Erzurum'da Nevruz Paneli

Erzurum'da düzenlenen "Nevruz Panelinde" konuşan Yrd

Erzurum'da Nevruz Paneli
Erzurum'da düzenlenen "Nevruz Panelinde" konuşan Yrd. Doç. Dr. Hüseyin Baydemir, baharın müjdecisi olan Nevruz'un bir çok ülkede coşkuyla kutlandığını, Türkiye'de de Nevruz geleneğinin devam ettiğini ancak bir kesimin propaganda aracı olarak algılanmaması gerektiğini söyledi.
Atatürk Üniversitesi Kültür Merkezi Mavi Salonunda düzenlenen "Nevruz Paneline" Yrd. Doç. Dr. Hüseyin Baydemir, başkanlık ederken Yrd. Doç. Dr. Ahmet Gökçimen, Mayramgül Diykenbogeva ve Albina Kıran da panelist olarak katıldı.
Panelde konuşan Yrd. Doç. Dr. Hüseyin Baydemir, baharın müjdecisi olan Nevruz'un bir çok ülkede coşkuyla kutlandığını, Türkiye'de de Nevruz geleneğinin devam ettiğini belirterek bu bayramın sadece bir kesimin propaganda aracı olarak algılanmaması gerektiğini söyledi.
Türk dünyasının her bölgesinde "Nevruz" Türklerin milli bayramı, "Ergenokon'dan Çıkış", "Bahar Bayramı", "Yeni Yıl Bayramı" adları altında binlerce yıldan beri kutlandığını ifade eden Baydemir, "Nevruz Bayramı birkaç bin yıldan beri Türk kavimleri arasında kutlandığı bilinmektedir. Bu bayramın MÖ VIII. yüzyılda Hunlar tarafından kutlandığı ve daha sonraki yüzyıllarda bütün Türk kavimleri tarafından en büyük bayram olarak değerlendirildiği anlaşılmaktadır. Kaşgarlı Mahmut 'Dîvanü Lûgat-it Türk' adlı eserinde 'Müslüman olmadan önceki Türkler, yılı dört eşit bölüme ayırırlar, her üç aya bir ad verirler. Yılın geçişini şu tarzda bildirirler. Nevruzdan sonraki ilk aya oğlak ayı derler ve o gün bayram yaparlar' diye yazmış. Bu bilgi, Nevruzun, İslam öncesi Türk topluluklarının önemli aylarından biri, yeni yılın ilk ayı olduğunu ve bunun için bayram yapıldığını bildirmesi açısından önemlidir. Demek ki, Nevruz, bir Türk bayramıdır ve her 21 Martta, yeni yılın gelmesi münasebetiyle kutlanmaktadır." dedi.
Özellikle son yıllarda Nevruz'un bazı kesimler tarafından bölücülüğe alet edildiğine vurgu yapan Yrd. Doç. Dr. Hüseyin Baydemir, "Bu bayramı kimsenin propaganda aracı yapmaya hakkı yok. Bu Türk çatısı altında yaşayan herkesin bayramıdır" diye konuştu.
Daha sonra panelde Sovyetler Birliği'nin dağılmasından sonra, bağımsızlıklarına kavuşan Azerbaycan, Kazakistan, Kırgızistan, Özbekistan ve Türkmenistan cumhuriyetlerinde, Nevruz'un, milli bayram ilan edildiği belirtilerek resmi tatil günü kapsamına alındığı kaydedildi.
Panele Kırgızistan'dan katılan Mayramgül Diykenbogeva, Kırgızistan'da Nevruz'u, Kazakistan'dan katılan Albina Kıran'da, Kazakistan'da Nevruz'un nasıl kutlandığını anlattılar.
NEVRUZ TARİHÇESİ:
"Nevruz Bayramı, bütün Türk halkları arasında en az üç bin yıldan beri, birlik, kardeşlik, dostluk, özgürlük ve yeni yıl bayramı olarak kutlanıyor. Türkiye ve Azerbaycan'da Nevruz, Türkmenistan'da Navruz, Doğu Türkistan'da Noruz, Özbekistan'da Növroz, Kırgızistan'da Noruz, Kazakistan'da Novrız, Tataristan'da Navruz, Çuvaşistan'da Naras adıyla 21 Mart günü, bayram yapılıyor. Bu bayram, el içinde dostluk, kardeşlik ve barışı kuvvetlendirmeye vesile oluyor. Küsler barışıyor, kavgalılar anlaşıyor, aileler birbirlerini ziyaret ediyor, Nevruz sofraları açılıyor, fakir fukaraya yemek dağıtılıyor. Nevruz bir kültür kompleksidir, onunla ortaya çıkan pratikler kültürel unsurları işaret etmektedir. Nevruz'un baharın müjdecisi yada yeni hayatın başlangıcı sayılması başlı başına bir olgudur. Özgürlüğün, bağımsızlığın sembolü olması, dostluğun, kardeşliğin, birliğin sembolü olması, onun kültür kompleksi olduğunun işaretleridir. Bu bakımdan Nevruz'u bir kültürel miras, bir kültürel değer olarak algılamak gerekir. Kültürel değerlerin, milletin yaşamında ne önemli roller üstlendiği açıktır. Türk halklarının yaşadığı kültür alanlarında Nevruz günü ile ilgili yapılan merasimler bu açıdan üzerinde önemle durulması gereken hususlardır. Çünkü bunlar, bizi tarihin derinliklerine çeker, denetler, birlik ve dayanışma gücümüzü arttırır. Kimlik belirlenmesi esnasında önemli rol oynar. Fiziki mekan bakımından topluluklar birbirlerinden ayrı kalsalar da, ortak kültürel değerlerde birleşme ve bunları sürdürme, kimlik kaybına veya silinmesine engel olur. Töreler, örf ve adetler, gelenekler, sadece folklorik malzemeler şeklinde düşünüldüğü zaman bir anlam taşamaz. Önemli olan onları yorumlamak ve anlamlandırmaktır. Çünkü, binlerce yıl, bunların sürekliliğini korumaları, toplumda ifa ettikleri sembolik rollerinden kaynaklanır. Nevruz törenlerinde üstünden atlanan, yanından geçilen ateş de bunlardan biridir. Türklerde ateş, bir arındırma, temizleme kültürünün ifadesidir. Oğuz Kaan Destanı'nda, Türk hükümdarını ziyarete gelen yabancıların ateşten geçirildikleri yazılıdır. Yani temizlenmeden, arınmadan, hakanla görüşmesi mümkün değildir. O günlerden bugünlere gelen bu gelenek, Nevruz törenlerinde önemli bir olgu olarak karşımıza çıkmaktadır. Türk topluluklarında her şeyin ateşle arındırılabileceği inancı bugün de yaşamaktadır."