Çernobil Faciası Yeniden Gündemde
Ukrayna'da 1986 yılında Çernobil Nükleer Santrali'nde meydana gelen patlamanın ardından, Türkiye'nin özellikle Doğu Karadeniz Bölgesi'nin bu radyoaktif olaydan etkilendiği şeklindeki tartışmalara son noktayı Kanser Araştırma Komisyonu koydu
Ukrayna'da 1986 yılında Çernobil Nükleer Santrali'nde meydana gelen patlamanın ardından, Türkiye'nin özellikle Doğu Karadeniz Bölgesi'nin bu radyoaktif olaydan etkilendiği şeklindeki tartışmalara son noktayı Kanser Araştırma Komisyonu koydu.
Gümüşhane temaslarının ardından gazetecilerin sorularını cevaplandıran AK Parti Gümüşhane Milletvekili ve TBMM Kanser Araştırma Komisyonu Başkanı Doç. Dr. Kemalettin Aydın, dönemin Başbakanı Turgut Özal ve Sanayi ve Ticaret Bakanı Cahit Aral tarafından vatandaşlara "çayları korkmadan için" telkinlerinin haklılığının ortaya çıktığını söyledi.
Gümüşhane Üniversitesi'nde konuyla ilgili yaptığı açıklamaya ek olarak Gümüşhane Valiliğindeki programda gazetecilerin sorularını cevaplandıran Milletvekili Aydın, "Türkiye Atom Enerjisi Kurumu'nun o dönem radyoaktiviteye maruz kaldı" diye gömülen çayların olduğu bölgede 2008 yılından beri ölçüm yapmadığını hatırlattı.
Çernobil'in Doğu Karadeniz'e etkileri konusunda yaptıkları bütün değerlendirmelerde Çernobil kazasındaki radyoaktivitenin Türkiye'deki kanser vakalarının artışına neden olmadığının tespit edildiğinin altını çizen Aydın, bunu komisyonun raporlarında da belirteceklerini kaydetti.
Özellikle Karadeniz insanında uzun yıllardan beri psikolojik travmaya ve psikolojik çatışmalara neden olan Çernobil'in Türkiye'de kanser vakalarının artışına neden olmadığının altını sık sık çizen Aydın, bir gazetecinin , "Çernobil vakasının ardından dönemin Bakan ve Başbakanı tarafından yapılan uygulamalar haklı mıydı?" şeklindeki sorusuna şöyle cevap verdi:
"Bugün ortaya çıkan veri şu ki o günlerde Sanayi ve Ticaret Bakanı Cahit Aral ve Başbakan Turgut Özal tarafından çayların rahatlıkla içilebileceği şeklindeki telkinleri doğru çıktı. O gün hem dünyanın hem de Türkiye'nin radyasyon aktivitesi hakkında yeterli bilgisi olmadığından dolayı da birçok çayın gömüldüğünü anlıyoruz. En son 2008 yılında Türkiye Atom Enerjisi Kurumu'nun yaptığı gömülen alandaki radyasyon aktiviteleri ölçümünde bundan sonra bu ölümün yapılmasına gerek kalmadığını, buradan herhangi bir radyoaktivite, insan sağlığını tehlikeye sokabilecek, kansere neden olacak bir radyoaktivitenin salınmadığını tespitiyle bundan sonra artık ölçülmeyeceğini belirtti. Çaylar o günde içilebilir durumdaydı, bugünde."
Gümüşhane'de ve Rize'de en fazla görülen kanser türünün Akciğer Kanseri olduğu ifade eden Aydın, bu durumun Batı toplumlarından farklı olduğunu, Batı'da akciğer kanserinin daha alt sıralarda olduğunu söyledi.
