Güney Kore'nin Nükleer Hikayesi Türkiye'nin Gelecegine Isik Tutuyor

Türkiye, Akkuyu Nükleer Güç Santrali (NGS) ile yaklasik 66 yillik nükleer enerji hayalini gerçeklestirmeye hazirlaniyor. Elektrik ihtiyacinin yaklasik yüzde 10’unu karsilayacak proje, iklim degisikligiyle mücadeleden yeni nesil teknolojilerin gelisimine, enerji bagimsizligindan istihdama kadar sayisiz katki ile ülke ekonomisinin itici gücü olacak. Uzmanlara göre, nükleer teknolojideki gelecegi 1950’li yillarda fark eden ülkelerden biri olmasina karsin Türkiye, nükleere geçiste geç kaldi. Bu süreçte nelerin kaybedildigini görmek için Güney Kore iyi bir örnek olusturuyor.

Güney Kore'nin Nükleer Hikayesi Türkiye'nin Gelecegine Isik Tutuyor
Türkiye’nin nükleer santral serüveni Güney Kore ile ayni tarihte basladi.

Her iki ülke, Uluslararasi Atom Enerjisi Ajansi’na (IAEA) 1957 yilinda kurucu üye sifatiyla katilarak bu yola adim atarken, Güney Kore ilk nükleer santralini 1978 yilinda devreye aldi. Bugün ülkenin elektrik ihtiyacinin yüzde 29,6’sini nükleerden elde eden ülkenin isletme halinde 24, yapimi devam eden de 4 reaktörü bulunuyor. Güney Kore tasarimi olan Birlesik Arap Emirlikleri’nin ilk nükleer santrali Barakah da ülkenin nükleer alandaki bir baska basarisi.

“Gelecek nükleerde, bundan vazgeçemeyiz artik”

Seul Ulusal Üniversitesi Nükleer Termal Hidrolik Mühendisligi Laboratuvarinda görev yapan Nükleer Enerji Yüksek Mühendisi Erol Biçer, “Güney Kore ve Türkiye nükleer kulübün üyesi olmak için ilk harekete geçen ülkeler. Birlikte basladilar ama iki ülkedeki serüven farkli kulvarlarda ilerledi. 1977 yilinda Türkiye, ilk nükleer santralinin ihalesini yaparken, Güney Kore 1978 yilinda ilk reaktörünü isletmeye almayi basardi. Bugün ise artik nükleer teknoloji ihraç ediyor. Geç kaldik ama Akkuyu ile baslayan süreç yeni nükleer santrallerle desteklenirse, nükleer stratejimiz ve ulusal politikalarimizi bu heyecanla olusturursak ayni basariyi yakalariz. Gelecek nükleerde, bundan vazgeçemeyiz artik” dedi.



Basarinin altinda strateji yatiyor

Nükleer Enerji Yüksek Mühendisi Erol Biçer, Güney Kore’nin basarisinin altinda nükleeri ulusal kalkinmasinin en önemli unsurlarindan biri haline getirmesinin, kapsamli yerlilestirme programinin ve insan kaynaklarinin yattigini ifade etti.

Bu basari hikayesinin dünyada ilgiyle izlendigini kaydeden Biçer, yasanan süreci söyle anlatti:

“Güney Kore’nin nükleer teknolojilere ilgisi 1950’li yillarda basladi.

1958 yilinda Atom Enerjisi Kanunu’nu çikaran ülke, 1959 yilinda ise Atom Enerjisi Ofisi’ni kurdu. Böylece devlet resmi olarak nükleer enerji için ilk adimlari atmis oldu. Hedef sadece enerji üretimi degil, ‘nükleer sanayi ve teknolojinin gelismesini saglamak, teknoloji ihraç edecek noktaya gelmek ve insan kaynaklari kapasitesini gelistirmek’ seklinde belirlendi. Strateji de buna uygun olarak olusturuldu. Yerlilestirmeye önem verdi. Ancak ilk adim tabii ki baska bir ülkenin teknolojisini anahtar teslimi alarak basladi.

