Ak Parti Meclis Grup Toplantısı (1)

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, CHP'nin Wikileaks belgelerindeki iddialarla ilgili eleştirilerine yanıt vererek, "İnternet sitesinde yazılanlara inanıp, Meclis Genel Kurulu'nda benim dünyanın en zengin 8

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, CHP'nin Wikileaks belgelerindeki iddialarla ilgili eleştirilerine yanıt vererek, "İnternet sitesinde yazılanlara inanıp, Meclis Genel Kurulu'nda benim dünyanın en zengin 8. başbakanı olduğumu iddia ettiler. Şimdi Wikileaks'e inanıp İsviçre'de 8 banka hesabının peşine düştüler. CHP, madem değişiyor, oldu olacak ismini de değiştirip Wiki CHP yapsın" dedi.
Başbakan Erdoğan, partisinin meclis grup toplantısında yaptığı konuşmada, Wikileaks belgelerindeki iddialar ile ilgili muhalefetin eleştirilerine yanıt verdi. Erdoğan, şu ana kadar yayınlanan belgelerde Wikileaks ABD'li diplomatlar tarafından Türkiye ve başka ülkeler için seviyesiz, nezaketsiz ve dikkatsiz bir dil kullanıldığını söyledi. Erdoğan, yalan yanlış bilgilere, nezaketsiz yorumlara dayalı bu yazışmaların sızdırılmasını ve yayınlanmasını bir erdem veya şeffaflaşmayı sağlayan bir olumlu gelişme
olarak göstermek isteyenlerin resmin tamamını gözden kaçırmış olacaklarını vurgulayarak, "Ortada büyük bir ciddiyetsizliğin olduğu ne kadar açıksa, birilerinin bundan farklı hesaplar içinde olduğu da o kadar açıktır. Sağduyu ve serinkanlılık özellikle diplomaside hayati derecede önemlidir. Birileri diyor ki, 'efendim şeffaflık.' Kimse her yerde, her zaman şeffaflığı savunamaz. Eğer birileri sır kavramına, şeffaflık kavramına sınırsız diyorsa, bu kendini inkardır. Böyle birşey söz konusu değil" dedi.
Baştan beri gelişmeleri izlediklerini belirten Erdoğan, ancak CHP'nin meseleye bu şekilde yaklaşmaktan hep kaçındığını söyledi. Daha ilk çıkartılan belgelerle birlikte CHP'nin konuyu iç politika malzemesi yapmak gibi bir fırsatçılığın içine girdiğini ifade eden Erdoğan, şöyle konuştu: "CHP'nin yabancı diplomatların hezeyanlarına, yalanlarına, iftiralarına sarılarak götürdüğü kampanyanın CHP kitlesinde bile rahatsızlık doğurduğunu görüyorum. Önceki gün Sivas'taki toplu açılış töreninde de ifade ettim.
Sivaslıların güzel bir deyimi var: Akıl elden, fikir emanet. CHP Genel Başkanı kendisi politika üretemediği, kendisi bir dil oluşturamadığı için ABD'li diplomatların yazışmalarından medet umar hale geldi. Allah aşkına, şu hale bakar mısınız. Bir ülkenin anamuhalefet partisi işi gücü bırakıyor, yabancı diplomatların iddialarına borazanlık yapıyor. Kendi ülkelerinden o kadar kopuklar, o kadar uzaklar ki, iç politikayı dahi yabancı diplomatlara havale etmiş durumdalar. Hatırlayın Wikipedia adlı internet
sitesinde yazılanlara inanıp Meclis Genel Kurulu'nda benim dünyanın en zengin 8. başbakanı olduğumu iddia ettiler. Şimdi Wikileaks'e inanıp İsviçre'de 8 banka hesabının peşine düştüler. CHP, madem değişiyor, oldu olacak ismini de değiştirip Wiki CHP yapsın."

