Wullf, Ankara'nın sinir uçlarına dokundu
"Alman Cumhurbaşkanı, Ankara'da din ve kültür konularına dokundu; Hayrünisa Gül'ün resmi törene katılmasına vesile oldu."
Tarih onu anlamamakta ısrar edenlerle alay ediyor.
Almanya Cumhurbaşkanı Christian Wullf’un dün Ankara’ya gelmesinden iki gün önce Almanya Şansölyesi Angela Merkel, Türkiye’yi de ilgilendiren önemli bir konuşma yapmıştı.
Alman Hristiyandemokrat Partisi’nin 17 Ekim’deki toplantısında Merkel, Almanya’da İkinci Dünya Savaşı ardından uygulamaya konulan ‘çok kültürlü toplum’ projesinin kesin bir başarısızlıkla sonuçlandığını söylemişti. Merkel, ‘Yine birlikte yaşarız, ama dilimizi öğrenecek, kurallarımıza uyacaklar’ diyordu.
Merkel ve Wullf, 9 Ekim’de Berlin’de Almanya’nın Türkiye’yi (ikincisini Türk kökenli futbolcu Mesut Özil’in attığı golle) 3-0 yendiği maçı Başbakan Tayyip Erdoğan ile birlikte izlemişlerdi. Erdoğan ve Merkel, ertesi sabah görüşmüşler, Erdoğan orada belki ilk kez bu kadar açık ifadeyle Almanya’da yaşayan Türkleri Almanca öğrenmeye ve toplumla entergre olmaya, bütünleşmeye çağırmış, entegrasyon ile ‘asimilasyonun’ yani benzeştirmenin iki ayrı şey olduğunu söylemişti.
Bu önemliydi, çünkü 1960’daki işçi alım kampanyasından itibaren Almanya’ya gidip yerleşen nüfus, oradaki doğumlarla birlikte 3 milyon civarına ulaşmıştı. Daha İstanbul’u, Ankara’yı, Erzurum’u görmeden kendilerini Berlin, Münih, Hamburg tren istasyonunda bulan, tarlada kara saban sürerken otomobil, televizyon fabrikalarındaki bantlarla, şehrin gece ışıkları ve birahanelerle karşılaşan eğitimsiz vatandaşlarımız, bugün Cumhurbaşkanı Gül’ün ortak basın toplantısında söylediği gibi, hem Türk, hem Alman yetkililerinin ihmaliyle içe kapanmış, Alman toplumuna karşı pasif savunmaya geçmişti.
Son yıllarda iki olay bu kültürel yangının üzerine körükle gitmişti: Birincisi, 2001’deki El Kaide saldırılarıyla beslenen İslam radikalizmi korkusu; ikincisi de 2008’de başgösteren küresel ekonomik kriz sonucu yaygınlaşan işsizliğin, Avrupa tepkileri toplumdaki yabancılara, özellikle de Müslüman yabancılara yöneltmesi.
Din-kültür zemininde siyaset
Avrupa Birliği ile 2005 yılından bu yana şeker rengi giden ilişkilerde Fransa’da Nicolas Sarkozy ve Almanya’daki Merkel’in iktidarlarının Türkiye’nin üyeliğine mesafeli durmasının payı vardı. Gerçi Türk Dışişleri kaynakları Almanya’dan demeçler dışında hiç bir fiziki engel gelmemiş olduğunu özellikle vurguluyor, ama Almanya’da Türkiye’nin üyeliğine aleyhtar havanın yaygınlaşmasında din ve kültür konuları etkili oluyor.
‘Korkunç Türk Wullf’
Bunu dün iki örnekte gördük. Birincisi, Köşk’teydi. Wullf gelmeden önce ‘Müslümanların da cumhurbaşkanıyım’ dediği için Merkel dahil sağ partilerden eleştiri almış, Focus dergisinde onu bir ‘Korkunç Türk’ gibi gösteren karikatürü yayınlanmıştı. Bir Alman gazeteci Gül’e ‘Siz de Hıristiyanların cumhurbaşkanıyım diyebiliyor musunuz?’ diye sordu. O da rahatlıkla söyledi.
İkincisi Meclis’teydi. Wullf aslında meclis konulşmasında Erdoğan hükümetinin sinir uçlarına adeta elektrik akımları ile dokunan iğneli bir konuşma yaptı. Kıbrıs-AB ilişkisinden Ermenistan’la yumuşamadaki soruna, İsrail-Filistin meselesinden İran nükleer konusuna dek netameli işlere değindikten sonra, Almanya’da yaşayan Türkler üzerinden din-kültür konuları üzerinde nispeten ayrıntıyla durdu.
Almanya’da cami sayısı da Müslüman sayısı da giderek artıyor ve Almanya bunu kabul ediyordu. Wullf, Hıristiyanlığın beşiklerinden sayılacak bu topraklarda yaşayan Hıristiyanların da aynı rahatlığa sahip olması dileğine bulundu kibarca. (Dünkü Akşam gazetesinde bir Alman Protestan’ın da öldürüldüğü Malatya katliamına ilişkin ayrıntılar manşetteydi.) Hıristiyan ilahiyatçı yetişirme sornundan söz ederek ismini vermeden Heybeliada Ruhban Okulu konusna değindi. Aziz Paul’un memleketi Tarsus’ta bir ayine katılacağını vurguladı.
Hayrünnisa Gül askeri törende
Bunlar Erdoğan’ı çok rahatsız etti mi, çok umurunda oldu mu? Bu ayrı bir konu, ama Wullf kesinlikle ne dediğinin iyi anlaşılmasını amaçlayan bir konuşma yaptı.
İşin tarihin cilvesi kısmına gelince... Siyasetin bu kadar din konularıyla içiçe geçtiği bir ziyaret, Türkiye’de de sembolik bir dönüm noktasına sahne oldu. Hayrünnisa Gül ilk kez Almanya cumhurbaşkanını karşılamak için Çankaya’da düzenlenen askeri törende eşinin yanında yer aldı. Meclis’teki partiler arasında bugün başlayacak türban temasları öncesinde önemli bir dönüm noktası oldu.