Merkel Saçmalıyor...
Almanya Başbakanı Merkel Deutschlandfunk radyosunda yapılan son röportajda (21 Mart) Yunanistan'a AB'nin mi yardım edeceği yoksa IMF'ye mi başvurulması gerektiği konusunda karar vermediğini belirtti. “Çok açık konuşuyorum, her ikisi de olabilir” dedi.
Almanya’da son günlerde Yunanistan’a yardım konusunda ciddi bir kamuoyu tepkisi hakim durumda. Avrupa komisyonu başkanı Barosso iki gün önce yaptığı açıklamada “IMF’den Yunanistan’a bir yardım yapılıp yapılmayacağı konusunda spekülasyonda bulunmak istemiyorum. Önemli olan nokta AB içinde bir yardım paketi oluşturulmasıdır ve AB liderlerini şu an uyarıyorum ki bu acilen yapılmalıdır."
Bu arada Merkel’in tamamıyla farklı bir telden çaldığını görüyoruz. Bu hafta (25-26 Mart) AB zirvesi yapılacak ve bildiğiniz üzere piyasalar Yunanistan konusunda AB zirvesine kilitlenmiş durumdalar. Fakat Merkel ne diyor?“Avrupa Birliği zirvesinin gündeminde Yunanistan yok. Bu konuda piyasalara yanlış sinyaller verilmemeli. Şu anda Yunanistan’ın paraya ihtiyacı yok ve Yunan Başbakanı da bunu teyit etti.”
Merkel Almanya’da ortaya çıkan kamuoyu tepkisinden oldukça endişe ediyor. Daha önce IMF konusunda “asla” derken, şu an AB de yardım edebilir IMF de yardım edebilir diyor. Üstelik AB zirvesinde bu konunun gündemde olmadığını söylüyor. Kanımca bu çok vahim bir gelişmedir. Birçok kriz geçiren ülkenin deneyimlerini inceledim. Bu rkizlerin nerdeyse hemen hespinde, birçok ülkenin ekonomi yönetiminin krizlerin sinyalleri gelmeye başladığında gösterdiği “ortada bir sorun yok ki” davranış biçimini şu an Merkel gösteriyor. Dolayısıyla, eğer Yunanistan’a yardım etmesi beklenen en büyük ülkenin başbakanı bunu söylüyorsa, piyasalar bu haftaya başlarken çok stresli olacaktır ve piyasalar ümitlerini kestiği anda, sert satışlar gelebilir. Şu an herkesin gözü kulağı AB zirvesinde olacaktır.
Bu Yunanistanı Almanya ve Fransa sürekli oyalayacak. Bu arada piyasalar bozulduğu anda, hani biz "IMF ile anlaşmaya yakınız" açıklamaları yapıyorduk ya... Bunlar da benzer bir taktik güdecekler ve "Ne olacak canım... Yunanistan'ı kendi başına bırakacak değiliz ya..." diyeceklerdir. Ama Nisan ve Mayıs aylarında Yunanistan'ın 20 milyar euro borcu ödeme zamanı gelip de, herkese Pamuk eller cebe denildiğinde, biri tuvalete gidip hesabı ödemeyecek, diğerinin telefonu çalacak hesabı ödemeyecek, bir diğeri de kaçacaktır. Ardından heryer tarumar olunca devreye IMF girecek ve sorunu çözdüğünde de çok geç kalmış olacaktır.
Bugün dış piyasalarda önemli bir veri açıklanmayacak. Bu yüzden herkes yine Yunanistan'a odaklanabilir. Piyasalar güne bir miktar tedirgin başlayabilirler. Şu an dünyada dolar talebi yeniden artıyor ve Euro/dolar paritesi 1.35 seviyelerine tekrar gerilemiş durumda. Eğer bu hafta içinde de bu Yunanistan konusuna bir açıklık gelmezse, ekonomik veriler ne kadar iyi açıklansa da piyasalar tatsız olabilir. Fakat buradan şimdi bir kehanette bulunayım. Hislerim bana şöyle söylüyor,
Kimsenin farketmediği bir sorun daha var. Yunanistan, AB üyesidir.
- Hocam dalga mı geçiyorsun, herhalde biliyoruz. Ne olmuş yani, yeni bir şey mi söylüyorsun?
- Yunanistan şimdi bu bütçe açığını nasıl kapatacak?
- Tabi ki vergileri artırarak ve kamu harcamalarını kısarak kapatacak. Zaten memur maaşlarını indirdiler, vergileri de artırdılar ama hala yeterli görülmüyor.
- Bu durumda ne olur? Yani vergi artışı ekonomiyi nasıl etkiler?
- Ekonomi daralır insanlar daha az para kazanır. Artan vergiler nedeniyle herkesin üzerine ciddi yük biner. Daha az harcama olur.
