Meclis Kadına Yönelik Şiddetin Sebeplerinin Belirlenmesi Komisyonunda İstatistiki Veriler Ele Alındı

Hacettepe Üniversitesi Nüfus Etütleri Enstitüsü Öğretim Üyesi Doç Dr. İlknur Yüksel Kaptanoğlu: 'Kadınlar en az bir musallat olma davranışına maruz kalıyor. Sosyal medya aracılığıyla, teknolojik aygıtlarla yapılan ısrarlı takip genç kadınların maruz kaldığı şiddet biçimi olarak karşımıza çıkıyor' TÜİK Demografi İstatistikleri Daire Başkanı Önder Değirmenci: 'Cinayet nedeniyle ölen kadınların medeni durum dağılımında yüzde 52'sinin evli olduğunu, 19,6'sının hiç evlenmediğini, yüzde 9'unun boşandığını, yüzde 13,5'nin ise eşinin öldüğünü görüyoruz'

Hacettepe Üniversitesi Nüfus Etütleri Enstitüsü Öğretim Üyesi Doç Dr. İlknur Yüksel Kaptanoğlu, "Kadınlar en az bir musallat olma davranışına maruz kalıyor. Sosyal medya aracılığıyla, teknolojik aygıtlarla yapılan ısrarlı takip genç kadınların maruz kaldığı şiddet biçimi olarak karşımıza çıkıyor." dedi.

Kadına Yönelik Şiddetin Sebeplerinin Tüm Yönleriyle Araştırılarak Alınması Gereken Tedbirlerin Belirlenmesi Amacıyla Kurulan Meclis Araştırması Komisyonu, AK Parti Malatya Milletvekili Öznur Çalık başkanlığında toplandı.

Toplantıda ilk olarak Hacettepe Üniversitesi Nüfus Etütleri Enstitü Müdürü Prof. Dr. Banu Ergöçmen, Hacettepe Üniversitesi Nüfus Etütleri Enstitüsü Müdür Yardımcısı Prof. Dr. Sinan Türkyılmaz, Hacettepe Üniversitesi Nüfus Etütleri Enstitüsü öğretim üyesi Doç Dr. İlknur Yüksel Kaptanoğlu, 2008 ve 2014 yıllarında gerçekleştirdikleri "Türkiye'de Kadına Yönelik Aile Şiddet Araştırmaları"na ilişkin sunum yaptı.

Araştırmayı yöneten Doç. Dr. İlknur Yüksel Kaptanoğlu, 2008 ve 2014 araştırma sonuçlarına göre; kadınların, yaşam boyu birlikte oldukları erkeklerden maruz kaldıkları şiddet düzeyinin 10 kadından 4'ünü etkilediğini söyledi.

Kaptanoğlu, yaşı daha ileri olan kadınların daha fazla şiddete maruz kaldıklarını da gördüklerini kaydetti.

Eğitim düzeyiyle şiddetin azalması arasında bir ilginin olup olmadığının çok tartışıldığını dile getiren Kaptanoğlu, "Sonuçlarımıza göre, şiddete maruz kalma düzeyinin eğitimi yüksek olan kadınlarda daha düşük düzeyde olduğunu söylemek mümkün. Bunu tabii yaşam boyu en az bir kere maruz kaldıkları şiddet açısından söyleyebiliyoruz. Eğitimli olsun olmasın kadınlar arasındaki şiddetin çok da büyük oranda değişmediğini gördük. Eğitimli olmanın kadınların şiddetten korunması anlamına gelmediğini söylemek için bu konudaki veri önemli." şeklinde konuştu.

Medeni durumun da önemli konulardan birisi olduğunu dile getiren Kaptanoğlu, "Boşanmış ya da ayrı yaşayan kadınların yüzde 75'inin fiziksel şiddete maruz kaldığını görüyoruz." dedi.

- Musallat olma davranışı

Kadınların en az bir ısrarlı takip (musallat olma) davranışına maruz kaldığını belirten Kaptanoğlu, "Yaş gruplarına göre farklı ısrarlı takip biçimlerine maruz kalma söz konusu. Daha çok sosyal medya aracılığıyla, teknolojik aygıtlarla yapılan ısrarlı takip genç kadınların maruz kaldığı şiddet biçimi olarak karşımıza çıkarken görüşmezse çocuklarını kendisinden almakla tehdit etmek, ailesine zarar vermek gibi ısrarlı takip biçimleri farklılaşıyor." diye konuştu.

