Beyaz Gazete Ana Sayfa
Genişlet Işıklar
Bu Haber Diğer Kanallarda Nasıl Sunuldu

Meclis'te gündem Suriye

27 Nisan 2012 Cuma günü yayınlandı Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, Suriye'de yaşanan gelişmeler hakkında TBMM'ye bilgi verdi. Davutoğlu’nun konuşması sırasında ve sonrasında TBMM’de tartışmalar yaşandı.

Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, Meclis Genel Kurulu'nda yaptığı konuşmada Suriye halkının tam demokrasi talebini desteklemeye devam edeceklerini söyledi. Esad'ı Arap Baharı başlamadan önce uyardıklarını da belirten Davutoğlu, "Bundan sonra Ortadoğu'da değişimin dalgasını yöneteceğiz" dedi.

TBMM Genel Kurulu'nda gündemdışı söz alarak Suriye konusunda milletvekillerini bilgilendiren Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, ''Türkiye olarak bundan sonra da Ortadoğu'da değişim dalgasını yöneteceğiz. Bu değişim dalgasının öncüsü olmaya devam edeceğiz. Ortadoğu'da kardeş halklarla kucaklaşmak yerine dikta rejimleriyle kucaklaşanların yeni anlayışı anlamaları mümkün değil''diye konuştu.

Davutoğlu 'nun, TBMM'de yaptığı açıklamalar şöyle;

Ortadoğu'da bugüne kadar gördüklerimizden çok daha vahim bir dönemin başlaması kaçınılmaz olacaktır, dikta yönetimler devam ettikçe bu değişmeyecektir. Değişim sürecinde izlediğimiz politika bu vahim gelişmelerin önlenmesidir, biz bu coğrafyada hakkı feda eden bir anlayışa karşıyız, biz, kan bağına, ırk konusunda olan kutuplaşmaları reddediyoruz. Bölgemizdeki sorunları diyalog olmadan çözüm yolunda atılan adımları reddediyoruz, bizim tek optiğimiz insanlardır. Biz dini, dili, ırkı ne olursa olsun biz sadece baktığımızda yaratılmışların en şereflisi olan insanı görürüz. Bakıp ta görmek istemeyenler Suriye politikalarımızı idrak saymaktadır, yaşanmakta olan insan dramının faili ve sorumlusu Suriye rejiminin bizatihi kendisidir.

DEMOKRATİK SURİYE 'Yİ DESTEKLİYORUZ

Masum insanlara karşı tank, top ve tüfek kullanan Baasçı zihniyet bütün bunların sorumlusudur, zulme karşı haykırmak AK Parti'nin şiarıdır ve şiarı olmaya devam edecektir. Suriye'de de yaptığımız budur, kendi halkıyla savaşan Suriye rejimi bölgesel istikrar ve barışa yönelik bir tehdit halini almıştır. Bugün geldiğimiz nokta itibariyle ilk üç açıdan şöyle değerlendirilmelidir; Biz ulusal çıkarlarımızı insani değerlerimizle tamamlıyoruz, bu değerleri ne kadar savunursak ulusal çıkarlarımızı o kadar maksimize ederiz. İkincisi bölgede refah oluşturmaktır, mezhepsel ayrımları körükleyecek bir kaosu engellemeye çalışıyoruz, dini, mezhebi ne olursa olsun tüm Suriye vatandaşlarının talebi olan tam demokratik bir Suriye'ye geçişi destekliyoruz, desteklemeye devam edeceğiz. Baas zihniyetiyle değil, yeni Suriye bu düşüncelerle tesis edilebilir, bugüne kadar hiç bir ülke bizim kadar bu şekilde çaba sarf etmemiştir. Bugün ki insanlık dramının yaşanmaması için aramadığımız hiç bir çare kalmamıştır, bir dost ülke olarak her çabayı gösterdik Esad'a türlü tavsiye, ikaz ve yardımda bulunduk. İlişkilerimizin en iyi olduğu dönemlerde de biz reform yapılması telkininde bulunduk, 2003'ten beri her görüşmede, 2011 yılının Ocak ayında başlattığımız diplomasi görüşmesini devam ettirdik. 4 Kez samimi görüşmeler yaptı Başbakanımız, heyetler gönderdik, barışçıl adımlar atılması için günlerce, haftalarca görüştük.

SURİYE ŞİDDETE DEVAM ETTİ

Camileri bombaladığını, şehirlere karşı toplu cezalandırmalara giriştiğini, insan katliamına devam ettiğini ve ülkeyi adeta bir açık hava hapishanesine çevirdiğini gördüğümüz andan itibaren bizde net tavrımızı ortaya koyduk. Geçen yıldan bugüne Suriye'de yaşanan hadiseleri ve bizim izlediğimiz politikaları bilenler biliyorlar, nitekim ikili girişimlerden netice alınamayınca Arap Ligi ve Arap Birliği'nden görüş alındı ve görüşler verildi, nitekim küresel vicdanın sesi olan BM Genel Kurulu'nda 137 ülke Suriye'de yaşananları kınayan bir bildirge yayınladı. 83 ülkeyi tek bir amaç uğruna İstanbul'da toplayan Türkiye'yi Suriye konusunda toplamışken nasıl suçlarlar anlaşılır değildir, 400 kişinin katıldığı bu toplantı önemli bir gelişme teşkil etmiştir. Suriye konusunu uluslararası toplumda tutmaya yönelik bir diğer gösterge BM'nin devreye girmesi olmuştur, Annan ortaya bir plan koymuştur bu planda şiddete son verilmesi ve birçok konuda ateşkes sağlanması hedeflenmiştir. Ancak bunlara rağmen Suriye'de 12 Nisan'dan sonra yine şiddet devam etmiş ve 5 yüzden fazla kişi hayatını kaybetmiştir.