- Peki böyle bir durumda sen Yunanlı olsaydın ne yapardın?
- Bilmem... Oturup kara kara düşünürdüm herhalde.
- Sen ne iş yapıyorsun?
- Restoranım var...
- Yani restoranın var ve herkesin vergi oranları artmış, kimse fazla harcama yapamıyor ve işlerin bozulur öyle değil mi?
- Evet herhalde öyle olurdu...
- Bu durumda sen oturup kara kara düşünürdün öyle mi?
- Hocam sen de yaa... ne söyleyeceksen söyle de adamı deli etme...
- Oğlum sen AB üyesi değil misin? Niye gidip, vergileri düşük olan ve halkının harcama yapabildiği bir ülkede restoran açmıyorsun ki?
- Hocam şimdi çaktım dalgayı... Desene Yunanlılar artan vergiler ve bozulan işler sonrasında çil yavrusu gibi diğer AB ülkelerine dağılacaklar... vaaayyy o zaman ülke bomboş kalır, Yunan devleti de beş kuruş vergi toplayamaz... O zaman bu adamlar default olurlar... Yunan tahvilleri beş para etmez... Hocam bu tahviller yunan bankalarının ellerinde değil mi?
- Evet onların ellerinde...
- O zaman Yunanistan, ikinci bir Arjantin olur... vatandaşın yatırdığı paraları bu bankalar Yunan tahvillerine yatırmıyorlar mı? Eğer devlet bunun karşılığını ödemezse kimse bankadan parasını çekemez ki...
- Yani... Yunanistan geri dönüşü olmayan bir yola girmiş durumdadır. Eğer acilen bu ülkeye yardım yapılmazsa ve bu iş Nisan mayıs aylarına bırakılır da, borç ödeme zamanı gelsin o zaman bakarız denilirse, iş işten geçmiş olacaktır. Yunanistan'ı felaket bir ekonomik küçülme ve fakirlik bekliyor. Ama yunanistan çökerse, bunu en az üç dört ülke daha izler ve en başta da ingiltere var...
- Hocam iyi ki Yunanlı değilim ama bizi de etkilemez mi?
- Tabi ki etkiler... Önümüzdeki 3-5 ay zor geçecek. Eğer çok kısa vade heyecan yaşamak istiyorsan borsada al sat yap ama, bence fazla paranı sokma. Bekle... Hisseler yine çok uygun fiyatlara düşecek... Yunanistan default olduktan sonra girersin...
- Hocam iyi hoş söylüyorsun da, geçen hafta hisselerde alım öneren sen değil miydin?
- Evet bendim... Orta ve uzun vade bakış açısı farklıdır, kısa vade fırsatları değerlendirmek üzere risk almak farklıdır. Kısa vadeli bir yükseliş rallisi vardı ve yararlanmak isteyen yararlansın diyerek, "şu zarara katlanabilecekseniz" ya da "şu kadar kar için" girin dedim. Kâr seviyesi belli , zarar seviyesi belli, giren girdi, o riski almak istemeyen girmedi. Üstelik bu öneri para da kazandırdı. Endeks gün içinde ulaştığı seviyeden itibaren 700-800 puan aşağı gelirse satmak üzere alım yapın dedim ve 54.315 görüldükten sonra 53.500'e gelindiğinde satış yapmak gerekiyordu. Fakat yine de şunu söyleyeyim; göreceksin Merkel denen aklı evvel kalkar yeni bir açıklama yapar ve bir bakarsın borsa yeniden yönünü 55 bine çevirmiş. Ama her zaman söylüyorum, borsada kısa vade hareketler zarar verir. Önemli olan nokta, borsa senin istediğin hareketleri yaptıktan sonra alım yapmaktır. Eğer borsa bir hareket yapıp sana aldırıyorsa seni sürekli kandırır. Aslında kandıran borsa da değildir. Senin kendi beynindir.
- Hocam hiçbişe anlamadım...
- Neyse boşver... Sen şöyle birkaç ay bekle, iyi yerlerden ucuza hisse toplarsın... borsada fırsatlar hiç bitmez... Ben gidip şu diğer piyasalara bakayım oralarda neler oluyor...
- Ya hocam bi dakka... şu dolar ne olur?
- Gitmem lazım ama kısaca söyleyeyim, önümüzdeki birkaç ay boyunca yön yukarı olur. Varsa satma, almayı düşünüyorsan ve vaden en az 4 ay ise, 1.50-1.55 aralığı alım için uygun.
- Hocam bir de altını söyle...
- Eğer 2-3 yıl hiç dokunmayacağın paran varsa bunun en az yüzde 25 -30'u altında dursun. Ama yarın bir bakarsın Çin parasını dalgalanmaya bırakmış, ya da elindeki rezevlerle Avrupalı devletlerin veya Amerika'nın tahvillerini almaya karar vermiş işte o zaman Altın para etmez ve düşer.. Ama böyle radikal şeyler olursa ben sana yine haber veririm. yatırımda her zaman kar da vardır, zarar da vardır. ben fikrimi söylerim kararı sen verirsin ve sorumluluk senindir.
