Mor Çatı'ya meşhur elbise desteği

Mor Çatı'nın 20'inci yılı için bu gece 15 sanatçının kıyafetleri satılacak. Türkan Şoray'da 1974'te Altın Kelebek'te giydiği kıyafeti bağışladı


Eşimden her türlü şiddeti görüyordum. 2006 öncesi dört-beş yıl feciydi. Polise çok gittim. Evim harabeye dönmüş, bende de darp izleri oluyordu. Bir defasında polis, ‘Arkadaşımızın canı sıkılmış, düzelir’ dedi, omzuma dokundu ve beni bıraktı gitti. Defalarca yaşandı bu. Ailemde de barıştırma yolu vardı. 2006’da bir pazar evden çıktım. Sahilde kendimi kaybetmiştim, sonumu hazırlama gibi bir şeydi. Evinde çalıştığım kız öğrenciyi aradım, ‘Gelebilir miyim?’ dedim. Bana ‘Böyle bir yer var’ dedi. O gün ilk kez Mor Çatı’ya gittim. Mor Çatı’nın pembe bir dünya ve oradaki kadınların da kanatsız melekler olduğunu düşünüyorum.’ Telefonun ucundaki, su gibi bir kadın sesi. 34 yaşında. İki çocuk annesi. Mor Çatı aracılığıyla hayatını yeniden kurmuş bir kadın olarak, hikâyesini paylaşmayı kabul etti. 

Hem vakıf, hem politik örgüt
Mor Çatı, kurulduğundan bu yana aile içi şiddet öykülerinin mağduru 25 bin kadının yolunun geçtiği bir vakıf. Bu gece, vakfın 20’inci yılı vesilesiyle Otto Santral’deki Mor Müzayede’de 15 sanatçının kostümleri satışa çıkacak. Daha iyi bir sığınak yaratmanın maddi karşılığı sağlanabilsin diye...
Mor Çatı Kadın Sığınağı Vakfı’na uzanan yol Türkiye’de feminist hareketin yükseldiği 80’lerin sonlarında örülüyor. Hakimlerin ‘Kadının karnından sıpayı, sırtından sopayı eksik etmeyeceksin’ yollu hükümler verdiği, devlet eliyle işletilen sığınakların dahi olmadığı dönemde bir grup feminist hukukçu, akademisyen, psikiyatr kadın tarafından açılıyor.
Avukatlar Canan Arın, Hülya Gülbahar, Filiz Kerestecioğlu, akademisyenler Şirin Tekeli, Yaprak Zihnioğlu, psikiyatr Şahika Yüksel gibi isimlerin de yer aldığı kuruculardan avukat Nurperi Sancak anlatıyor: “Bağımsız sığınak istiyorduk. Devlet tarafından kontrol edilmeyen, şiddet uygulanmayan ve şiddet gören kadınların güçleneceği bir merkez.” 1995’te ve 2005’te iki ayrı sığınağı yürüten Mor Çatı, 2009 Mart’ından beri bağımsız sığınak faaliyetini Şişli Belediyesi ile ortaklaşa sürdürülüyor. Vakıf, gönüllü psikolog, psikiyatr ve avukatlar aracılığıyla, sığınağın yürütülmesi üstleniyor. 20 yılda, üç ayrı sığınakta binden fazla kadın ve çocuk kalmış. Şu andaki sığınakta 17 kadın ve çocuk kalıyor.
Mor Çatı’nın tarihi, yeni hayatlar kuran 25 bin kadın kadar geleneksel kodlara, yasalara, polise, öfkeli kocalara, maddi yokluklara karşı savaşan yüzlerce aktivist kadının da öyküsü. İstanbul Barosu Kadın Hakları Uygulama Merkezi, diğer kadın örgütleriyle mücadele vererek 1998’de çıkartılan 4320 sayılı Ailenin Korunmasına Dair Yasa önemli adımlardan. Neticede Mor Çatı aynı zamanda bir danışma merkezi ve politik örgüt. 

Ayda 5 lira bile önemli...
Mor Çatı’dan İlke Gökdemir aktarıyor: “Herkes sığınak talebiyle gelmiyor. Hukukçu, psikolog istiyor olabiliyor. Sosyal çalışmacı arkadaşlarımız görüşüyor. Sığınak talebi varsa ve yerimiz varsa alıyoruz. En önemlisi kadın dayanışması. Çocuk psikoloğumuz da var. Kadınlara hayatlarını yeniden kurabilecekleri kaynakları gösteriyoruz. Devlet sığınaklarının üç ay sınırı var. Bizde bir yıl kalan da vardır.” Destek olmak için en işe yarar yol, sitedeki (www.morcati.org.tr) ‘güncel ihtiyaçlara’ göz atmak. Düzenli olarak ayda 5 lira bile bağışlanması, ciddi katkı demek.
İki yıl önce Sezen Aksu’nun bir elbisesini bağışlamasıyla doğan ‘Mor Müzayede’de Ajda Pekkan, Emel Sayın, Gönül Yazar, Hülya Koçyiğit, Hülya Avşar, Lale Belkıs, Nilüfer, Orhan Gencebay, Sezen Aksu, Tarkan, Tuncel Kurtiz, Türkan Şoray ve Zuhal Olcay, Buika ve Monica Molina’nın kostümleri; Galatasaray ve Fenerbahçe futbol ve basketbol, Beşiktaş ve Türk Milli Futbol takımlarının imzalı formaları satılacak. Ünlü tasarımcıların elinden çıkan tişörtleri, Aylin Aslım, Azra Akın, Beren Saat, Banu Güven, Ebru Akel, Rojin, Sedef Avcı, Şebnem İşigüzel giyip destek vermişti. Gelir, Mor Çatı’nın mücadelesine; ‘Sığınaksız bir dünya’ için...


25 bin kadından biri anlatıyor
“Eşimin şiddet uygulamasının gerekçesini saatlerce düşünürdüm. Arkadaşına kızsa öfkesi bendeydi. Günlerce darp yüzünden yatakta kalırdım. Çocuklara da şiddet uyguluyordu. Komşuyu çağırır, oturturdum bir köşeye, çocuklarım rahat yesin diye. Yoksa bir şey bulur, masayı devirirdi eşim.
Mor Çatı’da avukat temin edildi. 4320 no’lu karar çıkartıldı, eşimin evime girmesi yasaklandı. İşyerlerime çirkin saldırılarda bulundu, işten ayrılmak zorunda kaldım. Bir ay sonra evimi tuttum. Gece camdan girip sözlü tacizde bulundu, yolda saldırıda bulundu. Boşanma davası açtım, boşandım. Şu anda bir yıllık hapis cezası var, rahatsız ettiği an tutuklanacak. Üç yıldır düzenli olarak Mor Çatı’ya gidiyorum. Orada huzur buluyorum. Umutsuz insanların çok mutlu çıktığını gördüğüm için seviyorum.
Mor Çatı olmasaydı, mücadele edemezdim. Destek verecek kimsem yoktu. Karakola gitseniz, yol göstermiyorlar. Aileniz ‘Kader’ diyor. Hayatım dört duvar arasındaydı. Yıllarca İstanbul gibi bir yerde televizyonsuz yaşadık. Hiçbir şeyi bilmeyen biri değilim ama 14 sene kör yaşamışım. ‘Böyle bir adamdan nasıl boşandın? Bize de yol göster’ diyorlar bazen. Tek yaptığım, Mor Çatı’nın telefonunu verip ‘Burayı ara, doğru yolu gösterecekler’ demek. ‘Böyle bir yer var. Kadın dayanışması var. Lütfen yaşadığınız her şey için arayın’ diyorum.”