Bakan Kavaf dizilerden şikayetçi

Televizyon dizilerinin bazılarının Türk aile yapısına uygun olmadığına dikkat çeken Aileden Sorumlu Bakan Selma Aliye Kavaf medyayı bu dizilerin yayınlanması konusunda duyarlı olmaya çağırdı.

Aileden Sorumlu Devlet Bakanı Selma Aliye Kavaf, televizyonlarda izlenen dizilerde çok eşlilik, kumalık, aile içi şiddet ve istismar, töre cinayetleri, kötü alışkanlıklar ve bağımlılıklar, aldatma, boşanma gibi konulara yer verildiğini belirterek, "Bugünlerde izlediğimiz bu dizilerde bu hoş olmayan davranış biçimlerinin özendirici bir yanı olduğuna dair bir mesaj verildiği kaygısını taşımaktayız" dedi.
Aileden Sorumlu Devlet Bakanlığı tarafından Türk ailesinin karşılaştığı sosyal sorunların tespiti, çözüm yollarının belirlenmesi ve aile bütünlüğünün korunup güçlendirilmesi alanında sosyal bir politikanın oluşturulması amacıyla Nevşehir Kapadokya Dedeman Otel'de düzenlenen Aile Çalıştayı, Aileden Sorumlu Devlet Bakanı Selma Aliye Kavaf başkanlığında gerçekleşti.

Çalıştaya Nevşehir'in yanı sıra Kayseri, Niğde, Sivas, Yozgat, Kırıkkale, Aksaray ve Kırşehir Valileri, sosyal hizmetlerden sorumlu vali yardımcıları, emniyet müdürleri, belediye başkanları, baro başkanları ve aile mahkemeleri başkan ve hakimleri, İl Sosyal Hizmet Müdürlüğü, il müftülerinin yanı sıra Milli Eğitim,Tarım ve Sağlık Müdürleri ile üniversitelerin rektör veya yardımcıları, Sosyal Bilimler ve Eğitim Bilimleri Fakülteleri'nin dekanları, Kadın Araştırma Merkezi sorumluları ve aile alanında çalışma yapan sivil toplum kuruluşu yetkilileri katıldı.

Toplantının açılışında konuşan Devlet Bakanı Selma Aliye Kavaf, aileyi çok yönlü olarak düşünmek, incelemek ve anlamak, bunun sonucunda da aile yapısını, bireylerin kişisel tercihleri doğrultusunda, hak temelli bir anlayış üzerine inşa etmek zorunda olunduğunu söyledi. Hükümetin başından beri aile merkezli politikalara öncelik vereceğinin belirtildiğini ve bu alanda acil çözüm programlarına olan ihtiyacı bir taahhüt haline getirdiğini belirten Kavaf, bu çerçevede bakanlığına bağlı Aile ve Sosyal
Araştırmalar Genel Müdürlüğü'nün bu görevlerini yerine getirirken kamu kurum ve kuruluşları, üniversiteler, yerel yönetimler, sosyal amaçlı vakıf, dernek ve diğer sivil toplum kuruluşları ve özel sektör ile iş birliği yapmak, sosyal alandaki çalışmalarına destek sağlamak, müşterek projeler gerçekleştirmek ve uygulamakla yetkili ve görevli olduğunu vurguladı.