Ülkenin ilk ticari nükleer reaktörü olan Kori-1’in insaatina, anahtar teslimi (turnkey tipi) bir sözlesme ile 1971 yilinda baslandi. Bu reaktör 1977 yilinda isletmeye alindi. 1960 yillarin sonu ve 1970li yillarin basinda Kori-1 ile beraber Kori-2 ve Wolsong-1 reaktörleri de insa edildi. Nükleer endüstrisi gelismemis ülkeler nükleer enerji santralleri insa etmek istediginde genellikle belirlenen bir reaktör tipi üzerine odaklanip çalismalarini onun etrafinda yogunlasirlar. Fakat Güney Kore bu ilk süreçte, farkli firmalardan farkli tipte basinçli su reaktörü alma yoluna da gitti. Tipki su an Türkiye’nin de yasadigi süreçte oldugu gibi, yabanci teknolojiye ve üreticiye bagimli kalarak yerel sektörde nelerin yerellestirilebileceginin, nelerin kendilerine adapte edilebileceginin çalismalarini yapti. Teknoloji ögrendi. 1970’lerde nükleer santral yapan ana yüklenici sirketler ile santrallerin bazi ekipmanlarini yerel üretecek sekilde sözlesmeler yapmaya basladi.

Bu yolla nükleer proje yönetimi, insaat, mühendislik ve ekipman temini gibi konularda deneyim kazandi. Toplam 6 ünite daha insa etti. 1990’lara gelindiginde ise artik ana yükleniciler Koreli, alt yükleniciler yabanci sirketler oldu. Güney Kore nükleer endüstrisi, 90’li yillarin sonunda yaptigi teknoloji transferi sözlesmelerinden sonra, Hanul 3 ve 4 reaktörlerini tamamen kendi sorumlulugu ile insa etti. Bu süreçte standart tasarim hale getirilen Korean Standard Nuclear Power Plant (KSNP) ve KSNP+ reaktör teknolojileri daha sonra Optimized Power Reactor (OPR-1000) olarak markalastirildi. Burada standart tasarimdan kasit, oturmus bir teknolojiyi ana hatlari ile ekonomik kazanç getirecek sekilde tekrar tekrar kullanmaktir. Güney Kore, nükleer endüstrideki gelismeler, AR-GE çalismalari ve performans gelistirici eklemeler yapilarak dizaynlarini daha da güvenilir ve ekonomik hale getirmeye devam etti.”

42 milyon dolarlik pazar olustu

Biçer, Güney Kore’nin tüm bu sürecin sonunda artik nükleer alanda ihracat yapan ve nükleer teknolojilerin kullanimi konusunda üst siralarda yer alan bir ülke konumuna geldigini belirterek, bugün 42 milyar dolarlik nükleer endüstri pazari, Birlesik Arap Emirlikleri’ne ihraç ettikleri 20 milyar dolarlik reaktörleri ve 23 GWe’lik nükleer enerji kapasitesi ile nükleer enerji ve nükleer teknoloji kullanimi konusunda dünyada en önde gelen ülkeler arasinda yer aldigini ifade etti.

Biçer, “Ülkede 5’i Kori NGS’de, 2’si Seul NGS’de, 5’i Wolsong NGS’de, 6’si Hanul NGS’de ve 6’si da Hanbit NGS’de olmak üzere toplam 24 reaktör bulunuyor. Stabil enerji kaynaklari kisitli olan Güney Kore, ülkenin enerji güvenligini saglama almak için gelistirdigi enerji politikalarinda nükleer enerjiyi öne çikararak basarili bir ‘nükleerde kendine yeterlilik’ programi gelistirmis oldu. Bu programla son 40 yilda büyük bir teknoloji transferi yaptilar. Kendi nükleer santrallerini standart hale getirerek ihracat yapacak hale geldiler” diye konustu.



“Artilari ve eksileriyle Güney Kore’yi iyi okumaliyiz”

Biçer’e göre bu gelisimde istikrarli, akilci ulusal enerji politikalarinin rolü büyük oldu. 2017 yilinda göreve gelen hükümet 40 yillik bir süreyi kapsayan nükleerden ayrilma politikasini ortaya koyarak ülkedeki nükleer teknolojinin gelismesini sekmeye ugratmis olsa da halkin büyük bölümü nükleer alandaki çalismalarin yeniden hiz kazanmasi gerektigini düsünüyor. 2022’de yapilacak seçimler sonrasi ülkenin yeniden eski politikalarina dönmesi bekleniyor. Biçer’e göre Güney Kore, hem 40 yilda kaydettigi ilerleme hem de son dönemdeki nükleerden vazgeçme politikalarinin neden oldugu olumsuz etkiler bakimindan Türkiye tarafindan iyi incelenmesi gereken bir ülke. Biçer, bu konuda ise su degerlendirmeyi yapti:

“Enerjide disa bagimliligini azaltmak için nükleer programini baslatmis olan Türkiye, Güney Kore modelini detayli olarak inceleyerek uzmanlariyla bilimsel bir sekilde degerlendirmelidir. Artilari ve eksileriyle Güney Kore’yi iyi okumaliyiz.”
Kaynak: İHA