Türkiye'yi istemiyorsanız çıkın bunu açıklayın

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan MÜSİAD 14. Uluslararası İş Forumu'nda konuştu.

Türkiye'yi istemiyorsanız çıkın bunu açıklayın
Başbakan Erdoğan'ın, MÜSİAD 14. Uluslararası İş Forumu'nda yaptığı konuşmaya, Avrupa Birliğine gönderdiği mesaj damga vurdu.

İŞTE ERDOĞAN'IN KONUŞMASI:


Türkiye'nin demokratikleşmesinde MÜSİAD'ın çabaları müstesna bir yer tutuyor. MÜSİAD, bir yandan ekonomik büyüme mücadelesinde ön safta yer alırken bir yandan da demokratikleşme sürecine gerçekten takdire şayan bir imtihan verdi. MÜSİAD kararlılıkla bu süreçte öne çıktı ve gür bir sesle EVET dedi.

Nitekim 12 Eylül'de halkımızın takdiri ile gerçekleşen anayasa değişikliği ekonominin önünün ve ufkunun açılmasında da inanıyorum ki farklı bir dönemin başlangıcı olacaktır. MÜSİAD'a ve tüm üyelerine demokrasiye sahip çıktıkları, hukukun üstünlüğüne inandıkları için ve bunun gereğini cesurca yerine getirdikleri için teşekkür ediyorum. MÜSİAD Fuarı'nın İstanbul'da gerçekleştiriliyor olmasını ayrıca isabetli bulduğumu belirtmek istiyorum.

Evet İstanbul doğu ile batının tam kesiştiği noktada bir bilim, medeniyet merkezidir. İstanbul bir tanışma kaynaşma merkezidir. 65 Ülkeden Müsiad'ın Fuarına katılan kardeşlerimizin İstanbul'un o kaynaştıran vasfını en iyi şekilde değerlendireceğini temenni ediyorum.

Bizim güzel bir sözümüz var değerli misafirler bir fincan kahvenin 40 yıl hatırı vardır. Burada mutlaka Türk kahvesini tadın. İnanıyorum ki, o zaman İstanbul sizler için bir köprü şehir, bir aracı şehir değil kendinizi evinizde hissetiğiniz, hissedeceğiniz bir şehre dönüşecektir.

Ülkeler gibi iş adamlarınında önünde 2 tercih bulunuyor ya değişimi izlemek, ya değişimi yönetmek. Değişimi izlemekle yetinenler bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da esen rüzgara göre hareket etmek zorunda kalacaktır. Değişime hükmedenler ise kendileri, toplumları, ülkeleri adına belirleyci konumda olacaklardır. Bakınız 2008 sonunda Amerik Birleşik Devletleri kenidin merkeze koymak suretiyle bir ekonomik krizi yönettiğini iddia ederken, krizin merkezi oldu. Türkiye G20 üyesi bir ülke olarak hasar tespiti için g20 zirvlerinie katıldı.

Bizler diline, inancına, derisinin rengine asla ve asla bakmadan, komşuluk hukukunu yücelten komşusunu adeta kardeşi olarak gören bir neslin torunlarıyız.

Yoksulluk sorunu hiç şüphesiz bizim ortak sorunumuzdur. Açlık sorunu hiç şüphesiz bizim ortak sorunumuzdur. Çevre kirlenmesi, küresel ısınma, su sorunu her şeyden önce bizim ortak sorunumuzdur. Hangi coğrafyadan olursa olsun tabi afetlerle mağdur duruma duşmuş insanların sorunu bizim ortak sorunumuzdur. Aynı şekilde terör nedeniyle masum sivilrlerini yitiren toplumların sorunun bizim ortak sorunudur. Şunu asla unutmayın Pakistan'da sel felaketinde ölen çocuklar bizim çocuklarımızdır. Şili'de Haiti'de, depremde ölen çocuklar yine bizim elimizi uzatmamız gereken çocuklardır.

Sudan'ın, Gazze'nin, Bağdat'ın çocukları elbette ki bizim çocuklarmıızıdır. Dünya bu sorunlara sırtını dönse bile biz sırtımızı dönemeyiz.. Dünya sessiz, tepkisiz kalsa bile biz sessiz tepkisiz kalamayız. İşte onun için bölgesi ve küresel meselelere daha fazla eğilmek küreselleşmede söz sahibi değişimde pay sahibi olmak zorundayız. Biz gelişmeleri izlemekle, uzaktan seyretmekle yetinemeyiz. Barışı tesis etmediğimiz müdetçe, yeni ve daha büyük krizler dünyamızı tehdit etmeyi sürdürecektir.

