Sakarya'da İnsan Hakları Paneli

İnsan Hakları Derneği (İHD) Genel Başkanı Öztürk Türkdoğan, Türkiye'nin HADEP'in kapatılması konusunda AİHM tarafından tazminata mahkum edilmesinden sonra DTP konusunda da Türkiye'nin mahkum edilebileceğini söyledi

İnsan Hakları Derneği (İHD) Genel Başkanı Öztürk Türkdoğan, Türkiye'nin HADEP'in kapatılması konusunda AİHM tarafından tazminata mahkum edilmesinden sonra DTP konusunda da Türkiye'nin mahkum edilebileceğini söyledi.
Sakarya Büyükşehir Belediyesi Kültür ve Sosyal İşler Daire Başkanlığı tarafından düzenlenen Aralık ayı kültür sanat etkinlikleri, 'İnsan, Haklarıyla mı İnsandır' isimli panelle devam etti. Adapazarı Kültür Merkezi'nde gerçekleştirilen panele konuşmacı olarak İnsan Hakları Derneği (İHD) Genel Başkanı Öztürk Türkdoğan, Türkiye İnsan Hakları Vakfı Başkanı Prof.Dr. Şebnem Korur Fincancı ve Mazlumder Genel Başkan Yardımcısı Cüneyt Sarıyaşar katıldı. Panelin sunuculuğunu Sakarya Üniversitesi Öğretim Üyesi Ömer
Anayurt yaptı. Panelde ilk konuşmayı Türkiye İnsan Hakları Vakfı Başkanı Prof. Dr. Şebnem Korur Fincancı yaptı. İşkencenin büyük bir insanlık suçu olduğunu söyleyen Fincancı, herkesin hak ihlallerine karşı mücadele etmesi gerektiğini anlattı. Konuşmasında örnekler de veren Fincancı, "Ben devlet memuruyum. Bu zamana kadar hep devlet memuru olarak çalıştım. Sanırım bundan sonra da böyle olacak. Yani ben devlete vergi ödüyorum. Fakat ben vergimi devlet işkence yapsın diye ödemiyorum. İnsanlara zulüm yapsın
diye vergi ödemiyorum. Adil yargılamadan uzaklaşsın diye ödemiyorum" dedi. Bütün dünyada terörle mücadele adı altında işkencenin meşrulaştırılmaya çalışıldığını da belirten Fincancı, "Irak'ta yapılanları hepimiz biliyoruz" diye konuştu.
Mazlumder Genel Başkan Yardımcısı Cüneyt Sarıyaşar da haklarımıza sahip olmadığımız zaman insanlığımızı yitireceğimizi belirterek "Aslında tarihimizdeki Habil ile Kabil meselesi, hakkı ve haksızlığı anlatan en iyi örnek. Bizim öğretilerimiz, bir insanı öldürmenin bütün insanlığı öldürmek gibi olduğunu söylüyor. Diğer taraftan bir insanı yaşatmanın bütün insanları yaşatmak gibi olduğunu bize öğretiyor. Bu öğretilerimize göre hareket etmeliyiz" dedi.
İnsan hakları konusundaki en temel engelin Anayasa olduğunu da belirten Sarıyaşar, şunları söyledi: "82 Anayasasının gerek giriş metni, gerek sonraki metinleri insan hakları açısından kabul edilemez içeriğe sahiptir. Onun için mutlaka yeni ve özgürlükçü bir anayasa yapılmalıdır." Herkesi mazlumdan olanın yanında olmaya çağıran Sarıyaşar, "Ötekinin hakkını ötekileşmeden savunabilmeliyiz. Ben müslümanım ama zulme uğrayan herkesin yanındayım" ifadelerini kullandı.
İnsan Hakları Derneği Genel Başkanı Öztürk Türkdoğan da, insan hakları konulu bir toplantının Sakarya'da yapılmasının kendisini çok mutlu ettiğini söyledi. Türkdoğan, Büyükşehir Belediyesi'ne organizasyonundan dolayı teşekkür etti. Konuşmasında herkesi hakları konusunda mücadeleye çağıran Türkdoğan, "Onurlu her insan özgürlüğü, adaleti, barışı ve haklarını istemelidir " dedi. Türkdoğan, ayrıca, terör bahanesi ile hak ve özgürlüklerin sınırlandırılmaya çalışıldığını da ifade etti.