DEMOKRASİ ÇAĞRISINA SESSİZ KALMADIK

Demokratik işleyiş çerçevesinde bize yöneltilen eleştirilere cevap vermek istiyorum, AK Parti bekle gör politikası ve başkalarının gündeminde dublör olmak devrini kapatmıştır. Bugüne kadar alacağımız kararların adresi olan Ankara'da yine kararlarımızı almaya devam edeceğiz, rehberimiz vicdanımızdır. Türkiye neden bu kadar ön plana çıkıyor? Suriye ile sınırınız olacak, ülkemize gelen Suriyeli sayısı 25 bini aşacak ve Türkiye eli kolu bağlı olacak, artık bu Türkiye yok, Türkiye bölgesinde merkez ülkedir ve bunun gereğini yapmıştır, yapmaya devam edecektir. Suriye ile ilgilenmek bizim için bir tercih meselesi değil bir zorunluluktur. Suriye hakkında ne konuşulacaksa bundan sonra Ankara'da, İstanbul'da ve bizim olduğumuz mekanlarda konuşulacaktır. Biz Suriye dahil hiç bir ülkenin rejimini değiştirmeye kalkmadık, kalkmıyoruz. Kimseye ayaklanma çağrısında bulunmadık ancak halkların demokrasi çağrısına sessiz kalmadık, kalmayacağız.

GELENLERİ GERİ ÇEVİRMEYECEĞİZ

AK Parti hükümeti son 3 seçimde de oylarını arttırarak sandıktan çıkmış bir iktidardır, böyle bir iktidarın Baas rejiminin yerine demokrasi isteyen halkın yanında olması takdir edilecek bir tutumdur. Sayın Başbakanımızdan ve AK Parti iktidarından kimse silahlarla rejim sürdürmek isteyen bir iktidarın yanında olmasını beklememelidir. Suriye'de yönetimin her şeye rağmen şiddet politikasından vazgeçmemesi Türkiye'ye doğru daha çok bir göç dalgası yaşanması ihtimali vardır, sınırımıza 10 binlerce insan yığıldığı takdirde ne yapacağımızı düşünmek ve uygulamak büyük devlet olmanın gereğidir. Bir zulümden kaçıp dost, kardeş kapısına gelenleri geri çevirmeyeceğiz, bütün Suriyelilere kapımızı açık tuttuk, tutmaya devam edeceğiz. Suriye yönetimine her şeye rağmen arka çıkanlar büyük bir cürüme ortak olmuşlardır. Biz tarihin akışında doğru safta, ulusal çıkarlarımız açısından da nerede olduğumuz konusunda hiç kuşku duymadık, duymayacağız.

BU SÜRECİN ÖNCÜSÜ TÜRKİYE OLACAKTIR

Bizi eleştirenlere kısa bir tavsiyede bulunmak istiyorum, gidin Kahire'nin, Trablus'un, Kudüs'ün sokaklarına çıkın ve sorun, Suriye konusunda ne düşünüyorsunuz? Diye, size sarılacaklar ve destek vereceklerdir. Biz hem insanlığın ve bölgenin halkının vicdanı olmaya devam edeceğiz, çünkü zihnimizde nasıl yeni bir Türkiye iddiası varsa yeni bir Ortadoğu iddiası da var, barış düzeni kurulana kadar çalışacağız. Kim ne derse desin bu sürecin öncüsü Türkiye olacaktır, Baas siyasetinde anlayış içinde olanların bunları anlaması mümkün değildir. Gelecek halkların iradesindedir, Türkiye'de darbeyi savunanlar tabii ki oralarda da askeri rejimleri savunacaktır. Türkiye hiç bir kesim gözetmeden bütün Suriye'yi kucaklayacaktır, bu yeni düzenin ilk işaretleri görülmüştür, yeni bir Ortadoğu doğuyor, bu Ortadoğu'nun sahibi, öncüsü, hizmetkârı olmaya devam edeceğiz


HABERDAR OLMAK İÇİN MAİL BÜLTENİMİZE KAYIT OLUN
Copyright BeyazGazete.Com ' Tüm Hakları Saklıdır. Web sitemizde yayınlanan haberlerin telif hakları haber kaynaklarına aittir. Kaynakları beraberinde belirtilmiştir. Haberleri kopyalamayınız. Norm Yazılım
Ajanslar
yukarı