Erdoğan'dan birlik-beraberlik mesajı
Başbakan Tayyip Erdoğan, "bu toprakların ezgilerini, ağıtlarını, türkülerini birbirinden ayırmak nasıl imkansızsa, insanlarını da birbirine hasım eylemek o kadar imkansızdır" dedi. Erdoğan, TRT 5 Anadolu kanalı açılışında konuştu, "Cumhuriyet ne kadar Çankayalının rejimiyse o kadar da Bahçesaraylının rejimidir" dedi.
Başbakan Tayyip Erdoğan, "bu toprakların ezgilerini, ağıtlarını, türkülerini birbirinden ayırmak nasıl imkansızsa, insanlarını da birbirine hasım eylemek o kadar imkansızdır" dedi. Erdoğan, TRT 5 Anadolu kanalı açılışında konuştu, "Cumhuriyet ne kadar Çankayalının rejimiyse o kadar da Bahçesaraylının rejimidir" dedi. Erdoğan, TRT 5 Anadolu Kanalının açılış galasında yaptığı konuşmada, kanala uzun soluklu ve başarılı yayın hayatı diledi. Cumhuriyet'in kuruluşunun 87. yıl dönümünü de kutlayan Erdoğan, birlik ve kardeşlik içinde nice yıllara erişmeyi temenni etti.
Açılış töreninde Anadolu'nun farklı seslerini farklı enstrümanlardan dinlediklerini dile getiren Erdoğan, bağlamanın, sipsinin, şerpenin sesinden Anadolu'nun, Trakya'nın yağmurla ıslanmış topraklarının taze kokusunu bir kez daha yüreklerinde hissettiklerini söyledi.
Ahmet Hamdi Tanpınar'ın Anadolu türkülerini sıcak bir ekmeğe benzeten Erdoğan, şunları kaydetti: "Sesler farklı da olsa, çalgılar farklı da olsa, yöreler, notalar farklı da olsa, her türkü, her ezgi üzerindeki musiki değerle birlikte Anadolu'nun kokusunu taşıyor. Bizim türkülerimiz sıcak bir ekmekten, buğusu tüten bir somundan, Anadolu'dan, analar yurdundan bir parçadır.
Onun içindir Yemen türküsünü dinlediğimizde, hangi ilden, hangi yöreden olursak olalım, her birimizin gönül dili titriyor. Sarı gelin türküsünün ezgilerini işittiğimizde her birimiz 'işte bu bizim türkümüz' diyoruz. Dramalı Hasan nasıl bu ülkenin 73 milyonu üzerinde aynı etkiyi yapıyorsa, Toroslar'ın, Kaçkarlar'ın, Süphan'ın, Ağrı'nın yüksek zirvelerinden kopup gelen ezgiler de aynı derecede yüreğimize hitap ediyor.
Horon bizim horonumuz, halay bizim halayımız, zeybek bizim zeybeğimiz, zılgıt bizim zılgıtımız. Biz, bu topraklar üzerinde ekmeğimizi bölüştük. Halayı, horonu, zılgıtı bölüştüğümüz kadar ağıtları bölüştük. Hüzünleri bölüştüğümüz kadar sevinçlerimizi bölüştük. En önemlisi de biz bu topraklar üzerinde Anadolu'nun, Trakya'nın toprakları üzerinde kahramanlığı, zaferi, şahadeti paylaştık.
Dost kelimesi Anadolu'yu tarif etmekte yetersiz kalır. Akraba, hısım kelimesi Anadolu insanını tarif etmekte kifayetsiz kalır. Anadolu, analar yurdunun 73 milyon vatan evladının toprağıdır. Yani Anadolu, kardeşlerin ve kardeşliğin yurdudur. Nasıl ki bu toprakların ezgilerini birbirinden ayırmak imkansızsa, nasıl ki bu ülkenin ağıtlarını, şarkılarını, türkülerini birbirinden ayırmak imkansızsa, bu ülkenin insanlarını da birbirinden ayırmak, birbirine hasım eylemek işte o kadar imkansızdır.
