14 Nisan 2012 Cumartesi günü yayınlandı
Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Mehmet Görmez, İslam coğrafyasının günümüzde ilim ve medeniyet coğrafyasından zulüm ve mazlumiyet coğrafyasına dönüşmesinin en büyük sebebinin kardeşlik ahlakı ve kardeşlik hukuku ihlali olduğunu belirterek, ''Oysa kardeşlik hukukunun çiğnendiği bir Müslüman dünyayı ve kardeşlik ahlakının zedelendiği bir İslam dünyasını yüce Rabbimiz ateş dolu bir çukurun kenarında yaşamak olarak değerlendirmiştir'' dedi.
Görmez, Kutlu Doğum Haftası dolayısıyla Sultanahmet Camisi'nde cuma hutbesi okudu ve ardından cuma namazını kıldırdı.
Kardeşliğin Hz Muhammed'ten öğrenildiğini vurgulayan Görmez, Hz. Muhammed'in, doğulu-batılı, Arap-Acem, Türk-Kürt, kadın-erkek, zengin-fakir, şehirli-köylü, işçi-memur, eğitimli-eğitimsiz, kariyerli-kariyersiz gibi yapay tüm ayrımları, iman kardeşliğinin potasında eritmeyi de öğrettiğini söyledi.
Görmez, Hz. Muhammed'in kardeşi kardeşe bağlayan en yüce değerin sadece sevgi, ilgi ve muhabbet değil, aynı zamanda bir hak olduğunu bildirdiğine dikkati çekerek, ''Ona göre müminler birbirine hak bağı ile bağlıdır. Hak bağının kurucusu ise bizzat Cenab-ı Hakk'ın kendisidir. Kardeşlik konusunu gündeme getirmemizin iki önemli sebebi var. Biri, kardeşliğe mani olacak duygu ve yönelişlerden insanları arındırmaya çalışmak, diğeri kardeşliği yüreklerde pekiştirecek hususiyetleri insanlarda inşa etmeye yöneltmektir'' diye konuştu.
Asıl amaçlarının kardeşliği bir söylem, bir retorik ve bir edebiyat konusu olmaktan çıkararak, bir ahlak ve hukuk konusu haline getirmek olduğunu belirten Görmez, şunları kaydetti:
''İslam coğrafyasının günümüzde ilim ve medeniyet coğrafyasından zulüm ve mazlumiyet coğrafyasına dönüşmesinin en büyük sebebi, kardeşlik ahlakı ve kardeşlik hukuku ihlalidir. Oysa kardeşlik hukukunun çiğnendiği bir Müslüman dünyayı ve kardeşlik ahlakının zedelendiği bir İslam dünyasını yüce Rabbimiz ateş dolu bir çukurun kenarında yaşamak olarak değerlendirmiştir.''
Kalpler arasında ülfetin sağlanması ve Cenab-ı Hakk'ın nimeti sayesinde kardeş olunduğunun bir kere daha hatırlanması gerektiğine dikkati çeken Görmez, sözlerini şöyle sürdürdü:
''Bizim kardeşliğimiz, yüce Allah'ın bize en büyük lütfu, ikramı, ihsanı ve nimetidir. Bu kardeşlik soy, sop, ırk, renk, dil, bölge ve asabiyet temelinde bir kardeşlik değildir. Menfaat temelinde bir kardeşlik hiç değildir. Yüce değerler ve yüksek idealler etrafında bir kardeşliktir. İman ve takva ekseninde bir kardeşliktir. İslam kardeşliğidir. Yüce Rabbimiz'in ifadesiyle, 'Müminler ancak kardeştirler''. Bir mezhebe, bir meşrebe, bir ideolojiye olan aidiyet ve mensubiyeti, İslam'a olan mensubiyetin önüne geçirme hareketlerinin İslam coğrafyasında yaygınlaşmasının, kardeşliği yeniden inşa etmek için seferber olunması gerekir.''
-''Önemli olan Hz. Muhammed Mustafa'ya olan intisabımızdır''-
Görmez, Müslümanlar için daima bir geçici ve küçük, bir de kalıcı ve büyük aidiyet ve mensubiyetler olduğunu hatırlatarak, ''Bir aileye, bir ırka, bir gruba, bir mezhebe, bir meşrebe, bir cemaate, bir ideolojiye olan intisabımız ve mensubiyetimiz geçici, küçük mensubiyetlerimizdir. Asıl büyük aidiyet ve mensubiyetimiz, İslam ailesine olan mensubiyetimizdir. Önemli olan doğumunun 1441. yıl dönümünü kutladığımız sevgili Peygamberimiz Hz. Muhammed Mustafa'ya olan intisabımızdır'' şeklinde konuştu.
Kutlu Doğum Haftası'nın, bütün Müslümanların gönlünde kardeşlik duygusu ve kardeşlik coşkusunu yeniden filizlenip yeşermesine, bütün davranışlarda kardeşlik ahlakı ve kardeşlik hukukunun yaşanmasına vesile olmasını dileyen Görmez, ''Başta ülkemiz ve gönül coğrafyamız olmak üzere bütün İslam dünyasının Kutlu Doğum Haftası'nı kutluyorum. Cenab-ı Hak'tan en büyük niyazımız, sevgili Peygamberimiz'in sık sık özlemini dile getirdiği kardeşler topluluğu olmaktan hiçbir zaman uzaklaşmamaktır'' diye konuştu.