Bakan Selçuk Açıklaması 'ŞÖNİM'leri Tüm İllerde Yaygınlaştıracağız'
Çalışma, Sosyal Hizmetler ve Aile Bakanı Zehra Zümrüt Selçuk, "Şiddet Önleme ve İzleme Merkezlerimiz (ŞÖNİM) ve Kadın Konukevlerimiz ile kurumsal hizmetlerimizi yürütüyoruz. Halihazırda 76 ilde bulunan ŞÖNİM’leri tüm illerde yaygınlaştırmaya ve kurumsal kapasitelerini geliştirmeye yönelik çalışmalarımız devam ediyor. 110’u Bakanlığımıza bağlı olmak üzere hizmet veren 144 kadın konukevi ile kadınlarımıza hizmet veriyoruz. Diğer yandan haftanın 7 günü 24 saat ücretsiz olarak hizmet veren Alo 183 Sosyal Destek Hattı, Arapça ve Kürtçe dillerinde de hizmet vermektedir" dedi.
Çalışma, Sosyal Hizmetler ve Aile Bakanı Zehra Zümrüt Selçuk, İçişleri Bakanı Süleyman Soylu ile Adalet Bakanı Abdülhamit Gül, 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü kapsamında bir araya geldi. Programın açılış konuşmasını gerçekleştiren Bakan Selçuk, kadınların en zor şartlar altında bile aileyi ve toplumu bir arada tuttuğunu, fedakarlığı, cömertliği, şefkat ve merhametiyle geleceği inşa ettiğini dile getirdi. Selçuk, vatan için gözlerini kırpmadan canlarını feda ederek Anadolu’yu yurt yapan kadınların sergilediği ruh ile 15 Temmuz’da milli iradeye, bağımsızlığa sahip çıkarak al bayrağı gönderden indirtmeyen kadınların şanlı duruşunu birbirinden farklı görmediğini aktardı. Selçuk, Suriye’de, Myanmar’da, Filistin’de dünyanın dört bir yanında her türlü baskı ve zulme rağmen onurlu bir duruş ortaya koyarak haklı mücadelelerinden vazgeçmeyen kadınların, kadına ve aileye yönelik en büyük tehdit unsuru olan küresel şiddete, savaşa, teröre karşı insanlığın vicdanı olduğu söyledi.
Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü’nde ulusal ve uluslararası düzeyde farkındalık oluşturmayı hedeflediklerini kaydeden Selçuk, "Kadının insan hak ve özgürlüklerini yok sayan; onurunu, şerefini hiçe sayan; kadına, aileye ve çocuklara yönelik uygulanan şiddeti nefretle kınıyorum. Şiddetin ne tarihimizde, ne inanç ve kültürümüzde asla yeri yok. Bizler kadına yüksek değeri veren bir geleneğe sahibiz. Cennet annelerin ayakları altındadır diyen bir Peygamberin ümmetiyiz. Evde, çalışma hayatında işlerini kendi aralarında istişare ile yürüten bir aile geleneğine sahibiz. Öfkenin yerine sevgiyi, şiddetin yerine merhameti kendine kılavuz edinen bir milletin mensuplarıyız. Büyük bir azim ve kararlılıkla, çağın karanlık öfkesine karşı insanlığın vicdanı olmaya devam edeceğiz. Toplumdaki hastalıklı ruhlara karşı kurumsal mekanizmaları daha aktif hale getirerek hep birlikte mücadelemizi sürdüreceğiz. Kadına yönelik şiddet, kadınların sosyal, ekonomik ve siyasal yaşamda hak ve fırsatlardan adalet çerçevesinde yararlanmalarının önündeki en büyük engel olarak karşımıza çıkıyor. Coğrafi sınır tanımaksızın kuşaktan kuşağa aktarılan; aile içinde ve toplumsal alanda refah ve huzuru olumsuz etkileyen; sosyal ve ekonomik kalkınmanın önünde ciddi bir engel. Bu engeli, kadınlar ve erkekler olarak güçlü bir dayanışma örneği sergileyerek aşacağız. Cumhurbaşkanımızın ifade ettikleri gibi, kadın ve erkek bazılarının iddia ettiği gibi birbirlerinin rakibi değil, bilakis tamamlayıcısıdır. Ben, kadını erkeğin yanına değil, karşısına yerleştiren çatışmacı anlayışları asla tasvip etmiyorum, doğru da bulmuyorum" şeklinde konuştu.