- Tamam hocam biliyoruz artık bunu söylemene gerek yok..
- Kaçıyorum... hadi görüşürüz...
- Güle.. güle..
Bu arada Merkel’in tamamıyla farklı bir telden çaldığını görüyoruz. Bu hafta (25-26 Mart) AB zirvesi yapılacak ve bildiğiniz üzere piyasalar Yunanistan konusunda AB zirvesine kilitlenmiş durumdalar. Fakat Merkel ne diyor?“Avrupa Birliği zirvesinin gündeminde Yunanistan yok. Bu konuda piyasalara yanlış sinyaller verilmemeli. Şu anda Yunanistan’ın paraya ihtiyacı yok ve Yunan Başbakanı da bunu teyit etti.”
Merkel Almanya’da ortaya çıkan kamuoyu tepkisinden oldukça endişe ediyor. Daha önce IMF konusunda “asla” derken, şu an AB de yardım edebilir IMF de yardım edebilir diyor. Üstelik AB zirvesinde bu konunun gündemde olmadığını söylüyor. Kanımca bu çok vahim bir gelişmedir. Birçok kriz geçiren ülkenin deneyimlerini inceledim. Bu rkizlerin nerdeyse hemen hespinde, birçok ülkenin ekonomi yönetiminin krizlerin sinyalleri gelmeye başladığında gösterdiği “ortada bir sorun yok ki” davranış biçimini şu an Merkel gösteriyor. Dolayısıyla, eğer Yunanistan’a yardım etmesi beklenen en büyük ülkenin başbakanı bunu söylüyorsa, piyasalar bu haftaya başlarken çok stresli olacaktır ve piyasalar ümitlerini kestiği anda, sert satışlar gelebilir. Şu an herkesin gözü kulağı AB zirvesinde olacaktır.
Bu Yunanistanı Almanya ve Fransa sürekli oyalayacak. Bu arada piyasalar bozulduğu anda, hani biz "IMF ile anlaşmaya yakınız" açıklamaları yapıyorduk ya... Bunlar da benzer bir taktik güdecekler ve "Ne olacak canım... Yunanistan'ı kendi başına bırakacak değiliz ya..." diyeceklerdir. Ama Nisan ve Mayıs aylarında Yunanistan'ın 20 milyar euro borcu ödeme zamanı gelip de, herkese Pamuk eller cebe denildiğinde, biri tuvalete gidip hesabı ödemeyecek, diğerinin telefonu çalacak hesabı ödemeyecek, bir diğeri de kaçacaktır. Ardından heryer tarumar olunca devreye IMF girecek ve sorunu çözdüğünde de çok geç kalmış olacaktır.
Bugün dış piyasalarda önemli bir veri açıklanmayacak. Bu yüzden herkes yine Yunanistan'a odaklanabilir. Piyasalar güne bir miktar tedirgin başlayabilirler. Şu an dünyada dolar talebi yeniden artıyor ve Euro/dolar paritesi 1.35 seviyelerine tekrar gerilemiş durumda. Eğer bu hafta içinde de bu Yunanistan konusuna bir açıklık gelmezse, ekonomik veriler ne kadar iyi açıklansa da piyasalar tatsız olabilir. Fakat buradan şimdi bir kehanette bulunayım. Hislerim bana şöyle söylüyor,
Kimsenin farketmediği bir sorun daha var. Yunanistan, AB üyesidir.
- Hocam dalga mı geçiyorsun, herhalde biliyoruz. Ne olmuş yani, yeni bir şey mi söylüyorsun?
- Yunanistan şimdi bu bütçe açığını nasıl kapatacak?
- Tabi ki vergileri artırarak ve kamu harcamalarını kısarak kapatacak. Zaten memur maaşlarını indirdiler, vergileri de artırdılar ama hala yeterli görülmüyor.
- Bu durumda ne olur? Yani vergi artışı ekonomiyi nasıl etkiler?
- Ekonomi daralır insanlar daha az para kazanır. Artan vergiler nedeniyle herkesin üzerine ciddi yük biner. Daha az harcama olur.
- Peki böyle bir durumda sen Yunanlı olsaydın ne yapardın?
- Bilmem... Oturup kara kara düşünürdüm herhalde.
- Sen ne iş yapıyorsun?
- Restoranım var...
- Yani restoranın var ve herkesin vergi oranları artmış, kimse fazla harcama yapamıyor ve işlerin bozulur öyle değil mi?
- Evet herhalde öyle olurdu...
- Bu durumda sen oturup kara kara düşünürdün öyle mi?
