İsrail için hesap vakti: Türkiye bugün Lahey’e gidiyor
Türkiye, Uluslararası Adalet Divanı'nda (UAD) İsrail aleyhine açılan soykırım davasında etkin bir rol üstlenmek için harekete geçti. TBMM Adalet Komisyonu bugün Lahey'deki Uluslararası Adalet Divanı'na (UAD) müdahillik dilekçesini sunacak. Dilekçe, UAD'ye teslim edilecek.
İsrail'in 7 Ekim'den bu yana Gazze Şeridi'ne düzenlediği saldırılarda en az 15 bin 694'ü çocuk, 10 bin 279'u kadın olmak üzere 38 bin 713 Filistinli hayatını kaybetti, 89 bin 166 kişi ise yaralandı.
İsrail'e en üst perdeden tepki gösteren Türkiye, Uluslararası Adalet Divanı'nda (UAD) İsrail aleyhine açılan soykırım davasında etkin bir rol üstlenmek için harekete geçti.
Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) Adalet Komisyonu bugün Hollanda'nın idari başkenti Lahey'deki Uluslararası Adalet Divanı'na (UAD) müdahillik dilekçesini sunacak. Büyük titizlikle hazırlanan dilekçe, UAD'ye teslim edilecek.
DELİLLER DOSYALARA SIĞMADI
Dilekçede, İsrail'in Filistin halkına yönelik politikalarının uluslararası hukuka ve insan haklarına aykırı olduğu vurgulanacak.
Dilekçede ayrıca, İsrail'in Filistin halkına yönelik politikaları, soykırım ve insan hakları ihlalleri, uluslararası hukuk ihlalleri, uluslararası hukukun uygulanabilirliği ve Türkiye'nin talepleri yer alacak.
Türkiye'nin Uluslararası Adalet Divanı'nda İsrail aleyhine açılan davaya müdahil olma kararı, dünya genelinde adalet ve insan hakları arayışındaki toplumlar için büyük bir gelişme olarak değerlendiriliyor.
Türkiye'nin sunduğu dilekçeyle, İsrail'in yargılanmasının önü açılacak.
FİLİSTİN HALKININ YANINDA OLACAĞIZ
TBMM Adalet Komisyonu Başkanı ve AK Parti İstanbul Milletvekili Cüneyt Yüksel, 'Güney Afrika Cumhuriyeti tarafından Uluslararası Adalet Divanı nezdinde, Soykırım Sözleşmesinin ihlali gerekçesiyle İsrail aleyhinde açılan davaya ilişkin müdahillik dilekçemizi TBMM Heyeti olarak 7 Ağustos'ta Divan'a teslim edeceğiz.
İsrail'in ve İsrailli yetkililerin hukuk önünde cezalandırılmaları için her platformda mücadelemizi sürdüreceğiz. Cumhurbaşkanımız liderliğinde Türkiye olarak; İsrail tarafından soykırıma uğrayan Filistin halkının yanında olmaya her daim devam edeceğiz' dedi.
SOYKIRIM SUÇU ELE ALINACAK
İstanbul 2 Nolu Baro Başkanı Avukat Yasin Şamlı ise Türkiye'nin davaya müdahil olma kararına ilişkin şu değerlendirmede bulundu: 'İsrail, kelimenin tam anlamı ile Gazze'de soykırım yapmaktadır.
Katlettiği insanların yüzde 70'i kadınlar ve çocuklar. Katledilen çocuk sayısı 20 bine yaklaştı. Bu suçlar devlet terörü şeklinde işleniyor.'
Şamlı, dilekçede yer alan argümanları ise şu şekilde özetledi: 'Uluslararası Adalet Divanı'nda yalnızca soykırım ve soykırıma ilişkin suçlar ele alınıyor. Dilekçenin ana konusu da Gazze'de işlenen soykırımdır.'
4 GRUP DELİL VERİLDİ
Yasin Şamlı, dilekçenin kabul edilmesi durumunda hukuki sürecin nasıl işleyeceğine ilişkin ise şu görüşleri paylaştı: 'Türkiye Cumhuriyeti davaya müdahil olduktan sonra davanın tarafı olacaktır.
Soykırım suçunun nasıl işlendiğini delilleriyle ortaya koyacak ve soykırımcıların cezalandırılmasını isteyecektir. Bu davanın iki ana yönü vardır.
