Aliya İzzetbegoviç Sakarya'da Anıldı

Bosna Hersek'in efsanevi lideri Aliya İzzetbegoviç, ölümünün 7. yıldönümünde Sakarya Büyükşehir Belediyesi'nin düzenlediği programla Sakarya'da anıldı.

Sakarya Büyükşehir Belediyesi Kültür ve Sosyal İşler Daire Başkanlığı, Bosna Hersek'in efsanevi lideri Bilge Kral olarak tanınan Aliya İzzetbegoviç'in 7. ölüm yıldönümü nedeniyle bir program düzenledi. AKM Tiyatro Salonu'nda gerçekleştirilen anma programında İzzetbegoviç'in danışmanı Adamir Yerkoviç, yazar Sadık Yalsızuçanlar, Sakarya eski milletvekili Süleyman Gündüz ve yazar İsmail Kılıçarslan, Aliya İzzetbegoviç'i bütün yönleriyle anlattı. Gerçekleştirilen programa Sakarya Valisi Mustafa Büyük,
Sakarya Büyükşehir Belediyesi Başkanvekili Fevzi Kılıç ve çok sayıda davetli katıldı. İki katlı salon dolarken, katılımcıların birçoğu programı ayakta izledi. Programın oturum başkanlığını Süleyman Gündüz yaptı. Açılış konuşmasını da yapan Gündüz, şunları söyledi: "Vefatının 7. yıldönümünde Aliya İzzetbegoviç için anma programı düzenleyen başta Büyükşehir Belediye Başkanı Zeki Toçoğlu olmak üzere Büyükşehir Belediyesi'ne teşekkür ediyoruz. Kıymetli dostumuz merhum Selahattin Şimşek'in çok veciz bir sözü
var. 'Göklere ulaşmak isteyenler onun elçisinin yeryüzündeki ayak izlerini taklip etsinler' derdi. Aliya İzzetbegoviç bir ömür boyu onun elçisinin yeryüzündeki izlerini takip etti. Bizlerde Aliya'nın izlerini takip ediyoruz. Aliya sadece Bosna'ya ait bir şahsiyet değildir. O mücadelesine başladığı andan itibaren yeryüzündeki bütün mazlumlara ait bir şahsiyet oldu."
Aliya'nın doğu ile batıyı dönüştürmeye çalışan bir şahsiyet olduğunu anlatan Gündüz, şöyle konuştu: "Yürüttüğü mücadele ile bizim var oluşumuzun gerekçeleri aynı idi. Dolayısı ile onun mücadelesine kendimizi çok yakın hissettik. Kendisi ile birçok düşünceyi paylaşmış olmaktan ötürü kendimi bahtiyar hissediyorum. O dönemde yeryüzünde tek bir slogan vardı: 'Bosna biziz, bizler Bosnalıyız.' Aliya ayrıca şöyle diyordu: 'Ben Müslümanım. Ömrümün sonuna kadar Müslüman kalacağım. Hiçbir zaman hak ve adaletten
ayrılmayacağız. Savaşta dahi hak ve adaleti gözeteceğiz. Çünkü bizim medeniyetimiz bize bunu öğretiyor. Hiçbir ibadethaneye saldırıda bulunmayacaksınız. Çocukları, yaşlıları ve kadınları öldürmeyeceksiniz.' O yüzden Aliya 'batıya giderken alnım dik olarak gidiyorum' demişti. İşte Aliya böyle bir liderdi."
Aliya İzzetbegoviç'in danışmanlığını yapan Adamir Yerkoviç de, Aliya'nın kişisel özelliklerini anlattı. Aliya'yı anlatırken zaman zaman duygulanan Yerkoviç, sözlerine şöyle devam etti: "Adapazarı'na Cumhurbaşkanı Aliya ile birlikte 17 Ağustos depreminde Türkiye şehitlerine yas çekerken gelmiştik. Yıkıcı bir depremle sarsılan büyük Türk milletine baş sağlığı dilemiştik. 11 sene geçti ve Sakarya yeniden doğdu. Siz yeni bir tarihin sayfalarını yazıyorsunuz. Büyük bir Boşnak topluluğu olan Sakarya'da, Bosna
Hersek'e büyük ilgi gösteriyorsunuz. İkinci vatanınız olan Bosna Hersek'ten size sıcak selamlar getirdim. Benim yurttaşlarımın kalbinde özel bir yeri olan Türkiye Cumhuriyeti'ne ve Adapazarı'na, burada yaşayan Boşnaklar nedeniyle vatandaşlarımızın kalbinde özel bir yer alan bu güzel şehre, özel bir heves ve büyük bir hürmetle geldiğimizi belirtmek istiyorum." Geçen yüzyılın son on yılında özgürlük ve adalet ideallerini koruyarak sağ kaldıklarını anlatan Adamir Yerkoviç, "Allah'n rahmetine şükür biz her
zaman dik ve cüretkar durarak senelerce ve asırlarca dayandık ve sağ kaldık. Hiçbir zaman yenilmedik, herkes sonun geldiğini düşündüğü zaman bile her zaman ayakta durduk" ifadelerini kullandı.
