Mailli Şair'in ölüm yıldönümü
Ölüm yıldönümünde "Milli Şair" Mehmet Akif Ersoy rahmetle anılıyor...
Milli Mücadeleyi İstiklal Marşı ile destanlaştıran Mehmet Akif Ersoy, ölümünün 74. yıldönümünde İstanbul’daki mezarı başında anıldı.
İstiklal Madalyalı Milli şairimiz Mehmet Akif Ersoy, ölümünün 74. yıldönümünde İstanbul Edirnekapı Şehitliği’ndeki mezarı başında anıldı.
İlk anma töreni İstanbul Milli Eğitim Müdürlüğü ve Burdur Mehmet Akif Ersoy Üniversitesi tarafından düzenlendi.
Törende saygı duruşu ve İstiklal Marşı’nın okunmasının ardından Akif’in mezarına çelenk konuldu. Konuşmaların ardından Kuran-ı Kerim okunararak dua edildi.
Burdur’daki Mehmet Akif Ersoy Üniversitesi’nin kampüsünden ve Mehmet Akif’in baba ocağı Arnavutluk’un Suşisa köyünden getirilen toprak şairin mezarına döküldü.
Sabahın erken saatlerinden itibaren çeşitli kurum ve kuruluşlar ile ilçe belediyeleri Milli Şairin mezarı başında ayrı ayrı törenler düzenledi. İköğretim, lise ve üniversite öğrencileri Akif’in mezarına çiçekler bıraktı, onun şiirlerini okudular.
Akif’in Haytından Notlar
1873 yılında İstanbul’un Fatih semtinin, Sarıgüzel mahallesinde dünyaya geldi.
Akif genç yaşta, kısa sürede Arapça ve Farsça öğrendi.
Fakat bu diller, Şark dilleriydi. O dönemde Garb’ı bilmemekse büyük ayıptı.
Bu nedenle kendi kendine Fransızca öğrenmeye koyuldu.
Böylece geleceğin mütefekkiri, fikirlerini besleyecek metinleri okuyabildi.
Ve sonunda büyük bir sorumluluk üstlendi: İstiklal mücadelesinin ağır yükünü...
Aslında bir fikir adamı olan Mehmet Akif, eşsiz şiirleriyle tanınır hep...
Çanakkale Şehitlerine, Bülbül ve İstiklal Marşı bunlardan sadece birkaçı...
Ama gönülden gönüle yayılan bu şiirlerin bir arka planı var. Akif’in ilkeli ve mütevazı kişiliğiyle birleşen "tefekkür dolu hayatı"...
Bu tefekkür dolu hayatta hem Doğu, hem Batı kültürünü irdeledi.
Mesnevi’yi de okudu; Lamartine’i de..
Fuzuli’yi de tanıdı, Victor Hugo’yu da..
Ve en manidar hediyeyi verdi Türk milletine: İstiklal Marşı’nı...
Bu satırları soğuk bir Ankara günü kaleme almıştı. Üstelik sadece 48 saat içinde..
Şiirin yazıldığı yıllarsa zor yıllar. Vatan işgal altında. Yakacak yok, yiyecek yok. Ama Türk milleti açlığı da, soğuğu da O’nunla unuttu.
Öte yandan dava adamı Mehmet Akif, cemiyetlere de girdi, mebus da seçildi.
Ahmet Cevdet, Mustafa Sabri, Said Nursi gibi devrin meşhur alimleriyle birlikte hizmet etti.
Sözleriyle gönüllere ümit verdi, Anadolu’yu ayağa kaldırdı.
Türk milleti bu sözleri dinledi ve İstiklal Savaşı, Akif’in ateşlediği ruhla kazanıldı.
O mütevazı mütefekkirse, son yıllarını vatana hasret bir şekilde Mısır’da geçirdi. Ta ki hastalanıp, yurda dönene kadar. 27 Aralık 1936’da, 63 yaşında ebediyete intikal etti.
Akif için resmi cenaze töreni yapılmadı. Ama cenazesine katılan yüz binlerce seveni Beyazıd Meydanı’nı doldurdu.