Birincisi uygulanacak hukuk normlarıdır. İkincisi ise delillerdir. Uluslararası Adalet Divanında görülen bu davada uygulanacak hukuk normu 1948 tarihli 'Soykırım Suçunun Önlenmesi ve Cezalandırılması Sözleşmesi'dir.
Biz baro olarak Uluslararası Ceza Mahkemesi'ne 4 grup delil götürdük. Delillerimiz; video, fotoğraf, tanık ve fail beyanlarından oluşuyor.'
İsrail'e en üst perdeden tepki gösteren Türkiye, Uluslararası Adalet Divanı'nda (UAD) İsrail aleyhine açılan soykırım davasında etkin bir rol üstlenmek için harekete geçti.
Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) Adalet Komisyonu bugün Hollanda'nın idari başkenti Lahey'deki Uluslararası Adalet Divanı'na (UAD) müdahillik dilekçesini sunacak. Büyük titizlikle hazırlanan dilekçe, UAD'ye teslim edilecek.
DELİLLER DOSYALARA SIĞMADI
Dilekçede, İsrail'in Filistin halkına yönelik politikalarının uluslararası hukuka ve insan haklarına aykırı olduğu vurgulanacak.
Dilekçede ayrıca, İsrail'in Filistin halkına yönelik politikaları, soykırım ve insan hakları ihlalleri, uluslararası hukuk ihlalleri, uluslararası hukukun uygulanabilirliği ve Türkiye'nin talepleri yer alacak.
Türkiye'nin Uluslararası Adalet Divanı'nda İsrail aleyhine açılan davaya müdahil olma kararı, dünya genelinde adalet ve insan hakları arayışındaki toplumlar için büyük bir gelişme olarak değerlendiriliyor.
Türkiye'nin sunduğu dilekçeyle, İsrail'in yargılanmasının önü açılacak.
FİLİSTİN HALKININ YANINDA OLACAĞIZ
TBMM Adalet Komisyonu Başkanı ve AK Parti İstanbul Milletvekili Cüneyt Yüksel, 'Güney Afrika Cumhuriyeti tarafından Uluslararası Adalet Divanı nezdinde, Soykırım Sözleşmesinin ihlali gerekçesiyle İsrail aleyhinde açılan davaya ilişkin müdahillik dilekçemizi TBMM Heyeti olarak 7 Ağustos'ta Divan'a teslim edeceğiz.
İsrail'in ve İsrailli yetkililerin hukuk önünde cezalandırılmaları için her platformda mücadelemizi sürdüreceğiz. Cumhurbaşkanımız liderliğinde Türkiye olarak; İsrail tarafından soykırıma uğrayan Filistin halkının yanında olmaya her daim devam edeceğiz' dedi.
SOYKIRIM SUÇU ELE ALINACAK
İstanbul 2 Nolu Baro Başkanı Avukat Yasin Şamlı ise Türkiye'nin davaya müdahil olma kararına ilişkin şu değerlendirmede bulundu: 'İsrail, kelimenin tam anlamı ile Gazze'de soykırım yapmaktadır.
Katlettiği insanların yüzde 70'i kadınlar ve çocuklar. Katledilen çocuk sayısı 20 bine yaklaştı. Bu suçlar devlet terörü şeklinde işleniyor.'
Şamlı, dilekçede yer alan argümanları ise şu şekilde özetledi: 'Uluslararası Adalet Divanı'nda yalnızca soykırım ve soykırıma ilişkin suçlar ele alınıyor. Dilekçenin ana konusu da Gazze'de işlenen soykırımdır.'
4 GRUP DELİL VERİLDİ
Yasin Şamlı, dilekçenin kabul edilmesi durumunda hukuki sürecin nasıl işleyeceğine ilişkin ise şu görüşleri paylaştı: 'Türkiye Cumhuriyeti davaya müdahil olduktan sonra davanın tarafı olacaktır.
Soykırım suçunun nasıl işlendiğini delilleriyle ortaya koyacak ve soykırımcıların cezalandırılmasını isteyecektir. Bu davanın iki ana yönü vardır.
Birincisi uygulanacak hukuk normlarıdır. İkincisi ise delillerdir. Uluslararası Adalet Divanında görülen bu davada uygulanacak hukuk normu 1948 tarihli 'Soykırım Suçunun Önlenmesi ve Cezalandırılması Sözleşmesi'dir.
Biz baro olarak Uluslararası Ceza Mahkemesi'ne 4 grup delil götürdük. Delillerimiz; video, fotoğraf, tanık ve fail beyanlarından oluşuyor.'