Erbil, Bağdat'a veresiye yardım yapmamalı

Irak'ta hükümet pazarlıklarının baskısı altındaki Kürtler, Şiilerin veya Sünnilerin taleplerini kabul edecekse bunun karşılığını da istemeli.


Iraklı Kürtler baskı altında. Genel seçimlerin üzerinden yedi aydan uzun süre geçmesine rağmen taraflar hükümet kurmakta hâlâ anlaşamadı. Yeni Irak’taki en ilginç ironilerden biri de, ‘küçük’ Kürt kardeşten ‘abi’ rolünü oynamasının istenmesi.
Bir yandan ABD, İran, Türkiye ve etkin Arap ülkelerinin Irak’a dair gündemleri uyuşabiliyor veya kesişebiliyor. Diğer yandan, en büyük sorunu Iraklı ‘kardeşlerin’ Şii-Sünni, Şii-Şii ve Sünni-Sünni ihtilafları yüzünden anlaşamaması oluşturuyor. Bu anlaşmazlıklar nedeniyle çıkarlar çatışıyor. Tüm bunların ortasında, herkes Kürtlere baskı yapıyor. 

2006’da da aynısı oldu
Peki niçin yeni Irak’ta siyaset ne zaman çıkmaza girse Kürtlerden ‘abi rolü’nü oynamaları isteniyor? Zira sonra Kürtleri yüz üstü bırakıyorlar; onlara, sınırlarını bilmesi gereken ‘küçük kardeş’ olduklarını hatırlatıyorlar. Cumhurbaşkanı Celal Talabani’nin ofisindeki resmi görevim gereği, 2005-2007 arasında bu türden birçok olaya tanık oldum. 2005’te anayasa hazırlanırken, birçok uluslararası, bölgesel ve Iraklı çevre, Kürtlerden ‘büyük abi’ gibi davranıp belirli formülleri kabul etmelerini istiyordu. Sonrasındaysa, Kürtlerin en yakın müttefikleri bile bu ‘küçük kardeş’e verdikleri vaatleri yerine getirmeyi ağırdan aldı. 2006 seçimlerinden sonra hükümet kurulurken ve mevkiler dağıtılırken de aynısı yaşandı. Dolayısıyla, bugün Kürt tarafının rolüne uygun bir karşılık istemesinin vakti geldi. 

Bencillik suçlaması yersiz
Şu ana kadar Kürtlerin sorunun değil, çözümün parçası olmaya çalıştığını söylemek abartılı olmaz. Seçimlerde kazanan siyasi kütleler arasında uzlaşmacı aktör rolüne tutundular, hiçbir tarafı dışlamayan bir ulusal ortaklık hükümetinin kurulmasını garanti edecek bir çözümde ısrar ettiler. Eğer Kürtler Arap ‘kardeşlerin’ kendilerini suçladığı gibi bencilce davransaydı, hükümet kuracak tarafların parlamentoda çoğunluğa ulaşmak için Kürt oylarına ihtiyaç duymaları nedeniyle bu taraflardan birinin yanında hemen yerlerini alırlardı.
Kürtler, omuzlarındaki ağır yük nedeniyle kıskanılmayacak bir konumda olduklarını düşünüyor. Iraklı Kürtlerin düşmanlıklar yerine dostluklar kurmak için birçok gerekçesi var. Bu durum kendilerine sadece Irak’ta değil, bölgesel ve uluslararası alanda da yükseğe gerilmiş ince bir ip üzerinde yürümeyi öğretti. Sözgelimi, Iraklı Kürtler komşuları Türkiye’yi düşman hanesinden dost hanesine taşınmaya ikna etmekte başarılı olmuş durumda
Hükümet kurma krizinin şiddetlenmesiyle birlikte, dış kesimlerin de Irak’a dair endişesi artıyor. Bu kesimlerin her biri başkalarının çıkarlarıyla uyuşabilecek veya çelişebilecek özel çıkarların peşinde ve bu çıkarları Irak ziyaretleri sırasında veya Iraklı misafirlerini ağırlarken açıkça dile getiriyorlar.
Bu yaklaşımlardan ötürü bütün taraflar Kürtleri kendi istedikleri çözüm için destek isteyebilecekleri, tarafsız ve dost bir konumda bulunan tek kesim olarak görüyor. Irak’ta dış güçlerle daha farklı ilişkileri bulunan diğer kesimlerin tarafsız olduğunu söylemekse zor. Çözümsüz Irak denkleminde abi rolü oynaması istendiğinde, küçük Kürt kardeş kendisini zor bir konumda buluyor. Bu da ilgi odağının Bağdat değil Erbil olmasına açıklık getiriyor. 

‘Abi’ rolünün yükü ağır
Buradaki önemli nokta, Kürtlerin Irak’ın ortak çıkarlarını, kendi çıkarlarından ödün vermeden gerçekleştirebilmesi. Kürtler kendi çıkarlarını utanmaksızın güçlendirmeye ve derinleştirmeye çalışmalı. Nihayetinde, kendilerinden abi rolünü oynamaları istendiğinde, bunun omuzlarına yükleyeceği ağır yükün bir karşılığının olması gerekir. (Londra’da Arapça yayımlanan Hayat gazetesi, 31 Ekim 2010)