Ak Parti'den Engellilere Yönelik 'Hayata Sarılmak' Etkinliği
Başbakan Recep Tayip Erdoğan, özürlülere yönelik sosyal politika anlayışlarının yardım eksenli değil, hak eksenli bir politika olduğunu vurgulayarak, 'Kimsenin özürlü vatandaşlarımıza bu konuda engel üretmek zorluk çıkarmak gibi bir hakkı olamaz
Başbakan Recep Tayip Erdoğan, özürlülere yönelik sosyal politika anlayışlarının yardım eksenli değil, hak eksenli bir politika olduğunu vurgulayarak, "Kimsenin özürlü vatandaşlarımıza bu konuda engel üretmek zorluk çıkarmak gibi bir hakkı olamaz. Eğer yapıyorsa da o zaman o kişilerin kendisi özürlüdür" dedi.
AK Parti Sosyal İşler Başkanlığı tarafından düzenlenen engellilere yönelik 'Hayata Sarılmak' etkinliği parti genel merkezinde gerçekleştirildi. Etkinliğin açılışında bir konuşma yapan Başbakan Erdoğan, AK Parti olarak özürlüler meselesini her zaman öncelikli ve önemli konuların başında gördüklerini belirterek, "Hiçbir zaman dostlar alışverişte görsün kolaycılığıyla bu konuyu ele almadık" diye konuştu.
İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı zamanında da bu konuyu ele aldığını ve özürlülerle ilgili birim oluşturduklarını hatırlatan Erdoğan, Başbakan olunca sürecin başkalaştığını ve yüklerinin daha ağır hale geldiğini kaydetti. Özürlülerin meselelerine tam bir samimiyetle eğildiklerini kaydeden Erdoğan, tüm parti teşkilatlarının da bu mesele için yüreklerini, bedenlerini ortaya koyduğunu dile getirdi. AK Parti Sosyal İşler Başkanlığı bünyesinde Özürlüler Koordinasyon Merkezi ile de bir ilki
gerçekleştirdiklerini ifade eden Erdoğan, 81 ildeki bu merkezin özürlülerin başları dara düştüğünde ilk gittikleri yer halini aldığını söyledi. "Bu bir aşk işi, sevda işi" diyen Erdoğan, bunun ancak gönülden olursa yapılabileceğini, aksi halde yapılamayacağını vurguladı. Erdoğan, bu konuya eğilenler, bu konuda her şeyini verenlerin, gönülden bu işe eğildikleri için netice alabildiklerini belirterek, şunları kaydetti:
"Bu ülkenin her bir vatandaşı devlet nazarında, hukuk nazarında, imkanlar ve fırsatlar önünde eşittir. Her bir vatandaş bu ülkenin birinci sınıf vatandaşıdır. Hiç kimseye ayrımcılık yapılamaz, yapılmamalıdır. Hiç kimse insani vasıflarından, doğuştan sahip olduğu vasıflarından dolayı ayrımcılığa tabi tutulamaz. Bunun dini şudur, etnik kökeni budur, şu mezheptendir, özürlüdür diyerek kimse farklı muamelelere maruz bırakılamaz. Doğuştan veya sonradan kazanılan her özellik hassasiyetle değerlendirilmedir.
Bizler hepimiz her şeyden önce insanız hiçbirimiz kaderimizi kendi ellerimizle tayin etmedik. Özellikle doğuştan var olan hususiyetlerimiz hiçbirimizin tercini değildir. Yaşamın farklı evrelerinde başımıza gelen hadiseler de yaşam şevkimizi, yaşama olan bağlılığımızı ortadan kaldırmamalı. Bizi sosyal hayatın dışına itmemelidir. Her fırsatta Yunus Emre'nin derinlikli sözlerini hatırlatıyorum. Biz yaradılanı yaradandan ötürü seviyoruz. Bu söz tüm sadeliğine, yalınlığına rağmen bizim insana nasıl bakmamız
gerektiğini de en güzel şekilde ifade ediyor. Kimseyi özründen ötürü hor görmüyoruz, kimseyi, cinsinden, mezhebinden, meşrebinden ötürü dışlamıyoruz. Aynı şekilde kimseyi doğuştan gelen ya da hastalıklardan, kazalardan kaynaklı durumları nedeniyle hor görmüyoruz. Dışlanmasına, farklı muameleye maruz bırakılmasına da asla müsaade etmiyoruz. Ne olursa olsun, kim olursa olsun, nerede olursa olsun, önce insan diyoruz. Bizim siyasetimizin temelini 'önce insan' ilkesi oluşturuyor."
