ASO Başkanı: Önlem alınmazsa TL daha da değerlenecek

Ankara Sanayi Odası (ASO) Başkanı Nurettin Özdebir, TL'nin değerlenmesinde Türk ekonomisinin sağlam mali ve finansal yapısı ile krizden hızlı bir biçimde çıkmasının rol oynadığını söyleyerek, "Türkiye, Ocak-Ağustos döneminde 28 milyar dolar cari işlemler açığı vermişken, ülkemize giren yabancı sermaye 38 milyar doları bulmuştur" dedi. Özdebir, bu sıcak para girişi için tedbir alınmazsa TL'nin daha da değerlenmesinin kaçınılmaz olduğunu ifade etti.

ASO'nun Ekim ayı meclis toplantısında konuşan ASO Başkanı Nurettin Özdebir, küresel ekonomide ilginç gelişmeler yaşandığını belirtti.

Türkiye'de, Ocak-Ağustos döneminde 28 milyar dolar cari işlemler açığı verildiğini ve Türkiye'ye giren yabancı sermayenin 38 milyar doları bulduğunu dile getiren Özdebir, "Bu sıcak para girişi için tedbir alınmazsa TL'nin daha da değerlenmesi kaçınılmazdır. Birçok ülke, parasının değerlenmesini engellemek için tedbirler almaktadır. Japon Merkez Bankası faizleri düşürerek yenin değer kazanmasını engellemeye çalışmaktadır. Brezilya, sıcak para girişlerinde aldığı vergiyi yüzde 6'ya çıkarmış ve parasının değerlenmemesi için her yolu deneyeceğini açıklamıştır. Paraların değerlenmesi, Güney Afrika'dan Malezya'ya, BRİC+T'ye, birçok ülkede ekonomik büyümeyi tehdit eder boyutlara ulaşmıştır" diye konuştu.

-TL'NİN DEĞERLENMESİNDE EKONOMİNİN SAĞLAM YAPISININ DA ETKİSİ VAR-

TL'nin değerlenmesinde Türk ekonomisinin sağlam mali ve finansal yapısı ile krizden hızlı bir biçimde çıkmasının da rol oynadığını savunan Özdebir, "Açıklanan son ekonomik veriler, ekonomideki canlılığın devam ettiğini göstermektedir. Sanayi üretimindeki artış, beklentilerin üzerinde bir hızla devam etmektedir. Ağustos ayında sanayi üretimi, bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 11 artarak 2007'deki düzeyini de aşmıştır" diye konuştu.

Ağustos ayında sanayinin alt sektörlerinde üretimin; madencilikte binde 6,imalat sanayiinde yüzde 11, elektrik, gaz, buhar ve iklimlendirme üretimi ve dağıtımı sektöründe yüzde 15.7 arttığını ifade eden Özdebir, "Takvim etkisinden arındırılmış sanayi endeksi Ağustos ayında bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 14.2, mevsim ve takvim etkilerinden arındırılmış sanayi endeksi ise bir önceki aya göre yüzde 2.7 artış göstermiştir. Sanayi Ciro ve Sipariş endekslerindeki gelişmeler de sanayi üretiminin yılın üçüncü çeyreğinde de beklenenin üzerinde artacağını göstermektedir" dedi.

Sanayi Sipariş Endeksi'nin, Ağustos ayında bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 19.9 artığını ifade eden Özdebir, "Sanayi sipariş endeksi bir önceki aya göre ise yüzde 4.7 azaldı. Ana sanayi grupları sınıflamasına göre Ağustos ayında en yüksek artış yüzde 263 ile sermaye malı imalatında görülmüştür. Ekim ayında imalat sanayii genelinde kapasite kullanım oranı, geçen yılın aynı ayına göre 7.1 puan, Bir önceki aya göre ise 1.8 puan artarak yüzde 75.3 seviyesinde gerçekleşmiştir" dedi.

-İTHALAT VE İHRACAT ARASINDAKİ MAKAS GİDEREK AÇILIYOR-

Dış ticaret verilerinin ithalat ile ihracat arasındaki makasın giderek açıldığını, ihracat artışının ithalat artışını yakalayamadığını gösterdiğini söyleyen Özdebir, "Ağustos ayında, geçen yılın aynı ayına göre ihracat yüzde 9.1 artarken, ithalat yüzde 20.5 artmıştır. Aylık dış ticaret açığı da 7 milyar dolara yaklaşmıştır. Geçen yılın Ağustos ayında yüzde 61 olan ihracatın ithalatı karşılama oranı da, bu yıl yüzde 55'e gerilemiştir. Ağustos ayı itibariyle 12 aylık ihracatımız 110.5 milyar dolara, 12 aylık ithalatımız 167.8 milyar dolara ulaşmıştır" dedi. Özdebir konuşmasını şöyle sürdürdü: "Reel kesim güven endeksi Ekim ayında, bir önceki aya göre 3.5 puan azalarak 107.2 seviyesinde gerçekleşmiştir. Bu gerilemeye rağmen reel sektör iyimserliğini korumaktadır. Diğer yandan, tüketici güvenindeki yükseliş ise devam etmektedir. Eylül ayında Tüketici Güven Endeksi, bir önceki aya göre yüzde 3.5 oranında artarak 90'ı geçmiştir. Bu gelişmeler, eğer dünyadan kaynaklanan bir olumsuzluk yaşanmazsa yılı yüzde 9 civarında bir büyümeyle kapatacağımız yönündeki tahminimi güçlendirmektedir."

