MHP'nin yokluğunda?..
TBMM'nin yeni dönem açılış oturumunda MHP lideri Sayın Devlet Bahçeli...
TBMM’nin yeni dönem açılış oturumunda MHP lideri Sayın Devlet Bahçeli ve partinin yönetim katındaki önemli isimlerin çoğu yoktu.. Sebep malum: Sumela Manastırı ve Akdamar Kilisesi’nde dini ayin yapılmasına izin verilmiş olmasına tepki olarak Malazgirt Savaşı sonrası Sultan Alpaslan’ın camiye tahvil ettiği Ani Harabeleri’nde cuma namazı kılma kararı..
MHP, anayasa değişiklik paketi gündeme geldiği günden başlayarak karşı tavır aldı ve benimsediği siyaset dilini olabilecek en sert seviyeye kadar tırmandırdı.. Ancak 12 Eylül günü referandum sonuçları açıklanıp CHP- MHP çizgisini halkın çoğunluğunun reddettiği, daha ötesi küçümsenmeyecek oranda MHP seçmeninin değişiklik paketine ‘evet’ oyu verdiği anlaşıldıktan sonra ne Sayın Bahçeli’den ne de partinin yetkili ağızlarından tavır değişikliği ya da sonuçları tahlil çabasının ifadesi olacak bir açıklama gelmedi..
CHP zirvesinin gerek referandum sonucu ortaya çıkan tabloyu doğru okumada, gerekse önümüzdeki dönemde anakronik bir çizgiye sıkışmama konusunda gösterdiği kıvraklığın aksine MHP’nin referandum öncesi söylem, üslup ve yaklaşımı aynen korunduğu görüldü..
Ancak hepsinden daha önemlisi, MHP sözcüleri basında yer alan yorumların önyargılı, hükümetin yönlendirmesiyle yapılmış maksatlı analizler olduğunu, referandum sonucu partilerinin destek kaybettiği iddialarının gerçeği yansıtmadığını söylerken Devlet Bahçeli, MHP’nin tasfiye edilmek istendiğini söyledi..
Söylemek istediğim MHP’nin bir zihin karışıklığı içinde olduğudur... Zira sonuç, milliyetçi düşünceye inanmış kitlelerle ters düşmüşlüğün, gönül ve oy verdikleri parti anayasa değişiklik paketine ‘ihanet projesi’ derken milliyetçileri farklı tavır belirlemeye sevkeden sebepleri anlamaya çalışmak yerine komplocu izahlara tutunmaya çalışmanın getirdiği nokta.
Oysa MHP başta demokratikleşme olmak üzere Türkiye’nin tüm sorunlarıyla ilgili projeler üretmeyi görev sayan bir düşünce geleneğinden geliyor. 1999’da ülkeyi milletler yarışında öne çıkaran radikal adımların atılmasına destek vermiş olan, 2007 sonrası Türkiye’nin içine çekilmek istendiği kriz tablosu karşısında baskılara direnip demokrasiden yana aldığı tavırla muhalifleri nezdinde dahi takdir kazanan Bahçeli’nin durup soluklanması ve Ahmet Ağaoğlu, Mümtaz Turhan, Erol Güngör, Nevzat Kösoğlu gibi milliyetçi aydınların ışıttığı çizgiye dönmesi gerektiğini düşünüyorum.. Bahçeli’nin, kendisinde var olduğuna inandığım vasıflarla gerektiğinde çevresindeki kifayetsizlik kuşatmasını kırıp özeleştiri yapabilecek ve doğruyu işaret edebilecek lider olduğunu da biliyorum.