"İstanbul Sözleşmesi’nin imzalanması önemli adımlardan biri"
Şiddetin, sadece bir cinsiyet meselesi değil, psikolojik ve biyolojik boyutları olan hastalıklı bir ruh halinin yansıması olduğunu ifade eden Selçuk, "Kadınlara karşı ayrımcılığı önlemek, kadının insan haklarını korumak ve geliştirmek, kadınların toplumsal hayatın tüm alanlarında hak, fırsat ve imkanlardan eşit biçimde yararlanmasını sağlamak için çalışıyoruz. Bakanlık olarak konuyu sadece kadınların statülerinin yükseltilmesi olarak değil, aynı zamanda insani kalkınma, demokrasi ve toplumsal barışın inşasının da olmazsa olmaz koşulu olarak görüyoruz. Dolayısıyla kadına yönelik şiddetle mücadele, toplumun tüm kesimlerinin ortak ve kararlı mücadelesini ve bütüncül bir yaklaşımı gerekli kılmakta. Yürütülecek çalışmalarda, disiplinler arası yaklaşım ve çok sayıda kurum ve kuruluşun önleme, koruma, cezalandırma ve politika boyutuyla sürecin içinde yer alması hayati öneme sahip. Bakanlık olarak, kadına yönelik şiddetin kabul edilemez olduğu inancıyla çalışmalarımızı ’Kadına Şiddete Sıfır Tolerans’ anlayışıyla sürdürüyoruz. Hukuki altyapımızı güçlendirerek kurumsal hizmetlerimizi yaygınlaştırdık, eğitim ve farkındalık çalışmalarına ağırlık verdik, kurumlar arası işbirliğini artırarak etkin bir mücadele yürüttük. İstanbul Sözleşmesi’nin imzalanması ve onaylanması, 6284 sayılı Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Kanun’un yürürlüğe girmesi, ikincil mevzuatların çıkartılması, bu konuda attığımız önemli adımlar. İstanbul Sözleşmesi kapsamında Uzmanlar Grubu (GREVIO), ülkemize ilişkin nihai raporunda yasa ve mevzuatların, eylem planlarının uygulanmasında elde ettiğimiz olumlu gelişmelere yer verdi. Kadının Statüsü Genel Müdürlüğümüzün süreç yönetimindeki başarısı, mevcut politikaların analizi, veri toplama sürecini geliştirmeye yönelik gayretler, kurumsal hizmet birimlerinin destek hizmetleri altyapısının oluşturulmasına yönelik kayda değer yatırımlar bahse konu raporda yer alan önemli başlıklardan bazıları. 2016-2020 yıllarını kapsayan Kadına Yönelik Şiddetle Mücadele 3.Ulusal Eylem Planını başlattık. Ayrıca 2018-2023 yıllarını kapsayan Kadının Güçlenmesi Strateji Belgesi ve Eylem Planı da halihazırda yürürlüktedir. Öte yandan; sağlıktan, eğitime birçok soruna zemin hazırlayan, kadın ve kız çocuklarına yönelik şiddetin farklı bir türü olarak karşımıza çıkan erken yaşta ve zorla evlilikler konusunda da ’Erken Yaşta ve Zorla Evliliklerle Mücadele Eylem Planı ve Strateji Belgesi’nin ise hazırlık çalışmalarını tamamladık. Eylem Planlarının 81 ilimizde etkin bir şekilde uygulanması için yerelin de ihtiyaçları gözetilerek, burada faaliyet gösteren tüm mekanizmaların katılımıyla hazırladığımız İl Eylem Planlarının uygulanmasını çok önemli buluyorum. Bu çerçevede, Kadına Yönelik Şiddetle Mücadele İl Eylem Planları 70 ilde yürürlükte olup, 81 ile yaygınlaştırılmasına yönelik çalışmalarımız devam ediyor" diye konuştu.
"Alo 183 Sosyal Destek Hattı, Arapça ve Kürtçe dillerinde de hizmet vermektedir"
Selçuk diğer yandan küçük yaşta evliliklere de değindi, bu çerçevede erken yaşta evliliklerin sıklıkla görüldüğü 19 ilde (TÜİK) saha ziyaretleri gerçekleştirildiğini söyledi.
Selçuk, "Kısa süre içerisinde de çok olumlu geri dönüşler aldık. Ailelerimizle doğrudan temas kurulduğunda, farkındalık oluşturulduğunda her türlü sorunun üstesinden geleceğimize inanıyorum. 81 ilimizde, 2016 yılı itibariyle “Kadına Yönelik Şiddetle Mücadele İl Koordinasyon, İzleme ve Değerlendirme Komisyon”ları oluşturduk. Söz konusu komisyonlarımız, Valilerimiz başkanlığında, 6 aylık periyodlarla, ilgili kurumların üst düzey katılımı ile toplanmakta, yerinde çözümler üretilmektedir. Şiddet Önleme ve İzleme Merkezlerimiz (ŞÖNİM) ve Kadın Konukevlerimiz ile kurumsal hizmetlerimizi yürütüyoruz. Halihazırda 76 ilde bulunan ŞÖNİM’leri tüm illerde yaygınlaştırmaya ve kurumsal kapasitelerini geliştirmeye yönelik çalışmalarımız devam ediyor. 110’u Bakanlığımıza bağlı olmak üzere hizmet veren 144 kadın konukevi ile kadınlarımıza hizmet veriyoruz. Kadın Konukevlerinin nicelik ve nitelik olarak kapasitelerinin artırılması, yerel yönetimlerin kadın konukevleri açma yükümlülüklerini hayata geçirmesi ve ihtisaslaştırılmasına yönelik çalışmalarımıza da devam ediyoruz" dedi.
