Yılın en fena filmi seçildi
Başrolünde oynadığı Gecenin Kanatları filmi yılın en fena filmi seçildi.
İnternet ortamında yayınlanan haftalık film kültürü dergisi Arka Pencere bu yıl ilk kez en kötü Türk filmlerini seçti.
Alin Taşçıyan, Uğur Vardan gibi isimlerden oluşan 26 kişilik jüri yılın en kötü filmlerine verilmek üzere Altın Kestane ödüllerini belirledi. Listenin ilk sırasında Mahsun Kırmızıgül'ün senaryosunu yazdığı, Serdar Akar'ın yönetmenliğini yaptığı, Beren Saat'ın başrol oyuncularından olduğu "Gecenin Kanatları" filmi yer aldı.
"Altın Kestaneler", En Fena Film, En Fena Yönetmen, En Fena Erkek Karakter Performansı, En Fena Kadın Karakter Performansı, Alarm Zili Ödülü ve Jüri Özel Ödülü olmak üzere altı kategoride dağıtıldı. İşte belirlenen ödüller..
EN FENA FİLM: GECENİN KANATLARI (Serdar Akar)
Mahsun Kırmızıgül tarafından yazılıp Serdar Akar tarafından yönetilen “Gecenin Kanatları”, 12 Eylül dönemindeki bir ev baskınında anne-babası polis tarafından öldürülen küçük kızın, yıllar sonra canlı bomba olarak intikam alma çabasını öykülüyordu. İntihar eylemi öncesinde, Boğaz manzaralı terasta güvercin besleyen (Kulakların çınlasın Jim Jarmusch!) ve 'milli olma' hayalleri kuran 400 metre koşucusu 'apolitik' gençle duygusal ilişkiye giren genç kız, gene de hedefinden sapmıyor, fakat 'iyi kader' onu son anda ölüm yolundan alıkoyuyordu.
Evlere şenlik bir banka soygununu da işin içine katan yalapşap senaryo, asla 'fena değil' denemeyecek cinsten oyunculuklar, en ucuz cinsten 'sol jargon' kullanma çabası ve karikatürize tiplemeleriyle, iddiası oranında yılın en fena filmi olmayı kolayca başardı “Gecenin Kanatları”.
EN FENA YÖNETMEN: ALİ ÖZGENTÜRK (Yengeç Oyunu)
Bir yönetmenlik grafiği bu kadar mı baş aşağı gider! “Hazal”, “At”, “Bekçi”, “Su Da Yanar”, “Çıplak”, “Mektup”, “Balalayka”, “Kalbin Zamanı” ve duvara dayanma noktası “Yengeç Oyunu”. Birileri Özgentürk'e “Dur!” demeli. İlhamını, Halil İnalcık'ın Osmanlı tarihi çalışmalarından alan “Yengeç Oyunu”, yılın en sessiz filmlerinden biriydi ve yalnızca Ali Özgentürk'ün büyük düşüşünden kaynaklanan gürültü duyuldu. Altın Kestane Jürisi'nin iyi niyet dolu ortak dileği: Bir daha karşımıza gelme Ali Özgentürk!
EN FENA ERKEK KARAKTER PERFORMANSI: OKAN BAYÜLGEN (Kanal-İ-zasyon)
“İstanbul Kanatlarımın Altında”, “Ağır Roman”, “Hemşo” gibi filmlerde fena değildi, ama şu gerçek ki “Komser Şekpsir”den sonra kendine bir türlü gelemedi Okan Bayülgen; o travmayı atlatamadı, beyazperdedeki eski günlerine dönemedi. “Kanal-İ-zasyon”da ise tek kelimeyle “İmdat!” dedirten, tam manasıyla, nasıl desek, “zasyon” tarzı bir oyunculuk sergiledi. Mr. Bean'le girdiği iticilik-sevimsizlik yarışını da Altın Kestane'yi de hak ederek kazandı. Neredeyse rakipsizdi.
EN FENA KADIN KARAKTER PERFORMANSI: BEREN SAAT (Gecenin Kanatları)
Yıl içinde iki filmde rol aldığı için oyları ikiye bölünmesine rağmen, Nurgül Yeşilçay (7 Kocalı Hürmüz), Gülse Birsel (7 Kocalı Hürmüz), Sinem Kobal (Ayakta Kal), Nilüfer Açıkalın (Mazi Yarası) gibi rakipleri tarafından pek zorlanmayan Beren Saat, sıfır inandırıcılık düzeyiyle rol kestiği “Gecenin Kanatları”yla kendi kategorisinde Altın Kestane'nin öncüsü oldu.