-DÜNYADA ET FİYATLARI SON BİR YILDA YÜZDE 23 ARTTI-

Özdebir, ASO Ekim ayı Meclis Toplantısı'na katılan Tarım ve Köyişleri Bakanı Mehmet Mehdi Eker'e hitaben, "Alınan ithalat kararına rağmen et fiyatları düşmemektedir. Aslında et fiyatları tüm dünyada artış eğilimi içindedir. Dünyada et fiyatları son bir yılda yüzde 23.5 artmıştır. Başta Çin olmak üzere gelişen ülkelerde gelir düzeyi arttıkça ete olan talep de artacaktır. Ülkemizde et fiyatlarını düşürmek için öncelikle yerli üretimi artırmak zorundayız. Yerli üretimdeki artışı yüksek yem fiyatları engellemektedir" dedi.

Taşıma maliyetlerinin de yem fiyatlarını artıran bir etken olduğunu ifade eden Özdebir, "Bu nedenle yem bitkilerinin ekimi teşvik edilmeli, buna göre bir arazi planlaması yapılmalıdır. Yem maliyetlerini düşürmek için mera hayvancılığı da teşvik edilmeli ve meralar ıslah edilmelidir. AB'de besicilikte ortalama işletme büyüklüğü, ülkeler arasında 25-45 baş hayvan arasında değişmektedir. 50 baştan fazla hayvana sahip olan işletmelerin oranı yüzde 5'in altındadır" diye konuştu.

Besicilikte küçük üreticilerin mutlaka desteklenmesi gerektiğini ifade eden Özdebir, "Hayvan popülasyonunu artırmak için en temel çözüm; tarıma dayalı, özellikle süt ve süt ürünlerine dayalı sanayinin geliştirilmesiyle sağlanacaktır. Ayrıca et fiyatlarındaki spekülatif yükselmeleri engellemek için ya yağlı hayvan kesimi engellenmeli ya da fazla yağlar kilodan düşülmelidir" dedi.

-DÜNYA YİYECEK-İÇEÇEK FİYATLARI 2005'E GÖRE YÜZDE 46 ARTTI-

2009 yılında düşen dünya yiyecek-içecek fiyat endeksinin bu yıl yeniden artış gösterdiğini belirten Özdebir, "Dünya yiyecek-içecek fiyatları 2005 yılına göre yüzde 46 artmıştır. Dünya Gıda fiyatlarındaki artış, ülkemizdeki enflasyon dinemiklerini de etkilemektedir. İşlenmemiş gıda fiyatları, üçüncü çeyrekte, yıllık yüzde 28.7 artış oranı ile tarihindeki en yüksek seviyeye ulaşmıştır. Gıdanın düşük gelirli kesimlerin harcamaları içindeki yüksek payı dikkate alınırsa gıda fiyatlarındaki artışın halkımızın refahı üzerindeki olumsuz etkisi daha iyi anlaşılacaktır" dedi.

-WEBTARIM-TV TARIM TV'YE DÖNÜŞMELİ-

Türkiye'nin gıda arz güvenliğini sağlamak, halka ucuz, kaliteli ve sağlıklı ürünler sunmak için Tarım ve Köyişleri Bakanlığı'nın yoğum bir çaba içerisinde oluklarını bildiğini söyleyen Özdebir, "Özellikle tarım havzaları çalışmalarınızı takdirle izliyoruz. Ayrıca WEBTARIM-TV'nin yayına başlaması nedeniyle sizi kutluyoruz. Dileğimiz WEBTARIM-TV'nin, daha geniş kitlelere ulaşması için kısa sürede bir TARIM-TV'ye dönüşmesidir" dedi.

-BÜROKRATİK GECİKMELERE DİKKAT ÇEKİLDİ-

Tarım ve Köyişleri Bakanı Mehmet Mehdi Eker'e üyelerine ait sorunları aktaran Özdebir, "Sorunların en başında bürokratik gecikmeler yer almaktadır. Örneğin, Sağlık Sertifikası ve Serbest Satış Sertifikası gibi talep dilekçeleri, ilgili daireye geç ulaşmakta, kontrole gelinmesi için randevu birkaç gün sonraya verilmekte ve kontrol tamamlandıktan sonra evrak imzalanma ve teslimatı geç yapılmaktadır. İhracat başvurularının evrakları aynı gün ilgili bölüme ulaştırılmalı ve kontrol için en geç bir gün içinde randevu verilmelidir. Denetim elemanları, hata bulma yaklaşımı ile değil, işletmenin standartlarını yükseltme amacıyla yol gösterici bir biçimde hareket etmelidir" dedi. Özdebir sözlerini şöyle sürdürdü: "Üretim izin belgelerinin temininde uzmanlara bağlı olarak sorunlar yaşanmakta ve bazı prosedürlerden dolayı izin almak için bazen 90 günden fazla beklenmektedir. Sadece kuruluş aşamasında alınan gıda sicili numarası ile AB ülkelerinde olduğu gibi bildirim yapılarak üretim yapılabilmeli, bazı kamu kuruluşlarında olduğu gibi internet üzerinden bildirimde bulunulabilmelidir. Dosya inceleme sürecinde Koruma Kontrol Genel Müdürlüğünde herhangi bir evrak eksikliğinde, eksik evrak tekrar İl Tarım Müdürlüğü'ne değil, Koruma Kontrol Genel Müdürlüğündeki ilgili uzmana doğrudan teslim edilebilmelidir. Yurtdışından gelen ve ithalatı yapılan hammaddelerde İl Tarım Müdürlüklerinin farklı uygulamaları da sorunlara yol açmaktadır."(