Bakanlık bünyesinde faaliyet gösteren ’Alo-183 Sosyal Destek Hattı’nın, şiddete uğrayan ya da uğrama riski taşıyan, destek ve yardıma ihtiyacı olan kadın ve beraberindeki çocuklar için psikolojik, hukuki ve ekonomik danışma hattı olarak hizmet verdiğini anımsatan Selçuk, "Haftanın 7 günü 24 saat ücretsiz olarak hizmet veren Alo 183 Sosyal Destek Hattı, Arapça ve Kürtçe dillerinde de hizmet vermektedir" dedi.
Kaynak: İHA
Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü’nde ulusal ve uluslararası düzeyde farkındalık oluşturmayı hedeflediklerini kaydeden Selçuk, "Kadının insan hak ve özgürlüklerini yok sayan; onurunu, şerefini hiçe sayan; kadına, aileye ve çocuklara yönelik uygulanan şiddeti nefretle kınıyorum. Şiddetin ne tarihimizde, ne inanç ve kültürümüzde asla yeri yok. Bizler kadına yüksek değeri veren bir geleneğe sahibiz. Cennet annelerin ayakları altındadır diyen bir Peygamberin ümmetiyiz. Evde, çalışma hayatında işlerini kendi aralarında istişare ile yürüten bir aile geleneğine sahibiz. Öfkenin yerine sevgiyi, şiddetin yerine merhameti kendine kılavuz edinen bir milletin mensuplarıyız. Büyük bir azim ve kararlılıkla, çağın karanlık öfkesine karşı insanlığın vicdanı olmaya devam edeceğiz. Toplumdaki hastalıklı ruhlara karşı kurumsal mekanizmaları daha aktif hale getirerek hep birlikte mücadelemizi sürdüreceğiz. Kadına yönelik şiddet, kadınların sosyal, ekonomik ve siyasal yaşamda hak ve fırsatlardan adalet çerçevesinde yararlanmalarının önündeki en büyük engel olarak karşımıza çıkıyor. Coğrafi sınır tanımaksızın kuşaktan kuşağa aktarılan; aile içinde ve toplumsal alanda refah ve huzuru olumsuz etkileyen; sosyal ve ekonomik kalkınmanın önünde ciddi bir engel. Bu engeli, kadınlar ve erkekler olarak güçlü bir dayanışma örneği sergileyerek aşacağız. Cumhurbaşkanımızın ifade ettikleri gibi, kadın ve erkek bazılarının iddia ettiği gibi birbirlerinin rakibi değil, bilakis tamamlayıcısıdır. Ben, kadını erkeğin yanına değil, karşısına yerleştiren çatışmacı anlayışları asla tasvip etmiyorum, doğru da bulmuyorum" şeklinde konuştu.
"İstanbul Sözleşmesi’nin imzalanması önemli adımlardan biri"
Şiddetin, sadece bir cinsiyet meselesi değil, psikolojik ve biyolojik boyutları olan hastalıklı bir ruh halinin yansıması olduğunu ifade eden Selçuk, "Kadınlara karşı ayrımcılığı önlemek, kadının insan haklarını korumak ve geliştirmek, kadınların toplumsal hayatın tüm alanlarında hak, fırsat ve imkanlardan eşit biçimde yararlanmasını sağlamak için çalışıyoruz. Bakanlık olarak konuyu sadece kadınların statülerinin yükseltilmesi olarak değil, aynı zamanda insani kalkınma, demokrasi ve toplumsal barışın inşasının da olmazsa olmaz koşulu olarak görüyoruz. Dolayısıyla kadına yönelik şiddetle mücadele, toplumun tüm kesimlerinin ortak ve kararlı mücadelesini ve bütüncül bir yaklaşımı gerekli kılmakta. Yürütülecek çalışmalarda, disiplinler arası yaklaşım ve çok sayıda kurum ve kuruluşun önleme, koruma, cezalandırma ve politika boyutuyla sürecin içinde yer alması hayati öneme sahip. Bakanlık olarak, kadına yönelik şiddetin kabul edilemez olduğu inancıyla çalışmalarımızı ’Kadına Şiddete Sıfır Tolerans’ anlayışıyla sürdürüyoruz. Hukuki altyapımızı güçlendirerek kurumsal hizmetlerimizi yaygınlaştırdık, eğitim ve farkındalık çalışmalarına ağırlık verdik, kurumlar arası işbirliğini artırarak etkin bir mücadele yürüttük. İstanbul