- Her zaman nerede olduğunu bilmek isteme kontrol edici davranışlarda ilk sırada

Kontrol edici davranışlarla ilgili araştırmada ise en çarpıcı olanın, "Her zaman nerede olduğunu bilmek isteme" başlığının geldiğini aktaran Kaptanoğlu, bunu da "başka erkeklerle konuşunca sinirlenme, kıyafetlerine karışma, kadını sağlık kuruluşuna izinsiz göndermeme, sosyal paylaşım sitelerini engelleme" gibi kontrol edici davranışların izlediğini kaydetti.

Şiddetin ortaya çıkmasını engellemek için ayrımcılık, şiddet ve eşitsizlik temelli eğitimlerin önlenmesi gerektiğine vurgu yapan Kaptanoğlu, "Kadına yönelik şiddete ilişkin farkındalık ve bilinç yükseltmeyi amaçlayan eğitimlerin yürütülmesi, bu eğitimlerin meslek profesyonellerine yönelik olması gerekiyor. Medyaya yönelik eğitimler ile yasalara ilişkin bilgilendirici eğitimler önemli ihtiyaçlar arasında." diye konuştu.

- TÜİK'in "İstatistiklerle Kadın" başlıklı sunumu

TÜİK Demografi İstatistikleri Daire Başkanı Önder Değirmenci, "İstatistiklerle Kadın" başlıklı sunumunda, 31 Aralık 2020 tarihi itibarıyla Adrese Dayalı Nüfus Kayıt Sistemi sonuçlarına göre Türkiye nüfusunun 83 milyon 614 bin 362 olduğunu, nüfusun yüzde 49,9'unun kadın olduğunu bildirdi.

Değirmenci, 2020 yılı Yaşam Memnuniyeti Araştırması'ndan elde edilen sonuçlara göre cinsiyete göre bireylerin yaşadığı çevrede gece yalnız yürürken kendini güvende hissetme durumunun erkeklerde yüzde 69, kadınlarda yüzde 48; gece yalnız yürürken kendini güvensiz hissetme oranının ise erkeklerde yüzde 10, kadınlarda yüzde 27 olarak tespit edildiğini kaydetti.

BM'nin Sürdürülebilir Kalkınma Göstergeleri kapsamında verileri de paylaşan Değirmenci, 20-24 yaş grubunda olup 18 yaşından önce evlenmiş kadınların oranının 2010'da 8,2 iken 2019 yılında 5,1 olarak gerçekleştiğini söyledi.

2009 ila 2019 yılları arasında cinayet sonucu ölen kadınların yıllara göre sayısını da aktaran Değirmenci, şunları kaydetti:

"Ölüm ve Ölüm Nedeni İstatistiklerine göre 2019 yılı içerisinde 181 kadın, cinayet sonucu öldürülmüş. AB üye ülkelerinde yüz bin nüfus başına kadın cinayet oranında Türkiye 0,63 gibi AB ortalaması seviyesinde. Cinayet nedeniyle 2009-2019 yılları arasında ölen kadınların yaş grubuna bakıldığında, cinayet nedeniyle ölen en yüksek yaş grubu 35-39 yaş arasındadır. 15 ila 49 yaş arasında bu cinayetlerin yoğunlaştığı görülüyor. Cinayet nedeniyle 2009-2019 yılları arasında ölen kadınların eğitim durumuna göre dağılımına göre en fazla oran 31,4 ile ilkokul mezunları görülüyor. Cinayet nedeniyle ölen kadınların medeni durum dağılımında ise yüzde 52'sinin evli olduğunu, yüzde 19,6'sının hiç evlenmediğini, yüzde 9'unun boşandığını, yüzde 13,5'nin ise eşinin öldüğünü görüyoruz. Cinayet nedeniyle ölen evli kadınların yıllara göre sayısına baktığımızda en son 2019'da 85 evli kadın cinayet nedeniyle öldürüldü."
Kaynak: AA