12 Eylül 1980 darbesi hakkında da açıklamalar da bulunan Türkdoğan, darbeyi yapanların mutlaka yargılanması gerektiğini belirterek sözlerine şöyle devam etti: "Ben 80 darbesi olduğunda 11 yaşındaydım. O darbe fotoğrafı kafamda hâla canlanıyor. Ben o fotoğrafın ortadan kalkmasını istiyorum. 12 Eylül'ü yapanlar hâla yaşıyor. Ben o darbeyi yapanların sanık sandalyesine oturmasını istiyorum."
İHD Genel Başkanı Öztürk Türkdoğan daha sonra soruları cevaplandırdı. Türkdoğan, HADEP'in Anayasa Mahkemesi tarafından kapatılmasının ardından Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin Türkiye'yi haksız bularak tazminata mahkum etmesiyle birlikte DTP'nin kapatılmasında da Türkiye'nin tazminata mahkum edileceği bir sürecin ortaya çıktığını söyledi
Türkdoğan, AİHM kararını şöyle değerlendirdi: "Aslında bu beklenen bir karardı. Çünkü, daha önce de benzer kararları var. Dolayısıyla en son DTP'nin Anayasa Mahkemesi tarafından kapatılması sürecinde de tartışmalar yürütmüştük. Orada bir Henry Batusuna Kararının uygulanamayacağına yönelik İnsan Hakları Derneğinin de açıklamaları olmuştu. Bu HADEP kararı gösteriyor ki, DTP'nin kapatılması da aynı şekilde AİHM tarafından Türkiye'nin mahkum edileceği bir süreç gibi gözüküyor. Artık Türkiye'nin bu konuda
gerek Anayasası gerek bu konudaki yargı tutumlarını gözden geçirmesi gerekiyor. AİHM icraatlarına uygun bir işleyişi, uygun bir Anayasa, yasal düzenlemeleri hayata geçirmesi gerekiyor."
Türkdoğan Türkiye'nin İnsan Hakları İhlalleri konusunda rekora koştuğunu iddia ederek ihlal yapan bir ülke olmak istemediklerini söyleyen Türkdoğan, "Aslında bu panelde oturumu yöneten sayın hocam bu istatistikleri açıkladı. Türkiye maalesef bu konuda rekora doğru gidiyor. Artık bu tip ihlallerle karşılaşmak istemiyoruz. Ama örgütlenme özgürlüğü ifade özgürlüğü güvencesi siyasi parti kapatmak değil tam tersi siyasal partileri tüm çeşitliliği ve zenginliğiyle açık tutmaktır. Maharet budur Türkiye bu
mahareti gösterebilirse o zaman gerçekten, biz orada İnsan Hakları Mahkemesine artık ihlal yapan bir ülke olmaktan çıkacağız" diye konuştu.
Adalet Bakanı Sadullah Ergin'in parti kapatmayla ilgili hükümet olarak gerekli anayasal düzenlemeleri yapacağız şeklindeki açıklamasını da değerlendiren Türkdoğan, sözlerini şöyle tamamladı: "Umarım bu gerçekleşir. Geçen Anayasa değişiklik teklifinde bu başarılamamıştı, çünkü önerilen model farklıydı. Siyasi parti kapatmanın hiç olmaması gerekiyor. Hiç olmayacak ki prosedürler ve insanlar tartışmasınlar. Şu veya bu çoğunluk yüzdeler vesaire olmasın. Önemli olan bunun dayanağı olan Anayasadaki maddenin
çıkmasıdır. Siyasal partileri halk kapatır. Fikrini halka benimsetemezseniz zaten o halk size oy vermez. Ve siz kendi kendinize kapanıp gidersiniz."
(RY-İÇ-HO-Y)