İmralı-Kandil hattında 'parazit' çıktı, PKK özeleştiri yaptı
Öcalan'ın avukatları PKK'nın ateşkes süresinin dolacağı 31 Ekim öncesi 'hava muhalefeti' ve 'Cumhuriyet Bayramı' nedeniyle İmralı'ya gidemiyor. PKK yöneticilerinden Duran Kalkan, Kürt sorununun çözümü konusunda yetersiz kaldıklarını kabul ediyor.
KUZEY IRAK GÜNCESİ
26 EKİM 2010 SAAT: 18.00
ANKARA
Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, dün Batman’da halka yaptığı konuşmada, “Kimimiz Türk olabiliriz, kimimiz Kürt olabiliriz, kimimiz farklı olabiliriz. Ama hepimiz bu ülkenin en şerefli vatandaşlarıyız. Bu memlekette herkes kanun önünde Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olarak aynı haklara sahiptir. Ama demokratik standartlarımızla ilgili çeşitli noksanlıklarımız olur. Bunları konuşarak, tartışarak, anlaşarak yapmak en doğrusudur” dedi. DHA’nın haberine göre Gül, “Terörün dışında fikirlerimizi gayet medeni şekilde konuşabiliriz. Ama terörden kesinlikle uzak durmamız gerekiyor” diye konuştu.
BDP Eşbaşkanı Gülten Kışanak, “Tek taraflı olarak sürekli PKK’dan beklenen bir yaklaşımla Kürt sorununu çözmek mümkün değildir” dedi. Kışanak dün partisinin grup toplantısında yaptığı konuşmada şunları söyledi: “PKK iki yıldır eylemsizlik kararını uzun vadeye yaymak için bazı gelişmeler olması için kendi kulvarında bazı yaklaşımlar sergiliyor. Bunu beğenirsiniz beğenmezsiniz. Peki Türkiye’nin demokratikleşme kulvarında ne oluyor? Hükümet ne yapıyor? Ölümleri durdurabilecek bir yol bulmak zorundayız. Ölümler durmadığı sürece PKK’nın tek taraflı olarak eylemsizlik kararını uzatmasının bir faydası olmadığını hepimiz biliyoruz.” Kışanak Kürt sorununun özünde bir hak ve özgürlükler sorunu olduğunu belirterek “Demokratikleşme yolunda adım atılmayacaksa bu süreçten barış çıkmayacağını herkes biliyor” diye konuştu.
Milli Güvenlik Kurulu bugün Ankara’da toplanıyor. ANKA’nın önceki günkü haberine göre Cumhurbaşkanı Gül’ün başkanlık edeceği toplantıda ele alınacak konular arasında PKK’ya karşı yürütülen mücadele de bulunuyor.
KUZEY IRAK
Eski Bölgesel Kürt Yönetimi Başkanı ve KDP Başkan Yardımcısı Neçirvan Barzani dün Ankara’da Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ile görüştü. AA’nın dünkü haberine göre Barzani, Türkiye ile ilişkilerin çok önemli olduğunu belirterek Mesut Barzani’nin ziyaretinden sonra ilişkilerin daha da geliştiğini ifade etti.
PKK
PKK yöneticilerinden Duran Kalkan, “Kürt sorununun çözümü yönünde gerçekten de stratejik gelişmeler yaratılması gerekliydi. Süreç onu gerektiriyor. Ama dikkat edilirse biz o noktaya ulaşamadık. Bu anlamda ciddi yetersizlikler var. Halen Kürt sorununun çözümsüzlüğü devam ediyor. Çözümün önü açılamamıştır. Demokratik özerklik çözümünü geliştiriyoruz ama somut bir gerçeklik haline getiremedik. Karşı tarafa bunu kabul ettirmede ciddi yetersizliklerimiz, eksikliklerimiz var. Mevcut olan kesinlikle olması gereken değildir. Aksine onun çok gerisindedir” dedi. Fırat Haber Ajansı’nın dünkü haberine göre Kalkan demokratik özerkliğe ilişkin şunları söyledi: “Demokratik özyönetimi inşa etmek ne demektir? Meclisler kurmak demektir. Halkın iradesini ve karar gücünü ortaya çıkartacak halk meclisleri örgütlemeliyiz.” Kalkan psikolojik savaşa ilişkin olarak “Dıştan her gün ‘birbirlerine düştüler, bölündüler’ diye propaganda ediliyor. Dıştan psikolojik savaş bu kadar geliştirilirken belli ki içten de bozanlar var. Belki de çeşitli ajan faaliyetleri de bizi bozuyor” diye konuştu.