"ÖZÜRLÜ POLİTİKAMIZ YARDIM EKSENLİ DEĞİL, HAK EKSENLİ"
Başbakan Erdoğan, sadece siyasette değil, hukukta, adalette, ekonomide, dış politikada insan öncelikli bir yaklaşımı hakim kılmanın mücadelesini verdiklerini ifade ederek, "Onun için özürlü kardeşlerimizin eğitimden sağlığa, ekonominden sosyal hayata kadar tüm meselelerine de hep insan odaklı baktık, bütün sorunlarını insaniyet noktasından ele aldık. Bizim özürlülere yönelik sosyal politika anlayışımız yardım eksenli değil, hak eksenli bir politikadır. Özürlü kardeşlerimiz vatandaşlarımız için yapılan
hiçbir yatırımı, hiçbir düzenlemeyi bir lütuf, bir imtiyaz olarak görmedik görmüyoruz" şeklinde konuştu.
Başbakan Erdoğan, Cumhuriyet tarihin ilk defa bizim hükümetleri döneminde özürlülük alanında yaşanan sorunlara kapsamlı çözümler getiren Özürlüler Kanunu çıkardıklarını ve bu işi kanunla sağlama aldıklarını kaydetti. Eğitime feda edilecek hiçbir ferdin olmayacağını belirten Erdoğan, bu çerçevede, devletin özürlülere verdikleri maddi ve sosyal imkanları anlattı. 2002'de özel eğitim desteği alanların sadece 19 bin kişi olduğunu belirten Erdoğan, bugün itibariyle bu sayının 200 bine çıktığını bildirdi.
"SOSYAL DEVLET OLMANIN GEREĞİ"
Başbakan Erdoğan, sosyal devlet olmanın gereğini yerine getireceklerini belirterek, "Sadece demokratik, laik, sosyal bir hukuk devletiyiz demekle, sosyal devlet olunmuyor. Demokrasiye, laik devlet olmaya, hukuk devleti olmaya ne kadar önem veriyorsak, en az onlar kadar sosyal devlet olmaya da o kadar önem veriyoruz, vereceğiz" diye konuştu.
Erdoğan, özürlülerin her alanda fırsat eşitliğinden yararlanmasına da önem verdiklerini ve özürlülerin de eşit koşullarda serbestçe seçtikleri işte çalışma hakkına sahip olmasını istediklerini şimdi bu imkana sahip olduklarını kaydetti. Özürlülerin, 'oturduğum yerde kuru kuruya para almak istemiyorum, emeğimin karşılığını almak istiyorum, ülkemizin kalkınmasında katkım olmalıdır' dediklerini anlatan Erdoğan, "Bununla da iftihar ettim. Kimsenin özürlü vatandaşlarımıza bu konuda engel üretmek zorluk
çıkarmak gibi bir hakkı olamaz. Eğer yapıyorsa da o zaman o kişilerin kendisi özürlüdür" diye konuştu.
Erdoğan'ın konuşmasının ardından otistik bir müzik dehası Buğra Çankır, piyano resitali verdi. Başbakan Erdoğan ve eşi Emine Erdoğan Çankır'ı sarılıp öperek tebrik etti.
Daha sonra sosyal projelere destek veren televizyon programcısı Acun Ilıcalı, Zihinsel Engelliler Federasyonu Asbaşkanı Dilek Sabancı, Engelli sporculara destek veren Saadettin Saran ve doğuştan görme engelli ressam Eşref Armağan ile yürüme engelli mühendis ve Engelsiz Yaşam Derneği Kurucusu Tunç Tonger birer konuşma yaptı.
Eşref Armağan resim yaparken anlattığı anılarla salonu kahkahaya boğarken, yaptığı resmi Başbakan Erdoğan'a hediye etti.
