Su Kaynaklarının Yönetiminde Çok Başlılık
Bursa Büyükşehir Belediyesi'nin ev sahipliğinde gerçekleştirilen 2
Bursa Büyükşehir Belediyesi'nin ev sahipliğinde gerçekleştirilen 2. Bursa Su Sempozyumu, "Bursa Su Kaynakları ve İklim Değişikliğine Etkileri" konulu ilk oturumla başladı. Başkanlığını Büyükşehir Belediyesi eski Başkanı Erdem Saker'in yaptığı oturumda, doğal kaynakların yönetiminde çok sayıda otorite bulunmasına dikkat çekildi ve en azından havza bazında bir su yönetimi oluşturulması gerektiği görüşü benimsendi.
Su Vakfı Başkanı Prof. Dr. Zekai Şen ve Bursa İl Özel İdare Genel Sekreteri Kemal Demirel'in de konuşmacı olarak katıldığı ilk oturumda bir sunum yapan BUSKİ Genel Müdürü Çetinavcı, Bursa'nın su potansiyeli hakkında bilgiler verdi. Nilüfer ve Doğancı barajlarının dolu olduğunu ifade eden Çetinavcı, Bursa'nın uzun yıllar su sıkıntısı yaşamayacağını savundu. Son birkaç yıldır BUSKİ olarak yer altı suyu kullanmadıklarını da dile getiren Çetinavcı, "Hatlarda yaptığımız bakım ve yenilemeler sayesinde su kaybını yüzde 23 civarına kadar düşürdük. Bu Bursa için önemli bir rakamdır. Son yıllarda hava koşullarının da iyi gitmesi sonucu rezervlerimiz oldukça iyi durumdadır. Bursa için yakın tarihte su sorunu yoktur" dedi. Çetinavcı, son yasal değişikliğin ardından 160 kadar köyün su ve kanalizasyon hizmetlerinin BUSKİ sorumluluğuna geçtiğini de sözlerine ekledi.
Konuşmasını, Uludağ'ın su kaynaklarını yönetme sorunlarına ayıran İl Özel İdare Genel Sekreteri Kemal Demirel ise, bu konuda çok başlılık olduğunu söyledi. Demirel, Büyükşehir Belediyesi Kanunu, BUSKİ kanunu, DSİ kanunu, Çevre Kanunu, Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanunu, Milli Parklar Kanunu gibi; doğal su kaynaklarının korunması ve kullanılmasıyla ilgili, yasa ve yönetmelik düzeyinde 10'a yakın yasal düzenleme olduğunu hatırlattı. Demirel, "Kurumsal ve kurumlar arası sorunlar da eklenince oldukça karmaşık bir durum oluşuyor. İlgili kurumlar genelde, bir şey yapacakken, o işle ilgili diğer kurumlara bir şey danışma ihtiyacı hissetmiyor" dedi.
Demirel ayrıca, Uludağ'ın su kaynaklarını yönetmek üzere yasal bir düzenleme yapılması gerektiğini savundu.
Su Vakfı Başkanı Prof. Dr. Zekai Şen ise, 2050 yılına kadarki yağış ve akış öngörülerini sıraladı. Hem Bursa hem de Uludağ için ayrı ayrı değerlendirme yapan Prof. Şen, yağışın çok olduğu dönemlerde ve su kullanımının minumuma düştüğü kış aylarında fazla suyu depolayacak mekanizmalar geliştirilmesi gerektiğine dikkat çekti.
Oturum Başkanı Erdem Saker ve BUSKİ Genel Müdürü Çetinavcı'nın da bu teklife katılmasıyla, "Doğal kaynakları yönetmek üzere havza bazında yasal düzenlemeler yapılmalı" görüşü benimsendi.
Bursa Kent Konseyi Başkanı Mehmet Semih Pala'nın başkanlığındaki günün ikinci oturumunda ise 'İklim değişikliği ve çevre' konusu ele alındı. Birleşmiş Milletler Yerel Gündem 21 modeli ve su' konulu bir sunum yapan Bursa Büyükşehir Belediyesi eski başkanlarından Erdem Saker, gönüllülük esasına dayanan Yerel Gündem 21 modeli sayesinde insanların gereksiz su harcamaları konusunda daha kolay bilgilendirileceğini belirtti. Saker, su kayıplarının en aza indirilmesi ve su kullanımı konusunda toplumsal bilinç oluşturulması konusunda gönüllü kuruluşların önemli bir unsur olduğuna değindi.
Yer altı sularının verimli kullanılması için ilgili mevzuatlarda farklı değişiklikler yapılması gerektiğini ifade eden İller Bankası Yer Altı Etütleri Dairesi Başkanı Kemal Akpınar da, yer altı suları ile ilgili sorunların tek taraflı değil bütün kurumların ortaklaşa hareket etmesiyle çözüme kavuşacağını kaydetti. Yer altı suları ile ilgili olarak yetkilendirilmiş kurumlarda bürokrasi sorununun ortadan kaldırılması gerektiğine işaret eden Akpınar, konuyla ilgili farklı modeller uygulanması gerektiğini kaydetti.
'Su Vakfı iklim değişikliği modeli öngörüleri' başlıklı bir sunum yapan Su Vakfı Başkanı Prof.Dr. Zekai Şen ise, Türkiye'de bilim adamlarının su kaynaklarıyla ilgili çok önemli araştırmalar yaptığını ancak her nedense bu tür araştırmaların genelde yurt dışındaki bilim adamlarına yaptırıldığını vurguladı. Var olan sorunları en iyi Türkiye'deki bilim adamlarının bileceğine dikkat çeken Şen, "Ülkemizdeki su kaynaklarının sorunlarını en iyi bu ülkede yaşayan bilim insanı bilir. Bu sorunları çözüme kavuşturacak bu bilim adamlarımızı maalesef görmezden geliyoruz. İçimizdeki hazineyi görmezden gelip hazineyi dışarıda aramaya devam ediyoruz" diyerek tepkisini dile getirdi.