Fırat Haber Ajansı’nın dünkü haberine göre, DTK Eşbaşkanı Aysel Tuğluk da dahil olmak üzere Öcalan’ın avukatları bugün ‘hava muhalefeti’, cuma günü ise Cumhuriyet Bayramı olması nedeniyle görüşme yapamayacak.
GELİŞMELER NEYE İŞARET EDİYOR
Cumhurbaşkanı Gül’ün sözleri, Ankara’nın Kürt sorununun çözümüne ilişkin çizgisini teyit ediyor. Diğer bir ifadeyle Kürt sorunu ile PKK’yı birbirinden ayıran Ankara, birincide radikal olmayan adımlarla sonucu gitmeye çalışırken ikinciyi askeri olarak etkisiz kılmayı hedefliyor. Gül, bu çizgi doğrultusunda Türk ve Kürt kökenli Türkiye Cumhuriyeti vatandaşları arasında bir fark olmadığını vurgulayarak BDP/PKK’nın “Kürt kimliğinin anayasal çerçevede tanınması” temel talebine sıcak bakılmayacağının işaretini veriyor.
Kışanak’ın sözleri hem Ankara’nın bu yönde adım atması hem de TSK’nın operasyonları durdurması çağrısını içeriyor.
Kalkan’ın sözleri “Kürt sorununun çözümünü 2011’e bırakmayacağız” söylemi de hatırlandığında, 31 Ekim’de ateşkesin akıbetine ilişkin karar aşamasında olan ve gözünü İmralı’ya çevirmiş bulunan örgüt açısından tam bir özeleştiriye karşılık geliyor.
Kalkan, böylelikle 1 Haziran’da başlayan, 13 Ağustos’ta sona eren saldırı döneminin sonuçlarına ilişkin bir bilanço çıkarmış oluyor ve bu bilançoda Ankara’nın Öcalan ile görüşmesinin dışında kendileri açısından Kürt sorununun çözümüne ilişkin mesafe alınamadığını kabul ediyor.
Ankara’nın yürüttüğü psikolojik savaşın örgüt üzerinde belli ölçüde etkili olduğunu da hissettiren Kalkan, demokratik özerklikle ilgili ifadeleriyle “Hakkâri ve Şırnak’ta demokratik özerklik ilan edecekleri” yönündeki söylentilere de açıklık getirmiş oluyor.
Kalkan’ın sözleri, İmralı ile biçimi ne olursa olsun bir görüşme yürütüldüğü dönemde böyle bir özerklik ilanının süreci tamamen dinamitleyeceği gerçeği bir yana, bizzat PKK’nın en azından örgütlenme boyutuyla o noktadan hâlâ çok uzakta olduğunu gösteriyor.
Öcalan’ın avukatlarının ziyaretinin bu hafta gerçekleşmeyecek olması, ateşkese ilişkin kararını açıklamadan önce gözünü İmralı’ya çevirmiş olan Kandil’i zora sokan bir nitelik taşıyor. Örgütün, “31 Ekim’e kadar bekleyeceğim. Devlet adım atmazsa, aradan çekileceğim” restini çeken Öcalan’dan sürenin bitiminden önce haber almasının tek imkânı olarak cuma günkü akraba ziyareti kalıyor.
Ankara’nın ateşkesle ilgili karar öncesinde İmralı-Kandil hattında ‘parazit’ çıkmasını uygun gördüğü anlaşılıyor.