MHP NEYE “EVET” DİYOR? CHP NİYE “HAYIR” DİYOR?

Latif Şimşek

Latif Şimşek

Türkiye tarihinin dönüm noktalarından birini yaşanıyor.

Cumhurbaşkanlığı sistemi Meclis`te, kavga-gürültü görüşülüyor. CHP`lilerin değişikliğe ölümüne(!) karşı çıkmaları bile başlı başına bir dönüm noktasında olduğumuzun işaretidir.

MHP niye “Evet” dedi?

CHP neden karşı çıkıyor bu yeni sisteme?

Önce CHP`den başlamak gerek bence. Cumhurbaşkanlığı sisteminin Meclis`ten geçmesi ve büyük olasılıkla referandumda kabul edilmesi, CHP yönetiminin toptan değişmesini kaçınılmaz kılacaktır. İki sebepten dolayı. Birincisi CHP seçmeni, Cumhurbaşkanlığı sisteminin gelişini engelleyemeyen yönetimi cezalandırmak isteyecek, faturayı Kemal Kılıçdaroğlu ve arkadaşlarına kesecek. Yani, “Güle güle” diyecek. İkincisi, CHP seçmeni, yeni sistemle yapılacak bir seçimde, yedi yıldır CHP`yi yerinde saydıran Kılıçdaroğlu`nun başarılı olamayacağına inanmaktadır. Yeni dönemde CHP`nin daha güçlü, daha karizmatik, daha donanımlı bir genel başkana ve ekibine gereksinim olacaktır. İşte bunlar, Kılıçdaroğlu ve ekibinin siyaseten “var” ya da “yok” olma sebebidir. “Kan dökülmeden bu sistemi getiremezsiniz” gibi ağır sonuçlar doğuracak söylemin ardında da yine bu acımasız siyasi kaygı vardır.

Peki MHP niye “Evet” diyor bu sisteme?

MHP, yeni sistemden umutsuz değil. Çünkü, 1980`e kadar her seçimde 3-5 milletvekili çıkarabilen MHP, 1983`ten sonra milletvekili sayısını artırsa da, mevcut sistemde merkez sağ partiler olduğu sürece tek başına iktidara gelemeyeceğini görmüştür. Ömrü aylarla sınırlı olan, koalisyon hükümetlerine ortaklıklar MHP için yetinilecek bir pay değildir. Cumhurbaşkanlığı sistemi, güçlü bir liderle, hem her partinin, hem de Türkiye`nin önünü açabilecektir. Gerçek bir Türkiye sevdalısı olan Devlet Bahçeli, koalisyonların küçük ortakları olmanın sadece, kendilerine küçük mevziler sağlayacağını ama Türkiye`ye çok şey kaybettireceğini görmüştür. Bunun sonucu MHP Ak Parti ile birlikte masaya oturmuş, yeni sistemde kendi isteklerini teklife koydurarak tarihi bir görev yapmıştır. Bir başka sebepse şudur; MHP, Ak Parti`nin ve Erdoğan`ın bu yeni sistemi MHP olmadan da gerçekleştirebilecek desteğe sahip olduğunu anlayınca, kendince bu ülkenin geleceğini inşa etmek anlamında sisteme katkıda bulunmuş, yanlış ve eksiklerin giderilmesi için siyasi tavır almıştır. MHP`nin bu yaklaşımıyla ne kadar doğru bir tercihte bulunduğu gerçeğini, siyasi tarihi yazacak olanlar mutlaka tespit edecektir.

Türkiye bu çok önemli, hayati virajı dönerken, gazetecilerin de tarihe not düşmesi gerekir. Benim için, yeni yönetim sistemi arayışlarında düğmeye basmak için geç bile kalınmıştır. Yönetim sistemini değiştirmeyi düşünen geçmiş siyasetçiler, parçalı koalisyon hükümetleriyle didişmekten bu konuyu gündeme getirmeye ne fırsat bulabilmiştir ne de cesaret edebilmiştir. Özal, Demirel, Çiller, Baykal, Yılmaz, özel sohbetlerinde Türkiye`nin bir sistem değişikliğine ihtiyacı olduğu gerçeğini dile getirmiş ama adım atamamışlardır.
CHP şimdi tarihi bir yanlışa ve yanılgıya doğru yürüyor. CHP, başından beri, (Özellikle MHP desteğini açıkladıktan sonra) istese de istemese de bu anayasa değişikliğinin gerçekleşeceğini biliyordu. Bile bile, kurulan komisyonlara dahil olmadı, dahil olduğu komisyonları da çalışamaz hale getirdi. Çünkü, CHP Ak Parti`nin getirmek istediği her değişikliğe peşin karşı çıkıyor, katkı sağlama değil engelleme eksenli düşünüyordu.

Birçok üçüncü dünya ülkesinde başkanlık sistemi olduğunu ve bunun Türkiye`yi diktatörlüğe götüreceğini savununlar bence büyük bir yanılgı içinde. Örnek verdikleri üçüncü dünya ülkelerindeki sistemler (Başkanlık sistemi) genellikle darbeler sonrasında fiili bir durum olarak ortaya çıkmış, yönetim şekilleridir. (Burkino Faso, Mali, Sierra Leone, Çad v.s). Türkiye`yi bu ülkelerle kıyaslamak en basit tabiriyle vicdansızlıktır.

Üstelik, zor olsa da, Anayasa tekrar değişmez değildir.

Yeni sistemin aksayan yönleri ortaya çıkarsa, bu aksaklıkları ortadan kaldırmak da mümkün.

Bütün yönetimlerde, şekli ne olursa olsun, en büyük denetçi halktır. Türkiye gibi bir ülkede, hangi sistem gelirse gelsin, bir dikta yönetimi oluşması imkansızdır. Türk halkının buna izin verebileceğini düşünmek de saflıktır. Elli yılda, çoğu koalisyon 52 hükümetle yönetilmiş bir ülkede sistem değişikliğinden daha doğal ne olabilir. Türkiye bütün ekonomik ve siyasal atılımlarını güçlü tek parti iktidarları döneminde yapmıştır. Cumhurbaşkanlığı sistemi, Türkiye`nin önüne takoz olan koalisyonlar devrini kapatacaktır. Çok geç olmadan CHP, son virajda uzlaşma yolunu seçmeli, Anayasa değişikliğine katkıda bulunacak önerilerini ortaya koymalıdır.