Kadınlarda da birinci sıradaki kanser türünün meme kanseri olduğuna değinen Aydın, "Önemli olan şu: hem akciğer kanserinin, hem de meme kanserinin önlenebilir olduğunu, erken tanı ile yüzde yüz tedavi edilebilir olduğunun altını çizmek gerekiyor. Akciğer kanserinin en önemli nedeni aktif yada pasif içicilikle yüzde 80-90 oranında sigara. Bugün dünyada yılda 600 bin kişi sigaraya bağlı pasif içicilikten yaşamını yitiriyor. Ülkemizde bu geri kalmış, çağdışı ve anlamsız müptela olunan bu kötü davranıştan kurtulacağı günleri arzu ediyoruz. Onunla ilgili de TBMM'de çıkartılmış kanunda emeği geçen tüm siyasi partilere de teşekkür ediyoruz. Toplumun da buna uyum göstermesi gerekli. Özellikle şunun da altını çizmek lazım ki akciğer kanserinin ortalama 1,5 yıl gibi ölümle, ölüm oranı en yüksek olan kanser türü. Dolayısıyla da ülkemizde kadınların da kendilerini muayeneleri ile erken tanı yöntemi ile yaşamlarının uzatılabileceği tam tedavinin sağlanabileceğini söylemekte fayda var" dedi.
SİGARA YASAĞININ, KANSER VAKALARI ÜZERİNDEKİ ETKİSİ
"Kapalı alanlarda sigara içilmesini yasaklayan düzenlemenin ardından akciğer kanseri vakalarında bir düşüş gözlemlendi mi?" sorusuna da cevap veren Aydın, şöyle konuştu:
"Akciğer kanserindeki sonucu elde etmek erken. 1-1,5 yıla yakın bir dönemdir sigara yasağı var. Ama sigara yasağının erken bulgusu acillere müracaat eden astım krizleri, kalp krizleri ve kronik bronşitin alevlenmeleridir. Yapılan çalışmaların ardından geçtiğimiz hafta elde ettiğimiz veriler, şunu gösteriyor ki 5'te bir oranında bu erken dönem belirtilerinde acillere müracaat oranlarında azalma söz konusu. Bu da sigara yasağının anlamlı olduğunu işareti. Kanser uzun süreli bir süreç, bu daha sonra ortaya çıkacaktır. Ama bütün bilimsel verilere göre kesinlikle etkileyecek."
Komisyon üyeleri Gümüşhane programının sonunda Torul ilçesine bağlı Cebeli köyünde bulunan dünyaca ünlü damlataşı Karaca Mağarası'nı ziyaret ederek Trabzon'a gitti.
Komisyon Başkanı Aydın, Gümüşhane Valisi Enver Salihoğlu ve Sağlık Müdürü Dr. Metin Öztürk'e Türkiye Atom Enerjisi Kurumu tarafından hazırlanan "Çernobil" raporu hediye etti.
Gümüşhane temaslarının ardından gazetecilerin sorularını cevaplandıran AK Parti Gümüşhane Milletvekili ve TBMM Kanser Araştırma Komisyonu Başkanı Doç. Dr. Kemalettin Aydın, dönemin Başbakanı Turgut Özal ve Sanayi ve Ticaret Bakanı Cahit Aral tarafından vatandaşlara "çayları korkmadan için" telkinlerinin haklılığının ortaya çıktığını söyledi.
Gümüşhane Üniversitesi'nde konuyla ilgili yaptığı açıklamaya ek olarak Gümüşhane Valiliğindeki programda gazetecilerin sorularını cevaplandıran Milletvekili Aydın, "Türkiye Atom Enerjisi Kurumu'nun o dönem radyoaktiviteye maruz kaldı" diye gömülen çayların olduğu bölgede 2008 yılından beri ölçüm yapmadığını hatırlattı.
Çernobil'in Doğu Karadeniz'e etkileri konusunda yaptıkları bütün değerlendirmelerde Çernobil kazasındaki radyoaktivitenin Türkiye'deki kanser vakalarının artışına neden olmadığının tespit edildiğinin altını çizen Aydın, bunu komisyonun raporlarında da belirteceklerini kaydetti.