Türk milleti aradan geçen onca yıla rağmen Akif’i unutmadı, unutmayacak ....
İstiklal Madalyalı Milli şairimiz Mehmet Akif Ersoy, ölümünün 74. yıldönümünde İstanbul Edirnekapı Şehitliği’ndeki mezarı başında anıldı.
İlk anma töreni İstanbul Milli Eğitim Müdürlüğü ve Burdur Mehmet Akif Ersoy Üniversitesi tarafından düzenlendi.
Törende saygı duruşu ve İstiklal Marşı’nın okunmasının ardından Akif’in mezarına çelenk konuldu. Konuşmaların ardından Kuran-ı Kerim okunararak dua edildi.
Burdur’daki Mehmet Akif Ersoy Üniversitesi’nin kampüsünden ve Mehmet Akif’in baba ocağı Arnavutluk’un Suşisa köyünden getirilen toprak şairin mezarına döküldü.
Sabahın erken saatlerinden itibaren çeşitli kurum ve kuruluşlar ile ilçe belediyeleri Milli Şairin mezarı başında ayrı ayrı törenler düzenledi. İköğretim, lise ve üniversite öğrencileri Akif’in mezarına çiçekler bıraktı, onun şiirlerini okudular.
Akif’in Haytından Notlar
1873 yılında İstanbul’un Fatih semtinin, Sarıgüzel mahallesinde dünyaya geldi.
Akif genç yaşta, kısa sürede Arapça ve Farsça öğrendi.
Fakat bu diller, Şark dilleriydi. O dönemde Garb’ı bilmemekse büyük ayıptı.
Bu nedenle kendi kendine Fransızca öğrenmeye koyuldu.
Böylece geleceğin mütefekkiri, fikirlerini besleyecek metinleri okuyabildi.
Ve sonunda büyük bir sorumluluk üstlendi: İstiklal mücadelesinin ağır yükünü...
Aslında bir fikir adamı olan Mehmet Akif, eşsiz şiirleriyle tanınır hep...
Çanakkale Şehitlerine, Bülbül ve İstiklal Marşı bunlardan sadece birkaçı...
Ama gönülden gönüle yayılan bu şiirlerin bir arka planı var. Akif’in ilkeli ve mütevazı kişiliğiyle birleşen "tefekkür dolu hayatı"...
Bu tefekkür dolu hayatta hem Doğu, hem Batı kültürünü irdeledi.
Mesnevi’yi de okudu; Lamartine’i de..
Fuzuli’yi de tanıdı, Victor Hugo’yu da..
Ve en manidar hediyeyi verdi Türk milletine: İstiklal Marşı’nı...
Bu satırları soğuk bir Ankara günü kaleme almıştı. Üstelik sadece 48 saat içinde..
Şiirin yazıldığı yıllarsa zor yıllar. Vatan işgal altında. Yakacak yok, yiyecek yok. Ama Türk milleti açlığı da, soğuğu da O’nunla unuttu.
Öte yandan dava adamı Mehmet Akif, cemiyetlere de girdi, mebus da seçildi.
Ahmet Cevdet, Mustafa Sabri, Said Nursi gibi devrin meşhur alimleriyle birlikte hizmet etti.
Sözleriyle gönüllere ümit verdi, Anadolu’yu ayağa kaldırdı.
Türk milleti bu sözleri dinledi ve İstiklal Savaşı, Akif’in ateşlediği ruhla kazanıldı.
O mütevazı mütefekkirse, son yıllarını vatana hasret bir şekilde Mısır’da geçirdi. Ta ki hastalanıp, yurda dönene kadar. 27 Aralık 1936’da, 63 yaşında ebediyete intikal etti.
Akif için resmi cenaze töreni yapılmadı. Ama cenazesine katılan yüz binlerce seveni Beyazıd Meydanı’nı doldurdu.
Türk milleti aradan geçen onca yıla rağmen Akif’i unutmadı, unutmayacak ....