Yazar Sadık Yalsızuçanlar ise Aliya'nın metafizikle kurduğu bağlantıdan söz ederek sözlerini şöyle sürdürdü: "Halkı büyük sıkıntılar içerisinde yaşarken Aliya'nın gösterdiği performansa, fikirlerine ve düşüncelerine bakıyoruz ve savaş hukukuna riayet eden, intikam duygusuna sahip olmayan büyük bir önder ve büyük bir lider görüyoruz. Aliya'nın sözlerinde ve duruşunda bir rahmaniyetin tecellisini görüyoruz. Kerbela gibi İmam Hüseyin'in tecellisini görüyoruz. Mutlak kıyım ve zulme maruz kalmasına rağmen,
çok ağır ve meşakkatli günler geçirmesine rağmen hiçbir şekilde adalet ve merhametten sapmadığını görüyoruz. Rahman, rahim ve adil olarak davrandığını görüyoruz."
İSTANBUL'U MERKEZ OLARAK GÖRDÜ
Aliya'nın her zaman İstanbul'u merkez olarak kabul ettiğini anlatan Yalsızuçanlar, şunları söyledi: "Yanlış hatırlamıyorsam Bürüksel'de bir toplantının akabinde Aliya iyice bunalmıştı. Toplantının sonunda gazeteciler Aliya'nın yanına gidiyorlar ve onu sıkıştıran bazı sorular soruyorlar. Her şeyin adeta bittiği bir zamanda gazetecilerin, 'şimdi ne yapacaksınız' sorusuna, 'şimdi ben İstanbul'a gidiyorum' diyerek, İstanbul'a verdiği önemi göstermiştir. Gerçi o zaman Allah selamet versin dönemin başbakanı
Süleyman Demirel, İstanbul'a gelen Aliya ile görüşmemişti. Fakat rahmetli Turgut Özal'ın bu konuda çok duyarlı olduğunu söylememiz gerekiyor. Aliya bir sözünde şöyle diyor: "Bu dünyada mücadele vererek, ızdırap çeken büyük trajik şahsiyetleri mağlup değil galip sayabildiğimiz için bir dünyanın hakikati daha aşikar görünmez mi? Çünkü ahlak ne faydacıdır ne de insana bir çıkar sağlar. Çoğu zaman ahlak rasyonel olan değildir. İşte Aliya ahlakı, menfaate ve faydaya feda etmeyen bir şahsiyettir."
Yazar İsmail Kılıçarslan da Aliya İzzetbegoviç'in tek başına bir şahsiyet olmadığını belirterek, "Biz Aliya'nın ardındaki medeniyeti görmezden gelirsek, Aliya'yı sadece Che Guevara ve Fidel Castro gibi kahramanlaştırmış oluruz ki bunu Aliya da istemez. Bu yüzden Aliya'yı anlarken, doğduğu büyüdüğü ortamı iyi bilmemiz, içindeki bulunduğu kültür ve medeniyetin izlerini tanımamız gerekli. Yani Aliya biraz Mostar Köprüsü, biraz Bosna'daki dergahlar, biraz Sinan Ağa Tekkesi, biraz baş çarşıdaki sebil
çeşmesidir" dedi.
Aliya'yı tek başına bir adam olarak değerlendirmenin son derece yanlış olduğunu anlatan Kılıçarslan, sözlerini şöyle tamamladı: "Aliya İzzetbegoviç koca bir medeniyet yeti'ştirmiştir. 'Mahallemizin imamının okuduğu rahman suresinin tınıları kulağımdaydı. Ben böyle bir çocukluk geçirdim' diyen bir şahsiyetten bahsediyoruz. Asla batıya hayranlık duyarak yetişmiş bir adam değil, batının içinden doğuyu anlamış bir adam. O yüzden kafası çok berrak, çok net. Kumandanlık yaparken de, nükleer fizikten
bahsederken de, cemaate namaz kıldırırken de her zaman bu netliğini muhafaza etmiş birisidir."
Programın sonunda Sakarya Valisi Mustafa Büyük ve Büyükşehir Belediye Başkanvekili Fevzi Kılıç sahneye çıkarak konuşmacılar Adamir Yerkoviç, Sadık Yalsızuçanlar, Süleyman Gündüz ve İsmail Kılıçarslan'a plaket takdim etti. Katılımcılar daha sonra hep birlikte hatıra fotoğrafı çektirdi.
(İÇ-İÇ-HO-Y)