Bu toprakları biz şehitlerimizin kanlarıyla olduğu kadar hakla, aşkla, sevdayla yoğurduk. 87 yıl önce Cumhuriyeti de işte bu sevdanın, bu aşkın, ortak ideallerimizin üzerine hep birlikte inşa ettik. Cumhuriyet ne kadar Çankayalının rejimiyse, o kadar da Bahçesaraylının rejimidir. Cumhuriyet ne kadar Ankara'nınsa, o kadar da Yozgat'ındır. Cumhuriyet İstanbul'a, İzmir'e ne kadar yakınsa, Kayseri'ye, Konya'ya, Artvin'e, Tekirdağ'a, Van'a o kadar yakındır. Çünkü Cumhuriyet Trakya'dır, çünkü Cumhuriyet Anadolu'dur."
Açılış töreninde Anadolu'nun farklı seslerini farklı enstrümanlardan dinlediklerini dile getiren Erdoğan, bağlamanın, sipsinin, şerpenin sesinden Anadolu'nun, Trakya'nın yağmurla ıslanmış topraklarının taze kokusunu bir kez daha yüreklerinde hissettiklerini söyledi.
Ahmet Hamdi Tanpınar'ın Anadolu türkülerini sıcak bir ekmeğe benzeten Erdoğan, şunları kaydetti: "Sesler farklı da olsa, çalgılar farklı da olsa, yöreler, notalar farklı da olsa, her türkü, her ezgi üzerindeki musiki değerle birlikte Anadolu'nun kokusunu taşıyor. Bizim türkülerimiz sıcak bir ekmekten, buğusu tüten bir somundan, Anadolu'dan, analar yurdundan bir parçadır.
Onun içindir Yemen türküsünü dinlediğimizde, hangi ilden, hangi yöreden olursak olalım, her birimizin gönül dili titriyor. Sarı gelin türküsünün ezgilerini işittiğimizde her birimiz 'işte bu bizim türkümüz' diyoruz. Dramalı Hasan nasıl bu ülkenin 73 milyonu üzerinde aynı etkiyi yapıyorsa, Toroslar'ın, Kaçkarlar'ın, Süphan'ın, Ağrı'nın yüksek zirvelerinden kopup gelen ezgiler de aynı derecede yüreğimize hitap ediyor.
Horon bizim horonumuz, halay bizim halayımız, zeybek bizim zeybeğimiz, zılgıt bizim zılgıtımız. Biz, bu topraklar üzerinde ekmeğimizi bölüştük. Halayı, horonu, zılgıtı bölüştüğümüz kadar ağıtları bölüştük. Hüzünleri bölüştüğümüz kadar sevinçlerimizi bölüştük. En önemlisi de biz bu topraklar üzerinde Anadolu'nun, Trakya'nın toprakları üzerinde kahramanlığı, zaferi, şahadeti paylaştık.
Dost kelimesi Anadolu'yu tarif etmekte yetersiz kalır. Akraba, hısım kelimesi Anadolu insanını tarif etmekte kifayetsiz kalır. Anadolu, analar yurdunun 73 milyon vatan evladının toprağıdır. Yani Anadolu, kardeşlerin ve kardeşliğin yurdudur. Nasıl ki bu toprakların ezgilerini birbirinden ayırmak imkansızsa, nasıl ki bu ülkenin ağıtlarını, şarkılarını, türkülerini birbirinden ayırmak imkansızsa, bu ülkenin insanlarını da birbirinden ayırmak, birbirine hasım eylemek işte o kadar imkansızdır.
Bu toprakları biz şehitlerimizin kanlarıyla olduğu kadar hakla, aşkla, sevdayla yoğurduk. 87 yıl önce Cumhuriyeti de işte bu sevdanın, bu aşkın, ortak ideallerimizin üzerine hep birlikte inşa ettik. Cumhuriyet ne kadar Çankayalının rejimiyse, o kadar da Bahçesaraylının rejimidir. Cumhuriyet ne kadar Ankara'nınsa, o kadar da Yozgat'ındır. Cumhuriyet İstanbul'a, İzmir'e ne kadar yakınsa, Kayseri'ye, Konya'ya, Artvin'e, Tekirdağ'a, Van'a o kadar yakındır. Çünkü Cumhuriyet Trakya'dır, çünkü Cumhuriyet Anadolu'dur."
