Kuvvetler ayrılığı ilkesi zedelenecek

HSYK Başkanvekili Kadir Özbek, AK Parti tarafından gündeme getirilen Anayasa Değişiklik Paketi hakkında açıklamalarda bulundu.

Hakim ve Savcılar Yüksek Kurulu (HSYK) Başkanı Kadir Özbek'in yaptığı açıklamalar şöyle:

HSYK Anayasa'nın yargı bölümünde Yüksek Mahkemelerden hemen sonra düzenlenmekte ve kurulacağı ve görev yapacağı hüküm altına alınmaktadır. HSYK'nın yapısı ve çalışma esasları düzenlenmesi gerekmektedir. Aksine yaklaşımlar Anayasa'nın temel felsefesine ve Anayasa'nın ikinci maddesine aykırılık oluşturacağı gibi 6 ve 9 maddeleriyle de çelişki oluşturmaktadır.

HSYK BAĞIMSIZ BİR KURUL DEĞİLDİR


Geciken adaletin adalet olmadığı mantığı ortadan kaldırılmalıdır. Asıl yapılması gereken iş yoğunluğunu azaltmaktır. Türk milleti adına karar veren mahkemelerimizde bu beklenti içerisindedir. Taslak metinde bu konunun tamamen göz ardı edilmesi gerçek bir yargı reformundan ne kadar uzak olduğunu göstermektedir. Teftiş kurulu Adalet Bakanlığı'na bağlıdır. Kurul gündemi Adalet Bakanlığı'nca hazırlanmaktadır. Kurulun önerge verme imkanı vardır. Kurul üye tam sayısı ile toplanabilmekte ve saf çoğunluk ile karar alabilmektedir. Kurul kurumsal anlamda bağımsız değildir.

Yüksek kurulun sağlıklı çalışması ortadan kaldırılmış, tayin ve yasal işlemlerde yasal sürelerde çıkartılamamıştır. Yüksek Kurul'a intikal eden birçok soruna cevap verilmekten de kaçınılmıştır. Ciddi sorunlardan biri de hâkim ve savcılar hakkında verilen dinlemelere ilişkin kararlardır.

YAPILAN DÜZENLEMELER YARGIYI ELE GEÇİRMEK AMACINI TAŞIYOR


HSYK'nın görevlerinin tamamı yargı ile ilgilidir. Adalet Bakanı ve müsteşarın kurulda varlığı yargı bağımsızlığını etkileyen en önemli sorundur. Cumhurbaşkanı'na hakim ve savcı olmayan 4 üye seçme yetkisinin de verilmesi şuan ki durumun çok daha gerisine gitmek anlamına gelmektedir.

Hem Başkanvekili Adalet Bakanı seçecektir hem de istediği yetkileri verebilecektir. Yapılan düzenleme yargıyı ele geçirmenin ürünü olarak ortaya çıkmış usül ve yasaya aykırıdır.

Bağımsız yargı tüm toplumlar için demokrasinin en temel direğidir. Bağımsız yargı için bağımsız hakimlerin de olması gerekir. Yargının bağımsızlığı dikkate alınmamış, idareye bağımlı bir hale getirilmiştir. Yargısal bağımsızlık idari ve mali açıdan olur.

Yargı erki devletin Anayasa'nın koruyucusudur. Bir ülkede adalet olmaz ise orada özgürlük yok demektir. Hukukun herkese lazım olabileceği ilkesi göz ardı edilmemelidir. Yüksek yargıdan seçilecek üye sayısı arttırılmalıdır.

Kurulun idari ve mali yönden bağımsızlığı mutlak yönden sağlanmalıdır. HSYK'nın seçilmiş üyelerinin taslakla ilgili olarak 2009 Ağustos'ta vermiş olduğu görüş öneri ve eleştiri Adalet Bakanlığı'na verilmiş olmasına rağmen taslakta dikkate alınmamıştır.

Açıklama sonrası gazetecilerin sorularını cevaplandıran Özbek şunları kaydetti;

Şimdi bu taslak uzun zamandan beri konuşulan bir taslak. Elbette yeni bir düzenleme yapılacak ve bizlerin kuruldaki konumlarının değişeceğine ilişkin söylemler vardı görüşmeler sırasında. Dünkü olay ise değişik bir müsteşar arkadaşımız tarafından gerçekleştirildi.

