Bir Kisinin Prostat Kanserine Yakalanma Riski Yüzde 20

Üroloji Uzmani Doç. Dr. Ahmet Sahan, bir erkegin hayat boyu prostat kanserine yakalanma riski yüzde 20 civarinda oldugunu söyledi.

Bir Kisinin Prostat Kanserine Yakalanma Riski Yüzde 20
Kanser, kalp rahatsizliklarindan sonra dünyada en sik ikinci ölüm sebebi oldugunu belirten Medicana Bursa Hastanesi Üroloji Uzmani Doç. Dr. Ahmet Sahan, “Yilda yaklasik 10 milyon ölüm kanser sebebiyle olmaktadir. 2000 yilindan 2020’li yillara gelindiginde kansere bagli ölüm oranlari yüzde 27 oraninda azaldigi tespit edilmistir. Prostat kanseri erkeklerde en sik izlenen kanser türü olup, tüm kanser vakalarinin yaklasik 4’te birini olusturmaktadir. Bir erkegin hayat boyu prostat kanserine yakalanma riski 20 civarindadir. Ancak bu hastalarin sadece yüzde 3’lük kismi prostat kanserine bagli hayatlarini kaybetmektedir. Bu durum prostat kanserinin özellikle erken dönemde teshis konulmasi ve uygun tedavilerin uygulanmasiyla iliskilidir. Prostat kanseri bilinenin aksine iseme ile ilgili belirti vermez. Ancak ilerlemis hastalikta hastaligin yayilimina bagli agrilar olusturmaktadir. Ancak bu dönemde uygulanacak tedaviler, hastaligi tedavi etmekten ziyade hastanin hayat kalitesini düzeltmeye yönelik olabilmektedir. Bu sebeple hastalik hala prostata sinirli iken, yani vücuda yayilmamisken ve belirti vermeden erken dönemde teshisinin konmasi son derece önemlidir. Her erkegin 50 yasindan sonra yilda bir kez üroloji uzmanina prostat muayenesi olmasi önerilmektedir” dedi.

Prostatin makattan parmakla muayenesi ve PSA dedigimiz prostattan salgilanan bir enzimin kandaki düzeyinin ölçülmesi teshisinde kullanilan temel yöntemler oldugunu belirten Doç. Dr. Ahmet Sahan, “PSA yüksekligi veya parmakla muayene bulgusunda süphe varsa kesin teshis prostat biyopsisi ile prostattan örnek alinarak incelenmesi sonucu konur. MR füzyon biyopsileri en güncel uygulamadir. MR görüntüsü ile prostattaki kanser odagi tespit edilerek ultrason ile senkronize edilmekte ve ultrason rehberliginde direkt kanserli dokudan örnek alinabilmektedir. Böylece standart biyopsilere göre daha güvenilir örnekler alinabilmekte, daha yüksek oranda ve dogru bir sekilde kanser teshisi konulabilmektedir. Prostat kanserinde tedavi seçenegi, hastanin yasi, genel durumu, hastaligin yayginligi ve tümörün karakterine göre degismektedir. Eger erken dönemde teshis konduysa, cerrahi olarak prostat ve çevre dokular tamamen çikarilarak kanserden tamamen temizlenebilmektedir. Ikinci bir seçenek radyoterapi ile prostatin tamami isinlanarak kanserli dokularin yok edilmesidir. Eger kanserli doku küçük bir odakta ise fokal tedaviler (HIFU) ile sadece kanserli dokunun oldugu bölge ses enerjisinden faydalanilarak haraplanabilmektedir. Çok küçük odakta düsük ilerleme potansiyeli olan hastalarda aktif izlem ile kanserin seyri gözlemlenirken, ileri evre kanserlerde hormon tedavisi, ilaç tedavisi (kemoterapi) veya takip gibi seçenekler uygulanabilmektedir. Prostat kanseri tedavisinde, hastaya ve kansere bagli özellikler ile hasta beklentileri göz önünde tutularak, doktor, hasta ve hastanin ailesi tarafindan ortak verilen bir karar, en dogru yaklasim olacaktir” seklinde konustu.

Kaynak: İHA