Türkiye'den BMGK'nın Kıbrıs kararına tepki!

Dışişleri Bakanlığı'ndan yapılan açıklamada, BM Güvenlik Konseyi'nde alınan Kıbrıs adasındaki Birleşmiş Milletler Barış Gücü’nün (BMBG) görev süresini altı ay daha uzatan karara tepki gösterildi.

Türkiye'den BMGK'nın Kıbrıs kararına tepki!
Türkiye'den BMGK'nın Kıbrıs kararına tepki!
Dışişleri Bakanlığınca Kıbrıs'ta konuşlu Birleşmiş Milletler Barış Gücü (BMBG) Misyonu'nun görev süresinin uzatılmasına ilişkin, 'Kendi içinde tutarsızlıklarla dolu, gerçeklikten kopuk bu kararda maalesef Kıbrıs Türk halkının iradesi yine yok sayılmıştır' açıklaması yapıldı.

Bakanlıktan yapılan yazılı açıklamada, BM Güvenlik Konseyi'nin, Kıbrıs adasındaki BMBG görev süresini bugün aldığı kararla 6 ay daha uzattığı belirtildi. Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti (KKTC) Dışişleri Bakanlığı'nın söz konusu kararla ilgili yaptığı açıklamanın tümüyle desteklendiği belirtilerek, 'Kendi içinde tutarsızlıklarla dolu, gerçeklikten kopuk bu kararda maalesef Kıbrıs Türk halkının iradesi yine yok sayılmıştır. BMBG'nin görev süresinin uzatılmasında KKTC'nin rızasının alınmaması BM'nin kendi kural ve ilkelerine aykırıdır. Bu durumun düzeltilmesini ve KKTC topraklarındaki varlığının sorgulanmaması için BMBG'nin KKTC makamlarıyla bir an evvel bir anlaşma yapmasını bekliyoruz. Kararda, denenmiş ve başarısız olmuş çözüm parametrelerinin 30 yıl önceki Konsey kararlarına atıfla Kıbrıs Türk halkına dikte edilmeye çalışılması da bir başka garabettir' denildi.

Bu tür kararların anlam ve değerinin olmadığı belirtilen açıklamada, şunlar kaydedildi:

'Güvenlik Konseyi, Ada'daki gerçeklere gözlerini kapamaya devam ettiği, Kıbrıs Türk halkının 1960'ta kazandığı egemen eşitliğini, eşit uluslararası statüsünü tanımadığı ve 1963'te işlediği suça rağmen GKRY'yi Ada'nın tek meşru temsilcisi olarak görmeye ve suçluyu ödüllendirip, mazlumu cezalandırmaya devam ettiği sürece, Ada'da adil, kalıcı ve sürdürülebilir bir çözüme ulaşılması mümkün olmayacaktır. Bu nedenle, bu tür kararların bizim için bir anlam ve değeri yoktur. Güvenlik Konseyi'ni ve uluslararası toplumu Ada'daki statükoya hizmet etmeye değil; gerçekler temelinde çözüme ulaşılmasına odaklanmaya davet ediyoruz.'