Önümüzdeki süreç zaman alan bir süreç. Kurulun yapması gereken asli görevlerinden olan atama ve yetki düzenlemeleri olacaktır ancak yapılan uygulamanın başka türlü yorumlanması da mümkün olamaz bizim açımızdan.

ANAYASA MAHKEMESİNİN İPTAL KARARI ALIP ALMAYACAĞI ŞU ANDAKİ KONUMUZ DEĞİL

Bu şimdi yaptığımız toplantı ile ilgili bir konu değil. Bizim toplantımızın esası taslak içerisindeki konum ve bununla ilgili değerlendirmeler. Bizim burada öyle bir değerlendirme yapmamız uygun olmaz.

Bizim gündeme alıp gözden geçirdiğimiz görüşmelerin yapılması yönündeydi. Ne içeriğine ne de görüşülmesine geçebildik. Başlangıcında Sayın Müsteşar toplantıyı terk etti.

Taslak bize hiçbir zaman yasal yoldan yani olması gereken yoldan ulaşmadı. Biz sadece internet sayfasından indirebildik. Hatta sekreter arkadaşımız bir basın kuruluşundan faks ile almışlardı ve hatta onun üzerinden çalışıyoruz.

Uzlaşabilmemiz için karşı tarafın sizi muhatap alması gerekir.

HERHANGİ BİR TASLAK, LİSTE YOKTU

Herhangi bir kararname herhangi bir liste yakıştırılan korsan bir taslak söz konusu değil. Sadece taslağın bir an önce bize ulaştırılmasına yönelik bir önergeydi.

Bizi en fazla üzen eleştirilerden biri bu. Sadece biz diyorlar ve statükolarını korumak istiyorlar. Ben ve arkadaşlarımın tümü ülkenin en ücra yerlerinden tozlu dosyalarla, kendimizi kanıtlayarak belli bir başarı ve aranılan çizgiyi muhafaza ederek, gaz lambalarının altında çalışarak geldik. Bizi bakanlar kurulu atamadı buraya. Atananlar ve seçilenler deniyor, savcı atanan kişi değildir. Hakim ve Savcı sınava girip mülakattan geçtikten sonra seçilerek buraya gelecektir.

MÜSTEŞAR İLE SORUNUMUZ YOKTU


Zaten üç ay sonra görevimiz bitiyor. Benim görevim yıl sonuna doğru sona erecek. Benden iki ay kadar önce arkadaşlarımın görevi sona erecek. Emekliliğime 3 yıl kaldı. Bu noktaya gelebildiğim bu noktada yer aldığım süreye kadar olan mesleki geçmişime karşı borçluyum. Bundan sonra da benden sonra gelecek genç arkadaşlarıma karşı borçluyum ve bundan da en önemlisi Türk Milleti'ne karşı borçluyum.

Biz atanmış değiliz. Biz bu noktaya gelinceye kadar bizi son derece nitelikli kişiler ve kurullar seçti.

Uzun süreden beri Bakanımız ile birlikte olmadık. Zaten çalışmaların çok hareketli ve yoğun olmasından dolayı gelme imkânı yok. Müsteşar beyle toplantılarda bulunuyoruz ve düne kadar herhangi bir sorunumuz yoktu.

YARGI SAVUNMADA


Yargı savunmada 11 Kasım günüydü bunu ifade etmiştim. O gün tüm kamuoyunu yakından ilgilendiren dinleme ve izleme olayları vardı. İstanbul Başsavcımızın ve Yargıtay ile Danıştay'ın telefonlarının dinlenmesi söz konusuydu. Bir başsavcının kendisi ile birlikte çalışan ve kendi yaptıkları işler itibari ile savcılar ile birlikte 10-11 yıl önceki olay sebebi ile dinleme kararı isteği böyle bir kararın istismar edilmesi yargının çok büyük tehlikelerle karşı karşıya olduğu izlenimi vermiştir. Bunun yanlış olmadığı bas bas bağırılan yeni taslağın bazı hükümlerince de ortaya çıkmıştır.

Zaman zaman yargı hedeftir, yargı savunmadadır derken demek ki kutupların tam keskin şekilde oluştuğu birbirleri ile görüşemeyeceği kadar ayrı duruma getirilmiş.

En önemli konu kuvvetler ayrılığı ilkesi zedelenecektir. Eğer böyle geçerse orta direğin yıkılması anlamına geliyor. Kuvvetlerden birinin ki yargı aleyhine işliyorsa devletin çatısının çökmesi anlamına geliyor