Sempozyumun ilk günü 'Yerel Yönetimler ve Su Sorunları' konulu panelle sona erdi.
Su Vakfı Başkanı Prof. Dr. Zekai Şen ve Bursa İl Özel İdare Genel Sekreteri Kemal Demirel'in de konuşmacı olarak katıldığı ilk oturumda bir sunum yapan BUSKİ Genel Müdürü Çetinavcı, Bursa'nın su potansiyeli hakkında bilgiler verdi. Nilüfer ve Doğancı barajlarının dolu olduğunu ifade eden Çetinavcı, Bursa'nın uzun yıllar su sıkıntısı yaşamayacağını savundu. Son birkaç yıldır BUSKİ olarak yer altı suyu kullanmadıklarını da dile getiren Çetinavcı, "Hatlarda yaptığımız bakım ve yenilemeler sayesinde su kaybını yüzde 23 civarına kadar düşürdük. Bu Bursa için önemli bir rakamdır. Son yıllarda hava koşullarının da iyi gitmesi sonucu rezervlerimiz oldukça iyi durumdadır. Bursa için yakın tarihte su sorunu yoktur" dedi. Çetinavcı, son yasal değişikliğin ardından 160 kadar köyün su ve kanalizasyon hizmetlerinin BUSKİ sorumluluğuna geçtiğini de sözlerine ekledi.
Konuşmasını, Uludağ'ın su kaynaklarını yönetme sorunlarına ayıran İl Özel İdare Genel Sekreteri Kemal Demirel ise, bu konuda çok başlılık olduğunu söyledi. Demirel, Büyükşehir Belediyesi Kanunu, BUSKİ kanunu, DSİ kanunu, Çevre Kanunu, Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanunu, Milli Parklar Kanunu gibi; doğal su kaynaklarının korunması ve kullanılmasıyla ilgili, yasa ve yönetmelik düzeyinde 10'a yakın yasal düzenleme olduğunu hatırlattı. Demirel, "Kurumsal ve kurumlar arası sorunlar da eklenince oldukça karmaşık bir durum oluşuyor. İlgili kurumlar genelde, bir şey yapacakken, o işle ilgili diğer kurumlara bir şey danışma ihtiyacı hissetmiyor" dedi.
Demirel ayrıca, Uludağ'ın su kaynaklarını yönetmek üzere yasal bir düzenleme yapılması gerektiğini savundu.
Su Vakfı Başkanı Prof. Dr. Zekai Şen ise, 2050 yılına kadarki yağış ve akış öngörülerini sıraladı. Hem Bursa hem de Uludağ için ayrı ayrı değerlendirme yapan Prof. Şen, yağışın çok olduğu dönemlerde ve su kullanımının minumuma düştüğü kış aylarında fazla suyu depolayacak mekanizmalar geliştirilmesi gerektiğine dikkat çekti.
Oturum Başkanı Erdem Saker ve BUSKİ Genel Müdürü Çetinavcı'nın da bu teklife katılmasıyla, "Doğal kaynakları yönetmek üzere havza bazında yasal düzenlemeler yapılmalı" görüşü benimsendi.
Bursa Kent Konseyi Başkanı Mehmet Semih Pala'nın başkanlığındaki günün ikinci oturumunda ise 'İklim değişikliği ve çevre' konusu ele alındı. Birleşmiş Milletler Yerel Gündem 21 modeli ve su' konulu bir sunum yapan Bursa Büyükşehir Belediyesi eski başkanlarından Erdem Saker, gönüllülük esasına dayanan Yerel Gündem 21 modeli sayesinde insanların gereksiz su harcamaları konusunda daha kolay bilgilendirileceğini belirtti. Saker, su kayıplarının en aza indirilmesi ve su kullanımı konusunda toplumsal bilinç oluşturulması konusunda gönüllü kuruluşların önemli bir unsur olduğuna değindi.
Yer altı sularının verimli kullanılması için ilgili mevzuatlarda farklı değişiklikler yapılması gerektiğini ifade eden İller Bankası Yer Altı Etütleri Dairesi Başkanı Kemal Akpınar da, yer altı suları ile ilgili sorunların tek taraflı değil bütün kurumların ortaklaşa hareket etmesiyle çözüme kavuşacağını kaydetti. Yer altı suları ile ilgili olarak yetkilendirilmiş kurumlarda bürokrasi sorununun ortadan kaldırılması gerektiğine işaret eden Akpınar, konuyla ilgili farklı modeller uygulanması gerektiğini kaydetti.
'Su Vakfı iklim değişikliği modeli öngörüleri' başlıklı bir sunum yapan Su Vakfı Başkanı Prof.Dr. Zekai Şen ise, Türkiye'de bilim adamlarının su kaynaklarıyla ilgili çok önemli araştırmalar yaptığını ancak her nedense bu tür araştırmaların genelde yurt dışındaki bilim adamlarına yaptırıldığını vurguladı. Var olan sorunları en iyi Türkiye'deki bilim adamlarının bileceğine dikkat çeken Şen, "Ülkemizdeki su kaynaklarının sorunlarını en iyi bu ülkede yaşayan bilim insanı bilir. Bu sorunları çözüme kavuşturacak bu bilim adamlarımızı maalesef görmezden geliyoruz. İçimizdeki hazineyi görmezden gelip hazineyi dışarıda aramaya devam ediyoruz" diyerek tepkisini dile getirdi.
Sempozyumun ilk günü 'Yerel Yönetimler ve Su Sorunları' konulu panelle sona erdi.