'Bazen orucu sahursuz tutuyoruz' (2) - İDLİB
Eşini, rejimin işkenceleri sonucu kaybettiğini aktaran Reşit, "( İdlib 'de) Atme bölgesindeki Şüheda kampına sığındık. Altı yıldır 5 çocuğumla birlikte burada yaşıyorum." şeklinde konuştu.
Sığınmacı kamplarında ramazan aylarını kıtlık içinde geçirdiklerini dile getiren Reşit, "Eğer yardım getirilip bir kaç gıda kolisi dağıtılırsa tokuz, yoksa çocuklarımla aç kalırız. İftar tabağında yardım kolisinde ne varsa onu yiyoruz." ifadelerini kullandı.Reşit, sabit bir gelirlerinin olmadığını ve tarlalarda günlükçü olarak 3 çocuğuyla birlikte çalıştıklarını belirterek, saat başı ücretlerinin 100 Suriye Lirası (1 TL) olduğunu belirtti.
Sadece bayramlarda et yiyebildiklerini söyleyen Reşit, şöyle devam etti:"Ben her şeye alıştım ama bu çocuklar alışamadılar. Kampta bir seyyar satıcı geçtiğinde çocuklarım anne bize de diyorlar. Param yok nasıl alayım. Kahrolmayayım diye çadıra giriyorum. Sabah kalkarlar kahvaltı için anne bize helva al derler alamam o yüzden çadırdan dışarı çıkmıyorum." - "Doğu Guta'da sahur ve iftar açmak için paramız yoktu" İdlib 'de Selam kampına yeni sığınan 34 yaşındaki Doğu Gutalı Nur Ataya, Doğu Guta'da rejimin saldırıları ve ablukası altında geçirdiği ramazanları anlattı.Ataya geçen ramazanda eşinin yaralandığını ve ayağa kalkamadığını ifade ederek, "Ramazan geldiğinde, Doğu Guta'da sahur ve iftar açmak için paramız yoktu. İneklerin yediği kepekten ekmek yaptık." dedi.
Rejim ve destekçilerinin abluka sürecinde geçirdikleri ramazan aylarında çok zor günler geçirdiklerini aktaran Ataya, Doğu Guta'da açlıkla mücadele ettiklerini anlattı.Ataya, "Komşularımın çocukları tavuğu ve muzu görünce tanıyamadı. Annelerine sordular bu nasıl yenir diye. Bir çocuk muzu kabuğu ile yedi. Sivil toplum kuruluşları patates dağıttığı zaman ya haşlıyorduk ya da kızartıyorduk. Sonra kabuğunu atmazdık. Islatıp, temizleyip onu da yerdik." diye konuştu.
Ramazan Ayı İç Savaş Sığınmacı Sığınma İşkenceler
15 Mayıs 2018 Salı günü yayınlandı