan fakir olanı ezer. Bunu ortadan kaldırabilmek için bu birliğin değerlere bağlı olması lazım. Hem Hristiyan'ın hem Müslüman'ın ortak faydalar arasında buluşabileceği değerler bütünlüğünü sağlamamız lazım" dedi.
Valesa'nın Türkiye'deki sendikalaşmayı yakından takip ettiğini de belirten Bağış, "Valesa, Türkiye'deki sendika hareketlerini yakından takip ettiğini söyledi. Ve sendikalara bakteri gibi olup yaralandıkları sistemleri zarar vermemeleri konusunda tavsiyelerde bulundu. Sendikaların grev dönemlerini yılın bir ayında sınırlı tutmalarını inancında bulunduğunu dile getirdi. Yılın 11 ayı üretimin devam etmesi gerektiğini sendikalarda beslendikleri ve yararlandıkları ve kendilerine faydalı olan sistemleri
güçlenmesi için çalışmalarını düşüncelerini bizimle paylaştı. Dünyada bu tür örgütlenmeler için üç saç ayaklı bir sisteme ihtiyaç olduğunu dile getirdi. Sendikalar ve sosyal toplum örgütleri bir bölümü, iş verenler ve onların örgütlediği ikici bacağını, devlet ve idarelerde üçüncü bacağını oluşturmalı. Bu üç saç ayağı üç bacağı birbirini destekleyerek yapıyı ayakta tutmalıdır. Bunlar arasında herhangi bir çatışma değil uzlaşma olsun" diye konuştu.
Polonya'nın Türkiye'nin AB üyeliğine inanılmaz destek verdiğini belirten Bakan Bağış, şunları kaydetti:
"Polonya'nın Türkiye'nin AB üyeliğine açık desteğinin devam ettiğini söylemekte. Meclislerinde farklı siyasi gruplarla yaptığımız toplantılarında bu desteklerini bizlere söylediler. İkili ticari ilişkilerimiz çok kuvvetli. Krize rağmen 3 milyar Euro üzerinde dış ticaretimiz var. Orada yaşayan yaklaşık 4 bin vatandaşımız işçi statüsünden işveren statüsüne geçmiş ve önemli projeler yapıyor. Türkiye'nin önemli inşaat firmalı bir milyar avroluk metro inşaatı dahil olmak üzere önemli projeleri üstlenmişler ve
gerçekleştiriyorlar. Orada Türkiye karşı bir muhabbet olduğunu gözlerimizle ile gördük. AB fonlarını Polonya'yı nasıl kalkındırdığını gördük. Biliyorsunuz 2007-2014 yılları arasındaki 7 yıllık bütçe döneminde AB fonlarında Polonya 80 milyar Euroluk bir fon alıyor ve bu fon Polonya'nın alt yapısına Slovenya'daki birçok üst yapıda da kendini net bir şekilde gösteriyor. Orada uzun yıllardan beri yaşayan vatandaşlarımıza sorduğumuzda AB ile ne değişti sorusuna binaların renkleri, insanların duruşları ve
kıyafetleri, sokaklardaki arabaların markası ve kalitesi cevabını aldım."
Polonya'da Lech Valesa ile bir görüşme yaptığını da belirten Bağış, "Varşova'dan Gdnask şehrine geçerek Polonya'nın en çok tanınan efsanevi direniş liderlerinden Valesa ile görüştük. Çok enteresan bir görüşme oldu. Sayın Valesa, Türkiye'nin AB üyeliğini Avrupa'nın çıkarları açısından çok önemsediğini, bu yolda gerekirse kendisinin sahaya inip mücadele yapmaya hazır olduğunu söyledi. Hatta cephede en önde savaşacağını dile getirdi. Türkiye'nin AB katkılarının ekonomi ve enerjiden çok medeniyetlerin
buluşmasına katkıda bulunacağını söyledi. Eğer farklı kültürler farklı dinler, farklı arayışlar arasında bir uzlaşı sağlayamazsak AB sadece bir ekonomi pazarı olur. Ekonomi pazarda her yerde olduğu gibi güçlü olan fakir olanı ezer. Bunu ortadan kaldırabilmek için bu birliğin değerlere bağlı olması lazım. Hem Hristiyan'ın hem Müslüman'ın ortak faydalar arasında buluşabileceği değerler bütünlüğünü sağlamamız lazım" dedi.
Valesa'nın Türkiye'deki sendikalaşmayı yakından takip ettiğini de belirten Bağış, "Valesa, Türkiye'deki sendika hareketlerini yakından takip ettiğini söyledi. Ve sendikalara bakteri gibi olup yaralandıkları sistemleri zarar vermemeleri konusunda tavsiyelerde bulundu. Sendikaların grev dönemlerini yılın bir ayında sınırlı tutmalarını inancında bulunduğunu dile getirdi. Yılın 11 ayı üretimin devam etmesi gerektiğini sendikalarda beslendikleri ve yararlandıkları ve kendilerine faydalı olan sistemleri
güçlenmesi için çalışmalarını düşüncelerini bizimle paylaştı. Dünyada bu tür örgütlenmeler için üç saç ayaklı bir sisteme ihtiyaç olduğunu dile getirdi. Sendikalar ve sosyal toplum örgütleri bir bölümü, iş verenler ve onların örgütlediği ikici bacağını, devlet ve idarelerde üçüncü bacağını oluşturmalı. Bu üç saç ayağı üç bacağı birbirini destekleyerek yapıyı ayakta tutmalıdır. Bunlar arasında herhangi bir çatışma değil uzlaşma olsun" diye konuştu.
Polonya'nın Türkiye'nin AB üyeliğine inanılmaz destek verdiğini belirten Bakan Bağış, şunları kaydetti:
"Polonya'nın Türkiye'nin AB üyeliğine açık desteğinin devam ettiğini söylemekte. Meclislerinde farklı siyasi gruplarla yaptığımız toplantılarında bu desteklerini bizlere söylediler. İkili ticari ilişkilerimiz çok kuvvetli. Krize rağmen 3 milyar Euro üzerinde dış ticaretimiz var. Orada yaşayan yaklaşık 4 bin vatandaşımız işçi statüsünden işveren statüsüne geçmiş ve önemli projeler yapıyor. Türkiye'nin önemli inşaat firmalı bir milyar avroluk metro inşaatı dahil olmak üzere önemli projeleri üstlenmişler ve
gerçekleştiriyorlar. Orada Türkiye karşı bir muhabbet olduğunu gözlerimizle ile gördük. AB fonlarını Polonya'yı nasıl kalkındırdığını gördük. Biliyorsunuz 2007-2014 yılları arasındaki 7 yıllık bütçe döneminde AB fonlarında Polonya 80 milyar Euroluk bir fon alıyor ve bu fon Polonya'nın alt yapısına Slovenya'daki birçok üst yapıda da kendini net bir şekilde gösteriyor. Orada uzun yıllardan beri yaşayan vatandaşlarımıza sorduğumuzda AB ile ne değişti sorusuna binaların renkleri, insanların duruşları ve
kıyafetleri, sokaklardaki arabaların markası ve kalitesi cevabını aldım."