2002 yılında iktidara gelmemizden hemen önce uluslararası ilişkiler konusunda çevre ülkelerle bir çok sorunlarımız vardı. Kardeşliği ve dostluğu öne çıkaran yaklaşımla tüm sorunların üstüne gitti. Şu anda sorunları minimize ettik, iş birliklerini en iyi düzeye taşımız hatta aradaki vizeleri kaldırmış durumdayız.

Hem insanlarımızın, hem işadamlarımızın arada engeller olmaksızın kucaklaşmasını sağladık.

Rusya ile ihracatımız 1 milyar 200 milyon Dolar'dan 3 milyar 200 milyon Dolar'a çıktı. Dostluğun dayanışmanın bir neticesi olarak biz de kazandık çevremizdeki ülkelerde kazandı.

Türkiye ekonomisi son yaşanan küresel kriz çerçevesinde dayanıklılığının test etme imkanı bulduk.

Küresel krizi tamamen kendi methotlarımızla, kendi yöntemlerimizle aştık ve aşıyoruz. Uluslararası para fonuna bu süreçte ihtiyaç duymadık ve artık 3 yıl oldu stant by anlaşmasını da imzalamadık. 8 yıl önce bizim IMF'ye olan borcumuzu 23.5 milyar Dolar'dı ama şu anda 6 milyar Dolar'a düştü. Gelişmiş ülke ekonomillerinde ciddi daralmalar yaşanırken Türkiye son 3 çeyrekte büyüme kaydetti. 2010 yılı ilk çeyreğinde ekonomiz yüzde 11,7 büyüyerek dünyada en hızlı büyüyen 4. ülke oldu. Aynı şekilde tüm dünyada işsizlikteki artış devam ederken Türkiye'de işsizlik her ay 2- 2,5 puan gerileyerek düşüyor. Bir çok ülkenin kredi notu düşürülürken Türkiye kredi notu arttırılan nadir ülkeler arasında yer almaya devam ediyor.

2009 yılında tüm dünya ile birlikte ciddi daralma kaydeden ihracatımız ciddi artışlar kaydediyor. Turizm gelirlerimizin küresel krizden etkielenmediğini çok mutlu bir şekilde ifade ediyoruz. Elbette temkini ve mali disiplini elden bırakmıyoruz. Büyük ve güçlü ekonomisiyle, barışçıl ve aktif dış politikasıyla Türkiye yatırımcılara eşsiz fırsatlar sunuyor.

Demokratikleşme sürecinde attığımız adımlar, Avrupa Birliği ile müzakerelerimizde atıığmız adımlar, kabul ederler ama etmezler hiç önemli değil. Bunu ben kendilerine de söylediğim için hiç önemli değil. Kendilerine de söylüyorum boşuna bekliyorsunuz. Eğer Türkiye'yi istemiyorsanız çıkın bunu açıklayın.

Bu toplantılarda fuar bir taraftan gezilirken ondan sonra yapılacak 2'li görüşmelerde neticeleri bağlayıp ondan sonra bunun takipçisi olun. Sadece bir işe inanmak yetmiyor. Onu takip etmek gerekir başarıya koşabilmek için. Bizim teknoloji oalrak ihraç edeceğimiz çok şey var sizlerden de alacağımız çok şeyler var. Dolayısıyla bu dayanışmayı bu buluşmada gerçekleştirmenin karı çok, çok yüksek olacaktır. Yok oturur güzel, güzel yer içer dağılırız, karı sadece bu olur.

Her alanda her sahada büyük bir yatırıma açık ve istikrarın olduğu bir ülke Türkiye, bir çok yatırımı yapmak mümnkün. Yani yarınınm ne olur diye düşünmeyeceksiniz bu admımı burada atavbileceksiniz.

Özellikle Başbakanlık Destek Ajansı olmak üzere tüm kurumlarımız size yardımcı olmaya hazırdır ve olacaktır. Ben bu güzelk buluşmayı sağlayan MÜSİAD'a bir kez daha teşekkür ediyorum. Tüm misafirlerimize hoş geldiniz diyorum. İstanbul'dan güzel anılarla ayrılmanızı temenni ediyorum. Güzel dileklerimle birlikte sizleri Allah'a emanet ediyorum.