Bu dükkanda çöp diye bir şey yok
Tron Geri Dönüşüm Kabil Konsept
-Dükkandan detaylar
-İsmail Demirkapı'nın geri dönüştürdüğü ürünleri göstermesi
( ESKİŞEHİR - ÖZEL)-Hurdayı demirbaşa dönüştüren İsmail Demirkapı:“Mimar veya tasarımcıyla çalışsak maliyeti 100 bin liraya kadar çıkabilirdi”- Baştan aşağı geri dönüşümle kurulmuş bir iş yeri- A’dan Z’ye geri dönüşüm ESKİŞEHİR
- Eskişehir’de yaklaşık 20 yıldır bilgisayar teknik servis hizmeti veren İsmail Demirkapı, dükkanını ilk günden beri geri dönüşümle elde ettiği sarf malzemelerle dizayn ediyor. Uğraştığı sektör gereği birçok elektronik parçayı dükkanında bulundurmak zorunda olan İsmail Demirkapı, işyerini bir hastahane konseptiyle tasarlarken, hem yer sorunu yaşamamak adına hem de sosyal bir amaç doğrultusunda edindiği eski eşyaları geri dönüştürerek kullandığını belirtiyor. Ekmek teknesinin bel kemiğini oluşturan tamir tezgahını bile boşa çıkmış eski bir reklam panosunu ters çevirerek işler hale getirdiğini söyleyen Demirkapı, bu sayede dükkan maliyetini azaltırken israfı önlediği için de mutlu olduğunu ifade etti.
“Buradaki tüm demirbaşlar geri dönüşümden elde edilmiş şeyler” Bilgisayar tamir ve bakımıyla uğraşan Demirkapı iş yerindeki demirbaşları, seyyar arabada hurda toplayanlardan aldığını aktarırken, “Buraya hurdacılar geliyor. Hurdacıların tablasında bakıyorum neye ihtiyacım var, onları alıp, deformeyse düzelterek, üstlerinde yazısı varsa silerek, temizleyerek, yani üzerlerinde işlem yaparak iş yerime koyuyorum. Buradaki tüm demirbaşlar geri dönüşümden elde edilmiş şeyler. El emeğiyle yapılmış hepsi” diye konuştu.
“Bir mimar veya tasarımcıyla çalışsak maliyeti 100 bin liraya kadar çıkabilirdi” Geri dönüşümle kullanıma kazandırdığı ürünler sayesinde düşük maliyetlerle dükkanının çehresini güzelleştirdiğini belirten Demirkapı, “Bu yöntemle eşya edinmek ekonomik oluyor tabi ki. Şu demirbaşları 4-5 bin liraya mal ettik, belki bir mimar veya tasarımcıyla çalışsak maliyeti 100 bin liraya kadar çıkabilirdi. Bir iş yeri açıldığın hiç kolay değil, bir sürü masrafı oluyor. En azından bu maliyet cebimde kaldı” ifadelerini kullandı. “Hala o ekmek kırıntılarını toplayıp ağzıma atmaya çalışıyorum” Tezgahta bir bilgisayar parçasıyla ilgilenirken lambadan vida kutusuna, kalemlikten falçataya kadar ihtiyaç duyabileceği tüm araç gereçleri dışarıdan tedarik etmek yerine elindeki malzemelerden üreten Demirkapı, kişisel hedeflerini bir bir yerine getirdiğini söyledi.
Neredeyse her şeyi değerlendirerek israfın önüne geçmeye çalışan Demirkapı, sözlerine şu şekilde devam etti: “İş yerimde ‘geri dönüşümü’, hani ciğerine kadar inmek derler ya işte öyle hissederek uyguluyorum ve hala üzerine ekleyerek gidiyorum. Anahtarlıklar, isimliklerimiz, tabelalar, tezgahlar, lambalar, raflar ve diğer birçok şey geri dönüşüm eseri. Eskiden sofradaki ekmek kırıntılarını toplardık. İşte ben hala o ekmek kırıntılarını toplayıp ağzıma atmaya çalışıyorum. Kesinlikle israf edilmemesi için çaba sarf ediyorum.” “Bizim çocukluk dönemimizde bu kadar seçeneğimiz olmadığı için el becerilerimiz gelişti” Yetişme kültürünün bugünkü fikirleri üzerinde çok fazla etkisinin olduğunu vurgulayan İsmail Demirkapı, şimdiki neslin bazı şeyleri çabasız şekilde elde edebilmesini eleştiriyor. Kendi çocukluk döneminde olanakların kısıtlı olmasının el becerilerini geliştirdiğine inanan Demirkapı, “Çocukken babam bir tane vidaları söküp çıkarılabilen plastikten itfaiye arabası almıştı. Başına bir iş gelmesin diye takla atıyordum. Çünkü başka bir oyuncağımız yoktu. Ayakkabımızı çıkarıp kumda oynuyorduk, tahtadan kendi oyuncaklarımızı yapıyorduk yani oyuncaklarımızı kendimiz üretiyorduk. Tabi o dönemde yaptıklarımız, el maharetlerimizi geliştirerek bugün iş yerimizi kurarken edindiğimiz fikirlere büyük katkı sağladı. Şu an çocukların oyuncakları kırılıp dökülüyor ama çocuk buna üzülmüyor. Önüne oyuncağı veriyorsun, nasıl olsa bir oyuncağı daha var. Oysa bizim çocukluk dönemimizde bu kadar seçeneğimiz olmadığı için el becerilerimiz gelişti” ifadelerine yer verdi. (BRS-
10 Şubat 2018 Cumartesi günü yayınlandı