- Hocam sen de yaa... ne söyleyeceksen söyle de adamı deli etme...
- Oğlum sen AB üyesi değil misin? Niye gidip, vergileri düşük olan ve halkının harcama yapabildiği bir ülkede restoran açmıyorsun ki?
- Hocam şimdi çaktım dalgayı... Desene Yunanlılar artan vergiler ve bozulan işler sonrasında çil yavrusu gibi diğer AB ülkelerine dağılacaklar... vaaayyy o zaman ülke bomboş kalır, Yunan devleti de beş kuruş vergi toplayamaz... O zaman bu adamlar default olurlar... Yunan tahvilleri beş para etmez... Hocam bu tahviller yunan bankalarının ellerinde değil mi?
- Evet onların ellerinde...
- O zaman Yunanistan, ikinci bir Arjantin olur... vatandaşın yatırdığı paraları bu bankalar Yunan tahvillerine yatırmıyorlar mı? Eğer devlet bunun karşılığını ödemezse kimse bankadan parasını çekemez ki...
- Yani... Yunanistan geri dönüşü olmayan bir yola girmiş durumdadır. Eğer acilen bu ülkeye yardım yapılmazsa ve bu iş Nisan mayıs aylarına bırakılır da, borç ödeme zamanı gelsin o zaman bakarız denilirse, iş işten geçmiş olacaktır. Yunanistan'ı felaket bir ekonomik küçülme ve fakirlik bekliyor. Ama yunanistan çökerse, bunu en az üç dört ülke daha izler ve en başta da ingiltere var...
- Hocam iyi ki Yunanlı değilim ama bizi de etkilemez mi?
- Tabi ki etkiler... Önümüzdeki 3-5 ay zor geçecek. Eğer çok kısa vade heyecan yaşamak istiyorsan borsada al sat yap ama, bence fazla paranı sokma. Bekle... Hisseler yine çok uygun fiyatlara düşecek... Yunanistan default olduktan sonra girersin...
- Hocam iyi hoş söylüyorsun da, geçen hafta hisselerde alım öneren sen değil miydin?
- Evet bendim... Orta ve uzun vade bakış açısı farklıdır, kısa vade fırsatları değerlendirmek üzere risk almak farklıdır. Kısa vadeli bir yükseliş rallisi vardı ve yararlanmak isteyen yararlansın diyerek, "şu zarara katlanabilecekseniz" ya da "şu kadar kar için" girin dedim. Kâr seviyesi belli , zarar seviyesi belli, giren girdi, o riski almak istemeyen girmedi. Üstelik bu öneri para da kazandırdı. Endeks gün içinde ulaştığı seviyeden itibaren 700-800 puan aşağı gelirse satmak üzere alım yapın dedim ve 54.315 görüldükten sonra 53.500'e gelindiğinde satış yapmak gerekiyordu. Fakat yine de şunu söyleyeyim; göreceksin Merkel denen aklı evvel kalkar yeni bir açıklama yapar ve bir bakarsın borsa yeniden yönünü 55 bine çevirmiş. Ama her zaman söylüyorum, borsada kısa vade hareketler zarar verir. Önemli olan nokta, borsa senin istediğin hareketleri yaptıktan sonra alım yapmaktır. Eğer borsa bir hareket yapıp sana aldırıyorsa seni sürekli kandırır. Aslında kandıran borsa da değildir. Senin kendi beynindir.
- Hocam hiçbişe anlamadım...
- Neyse boşver... Sen şöyle birkaç ay bekle, iyi yerlerden ucuza hisse toplarsın... borsada fırsatlar hiç bitmez... Ben gidip şu diğer piyasalara bakayım oralarda neler oluyor...
- Ya hocam bi dakka... şu dolar ne olur?
- Gitmem lazım ama kısaca söyleyeyim, önümüzdeki birkaç ay boyunca yön yukarı olur. Varsa satma, almayı düşünüyorsan ve vaden en az 4 ay ise, 1.50-1.55 aralığı alım için uygun.
- Hocam bir de altını söyle...
- Eğer 2-3 yıl hiç dokunmayacağın paran varsa bunun en az yüzde 25 -30'u altında dursun. Ama yarın bir bakarsın Çin parasını dalgalanmaya bırakmış, ya da elindeki rezevlerle Avrupalı devletlerin veya Amerika'nın tahvillerini almaya karar vermiş işte o zaman Altın para etmez ve düşer.. Ama böyle radikal şeyler olursa ben sana yine haber veririm. yatırımda her zaman kar da vardır, zarar da vardır. ben fikrimi söylerim kararı sen verirsin ve sorumluluk senindir.
- Tamam hocam biliyoruz artık bunu söylemene gerek yok..
- Kaçıyorum... hadi görüşürüz...
- Güle.. güle..