"İSPATLARSA MAL VARLIĞIMI CHP'YE BAĞIŞLAYACAĞIM"
İsviçre'deki banka hesapları ile ilgili iddiaların CHP ve ABD'li diplomatlara ait olduğunu ifade eden Erdoğan, iddia sahiplerinin iddialarını ispatlamakla mükellef olduklarını söyledi. Başbakan Erdoğan, "Sizin ardı arkası gelmeyen yalanlarınıza belge yetiştirmeye çalışsak millete hizmet için vaktimiz kalmaz. Ben burada açık açık söylüyorum. İddia sahibi iddiasını ispatla mükelleftir. Daha da ileri gidiyorum; CHP gitsin İsviçre'deki 300'ün üzerindeki bankayı tek tek dolaşsın. Bu hesapların belgesini
bulsun. O hesaptaki parayı da tüm mal varlığımı da CHP'ye bağışlayacağım" diye konuştu.
Yalan üzerine nasıl siyaset inşa edilmezse, diplomasi ve dış politikanın da inşa edilemeyeceğini vurgulayan Başbakan Erdoğan, şunları kaydetti: "Önceki genel başkanlarına da söyledim. 'Gelin siz kendinize başka kılavuz bulun' diye. ABD'li diplomatların iftira üzerine kurulu kılavuzlukları sizi millete götürmez. Esasen CHP Genel Başkanı iftirayı, çamur atmayı, ardından da pişkinliği bir siyaset haline getirmiş durumda. Önce iftira atıyor, ardından cevabını alınca mahcup olmak bir yana, yüzü kızarmak bir
yana, işi pişkinliğe vurup sıyrılmaya çalışıyor. 'Dersim'de analar ağlamadı mı' diyen arkadaşına, önce 'gereğini yapsın' dedi; ardından 'konu kapanmıştır' dedi. 'Genel af' dedi; ardından çark etti. Sabah 'başörtüsü' dedi; akşam yalanladı. CHP Genel Başkanlığı için 'ben aday olmam' dedi. Hatta eski genel başkanını gitti evinde ziyaret etti, gülücükler dağıttı, 'ben aday değilim' dedi. Hemen ertesi gün aday oldu. 'Çarşaf liste' dedi 'blok liste' oldu. 'Gömleğimin parasını verdim, ben aldım' dedi; fatura başka
yerden çıktı."

"ERGENEKON'DAN SONRA WIKILEAKS AVUKATI"
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun 12 Eylül halk oylamasını, SBS sınavı zannettiğini savunan Başbakan Erdoğan, "Sabah akşam bir havuz problemidir tutturdu. Havuz aşağı, havuz yukarı derken kendi havuzlu villası ortaya çıktı. Liste uzayıp gidiyor. Aynı tavrı İsviçre bankaları konusunda da sergiledi. İspat isteyince işi pişkinliğe vurup 'iddia bizim değil' demeye başladı. Eğer iddia sizin değilse, iddia ABD'li diplomatlara aitse peki soruyorum, sen bu topa niye girdin? Senin burada rolün ne? Sen
küresel yalanların sözcüsü müsün? Biz bunları iyi tanırız. Ergenekon'a avukatlıktan sonra, şimdi de Wikileaks'in avukatlığına mı soyundun?" şeklinde konuştu.
Kdfcn Sivas'taki toplu açılıılıçdaroğlu'nun grup toplantısında 'Bu iddialar yabana atılacak iddialar değildir. Bu iddiaları daha önce CHP dile getirmişti' dediğini aktaran Erdoğan, kendisine cevap verildikten sonra ise Kılıçdaroğlu'nun 'Bana ne kızıyorsun, ABD'ye kız' dediğini söyledi. Erdoğan, "Artık birisi CHP Genel Başkanına siyasetin bir ciddiyet ve seviye işi olduğun hatırlatmak zorunda. Ağzına geleni söylemek, boş konuşmak, mugalata yapmak siyaset tarzı olamaz. Yüzü kızarmamak, pişkinlik yapmak iyi
bir haslet değildir. Yüz kızarıklığı edeptendir. Bunların tarzı siyaset yapanlar sandıktan çıkamadılar" dedi.
CHP'nin nasıl bir dış politikayı benimsediğinin de son dönemde ortaya çıktığını belirten Erdoğan, "Biz Wikileaks yazışmalarına karşı temkinli davranmaya devam edeceğiz. Şu ana kadar görünen o ki, bu kriptolar hem bahsi geçen ülkelerin iç ve dış politikasına, şekil vermeye yönelik bir içerik arz ediyor. Türkiye'nin dış politikasını hiç kimse değil, sadece ve sadece benim milletim belirler. Dış politikada bize hiç kimse istikamet çizemez. Rotayı, istikameti yalnızca aziz milletim çizer. 8 yıldır Türkiye bu
anlayışla yürüdü, bundan sonda da aynı anlayışla yolumuza devam edeceğiz . Bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da ülkemizin çıkarlarını, milletimizin çıkarlarını her şeyin üzerinde tutacağız" diye konuştu.