Özellikle Karadeniz insanında uzun yıllardan beri psikolojik travmaya ve psikolojik çatışmalara neden olan Çernobil'in Türkiye'de kanser vakalarının artışına neden olmadığının altını sık sık çizen Aydın, bir gazetecinin , "Çernobil vakasının ardından dönemin Bakan ve Başbakanı tarafından yapılan uygulamalar haklı mıydı?" şeklindeki sorusuna şöyle cevap verdi:
"Bugün ortaya çıkan veri şu ki o günlerde Sanayi ve Ticaret Bakanı Cahit Aral ve Başbakan Turgut Özal tarafından çayların rahatlıkla içilebileceği şeklindeki telkinleri doğru çıktı. O gün hem dünyanın hem de Türkiye'nin radyasyon aktivitesi hakkında yeterli bilgisi olmadığından dolayı da birçok çayın gömüldüğünü anlıyoruz. En son 2008 yılında Türkiye Atom Enerjisi Kurumu'nun yaptığı gömülen alandaki radyasyon aktiviteleri ölçümünde bundan sonra bu ölümün yapılmasına gerek kalmadığını, buradan herhangi bir radyoaktivite, insan sağlığını tehlikeye sokabilecek, kansere neden olacak bir radyoaktivitenin salınmadığını tespitiyle bundan sonra artık ölçülmeyeceğini belirtti. Çaylar o günde içilebilir durumdaydı, bugünde."
Gümüşhane'de ve Rize'de en fazla görülen kanser türünün Akciğer Kanseri olduğu ifade eden Aydın, bu durumun Batı toplumlarından farklı olduğunu, Batı'da akciğer kanserinin daha alt sıralarda olduğunu söyledi.
Kadınlarda da birinci sıradaki kanser türünün meme kanseri olduğuna değinen Aydın, "Önemli olan şu: hem akciğer kanserinin, hem de meme kanserinin önlenebilir olduğunu, erken tanı ile yüzde yüz tedavi edilebilir olduğunun altını çizmek gerekiyor. Akciğer kanserinin en önemli nedeni aktif yada pasif içicilikle yüzde 80-90 oranında sigara. Bugün dünyada yılda 600 bin kişi sigaraya bağlı pasif içicilikten yaşamını yitiriyor. Ülkemizde bu geri kalmış, çağdışı ve anlamsız müptela olunan bu kötü davranıştan kurtulacağı günleri arzu ediyoruz. Onunla ilgili de TBMM'de çıkartılmış kanunda emeği geçen tüm siyasi partilere de teşekkür ediyoruz. Toplumun da buna uyum göstermesi gerekli. Özellikle şunun da altını çizmek lazım ki akciğer kanserinin ortalama 1,5 yıl gibi ölümle, ölüm oranı en yüksek olan kanser türü. Dolayısıyla da ülkemizde kadınların da kendilerini muayeneleri ile erken tanı yöntemi ile yaşamlarının uzatılabileceği tam tedavinin sağlanabileceğini söylemekte fayda var" dedi.
SİGARA YASAĞININ, KANSER VAKALARI ÜZERİNDEKİ ETKİSİ
"Kapalı alanlarda sigara içilmesini yasaklayan düzenlemenin ardından akciğer kanseri vakalarında bir düşüş gözlemlendi mi?" sorusuna da cevap veren Aydın, şöyle konuştu:
"Akciğer kanserindeki sonucu elde etmek erken. 1-1,5 yıla yakın bir dönemdir sigara yasağı var. Ama sigara yasağının erken bulgusu acillere müracaat eden astım krizleri, kalp krizleri ve kronik bronşitin alevlenmeleridir. Yapılan çalışmaların ardından geçtiğimiz hafta elde ettiğimiz veriler, şunu gösteriyor ki 5'te bir oranında bu erken dönem belirtilerinde acillere müracaat oranlarında azalma söz konusu. Bu da sigara yasağının anlamlı olduğunu işareti. Kanser uzun süreli bir süreç, bu daha sonra ortaya çıkacaktır. Ama bütün bilimsel verilere göre kesinlikle etkileyecek."
Komisyon üyeleri Gümüşhane programının sonunda Torul ilçesine bağlı Cebeli köyünde bulunan dünyaca ünlü damlataşı Karaca Mağarası'nı ziyaret ederek Trabzon'a gitti.
Komisyon Başkanı Aydın, Gümüşhane Valisi Enver Salihoğlu ve Sağlık Müdürü Dr. Metin Öztürk'e Türkiye Atom Enerjisi Kurumu tarafından hazırlanan "Çernobil" raporu hediye etti.