Kavaf, "Zira aile kurumunun sorun çözme kabiliyetini geliştirmek ve bu kurumu güçlendirmek için uygulanacak destekleyici program ve politikaların başarısını belirleyecek olan, tüm kamu kurum ve kuruluşları ile sivil toplum örgütlerinin iş birliği ve konsensüsüdür. Bu ortak akıl ve çözüm üretme hedefinden hareketle ülkemizde çeşitli alanlarda aile destek hizmetleri yürüten sivil toplum kuruluşları ile işbirliği yapılması, var olan iş birliğinin geliştirilmesi büyük önem taşımaktadır. Sizlerle burada olmamızın iki temel amacı vardır: Birincisi aileye hizmet sunan ve sorun çözücü bir rol üstlenen siz sivil toplum kuruluşlarının tecrübesinden ve bilgisinden hareketle ülkemizde aileye ilişkin sorunların, ihtiyaçların ve çözüm önerilerinin tartışılmasıdır. İkincisi ise aile konusunda faaliyet gösteren kamu ve özel sektörün işbirliği ve koordinasyon eksikliklerinin giderilmesidir. Kamuda aile konusunda bilgi üretenlerle özel sektörde pratik çözümler getiren ve faaliyet gösteren kuruluşların iş birliğinin aile sorunlarının önlenmesinde önemli bir eksikliği gidereceğine inanmaktayız. Aile çalıştayları sonucunda farklı kurum ve kuruluşlar ile sivil toplum kuruluşlarının katılımıyla Türkiye çapında 'aile sorunlarına' yönelik bir harita çıkarılması ve bir veri tabanı oluşturulması da planlarımız dahilindedir. Bu sayede, daha sonraki yıllarda yapılacak benzer çalışmalarla hangi sorun alanlarında değişim meydana geldiği daha kolay saptanabilecektir. Diğer yandan, toplanacak veriler, 2011 yılında yapılması planlanan 'Türk Aile Yapısı' araştırmasına da altyapı oluşturacaktır" dedi.
BAKAN'DAN MEDYAYA ELEŞTİRİ

İletişim politikaları çerçevesinde ailenin, medyada belirleyici konumdan çok belirlenen konumunda olduğunun görüldüğünü vurgulayan Bakan Selma Aliye Kavaf, bu konuda medyaya eleştirilerde bulundu. Televizyonlarda izlenen dizilere bakıldığında çok eşlilik, kumalık, aile içi şiddet ve istismar, töre cinayetleri, kötü alışkanlıklar ve bağımlılıklar, aldatma, boşanma gibi konulara yer verildiğini kaydeden Kavaf, "Bu konular daha önce de defalarca işlenmişti ama böyle işlenmemişlerdi. Bunların toplumsal sorunlar olduğunun, hoş karşılanmadığının altı çizilerek gizli mesajlar içinde verilmişti. Bugünlerde izlediğimiz bu dizilerde bu hoş olmayan davranış biçimlerinin özendirici bir yanı olduğuna dair bir mesaj verildiği kaygısını taşımaktayız. Medya, toplumdaki güç ilişkilerini, değer yapılarını ve yeni ahlaki olguları yansıtır ama aynı zamanda bunları yeniden üretir, değiştirir, başka biçimlerde kurar. Bu noktada medyanın ve televizyonda yer alan programların insan hak ve özgürlükleri çerçevesinde bireysel tercih ve kabullerin korunması gerektiğini saklı tutarak "aile" kurumunu sarsacak uygulamalar konusunda hassasiyet göstermesi gerekmektedir. Mutluluk, sevgi, sadakat ve benzeri duyguların yeşerdiği ve büyüdüğü aile kurumunun temel yapı taşlarını zedeleyici program ve yayınlardan kaçınarak değerlerin hâkimiyetinin sağlayıcısı ve aktarıcısı bir kurum olarak medya, üzerine düşen sorumluluğu yerine getirmelidir. Netice itibarıyla medya kamuoyunun beklenti ve taleplerine cevap verecek hareket kabiliyetini oluşturacak güçtedir. Medya, insanlık onuruna yakışmayan, halkın vicdanında kabul görmeyen görüntüler hususunda ortak bir bilinç oluşturmalı. Olumlu mesajlarla da televizyonlar izlenebilir. Bunun örnekleri var" diye konuştu.

Bu konuda izleyicilere ve RTÜK'e de görevler düştüğünün altını çizen Devlet Bakanı Selma Aliye Kavaf, Radyo Televizyon Üst Kurulu'nun kamuoyunun beklentilerini karşılayacak yetkili kurumların başında geldiğini hatırlattı. Kavaf sözlerini şöyle sürdürdü: "RTÜK'e ulaşan şikâyetler herkes tarafından bilinmektedir. Bunlara kayıtsız kalamayız. Bu konuda uygulanabilecek tasarruflarla ilgili RTÜK ile görüşüyoruz. Şikayet konusu olan dizilerin izlenme oranları ortada. "Hem beğenmiyoruz hem izliyoruz" diyemeyiz. Halkımız, tepki verdiği dizi ve programlarla ilgili kamuoyu baskısını oluşturmalı. Şikayetlerini ilgili mercilere iletmeli."