ALARM ZİLİ ÖDÜLÜ: SERDAR AKAR
“Gemide” ve “Dar Alanda Kısa Paslaşmalar” gibi hemen herkes tarafından takdir edilen ve beğenilen; “Maruf”, “Barda”, “Kurtlar Vadisi: Irak” gibi ya çok sevilen ya da nefret edilen ama gene de belli bir düzey tutturan ve belli bir söz söyleyen filmlere imza atan Serdar Akar, “Gecenin Kanatları”nda takındığı 'memur yönetmen' tavrı nedeniyle, Altın Kestane Jürisi'ni neredeyse oybirliğiyle kendine bağladı ve ödülüne uzandı. Jüri, elbette ki sinema tarihinden haberdar ve bazen 'büyük yönetmenler'in de bu tür vahim işlere imza atabileceği konusunda bilgi sahibiydi ama “Dost acı söyler” misali, alarm zilini çalmak konusunda tereddüt göstermedi.
JÜRİ ÖZEL ÖDÜLÜ: ALİ TARAN ve HINCAL ULUÇ
Reklamcı-yapımcı Ali Taran, “No Ofsayt”ı reklama boğdu, filmden başka her şeye benzemesine neden oldu. Üstelik, nasıl bir reklam stratejisi izlediyse, kimselere seyrettiremedi, üstüne de “Halk filmi tutmadı!” diyerek metrelerce ofsayta düştü. Jüri, 'umut veren geçkin yapımcı' niteliğiyle ve devamını getirmesi konusunda Taran'ı teşvik etmek amacıyla, özel ödülün yarısını kendisine ikram etti.
Kestanenin diğer yarısı da “No Ofsayt”ın bir oyuncusuna, Hıncal Uluç'a gitti. Tadına doyulmaz sinema kültürünü oyunculukla da taçlandıran Uluç, 'umut veren geçkin oyuncu' kabul edilerek, özel ödülü ve özendirme amaçlı Altın Çıngırak'ı havaya kaldırdı.
Alin Taşçıyan, Uğur Vardan gibi isimlerden oluşan 26 kişilik jüri yılın en kötü filmlerine verilmek üzere Altın Kestane ödüllerini belirledi. Listenin ilk sırasında Mahsun Kırmızıgül'ün senaryosunu yazdığı, Serdar Akar'ın yönetmenliğini yaptığı, Beren Saat'ın başrol oyuncularından olduğu "Gecenin Kanatları" filmi yer aldı.
"Altın Kestaneler", En Fena Film, En Fena Yönetmen, En Fena Erkek Karakter Performansı, En Fena Kadın Karakter Performansı, Alarm Zili Ödülü ve Jüri Özel Ödülü olmak üzere altı kategoride dağıtıldı. İşte belirlenen ödüller..
EN FENA FİLM: GECENİN KANATLARI (Serdar Akar)
Mahsun Kırmızıgül tarafından yazılıp Serdar Akar tarafından yönetilen “Gecenin Kanatları”, 12 Eylül dönemindeki bir ev baskınında anne-babası polis tarafından öldürülen küçük kızın, yıllar sonra canlı bomba olarak intikam alma çabasını öykülüyordu. İntihar eylemi öncesinde, Boğaz manzaralı terasta güvercin besleyen (Kulakların çınlasın Jim Jarmusch!) ve 'milli olma' hayalleri kuran 400 metre koşucusu 'apolitik' gençle duygusal ilişkiye giren genç kız, gene de hedefinden sapmıyor, fakat 'iyi kader' onu son anda ölüm yolundan alıkoyuyordu.
Evlere şenlik bir banka soygununu da işin içine katan yalapşap senaryo, asla 'fena değil' denemeyecek cinsten oyunculuklar, en ucuz cinsten 'sol jargon' kullanma çabası ve karikatürize tiplemeleriyle, iddiası oranında yılın en fena filmi olmayı kolayca başardı “Gecenin Kanatları”.