"Yetenek Sizsiniz Türkiye" programı ile üne kavuşan görme engelli Bilal Göregen de söylediği Türkçe ve Kürtçe şarkıları ve sıra dışı yorumu ile hem Başbakan Erdoğan ve eşi Emine Erdoğan'dan hem de tüm salondan büyük alkış aldı. Başbakan Erdoğan, programın sonunda işaret diliyle katılımcılara, "Sizi çok seviyorum" dedi. Etkinlik, Başbakan Erdoğan'ın katılımcılara plaket vermesiyle sona erdi.
AK Parti Sosyal İşler Başkanlığı tarafından düzenlenen engellilere yönelik 'Hayata Sarılmak' etkinliği parti genel merkezinde gerçekleştirildi. Etkinliğin açılışında bir konuşma yapan Başbakan Erdoğan, AK Parti olarak özürlüler meselesini her zaman öncelikli ve önemli konuların başında gördüklerini belirterek, "Hiçbir zaman dostlar alışverişte görsün kolaycılığıyla bu konuyu ele almadık" diye konuştu.
İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı zamanında da bu konuyu ele aldığını ve özürlülerle ilgili birim oluşturduklarını hatırlatan Erdoğan, Başbakan olunca sürecin başkalaştığını ve yüklerinin daha ağır hale geldiğini kaydetti. Özürlülerin meselelerine tam bir samimiyetle eğildiklerini kaydeden Erdoğan, tüm parti teşkilatlarının da bu mesele için yüreklerini, bedenlerini ortaya koyduğunu dile getirdi. AK Parti Sosyal İşler Başkanlığı bünyesinde Özürlüler Koordinasyon Merkezi ile de bir ilki
gerçekleştirdiklerini ifade eden Erdoğan, 81 ildeki bu merkezin özürlülerin başları dara düştüğünde ilk gittikleri yer halini aldığını söyledi. "Bu bir aşk işi, sevda işi" diyen Erdoğan, bunun ancak gönülden olursa yapılabileceğini, aksi halde yapılamayacağını vurguladı. Erdoğan, bu konuya eğilenler, bu konuda her şeyini verenlerin, gönülden bu işe eğildikleri için netice alabildiklerini belirterek, şunları kaydetti:
"Bu ülkenin her bir vatandaşı devlet nazarında, hukuk nazarında, imkanlar ve fırsatlar önünde eşittir. Her bir vatandaş bu ülkenin birinci sınıf vatandaşıdır. Hiç kimseye ayrımcılık yapılamaz, yapılmamalıdır. Hiç kimse insani vasıflarından, doğuştan sahip olduğu vasıflarından dolayı ayrımcılığa tabi tutulamaz. Bunun dini şudur, etnik kökeni budur, şu mezheptendir, özürlüdür diyerek kimse farklı muamelelere maruz bırakılamaz. Doğuştan veya sonradan kazanılan her özellik hassasiyetle değerlendirilmedir.
Bizler hepimiz her şeyden önce insanız hiçbirimiz kaderimizi kendi ellerimizle tayin etmedik. Özellikle doğuştan var olan hususiyetlerimiz hiçbirimizin tercini değildir. Yaşamın farklı evrelerinde başımıza gelen hadiseler de yaşam şevkimizi, yaşama olan bağlılığımızı ortadan kaldırmamalı. Bizi sosyal hayatın dışına itmemelidir. Her fırsatta Yunus Emre'nin derinlikli sözlerini hatırlatıyorum. Biz yaradılanı yaradandan ötürü seviyoruz. Bu söz tüm sadeliğine, yalınlığına rağmen bizim insana nasıl bakmamız
gerektiğini de en güzel şekilde ifade ediyor. Kimseyi özründen ötürü hor görmüyoruz, kimseyi, cinsinden, mezhebinden, meşrebinden ötürü dışlamıyoruz. Aynı şekilde kimseyi doğuştan gelen ya da hastalıklardan, kazalardan kaynaklı durumları nedeniyle hor görmüyoruz. Dışlanmasına, farklı muameleye maruz bırakılmasına da asla müsaade etmiyoruz. Ne olursa olsun, kim olursa olsun, nerede olursa olsun, önce insan diyoruz. Bizim siyasetimizin temelini 'önce insan' ilkesi oluşturuyor."
