İhracattaki Gelişmeler Ve Çin Faktörü

Akdeniz İhracatçı Birlikleri (AKİB) Koordinatör Başkanı Mahmut Arslan, Çin'in Türkiye açısından bir tehdit değil aksine önemli bir fırsat olduğunu savunarak, "Çin'den korkmamamız lazım

Akdeniz İhracatçı Birlikleri (AKİB) Koordinatör Başkanı Mahmut Arslan, Çin'in Türkiye açısından bir tehdit değil aksine önemli bir fırsat olduğunu savunarak, "Çin'den korkmamamız lazım. Ben Çin'i gelecekte Türkiye'nin en büyük ortağı olarak görüyorum" dedi.
Mersin Esnaf ve Sanatkarları Odaları Birliği'nde (MESOB) düzenlenen toplantıda konuşan Mahmut Arslan, 2008 yılında yaşanan ve hala etkilerinin hissedildiği küresel krizle birlikte ihracatın öneminin bir kez daha ortaya çıktığını, bu durumun doğal bir sonucu olarak da ihracatın adeta bir devlet politikası haline getirildiğini anlattı. Türkiye'de yıllar önce bir ihracatçının, siyasi parti ya da herhangi bir siyasetçiyle görüşmek istediğinde 'hayali ihracatçı' korkusunun öne çıktığını ve bu nedenle de
ihracatçıların toplantı salonlarına dahi alınmadığı bir dönemi geride bıraktıklarını hatırlatan Arslan, bugünkü tablonun ise oldukça farklı olduğunu, ihracatın önemininse Türkiye'de yeni yeni anlaşılmaya başladığını dile getirdi.
Türkiye genelinde 2008 yılında 48 bin 143 ihracatçı varken, yaşanan krize rağmen söz konusu rakamın artarak 48 bin 551'e yükseldiğine dikkat çeken Arslan, bunun yanında ihracatın 98 milyar dolardan 102 milyar dolara çıkartıldığını, bunda da altın ve mücevherat ihracatındaki artışın etkili olduğunu kaydetti. Arslan, "Konuya bir de ters açıdan bakacak olursak toplam ihracatımızın yüzde 40'ını sadece 108 firmanın yaptığını görüyoruz. Bunun yanında 24 bin 790 firma 100 bin ile 1 milyon dolar arasında ihracat
yaparken, geri kalan 23 bin 653 firma da 100 bin doların altında ihracat yapmış. Bu tablo çok önemli. Çünkü benim ümidim bu firmalarda. Demek ki 2-3 kişiyle çalışan KOBİ'ler, yalnız başlarına belgelerini tamamlayıp, 100 bin dolar civarında ihracat yapıyor. Bizim hedef kitlemizin bunlar olması lazım. Gelişmiş ülkelerde KOBİ yatırımlarına çok büyük önem veriliyor" diye konuştu.

"AB'Yİ GÖZÜMÜZDE ÇOK FAZLA BÜYÜTMEMEMİZ LAZIM"
Dünya ölçeğinde yaşanan ve Türkiye'yi de etkileyen krizin finansal bir kriz olduğunu hatırlatan Arslan, krizle birlikte dünyada adeta bir 'kıyamet' koptuğunu ancak tüm bu yaşananların ardından dünyanın yeniden şekillenmeye başladığına dikkat çekti. Arslan, "Kapitalist dünya kendini düzetmek için kapitalizm ruhuna ters gelen şeyler yapıyor. Devlet yardımlarını hayata geçirmeye çalışıyor, teşvik etmeye çalışıyor. Dünya artık tamamen değişti. Avrupa Birliği'nde (AB) sorun çıkmaya başladı. Zaten bizim AB'yi
gözümüzde çok fazla büyütmememiz lazım, çünkü şuanda Türkiye'deki potansiyel AB'nin mevcut yapısından daha iyi durumda. Bizim yapacağımız tek şey yasalarımızı düzenlemek. Yani demokrasiyi her haliyle daha olgun bir hale getirmeliyiz" dedi.
Türkiye'nin ihracattaki altyapısının bugün çok iyi bir durumda olduğunu vurgulayan Arslan, mevcut yapının da Avrupa ve Amerika başta olmak üzere birçok ülkeden ileri seviyede olduğunu belirterek, ihracatçıların kendisini çok iyi yetiştirirken, yanında çalışan personelini de iyi hazırladığını, buna bağlı olarak da Türkiye'nin gerek ihracatta, gerekse de sanayide çok daha iyi bir noktaya geleceğine inandığını söyledi. AKİB bünyesinde gerçekleştirilen ihracat rakamları hakkında da bilgi veren Arslan, 2008
yılında 5 milyar 343 milyon dolar olan toplam ihracatın yaşanan küresel krize rağmen bir sonraki 2009 yılında 5 milyar 307 milyon dolara gerilediği bilgisini verdi.

"ÇİN BİZİM İÇİN BİR TEHDİT DEĞİL, AKSİNE ÖNEMLİ BİR FIRSATTIR"
Komşu ve çevre ülkelerle olan ilişkilerin ve söz konusu ülkelerin dünyayla entegre olmaması nedeniyle ihracatı doğrudan etkilediğini anlatan Arslan, belirtilen dönemde başta Suriye ve Irak olmak üzere Körfez ülkelerine yapılan ihracatta çok ciddi artışlar yaşandığını ifade ederek, "Artık ihracat demek, üretim anlamına geliyor" dedi. Yaşanan kriz ortamında Mersin'deki ihracatta çok fazla bir değişim yaşanmadığına işaret eden Arslan, krizde tüm dünya ülkelerinde yüzde 18 ile 35 arasında düşüşler
yaşanırken, kentteki ihracat rakamlarında düşüş yaşanmadığını söyledi. Arslan, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Çünkü Mersin'in ihracat yaptığı ülkeler global ekonomiyle entegre olmamış ülkelerdi. Dolayısıyla bu global problemden hiçbiri nasibini almadığından, Mersin'de bu durumdan etkilenmedi. Böyle olunca da biz bu ülkelere rahatça ihracat yaptık."
Özellikle son yıllarda Çin konusunun çok fazla gündeme geldiğini hatırlatan Arslan, dile getirildiği gibi Çin'in bir tehdit değil, aksine oldukça önemli bir fırsat olduğunu söyledi. Çin'in 2009 yılındaki ihracatının 1.2 trilyon dolar olmasına karşın ithalatının da 1 trilyon doların üzerinde olduğunu dile getiren Arslan, Çin'in sadece bir eyaletinin yapmış olduğu ithalatın Türkiye'nin toplam ihracatının 2 katı, bir başka ifadeyle de 200 milyar doların üzerinde olduğunu ifade etti. Arslan, "Demek ki bizim
korkmamız lazım. Bu ülkelere girebilirsek onlara mal satabiliriz. Örneğin şuanda ben Çin'e mal satıyor ve gelecekte Türkiye'nin en büyük ortağının Çin olacağını görüyorum. Bugünlerde ortada BRIC diye bir tabir var. BRIC'i; Brezilya, Rusya, Hindistan ve Çin oluşturmakta. Bu ülkeler, Türkiye için çok büyük bir avantaj. Çünkü Brezilya hariç diğer ülkeler bize sadece 4 saatlik uçuş mesafesinde" diye konuştu.
(SNK-CC-E)