Galatasaray 10 numara!

Dün akşamüstü tarihi Haydarpaşa Garı’ndaki yangın hepimizi derinden üzdü f...


Dün akşamüstü tarihi Haydarpaşa Garı’ndaki yangın hepimizi derinden üzdü fakat saatler 21.45’i gösterdiğinde görüldü ki Ali Sami Yen Stadı da alevlerden nasibini almıştı.

Peşinen söylemek lazım: -her ne kadar topa daha az sahip olsa da- Beşiktaş, maçın ilk yarısında savunma, ikinci yarısında da hem hücum hem de orta alandaki üstünlüğü ile hak ettiği bir galibiyet elde etti. Hatta altı senedir rakibini deplasmanda yenemeyen siyah beyazlıların bu kez bu işi hiç de zorlanmadan yaptığını söylemek de mümkün.

Beşiktaş’ın son derece çekinerek gittiği Ali Sami Yen Stadı’nda üç puana ulaşmasının en önemli nedeni kadro olarak rakibinden üstün olmasıydı. Zira Galatasaray’da Guti gibi bir orta saha ve Nobre gibi bir forvet oyuncusu olmamasının yanı sıra sarı kırmızılıların savunma gücü de rakibine kıyasla sınırlı seviyede. Bu kadro farklarına bir de Hagi’nin yanlış oyuncu değişiklikleri eklenince ortaya ev sahibi takım adına hiç de istenmeyen bir tablonun çıkması kaçınılmaz oldu.

Aslında dünkü karşılaşma, oldukça kötü giden Galatasaray için bir diriliş maçı olabilirdi. Bunun yanı sıra maçın kaybedilmesi halinde şampiyonluk şansının kalmayacak olması veya mücadelenin Ali Sami Yen Stadı’ndaki son derbi maçı olması da Galatasaray için önemli motivasyon kaynaklarıydı fakat bu farklar ancak takımların gücü birbirine yakın olduğu anlarda belirleyici olabildiği için dün akşam Galatasaray üzerinde bunların en ufak bir olumlu etkisi görülmedi.

Bu noktada Beşiktaş’ın da ortaya kusursuz bir oyun koymadığının da altını çizmek gerekir. Ancak siyah beyazlıların iyi bir savunmanın yanı sıra, gerek pas gerekse son vuruşlardaki başarısı onları rakiplerine karşı üstün kılmaya yetti.

Gheorghe Hagi

Hagi ile ilgili her fırsatta altını çizmeye çalıştığım şey, Hagi’nin Galatasaray’a futbolcu değil bir teknik adam olarak geri geldiğinin unutulmaması gerektiğidir. Hatta Rumen teknik adamın, Galatasaray’ın kendisine emanet edildiği en kariyersiz teknik direktör olduğunu da söylemek mümkün. Dolayısıyla Hagi’den bırakın bu kaos ortamını, en başarılı dönemde dahi önemli bir başarı beklemek oldukça iyimser bir yaklaşım olacaktır.

Dünkü karşılaşmada da Hagi’nin, sabırsızlığının kurbanı olarak, ikinci yarıda şablonu 4-2-4’e taşıyıp orta alanı tamamen rakibe bırakması ve Cana’yı Servet’in yerine savunmaya monte etmesi bir teknik adam adına son derece yanlış ve oyunun kaderini etkileyen hamleler olarak dikkat çekti.

Kriz Fırsat Demektir

Galatasaray’ın bugün itibariyle tarihinin en kötü dönemlerinden birinde olduğu ortada fakat, şayet Adnan Polat yönetimi bu tablo içerisinde çırpınarak günü kurtarmaya çalışmak yerine (tıpkı Rijkaard-Hagi değişikliğinde olduğu gibi) bir adım geriye çekilip olayları değerlendirmeye çalışırsa mevcut karanlık ortamın ilerleyen dönemlere iyi bir şekilde hazırlanmak için çok büyük bir fırsat barındırdığını da görecektir.

Şu kadarı kesin ki bu sene üç büyük takım da sezona iyi hazırlanamadı ve neredeyse ilk yarının sonuna geldiğimiz şu günlerde hala hiçbirinin belirli bir standardı yok. Bu üç takım içerisinde gerek kadro gerekse sıralamadaki konum olarak en zor durumda olan da hiç şüphesiz Galatasaray. Ancak sarı kırmızılıların rakiplerine nazaran bir avantajı var; o da yarıştan kopmuş olmak!

Bugün itibariyle sarı kırmızılı yönetim ve teknik heyetin önünde yeni sezon hazırlığı için üç değil tam sekiz ay bulunuyor ve Galatasaray’ın önümüzdeki sene ligin on dördüncü haftasında puan cetvelinde 10 numara değil de zirvede görülmesi isteniyorsa bu süre şikâyet, suçlama ve isyan zamanı değil bir yeniden yapılanma fırsatı olarak değerlendirilmelidir.

Alkışlar Lucas Neill’e

Lucas Neill’in, Nobre’nin sarı kartla cezalandırıldığı pozisyonda, hakeme, rakip takımdaki arkadaşının kendisine bir müdahalede bulunmadığını söyleyerek onun hatalı bir kart görmesini engellemeye çalışması dünkü karşılaşmanın en güzel hareketiydi. Her ne kadar Cüneyt Çakır, Avusturalyalı oyuncuyu dikkatte almasa da sadece bir centilmenlik değil aynı zamanda dürüstlük ve sportmenlik gereği olan bu davranış umarım yorumcusundan başkanına kadar Türk futbol camiasındaki herkes için bir örnek teşkil etmiştir.

Sonuçta Beşiktaş Ali Sami Yen deplasmanında elde ettiği galibiyetle rakibi ile arasındaki puan farkını yediye çıkararak onu şampiyonluk yarışının dışına itmeyi başardı ve ortalarına yaklaştığımız sezonda önemli bir öz güven takviyesi yaptı. Fakat bugün itibariyle, iki takımın yöneticilerinin de yapmaları gereken bir dolu iş olduğu kesin ve aslında gerçek galibin kim olduğunu zaman içerisinde yapılan ve yapılmayan bu icraatlar gösterecek.