"ÖZÜRLÜ POLİTİKAMIZ YARDIM EKSENLİ DEĞİL, HAK EKSENLİ"
Başbakan Erdoğan, sadece siyasette değil, hukukta, adalette, ekonomide, dış politikada insan öncelikli bir yaklaşımı hakim kılmanın mücadelesini verdiklerini ifade ederek, "Onun için özürlü kardeşlerimizin eğitimden sağlığa, ekonominden sosyal hayata kadar tüm meselelerine de hep insan odaklı baktık, bütün sorunlarını insaniyet noktasından ele aldık. Bizim özürlülere yönelik sosyal politika anlayışımız yardım eksenli değil, hak eksenli bir politikadır. Özürlü kardeşlerimiz vatandaşlarımız için yapılan
hiçbir yatırımı, hiçbir düzenlemeyi bir lütuf, bir imtiyaz olarak görmedik görmüyoruz" şeklinde konuştu.
Başbakan Erdoğan, Cumhuriyet tarihin ilk defa bizim hükümetleri döneminde özürlülük alanında yaşanan sorunlara kapsamlı çözümler getiren Özürlüler Kanunu çıkardıklarını ve bu işi kanunla sağlama aldıklarını kaydetti. Eğitime feda edilecek hiçbir ferdin olmayacağını belirten Erdoğan, bu çerçevede, devletin özürlülere verdikleri maddi ve sosyal imkanları anlattı. 2002'de özel eğitim desteği alanların sadece 19 bin kişi olduğunu belirten Erdoğan, bugün itibariyle bu sayının 200 bine çıktığını bildirdi.
"SOSYAL DEVLET OLMANIN GEREĞİ"
Başbakan Erdoğan, sosyal devlet olmanın gereğini yerine getireceklerini belirterek, "Sadece demokratik, laik, sosyal bir hukuk devletiyiz demekle, sosyal devlet olunmuyor. Demokrasiye, laik devlet olmaya, hukuk devleti olmaya ne kadar önem veriyorsak, en az onlar kadar sosyal devlet olmaya da o kadar önem veriyoruz, vereceğiz" diye konuştu.
Erdoğan, özürlülerin her alanda fırsat eşitliğinden yararlanmasına da önem verdiklerini ve özürlülerin de eşit koşullarda serbestçe seçtikleri işte çalışma hakkına sahip olmasını istediklerini şimdi bu imkana sahip olduklarını kaydetti. Özürlülerin, 'oturduğum yerde kuru kuruya para almak istemiyorum, emeğimin karşılığını almak istiyorum, ülkemizin kalkınmasında katkım olmalıdır' dediklerini anlatan Erdoğan, "Bununla da iftihar ettim. Kimsenin özürlü vatandaşlarımıza bu konuda engel üretmek zorluk
çıkarmak gibi bir hakkı olamaz. Eğer yapıyorsa da o zaman o kişilerin kendisi özürlüdür" diye konuştu.
Erdoğan'ın konuşmasının ardından otistik bir müzik dehası Buğra Çankır, piyano resitali verdi. Başbakan Erdoğan ve eşi Emine Erdoğan Çankır'ı sarılıp öperek tebrik etti.
Daha sonra sosyal projelere destek veren televizyon programcısı Acun Ilıcalı, Zihinsel Engelliler Federasyonu Asbaşkanı Dilek Sabancı, Engelli sporculara destek veren Saadettin Saran ve doğuştan görme engelli ressam Eşref Armağan ile yürüme engelli mühendis ve Engelsiz Yaşam Derneği Kurucusu Tunç Tonger birer konuşma yaptı.
Eşref Armağan resim yaparken anlattığı anılarla salonu kahkahaya boğarken, yaptığı resmi Başbakan Erdoğan'a hediye etti.
"Yetenek Sizsiniz Türkiye" programı ile üne kavuşan görme engelli Bilal Göregen de söylediği Türkçe ve Kürtçe şarkıları ve sıra dışı yorumu ile hem Başbakan Erdoğan ve eşi Emine Erdoğan'dan hem de tüm salondan büyük alkış aldı. Başbakan Erdoğan, programın sonunda işaret diliyle katılımcılara, "Sizi çok seviyorum" dedi. Etkinlik, Başbakan Erdoğan'ın katılımcılara plaket vermesiyle sona erdi.