Dijital Nesnelerle Temas Zaman Algısını Etkiliyor

Dijital Bağımlılıkla Mücadele Derneğince yapılan 'Yoğun dijitalleşme zaman algısını bozuyor mu?' adlı araştırmada, 4 saatlik 'dijital diyet' uygulanan katılımcıların yüzde 32'sinin zaman algısının değiştiği belirlendi Derneğin başkanı Prof. Dr. Tuncay Dilci: 'Katılımcılara 4 saatlik dijital diyet planladık ve herhangi bir dijital nesneyle temasları olmadı. Bunun sonucunda 'Gerçek zamanın tadını aldım' diyenlerin oranı yüzde 14. 'Zaman geçmek bilmedi, sıkıldım' diyenlerin oranı ise yüzde 18'

SERHAT ZAFER - Dijital Bağımlılıkla Mücadele Derneği Genel Başkanı Prof. Dr. Tuncay Dilci, yaptıkları çalışmada dijital nesnelerle temasın zaman algısını olumsuz yönde etkilediğini belirlediklerini söyledi.

Sivas Cumhuriyet Üniversitesi Eğitim Fakültesi Eğitim Bilimleri Bölümü Öğretim Üyesi de olan Prof. Dr. Dilci, AA muhabirine, "Yoğun dijitalleşme zaman algısını bozuyor mu?" adlı araştırmada, yeni tip koronavirüs (Kovid-19) öncesi yüzde 13,6 olan dijital bağımlılığın salgın döneminde yüzde 26,83'e yükseldiğini tespit ettiklerini belirtti.

Zamanın "su" gibi aktığı konusunda herkesin bir serzeniş içerisinde olduğunu aktaran Dilci, bu nedenle zaman algısı üzerine "dijitanaliz" tekniğiyle araştırma yaptıklarını dile getirdi.

Dilci, araştırmaya Türkiye genelinde random (rastgele) yöntemiyle belirlenen 1560 kişinin katıldığını bildirdi.

Katılımcıların yüzde 72'sini kadınların, yüzde 28'ini erkeklerin oluşturduğu bilgisini veren Dilci, bunların 26,83'ünün dijital bağımlı olduğuna dikkati çekti.

Dilci, dijital mecralarda en çok sosyal medyanın kullanıldığını tespit ettiklerine, televizyon izlemenin de ön plana çıktığına işaret ederek, "Türk insanı gün içerisinde ortalama 4 saat 20 dakika dijital temas alışkanlığı geliştirmiş." dedi.

- 4 saatlik "dijital diyet"

Katılımcılara, "Niçin zaman algısı bozukluğu yaşıyoruz?", "Zaman algısı bozukluğunuz var mı?" şeklinde sorular yönelttiklerini anlatan Dilci, şunları kaydetti:

"Deneyleme yapmak durumunda kaldık. Bir ön test ve deney sonrası son teste yöneldik. Zamanın hızlı geçtiğine ilişkin ön testimizdeki bulgulara baktığımız zaman, katılımcıların yüzde 64'ü zamanın hızlı geçtiğini belirtmiş. Yüzde 34'ü ise kısmen hızlı geçtiğini söylemiş, yüzde 2'si ise 'zaman hiç geçmiyor' demiş. Katılımcılara 4 saatlik dijital diyet planladık ve herhangi bir dijital nesneyle temasları olmadı. Bunun sonucunda 'gerçek zamanın tadını aldım' diyenler yüzde 14, 'Zaman geçmek bilmedi, sıkıldım' diyenler yüzde 18. Yüzde 32 gibi bir dijital mecraların aslında zaman algısıyla ilişkili algımıza etkide bulunduğunu görüyoruz."

Katılımcıların yüzde 68'inin zaman algısında değişiklik olmadığını aktaran Dilci, 4 saatlik "dijital diyet"te katılımcıların yüzde 32'sinin zaman algısında bozulma tespit edilmesinin önemli olduğunu, uzun sürelere yayılan "dijital diyet"te bu rakamın çok daha yukarılara çıkacağını tahmin ettiklerini söyledi.

Zaman algısının bozulmasıyla gerçek zamanı yaşamanın önüne geçildiğini dile getiren Dilci, zaman yönelimi ve kontrol beceresinin de zayıfladığını aktardı.

Dilci, dijital mecralarla temasın zamanı kullanmada bozukluğa neden olduğuna dikkati çekerek, "Dijital temas alışkanlığımız zaman yönetimi konusunda bizi zor durumda bırakmakta ve normal hayatın akışına ilişkin birtakım bozukluklar yaratmakta. Bu, performansımıza ve yaşam kalitemize dönük olumsuz etki yapmaktadır." diye konuştu.

Birçok kişinin dijital ekranlar karşısında zamanın nasıl geçtiğinin farkına bile varmadığının altını çizen Dilci, "5 dakikalık bir iş için bilgisayar başına otursak bile 3 saat geçmekte, 'Bu zaman nasıl geçti?' sorusunu saate bakarak görebilmekteyiz. Bu da adeta beynimizin zaman akışına ilişkin formatını bozmakta ve zamanın niteliği ve niceliği konusunda algımız karmaşık bir süreç yaşamakta." ifadelerini kullandı.
Kaynak: AA