EN FENA YÖNETMEN: ALİ ÖZGENTÜRK (Yengeç Oyunu)
Bir yönetmenlik grafiği bu kadar mı baş aşağı gider! “Hazal”, “At”, “Bekçi”, “Su Da Yanar”, “Çıplak”, “Mektup”, “Balalayka”, “Kalbin Zamanı” ve duvara dayanma noktası “Yengeç Oyunu”. Birileri Özgentürk'e “Dur!” demeli. İlhamını, Halil İnalcık'ın Osmanlı tarihi çalışmalarından alan “Yengeç Oyunu”, yılın en sessiz filmlerinden biriydi ve yalnızca Ali Özgentürk'ün büyük düşüşünden kaynaklanan gürültü duyuldu. Altın Kestane Jürisi'nin iyi niyet dolu ortak dileği: Bir daha karşımıza gelme Ali Özgentürk!
EN FENA ERKEK KARAKTER PERFORMANSI: OKAN BAYÜLGEN (Kanal-İ-zasyon)
“İstanbul Kanatlarımın Altında”, “Ağır Roman”, “Hemşo” gibi filmlerde fena değildi, ama şu gerçek ki “Komser Şekpsir”den sonra kendine bir türlü gelemedi Okan Bayülgen; o travmayı atlatamadı, beyazperdedeki eski günlerine dönemedi. “Kanal-İ-zasyon”da ise tek kelimeyle “İmdat!” dedirten, tam manasıyla, nasıl desek, “zasyon” tarzı bir oyunculuk sergiledi. Mr. Bean'le girdiği iticilik-sevimsizlik yarışını da Altın Kestane'yi de hak ederek kazandı. Neredeyse rakipsizdi.
EN FENA KADIN KARAKTER PERFORMANSI: BEREN SAAT (Gecenin Kanatları)
Yıl içinde iki filmde rol aldığı için oyları ikiye bölünmesine rağmen, Nurgül Yeşilçay (7 Kocalı Hürmüz), Gülse Birsel (7 Kocalı Hürmüz), Sinem Kobal (Ayakta Kal), Nilüfer Açıkalın (Mazi Yarası) gibi rakipleri tarafından pek zorlanmayan Beren Saat, sıfır inandırıcılık düzeyiyle rol kestiği “Gecenin Kanatları”yla kendi kategorisinde Altın Kestane'nin öncüsü oldu.
ALARM ZİLİ ÖDÜLÜ: SERDAR AKAR
“Gemide” ve “Dar Alanda Kısa Paslaşmalar” gibi hemen herkes tarafından takdir edilen ve beğenilen; “Maruf”, “Barda”, “Kurtlar Vadisi: Irak” gibi ya çok sevilen ya da nefret edilen ama gene de belli bir düzey tutturan ve belli bir söz söyleyen filmlere imza atan Serdar Akar, “Gecenin Kanatları”nda takındığı 'memur yönetmen' tavrı nedeniyle, Altın Kestane Jürisi'ni neredeyse oybirliğiyle kendine bağladı ve ödülüne uzandı. Jüri, elbette ki sinema tarihinden haberdar ve bazen 'büyük yönetmenler'in de bu tür vahim işlere imza atabileceği konusunda bilgi sahibiydi ama “Dost acı söyler” misali, alarm zilini çalmak konusunda tereddüt göstermedi.
JÜRİ ÖZEL ÖDÜLÜ: ALİ TARAN ve HINCAL ULUÇ
Reklamcı-yapımcı Ali Taran, “No Ofsayt”ı reklama boğdu, filmden başka her şeye benzemesine neden oldu. Üstelik, nasıl bir reklam stratejisi izlediyse, kimselere seyrettiremedi, üstüne de “Halk filmi tutmadı!” diyerek metrelerce ofsayta düştü. Jüri, 'umut veren geçkin yapımcı' niteliğiyle ve devamını getirmesi konusunda Taran'ı teşvik etmek amacıyla, özel ödülün yarısını kendisine ikram etti.
Kestanenin diğer yarısı da “No Ofsayt”ın bir oyuncusuna, Hıncal Uluç'a gitti. Tadına doyulmaz sinema kültürünü oyunculukla da taçlandıran Uluç, 'umut veren geçkin oyuncu' kabul edilerek, özel ödülü ve özendirme amaçlı Altın Çıngırak'ı havaya kaldırdı.