Sözleşmesi’nin imzalanması ve onaylanması, 6284 sayılı Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Kanun’un yürürlüğe girmesi, ikincil mevzuatların çıkartılması, bu konuda attığımız önemli adımlar. İstanbul Sözleşmesi kapsamında Uzmanlar Grubu (GREVIO), ülkemize ilişkin nihai raporunda yasa ve mevzuatların, eylem planlarının uygulanmasında elde ettiğimiz olumlu gelişmelere yer verdi. Kadının Statüsü Genel Müdürlüğümüzün süreç yönetimindeki başarısı, mevcut politikaların analizi, veri toplama sürecini geliştirmeye yönelik gayretler, kurumsal hizmet birimlerinin destek hizmetleri altyapısının oluşturulmasına yönelik kayda değer yatırımlar bahse konu raporda yer alan önemli başlıklardan bazıları. 2016-2020 yıllarını kapsayan Kadına Yönelik Şiddetle Mücadele 3.Ulusal Eylem Planını başlattık. Ayrıca 2018-2023 yıllarını kapsayan Kadının Güçlenmesi Strateji Belgesi ve Eylem Planı da halihazırda yürürlüktedir. Öte yandan; sağlıktan, eğitime birçok soruna zemin hazırlayan, kadın ve kız çocuklarına yönelik şiddetin farklı bir türü olarak karşımıza çıkan erken yaşta ve zorla evlilikler konusunda da ’Erken Yaşta ve Zorla Evliliklerle Mücadele Eylem Planı ve Strateji Belgesi’nin ise hazırlık çalışmalarını tamamladık. Eylem Planlarının 81 ilimizde etkin bir şekilde uygulanması için yerelin de ihtiyaçları gözetilerek, burada faaliyet gösteren tüm mekanizmaların katılımıyla hazırladığımız İl Eylem Planlarının uygulanmasını çok önemli buluyorum. Bu çerçevede, Kadına Yönelik Şiddetle Mücadele İl Eylem Planları 70 ilde yürürlükte olup, 81 ile yaygınlaştırılmasına yönelik çalışmalarımız devam ediyor" diye konuştu.
"Alo 183 Sosyal Destek Hattı, Arapça ve Kürtçe dillerinde de hizmet vermektedir"
Selçuk diğer yandan küçük yaşta evliliklere de değindi, bu çerçevede erken yaşta evliliklerin sıklıkla görüldüğü 19 ilde (TÜİK) saha ziyaretleri gerçekleştirildiğini söyledi.
Selçuk, "Kısa süre içerisinde de çok olumlu geri dönüşler aldık. Ailelerimizle doğrudan temas kurulduğunda, farkındalık oluşturulduğunda her türlü sorunun üstesinden geleceğimize inanıyorum. 81 ilimizde, 2016 yılı itibariyle “Kadına Yönelik Şiddetle Mücadele İl Koordinasyon, İzleme ve Değerlendirme Komisyon”ları oluşturduk. Söz konusu komisyonlarımız, Valilerimiz başkanlığında, 6 aylık periyodlarla, ilgili kurumların üst düzey katılımı ile toplanmakta, yerinde çözümler üretilmektedir. Şiddet Önleme ve İzleme Merkezlerimiz (ŞÖNİM) ve Kadın Konukevlerimiz ile kurumsal hizmetlerimizi yürütüyoruz. Halihazırda 76 ilde bulunan ŞÖNİM’leri tüm illerde yaygınlaştırmaya ve kurumsal kapasitelerini geliştirmeye yönelik çalışmalarımız devam ediyor. 110’u Bakanlığımıza bağlı olmak üzere hizmet veren 144 kadın konukevi ile kadınlarımıza hizmet veriyoruz. Kadın Konukevlerinin nicelik ve nitelik olarak kapasitelerinin artırılması, yerel yönetimlerin kadın konukevleri açma yükümlülüklerini hayata geçirmesi ve ihtisaslaştırılmasına yönelik çalışmalarımıza da devam ediyoruz" dedi.
Bakanlık bünyesinde faaliyet gösteren ’Alo-183 Sosyal Destek Hattı’nın, şiddete uğrayan ya da uğrama riski taşıyan, destek ve yardıma ihtiyacı olan kadın ve beraberindeki çocuklar için psikolojik, hukuki ve ekonomik danışma hattı olarak hizmet verdiğini anımsatan Selçuk, "Haftanın 7 günü 24 saat ücretsiz olarak hizmet veren Alo 183 Sosyal Destek Hattı, Arapça ve Kürtçe dillerinde de hizmet vermektedir" dedi.